Ne Dersin?
14 Haziran 2016, 12.20 A- A+
NE DERSİN.
Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, senin beni, benim ise seni kıracağım, sudan sebeplerle kırdık bir birimizi. Ya sevgi şımarıklığı de, ya da öyle bir şey say. Bir birimizi bir gün görmesek özlerdik. Bahane arardık konuşmaya dertleşmeye, biz dosttuk, biz kardeştik, şimdi ne değişti de biz böylesine uzaklaştık anlayamadım. Her ikimizde kabahatliyiz, ne sen benden az ne ben senden fazla. Halbuki düşünemiyoruz ömür denen şu zamanda ve bu zaman içerisinde insanın böylesine sevdiği bir kişiyi konu ne olursa olsun kırmaya, üzmeye değer mi.
Hayatımızda böylesine değer verdiğimiz kaç kişi sayabiliriz ki. Kaç kişiyi gecenin kör karanlığında uyandırıp derdimizi sevincimizi paylaşabiliriz ki. Seni kırdığıma / üzdüğüme öylesine pişmanım ki, eminim ki sende öylesin, ikimizde şu kör olası gururumuzu kırıp ta, bir özür dilemesini beceremedik. İki güzel laf edipte bir birimizin gönlünü alamadık. Biliyorum ki ikimizin de içi de kafası da hiç rahat değil, çok şeyin bana seni hatırlattığı gibi, çok şeylerinde sana beni hatırlattığını biliyorum. Her ikimiz de bunu bile bile burnumuzun hala kaf dağında olduğuna ise şaşıyorum.
Gel unutalım kırıldığımız ne varsa, yaşanmamış sayalım o günleri, o güzel günler gibi daha kaç öyle gün yaşama şansımız var ki. Özür dilemenin bir erdemlik olduğunu bile bile ikimizde bu erdemliği yapmıyoruz, hem ikimiz bir birimizi dostça, kardeşçe seviyoruz, nedense bu erdemliği bir yücelik olarak görmüyoruz. Ben bana yapılanları ve benim yaptıklarımı çoktan unuttum desem, gel yeniden başlayalım desem ne dersin.
Gün gündür, her gün harman olmaz ki,
İlaç dediğin, her derde derman olmaz ki,
Yüreğim tel süzgeci gibi zaten,
Hiç kimseye de kin tutmaz ki.
Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, senin beni, benim ise seni kıracağım, sudan sebeplerle kırdık bir birimizi. Ya sevgi şımarıklığı de, ya da öyle bir şey say. Bir birimizi bir gün görmesek özlerdik. Bahane arardık konuşmaya dertleşmeye, biz dosttuk, biz kardeştik, şimdi ne değişti de biz böylesine uzaklaştık anlayamadım. Her ikimizde kabahatliyiz, ne sen benden az ne ben senden fazla. Halbuki düşünemiyoruz ömür denen şu zamanda ve bu zaman içerisinde insanın böylesine sevdiği bir kişiyi konu ne olursa olsun kırmaya, üzmeye değer mi.
Hayatımızda böylesine değer verdiğimiz kaç kişi sayabiliriz ki. Kaç kişiyi gecenin kör karanlığında uyandırıp derdimizi sevincimizi paylaşabiliriz ki. Seni kırdığıma / üzdüğüme öylesine pişmanım ki, eminim ki sende öylesin, ikimizde şu kör olası gururumuzu kırıp ta, bir özür dilemesini beceremedik. İki güzel laf edipte bir birimizin gönlünü alamadık. Biliyorum ki ikimizin de içi de kafası da hiç rahat değil, çok şeyin bana seni hatırlattığı gibi, çok şeylerinde sana beni hatırlattığını biliyorum. Her ikimiz de bunu bile bile burnumuzun hala kaf dağında olduğuna ise şaşıyorum.
Gel unutalım kırıldığımız ne varsa, yaşanmamış sayalım o günleri, o güzel günler gibi daha kaç öyle gün yaşama şansımız var ki. Özür dilemenin bir erdemlik olduğunu bile bile ikimizde bu erdemliği yapmıyoruz, hem ikimiz bir birimizi dostça, kardeşçe seviyoruz, nedense bu erdemliği bir yücelik olarak görmüyoruz. Ben bana yapılanları ve benim yaptıklarımı çoktan unuttum desem, gel yeniden başlayalım desem ne dersin.
Gün gündür, her gün harman olmaz ki,
İlaç dediğin, her derde derman olmaz ki,
Yüreğim tel süzgeci gibi zaten,
Hiç kimseye de kin tutmaz ki.
YORUMLAR