gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Günümden Günlügümden

03 Ağustos 2006, 18.49
A- A+

Aklımdan geçenleri yazmaya çalıştım ne kadar başarılı oldum bilmiyorum umarım begenirsiniz..

Her zaman düşündüğüm hayalini kurduğum bir şey var. Ne biliyormusunuz? Daima ne yazarsak yazalım, ne konuşursak konuşalım ortak payda da sevgi vardı, yine sevgi olacaktı. Ama birden aklıma geldi. Düşündüğüm zamanlarda aklıma gelişti bu, yine düşünürken farkettim bunu. Evet sevmeyi biliyoruz, sevginin ne denli önemli bir şey olduğunun farkındayız, ya da bir çok farkında olmayan insanlar gibi değiliz en azından. Sevdiğimiz zaman kıymetini kadrini bilebiliyoruz ve dünyadaki en büyük değerlerinde sevgi olduğunun bilincindeyiz ne yazık ki. Ne yazık ki diyorum çünkü bilemeyen, anlayamayan, sözde bilip anladığını söyleyen ama iş uygulamaya gelince sevgiden öcü gibi kaçan o kadar çok insan var ki... Sevginin ne olduğunu bilmeyen, yalnızca konuşurken güzel konuştuğunu zanneden ve hatta güzelde konuşan zaman zaman ama, iş yaşamaya gelince sevgiden ödü patlayan o kadar çok insan var ki. Sevmekten korkan, sevmekten kaçan, sevgi yalancısı o kadar çok insan var ki. Onların arasında hem sevgiyi bilmek, hem sevgiyi yaşamak istemek, hem de sevgiyi anlatmak çok zor bunu biliyorum. Neden bunları yazıyorum? Şu yüzden yazıyorum; evet ortak payda sevgiyi koyacagız buraya ya da bulunduğunuz yere. Mademki sevmeyi biliyorsunuz, mademki sevginin ne anlama geldiğinin farkındasınız, o halde sevgide vâat ettiğiniz nedir açıklayacağım. Cümlelerim tükendiğinde ne demek istediğimi, ne anlatmak istediğimi, mutlaka anlayan bir çok dostum olmuştur ya da olacaktır...
Bir de çokca gördüğüm, duyduğum, bildiğim bir şey var. Acı çekmeyi seviyoruz biliyor musunuz? Gerçekten seviyoruz. Acı çekmenin hoş bir tarafı olduğuna inanıyoruz. Şunu söyleyeceğim; dünyada en büyük acıyı, tırtıl kelebeğe dönüşürken yaşamış. Bu bir metafor. Kısa süre yaşar kelebekler... Tırtıl kelebeğe dönüşürken dünyanın en büyük acısını çeker... Ondan sonra dünyanın en farklı yaratıklarından biri olur. Sürüngen bir canlı iken, aniden uçabilen bir canlı haline gelir. Yirmidört saat gibi çok az bir sürede ömrünü tamamladıktan sonrada hayata veda eder. Evet böylesine bir ruh hali içinde midir insanlar? Zaman zaman beklide azıcık mutluluklar için büyük acılar, büyük sancılar çekmeyi göze alabiliyor mu? Alıyoruz tabi, aradığımız mutluluk ya da mutlu olabilmekse acılar neden çekilmesin? Çekilecektir mutlaka ama anlatmaya çalıştığım çok farklı bir şey... Biz sevgideki acıyı seviyoruz sevgideki özlemi, sevgideki sancıyı, sevgideki kaybetme korkusunu, hatta ona hiç ulaşamamayı... Öyle bir sevmeli ki insan diyoruz zaman zaman... İnsan daima bir arama duygusu içinde olmalı, hep aramalı, hep kaybetmeli, yani arayıp arayıp kaybetmeli, bulup bulup yitirmeli... Sevdigi psikolojisi içinde miyiz acaba diye zaman zaman düşünüyorum. Bir insanın gerçek sevgiyi bulduğuna tanık olursanız, yine de bir mutsuzluk içinde, bir isyan çığlığı içinde, bir karamsarlık içinde bulunduğunu fark ederseniz. Ne dersiniz? O zaman şunu dersiniz tabi ki, her şey senin aradığın sevgi değilmiş. Eğer aradığın sevgi olsaydı bulduğunda gerçekten mutlu olabilirdin. Senin aradığın sevginin gerçeği değilmiş sevginin yanlış kullanımıymış. Senin aradığın sevginin kendisi değilmiş sevginin acısıymış, hasretiymiş, özlemiymiş sevginin can acıtıcı tarafıymış. Sevgide vâat ettiğiniz şey nedir? Sevdiğiniz insana neyi vâat edersiniz? Sonsuz aşkı mı? İlel ebet sevilmeyi mi? Ya da her yeni güne başladığınızda, onu bugün nasıl mutlu edebilirim, onu bugün ne çok sevildiğini biraz daha anlasın diye nasıl kendime yakınlaştırabilirim, onu bugün sevgiyle nasıl coşturabilirim dedikten sonra neler yaparsınız? İnsan, sevgiyi yaşayabilir en azından, içinde istediğince şekillendirebilir, bir hamur gibi yoğurabilir, suyunu verir, büyütür, solmuş yapraklarını kopartır, onu kendi içinde yeşertebilir ve olgunlaştırabilir... Ama, seven sevileni bulunca, sevilen sevildiğinin farkına varınca, seven ve sevilen bir araya gelipte aynı duyguları paylaşınca; anlaşamamak, bir şeyleri paylaşmamak, bir şeyleri yok etmek pahasına ayrılmak... Ondan sonrada bu sevgiydi, gayette güzeldi ama sen git ben seni sensizde yaşarım sevdiğim...
EN GERÇEK SEVGİYE ULAŞABİLMENİZ DİLEKLERİMLE...
Evet, gerçekten çok zor sorular aslında bunlar. Cevaplamak isterseniz ya da birşeyler eklemek, paylaşmak isterseniz beklerim...

YORUMLAR

28 Ağustos 2010, 07.14
her şey boşş kara sevdaymış yok ölürmüş yok yapamazmış  her şey boşş Zaten üç günlük  dünya  3 de  boş  önemli olan boşluğu her zaman  bilmek  
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın