Kağıt Kesiği... Ful Versiyon
13 Ağustos 2016, 07.59 A- A+Versiyon I
Yaranı açan şey ne kadar hacimsizse; aldığın yara, o kadar çabuk kapanırdı. Ölümcül değilse isabet ettikleri yer, geldikleri gibi giderdiler işte, hızlıca ve çabucak... Kalıcı olabilmeyi başaramayacak kadar özelliksiz, silik ve etkisizdiler; önemsiz, alt edilebilir ve geçici...
Bazı şeyler vardı onlara benzemeyen. Kendine dahil ederdin onları eğer ölmek istemiyorsan. Bir yığın hücreni öldürüp, onların yerlerine kuruluverirlerdi. Çıkarıp atarsan, boşluk kalırdı çıktıkları yerde; dönemezdin eski haline, kanardın, ölürdün. Kabzası dışında, bıçağı içinde, kalbinin yanıbaşına saplanmış iki yanı keskin bir hançer gibi...Çıkarıp atmak da istemezdin, memnun olurdun yarandan. Hançerin memnun olurdu senden (kınından). Onlara yara da denmezdi zaten . Aşk denirdi onlara...
Ama hacimsizler…Onlar sahiden de hiçti. Bir damla kana denk düşerdi sende kaybettirdikleri . Neydi ki bir damla kan... Hiç!! Bir damlacık kan, belki bir başka hikayede önemli olabilirdi. Örneğin; bir A4' ün canına kastetmiş, ölümcül kırmızıyı anlatan başka bir hikayede...
Açtıkları yara bile değildi, derhal kapanırlar, kabuk bile bağlamaz, öyle kendiliğinden kaybolup giderlerdi. Geleceğe karşılık gelebilecek tek bir saniyeleri yoktu. Anlık can acısıydılar, kağıt kesiği gibi... Hepsi o kadar.
http:https://www.youtube.com/watch?v=qbU8cgW5Y_Q
Versiyon II
Bir tarafımdan ıslanmıştım sanki..Her ne idiyse o, emiyordum, içime işlemesine izin veriyordum çaresizce. Dalga dalga yayılıyordu üzerimde; şeklimi bozuyor, dokumu değiştiriyordu. Bir de, kokusu vardı içimi bulandıran. Kızıllığı, giderek pembeleşiyor, silikleşiyor; düzensiz dalgalarla içime doğru ilerleyip, figürsüz bir resim halini alıyordu bembeyazlığımda. Sağ tarafım eskisi gibi değildi artık. Eğilip bükülmüştüm, tutunamıyordum o yara aldığım yerden. Sağlam kalan yanlarım, tüm gücüyle çabalıyordu, yekvücut olmak için zeminle. Ama nafileydi. Bitmiştim, hissediyordum bunu, dönüşsüzdü bu yol.
Yemyeşil çimenlere baktığım anlar geldi aklıma; öz halim, doğalım... Ne hale getirmişlerdi beni, dönüşe dönüşe ne hale gelmiştim. İsyan bile etmemiş, olduğuma tevekkül edip, umutlanmıştım. Değişik hayatlar yaşayacaktım, anılarım olacaktı en azından. Giderek daha kötü, daha az değerli olacaktım gerçi, anlamıştım bunu ama kabullenmiştim, razıydım.
Zordu, şanstı, bitimsiz bir aşkın mektubu, muhteşem bir baş yapıtın en güzel sayfası veya dinlemeye doyulmaz bir eserin notalarının ev sahibi olabilmek. Maneviyatsız bir evrak, bir tapu belgesi, bir noter çıktısı olabilmek bile zordu, şanstı. Ne çok isterdim oysa, vazgeçilmeyen olmak, asla dönüştürülmeyecek olmak; ecelimle sararıp, en gizli, en özel kuytularda saklanmak, sahiplenilmek... Ne çok isterdim...
Oysa şimdi; "kağıt kesiği"nden hüküm giymiş, lekelenmiş, kana bulanmış, kenarları kıvrılıp sararmış, bir çöp tenekesine dahil olan pespaye bir atığım. Hiçbir şey hikaye edilmedi bana, hiçbir anlam ve kıymetim yok, bir not dahi düşülmedi üzerime. Sahip olduğum tek şey; sağ tarafımda irticalen gelişmiş figürsüz bir resim. Ne resmi, bildiğiniz leke! Ne anlatacak bir şeyim var, ne de benim hakkımda anlatılacak bir şey. Yaşanmadan heba edilmiş bir hayat bu, anısız...
Hükümlüyüm, sebep olmuş olanım, kanatanım... Hafifletici hiçbir sebebim yok. Mahkumum. Bir sonraki doğumuma kadar ölüyüm.
Bir A4 hikayesi okudunuz...
YORUMLAR
Oysa şimdi; "kağıt kesiği"nden hüküm giymiş, lekelenmiş, kana bulanmış, kenarları kıvrılıp sararmış, bir çöp tenekesine dahil olan pespaye bir atığım. Hiçbir şey hikaye edilmedi bana, hiçbir anlam ve kıymetim yok, bir not dahi düşülmedi üzerime.
Zevkle okudum ve bunları aralarından seçtim çok yalın ve eğitici,yi bir ders niteliği yüreğine sağlık.
Hayran kaldım...
1Yalnızlık; ikinci yazı eski bir yazım, esasında versiyon kabul etmeyecek bir yazı biliyorum. Tercihin doğru. Kontrast yapayım dedim :) Aklına gelenlerin hepsi ve daha fazlası aklımdakilerdir. İnsan her ne yazarsa, o kalbinde ve aklında yer edenlerle yazar zaten. İlla ki kelimelerinden, cümlelerinin bir kenarından dökülür onlar. Okuduğunda hissettiğini hiç kaybetmeni istemem, ne hissetmişsen o... Teşekkür ederim beğenin için, bu güzel yorumun için.
!Ogır; çok teşekkür ederim. Önceki yazıdan 1 çiçek alacağın kalmıştı :)
Kalsaydın; yorumunuzu okurken, yüzüm sırasıyla şu hallere büründü: Alemsiniz :) Çok teşekkür ediyorum yorumunuza.
Tekrar teşekkürler arkadaşlar. Bu güzel geri dönüşler çok mutluluk verici benim için
Sorunuzu da hiç yanlış anlamıyorum. Ben de, bu sayfaları takip etmeye başladığımda ,alıntı yapılıp yapılamayacağını bilmediğimden, sağlam kalemi olan bir arkadaşa aynı soruyu sormuştum :) Gerçi; hırsız olan her şekilde yapar hırsızlığını, toplama, türetme vs. yedirilebiliyor. Bu yüzden burada yazılanların hepsi orijinaldir diyemem. Ama ben kendi yazılarım hakkında size garanti verebilirim :) Hepsi, her cümlesi bana aittir.
Yazının II. versiyonu da, yine burada daha önce yazmış olduğum bir yazı. Benim blogların 7.sayfasında mevcut, bakabilirsiniz. Buraya eklemiş olduklarımdan bazıları, bu versiyon II de dahil olmak üzere noterden adıma tescilli yazılardır. Keşke insanların ahlakı gelişkin olsa da, her yazdığımı ekleyebilsem dilediğimce. Ama olamıyor :) Yazıları sağdan-soldan topluyorum sonra, her defasında da noter bildiğiniz masraf. Böyle yani... :)
Hayalet bi yorumum vardı, nereye gitti ki Üç harfiler mi girdi yoksa buralara nedir ya! Tırsıyorum billahi :) Dur bi daha yazayım :) Gamyun, blog portal arazisine patates ekmeye karar vermiş, diyorlar. Doğru mu acaba? Galiba böyle demiştim, yeni yazının linkini verdikten sonra.
Dark; teşekkür ederim güzel değerlendirmeniz için. Nick tanıdık olmayınca profiline bakıyorum. Blog varsa şöyle bi göz gezdiriyorum. Sizinkini okudum ama başından sonuna kadar. Yazdığınız tarihte, bugün olduğu kadar irritasyona uğramamıştık milletcek. Konu düşünüldüğünde, "keşke o zaman okumuş olsaydım" dedim. Yine de yazı temiz, sürpriz son da keyifliydi.
https://www.youtube.com/watch?v=5dE1uq7Hqh0