5 Karakterden Büyük Bir Şey
09 Temmuz 2016, 11.10 A- A+
Bazen gerçek öyle ağırdır ki, gördüğün karabasandan gerçeğe uyandığında sevinemezsin bile.
Elinin kolunun uzanamadığı bir yerde öylece duruyordur o çok sevdiğin insan. Bilirsin, zordadır. Bazen, onun mecburi yoksunluğunu, mecbur olmadığın halde senin yoksunluğun yaparsın. Böylece, sanki o daha az yoksun hissedecektir veya sen biraz daha iyi... Dünyanın en iyi şeylerini hak ediyordur ama bin türlü bela tebelleş olmuştur başına. Bir el alır kalbini, sıkar sıkar da bırakmaz bir türlü. İnsan ömrü boyunca kaç kişiyi gerçekten sevebilir ki? İsyan edersin, dua edersin; dua edip yine isyan edersin. Bir insanı sevmek çok ağır iştir.
Başı olmayan bir insana "başım ağrıyor" denebilir mi! Bazen dalıp söylersin, utanırsın sonra. Kazara "ne yemek yesem, canım bir şey istemiyor" desen, ne halt ettiğini anlar, yerin dibine girersin. Ne bileyim, gidip bir çorba bile yapamazsın, bir çay ısıtamazsın ona kötü olduğu zamanlar, yollar çok uzaktır gitmeye. Sıkıntı çok, sıkıntı büyük...
Hani "dünya gözüyle bir göreyim seni" demiştir, niyetlenmişsinizdir de oturup şöyle yüz yüze bir kahve içmeye, o yine ömrünün yarısını geçirdiği hastane odasında açmıştır gözünü. Anlarsın aramamasından, açılmayan telefonlardan; yine kötü bir şeyler olmuştur. Beklersin, endişelenirsin. Ne ömründen verebilirsin, ne nefesinden; ne devası olabilir, ne acısını dindirebilirsin. Çaresizlik çok ağır şeydir.
Yazarsın duygunu, yüreğini yazarsın, dökersin kalbini orta yerlere, bu blog sayfalarında, anlayanına, anlayamayanına, hoyratına, densizine, hepsine... Bazen şu an benim yaptığım gibi, sırf çaresizlikten... En özelini, en genelini, en tüzelini, en acıyan yerini, en en'ini dökersin. Sonra canının acısı yetmiyormuş gibi, gelip bir de tecavüz ederler. İnsanın en mahremine tecavüz ederler hem de...
Etsinler.
Dünyanın çok başka gerçek dertleri, gerçek dertlileri vardır. Onların yanında lafları bile edilmez bu ırza geçmelerin.
Etsinler.
http:https://www.youtube.com/watch?v=cl15ZZI3CaA
Elinin kolunun uzanamadığı bir yerde öylece duruyordur o çok sevdiğin insan. Bilirsin, zordadır. Bazen, onun mecburi yoksunluğunu, mecbur olmadığın halde senin yoksunluğun yaparsın. Böylece, sanki o daha az yoksun hissedecektir veya sen biraz daha iyi... Dünyanın en iyi şeylerini hak ediyordur ama bin türlü bela tebelleş olmuştur başına. Bir el alır kalbini, sıkar sıkar da bırakmaz bir türlü. İnsan ömrü boyunca kaç kişiyi gerçekten sevebilir ki? İsyan edersin, dua edersin; dua edip yine isyan edersin. Bir insanı sevmek çok ağır iştir.
Başı olmayan bir insana "başım ağrıyor" denebilir mi! Bazen dalıp söylersin, utanırsın sonra. Kazara "ne yemek yesem, canım bir şey istemiyor" desen, ne halt ettiğini anlar, yerin dibine girersin. Ne bileyim, gidip bir çorba bile yapamazsın, bir çay ısıtamazsın ona kötü olduğu zamanlar, yollar çok uzaktır gitmeye. Sıkıntı çok, sıkıntı büyük...
Hani "dünya gözüyle bir göreyim seni" demiştir, niyetlenmişsinizdir de oturup şöyle yüz yüze bir kahve içmeye, o yine ömrünün yarısını geçirdiği hastane odasında açmıştır gözünü. Anlarsın aramamasından, açılmayan telefonlardan; yine kötü bir şeyler olmuştur. Beklersin, endişelenirsin. Ne ömründen verebilirsin, ne nefesinden; ne devası olabilir, ne acısını dindirebilirsin. Çaresizlik çok ağır şeydir.
Yazarsın duygunu, yüreğini yazarsın, dökersin kalbini orta yerlere, bu blog sayfalarında, anlayanına, anlayamayanına, hoyratına, densizine, hepsine... Bazen şu an benim yaptığım gibi, sırf çaresizlikten... En özelini, en genelini, en tüzelini, en acıyan yerini, en en'ini dökersin. Sonra canının acısı yetmiyormuş gibi, gelip bir de tecavüz ederler. İnsanın en mahremine tecavüz ederler hem de...
Etsinler.
Dünyanın çok başka gerçek dertleri, gerçek dertlileri vardır. Onların yanında lafları bile edilmez bu ırza geçmelerin.
Etsinler.
http:https://www.youtube.com/watch?v=cl15ZZI3CaA
YORUMLAR
Kalk bakalım o düştüğün pis mutsuzluk çukurundan. Çabuk kalk!
Hakkın yok...
Seni bilirim ben; nasıl bir yufka yürek taşıdığını bilirim. Dağları delecek gücün var, kaf dağının ardındaki ejderhayla bile savaşırsın da, çırpınan bir kuş gördüğünde nasıl kendi kanatlarını kırdığını, gözlerinin doluverdiğini çok iyi bilirim.
Bu satırlara da düşürdüğün göz yaşlarını görüyorum.
Kalk çabuk!
İçindeki karayı hissetirdin eyvallah! Meramını anlattın amenna. Bir kaç saat önce okuduğumda beni de dağıttın sağol ama geçti, izin vermedim buna. Ama böyle yağma yok, böyle bir lüks yok...
Çaresizlik berbat şey bilirim. Belli ki çok çaresiz hissettiğin anda dökmüşsün bunları ama olmaz, kalk!
O içini yakana bak bir, bak da O'ndan utan, güç al. O'nun azmine çabasına bak bir ve dua et, O'ndaki gücün yüzde birine sahip olabilmek için... Dua et ve çabuk kalk!
Sevmedim bu yazıyı ben, o videoyu hiç sevmedim.
Kızdırma bizi. Kalk!
Bu sefer destan gibi bisey yazmam sanirim. Ama yazabilirim de. Kesin soz vermis olmayayim daha yazinin basinda..
Ben farkli bi yoldan ilerlemeyi sectim uzun bi zamandir.. Bi soz vardir bilirsin.. "Insanlara deger veririm fakat genelde umrumda olmazlar..Boyle de bir tezat icinde hayatimi devam ettirmeye calisiyorum" diye.. Insan bi kere kendinden vermeye baslamissa eger , mumkun degil bunun onune gecemiyor. Gerek maddi gerekse manevi olarak.. Hic kazanirken kaybettigini dusundugun oldu mu ? Benim oldu. Cok oldu hemde. Bazen sevdigin bir sarkiyi 1000 kere dinleyip bikmak gibi.. Ya da en favori filmini defalarca izleyip nefret etmek gibi.. Her izledigim de kendimi icinde buldugum tek bi film var dunya uzerinde.. Kaybedenler klubu.Mutlaka izlemissindir.. Izleyene kadar aklima bile gelmeyecek bi replik vardir o filmde.. “Hiç aradığın şeyi bulduğunda, bulduğun şeyin aradığın şey olup olmadığına dönüp baktın mı?” repligi.. Cogu zaman donup bakmisimdir. 4 elle sarilmam gereken yere tenezzul bile etmemisim.. Bi de hic aramiyorken bulduklarim var tabi. O daha da bi karma$ik.. Hic hesapta yokken karsina cikan insanlar.. A$ik oldugun bir kiz.. Hic ben bu kiza neden a$ik oldum diye kendini sorgulayan birini gordun mu ? Ben kendimden biliyorum gormedim. Beklenmedik bi an bi bakiyosun tamam bu o diyosun. Ruyalar alemine daliyosun. Hayaller kuruyosun o kizla ya da sevdigin insanla alakali.En guzel ruya en kisa olanidir sozunden yola ciktigimiz zaman ise hersey tersine donuyor.Dusun , bir hikayen var ama sen figuran bile degilsin..“Doğru zamanda, doğru yerde olmamaklardan oluşur her zaman hayat” ne kadar dogru de mi ? Fazla uzatmadan lafi tıpkı O'nun dedigi gibi "Sen seviyorsan sorun yok" lezzetinde yasamalik hayat.. Ve "Kaybedenler Klubu" yayinina o efsane anlatimiyla veda ediyor.
“- Bazıları sonsuz neşeye doyar.
– Bazıları sonsuz geceye.
– Bazen ölürsün.
– Bazen ölemezsin. Bazen tüm koşullar uygunken bile ölemezsin!
– Bazen kendinden uzaklaşmak ister insan.
– Bazen gidersin, sırf dönebilmek için.
– Bazen ağlarsın baya.
– Bazen ağlıyamıyorsun baya, baya..
– Bazen içiyorsun, bazen çok ama çok fazla içmek istiyorsun da bazen sen zaten içmeye gidiyorsun..
– Bazen bir kadın geliyor oturuyor karşına ve ağlıyor.
– Kadınlar hep ağlıyor…
– Bazen bir kadın sana; En çok korktuğum şey bir kadının gözyaşı dedi kendi adına. Eğer çok sevdiysen, eğer çok sevdiysen oysa bilmiyor ki sevmek bir an’a ait.”
Şimdiii; sepette olan bütün çiçeklerimi dağıttım. Kıymetlime bu değerli yorum için nasıl teşekkür etsem... Bak, şu anda diyor ki kulağımdaki ses; "forever trusting who we are". Sonra devam ediyor; "and nothing else matters". Bu şarkı benim kalbimin bir yerinde hep durur. Yazdığım iki dizeyi değil de, şöyle yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya, soldan sağa ve sağdan sola, komple :) teşekkürüm olarak kabul et. Güzelce sakla sen de, sakın oraya buraya atma! Arada kontrol edeceğim!