Yoruldum...
07 Ağustos 2016, 18.08 A- A+Yoruldum. İnsanlara bir şeyleri anlatmaya çalışmaktan yoruldum. Sonucu kişiye bağlı olduğundan
değişmeyecek tartışmaları sürdürmekten yoruldum. Birileri birşeyler desin diye değil kendi
vicdanımın sesini dinleyerek yol almaktan yoruldum. Hayat kargaşasında onunla yarışamayacağımı
bile bile koşmaktan yoruldum. Kendin gibi yaşarken (Topluma zarar vermeden) nasıl yer etmişse
artık toplum etiklerine karşı gelindiğinde aldığım eleştirilerden yoruldum. Yorulmaktan kendimi
dinlemeye aldığımda meydanı boş bulanların boş boğazlıklarının kulaklarımı aşındırmasından
yoruldum. Yorulmadan olmaz tabii ki onca çabalarıma rağmen geçmişten gelen önyargıların
kırılmamasına defalarca şahit olmaktan yoruldum. Herkes bencilce hayatında yorulurken ben kendi
hayatımdan geçip yardımcı olmaya çalışırken 'bunca yorgunluğun içinde bir de işlerimize burnunu
sokuyor' tepkilerinden fazlasıyla yoruldum. Hep mi yoruluyorum da yormuyorum? Yormayı bir tık
geliştirerek yorumlamayı tercih ediyorum o vakit Kuşak farkı, Cinsiyet farklılığı, Konuya dair
tecrübesizlik, Onlarca 'ukala tavırlar' gibi etkenlerden hep susturulmaya çalışılmaktan ve sesimin
daha çok çıkmasıyla tatsızlıklar olacağını bildiğimden sineye çekmekten yoruldum.
Herkesçe Genel-Kabul görmüş toplum yasalarından mantıksız gelenleri izah etmeye çalışmaktan bundan ötürü de herkese savaş açıyor görünmekten yoruldum.
İkinci, Üçüncü ağızlardan benim adıma yorum yapılmasından yoruldum.
Sonradan farkettiğimde çok çok yanlış anlaşılıp izlenim vermekten canımın daha da sıkılarak sineye çekmekten yoruldum.
Bütün bu aksiliklerle beraber bir şeyleri hala yanlış
yapıyor olmaktan ve bundan vazgeçmeyeceğimden bile bile yoruluyorum. Ve en önemlisi dostlar
hiçbirşey yapamamaktan yoruldum. Bu bir nevi sessiz çığlık gibi oldu. Etrafımda ve siz okurlar
içerisinde de bu çığlıkları duyuyor gibiyim. Çoğumuzun
en büyük dayanağı da sabır sabır ve sabırdır. Bir söz vardır çok hoşuma gidiyor ve manidar.
'Sabrı çok olan insanlardan çekinin çünkü onlar sinirlendiğinde gemileri batmaz direk limanları
yakarlar.' Soyutsal olarak anlatılan sözde somutsal olarak düşünürsek şu anda bir limanın tüm
gemileriyle yakılması çok büyük bir yankı uyandıracak bir olaydır. Bu sabrın sınırları basit
insanlarca çok ince bir çizgi olabilir ama Sabrı çok olan insanların sınırı hayal edilemeyecek
kadar yukarılardadır ki zaten o sınıra dayandıysa varsın limanlar yansın etrafa ateşler saçılsın.
Nasıl mı anlarız sabrı çok insanları? Onların genelde sesleri fazla çıkmaz çıksa da fazla uzatmazlar.
Yorulmak ve Sabır. Sabretmekten yoruldum dostlar ve sonra olarak Aynı sessiz çığlığı içinde
barındıran dostlar için sizler içinde yoruldum.
YORUMLAR
Aynı düşünceleri paylaştığımız için bir kez daha memnun oldum. Zaten bütün bu kargaşanın içinde
en sonunda kendinle barışık olman lazım geliyor. Bunu da halledeli çok oldu. Yani oraya böyle,şuraya
şöyle, ötekine başka türlü muamele yok hep aynı lakin envai çeşit kafa yapısı olduğu kişi kafa dengi
bulunamayınca da kendinle barışıklığı kabul etmek gibi yalnızlığı da kabul etmek lazım geliyor. Ve
dediğin bir şey de söylediğim bir cümleyi onaylar gibi. Ve en önemlisi dostlar hiçbirşey
yapamamaktan yoruldum. Bunun çaresi paylaşmak olabilir diye serzeniş ağırlıklı bir blog yazmıştım. :))
bulundum :) Yalnızlığı severim hemde çok küçük yaşta annemi kaybettim o zamandan beri yalnızım
tabii yalnızlık etrafında kimsenin olmaması değil 'kafa yapısı olarak' aynı çizgide olamamak yalnızlık
ve diğerlerinin de aynı çizgide olduğunu görmek daha da bir yalnızlık oluyor. Dediğim gibi şikayetçi
değil aksine memnunum çünkü hayatı başkalarıyla kıyaslamak yerine kendini bulduğundan dolayı
nedir? ne oldu? ne olacak? gibi cesur soruları sorup yanıtlarda verebiliyor olmak cidden çok güzel bir
şey ki megalomanlık gibi olmasın bu durum çoğu kimsenin idrak edemediği veya idrak etmekten
korktuğu bir durum. Filmlerde sahneler olduğunda karakterler ve yanlarında da tipik insanlar vardır.
figüranlar yani. Kendi hayatımı merkez aldığımda etrafımca onlar hep aynı olduğu için tipler görüyor,
onlardan farklı olduğum içinde karakterin ben olduğumu da görüyorum.
Kalsaydın'a
Cezbe'ye de dediğim gibi anlaşılır olmaktan ve aynı paydada olduğumu düşündüğüm insanlardan
tepkiler almak beni memnun ediyor. Yukarıda genel bir cevap vermeye çalıştım bunun dışında son
teklifine cevap vermek istiyorum. Ben alkol ki sigara dahi kullanmam. Kötü alışkanlığım aşırıya kaçan bir kola tüketimim vardı reflü gastriit derken onu da bıraktım :) ancak çevremde 2 kadeh rakı ile senin
tavsiyeni yapanlar var hatta onlardan birisi de babam. İnan onu öyle görünce hak veriyorum çünkü
onun hayatını 2 sayfaya sığdırsam okuyan adam efkarlanır yani 'Haşa' o içmesinde kim içsin dediğim çok oldu. Sonra bir kısır döngüde olduğunu fark ettim. Sofra esnasında tam bir filozof ve hayat hocası
olan babam sadece o dilimde kendini buluyor onun dışında gene eski düzene hatta eski umursamaz
düzenine geri dönüyor demek istediğim sofrada yaşanan sofrada kalıyor bu hergün olmasa da
haftada bir tekrarlanıyor. Şimdi kısır döngü burası oluyor. Yani ne ileri ne geri artık mesele zevk almak
olduğu için de olabilir. Babamı gördükten sonra ve yorumladıktan sonra bende kısır döngüye yer
olmadığını fark ettim. :)