Biz bilemedik……
20 Eylül 2016, 17.19 A- A+
Biz bilemedik……
An gelir boğazında düğümlenen ne kadar sözcük varsa; sel olur, fırtına olur dökülür dudaklarından isyan edercesine. Kayalıklara çarpan dalgalar gibi yerle bir olur sözcükler. Geç kalınmışlıklar vardır içinde. Belki de telafisi imkansızlıklar. Söylenmeyen her sözcükle çıkılan yeni yollar vardır aslında, beklide bilinmezlikler. Baksanıza ertelediğimiz ne varsa bir dağ gibi durmuyor mu önümüzde. Ertelediklerimizle taş duvarlardan dağlar oluşturmuşuz kendimize, söylenmeyenlerle de güçlendirmişiz duvarlarımızı. Uçurumlarımız var artık düşmekten korktuğumuz. Korkularımızıydı sözcükleri boğazımıza düğümleyen, yoksa yitip giden hayaller miydi ertelememize neden olan. Bilemeyiz. Belki kaybetmekten korktuk, sustuk. Yavaş yavaş yabancılaştık birbirlimize. Ve kaybettik kaybetmekten korkup susarken, ertelerken. Silik bir resme bakar gibi hayalleri taze tutmaya çalıştık olmadı. Yok oldu zamanla korkularımıza ertelediklerimize, söyleyemediklerimize mahkum oldu ve yok oldu hayalimizdeki resimler. İsyan ettik nedenini bilmeden. Suçlular aradık, nedenler aradık ama hiç kendimizi sorgulamak aklımıza gelmedi. Sözde cesurduk. Cesaret miydi susmak., yoksa avazın çıktığı kadar bağırmak mıydı, bilemedik. Hayal kurmayı unuttuk sustuk, yolarımız ayrıldı yabancılaştık sustuk, özledik sustuk. Her suskunluğumuz bir uçurumdu sanki. Geç kalınmışlıklardan ve pişmanlıklardan oluşan duvarlarımızın arasında dipsiz bir uçurumdu aslında. Boşuna saklandık duvarların arkasına, bir buğulu camın ardından perdeyi bile aralamaya cesaret edemeden uzaktan seyrettik durduk hayatı. Üzülmemek için kendimizi korumak içindi beklide savaşımız. Ama her susuşumuzda daha çok üzüldük, yıkıldık, yalnızlaştık. Farkına bile varmadık. Kendi zindanlarımızda kendimizin esiri olmuştuk artık.
Halbuki ne güzel demiş ti büyük üstat Necip Fazıl ‘’ Kader Beyaza Sütle Yazılmış Yazı. Elindeyse Gelde Çıkar Beyazdan Beyazı’’ biz anlayamadık. Yada anlamaya cesaret edemedik.
Ne kadar güzel özetlemişti hayatı aslında. Üzülmeden mutluluğun olamayacağını, ayrılıklar olmadan kavuşulmayacağını, sert rüzgarlar esmeden çürük meyvelerin dalından dökülmeyeceğini özetliyordu aslında. Biz anlamadık. Yaşamımızda olan her şey bir renkti aslında. Ve bütün renkler bir araya gelip beyazı oluştururdu. Siyah olmadan mavi olamadan sarı olmanda beyaz olabilirimiydi.
Kısacası yaşamak gerekti; belki gözlerinden kan damlayacaktı yağmur gibi toprağa, ama yinede yaşamak gerekti kahkahalarla….
Biz bilemedik……
Hayat Denizinde ki ! ᵞᴬᴸᴻᴵᶼ ᴷᴬᴾᵀᴬᴻ
An gelir boğazında düğümlenen ne kadar sözcük varsa; sel olur, fırtına olur dökülür dudaklarından isyan edercesine. Kayalıklara çarpan dalgalar gibi yerle bir olur sözcükler. Geç kalınmışlıklar vardır içinde. Belki de telafisi imkansızlıklar. Söylenmeyen her sözcükle çıkılan yeni yollar vardır aslında, beklide bilinmezlikler. Baksanıza ertelediğimiz ne varsa bir dağ gibi durmuyor mu önümüzde. Ertelediklerimizle taş duvarlardan dağlar oluşturmuşuz kendimize, söylenmeyenlerle de güçlendirmişiz duvarlarımızı. Uçurumlarımız var artık düşmekten korktuğumuz. Korkularımızıydı sözcükleri boğazımıza düğümleyen, yoksa yitip giden hayaller miydi ertelememize neden olan. Bilemeyiz. Belki kaybetmekten korktuk, sustuk. Yavaş yavaş yabancılaştık birbirlimize. Ve kaybettik kaybetmekten korkup susarken, ertelerken. Silik bir resme bakar gibi hayalleri taze tutmaya çalıştık olmadı. Yok oldu zamanla korkularımıza ertelediklerimize, söyleyemediklerimize mahkum oldu ve yok oldu hayalimizdeki resimler. İsyan ettik nedenini bilmeden. Suçlular aradık, nedenler aradık ama hiç kendimizi sorgulamak aklımıza gelmedi. Sözde cesurduk. Cesaret miydi susmak., yoksa avazın çıktığı kadar bağırmak mıydı, bilemedik. Hayal kurmayı unuttuk sustuk, yolarımız ayrıldı yabancılaştık sustuk, özledik sustuk. Her suskunluğumuz bir uçurumdu sanki. Geç kalınmışlıklardan ve pişmanlıklardan oluşan duvarlarımızın arasında dipsiz bir uçurumdu aslında. Boşuna saklandık duvarların arkasına, bir buğulu camın ardından perdeyi bile aralamaya cesaret edemeden uzaktan seyrettik durduk hayatı. Üzülmemek için kendimizi korumak içindi beklide savaşımız. Ama her susuşumuzda daha çok üzüldük, yıkıldık, yalnızlaştık. Farkına bile varmadık. Kendi zindanlarımızda kendimizin esiri olmuştuk artık.
Halbuki ne güzel demiş ti büyük üstat Necip Fazıl ‘’ Kader Beyaza Sütle Yazılmış Yazı. Elindeyse Gelde Çıkar Beyazdan Beyazı’’ biz anlayamadık. Yada anlamaya cesaret edemedik.
Ne kadar güzel özetlemişti hayatı aslında. Üzülmeden mutluluğun olamayacağını, ayrılıklar olmadan kavuşulmayacağını, sert rüzgarlar esmeden çürük meyvelerin dalından dökülmeyeceğini özetliyordu aslında. Biz anlamadık. Yaşamımızda olan her şey bir renkti aslında. Ve bütün renkler bir araya gelip beyazı oluştururdu. Siyah olmadan mavi olamadan sarı olmanda beyaz olabilirimiydi.
Kısacası yaşamak gerekti; belki gözlerinden kan damlayacaktı yağmur gibi toprağa, ama yinede yaşamak gerekti kahkahalarla….
Biz bilemedik……
Hayat Denizinde ki ! ᵞᴬᴸᴻᴵᶼ ᴷᴬᴾᵀᴬᴻ
YORUMLAR
BAZEN ACIMAK GEREK KANAMAK GEREK .BAZENDE İNATLA KAHKAHALAR ATMAK.
İLK DEFA BALONLA OYNAYAN ÇOCUĞUN MUTLULUĞUNU YASAMAK..HEPSİ HAYATIN
ÜZERİNE YAZILMIS KADERİNDE VAR. BİRİ BİLE EKSİK OLSA OLMAZ..
BİR İNSAN SÜREKLİ MUTLU OLURSA BİR SÜRE SONRA UMUTSUZLUĞA DÜŞER .YADA
SÜREKLİ MUTSUZSA ÖLÜME BİR ADIM DAHA YAKLAŞIR.AMA ÖLÜMDE DOĞUM GİBİ
HAYATIN BİR PARCASI.
ÇÜNKÜ BAYAZDIR BÜTÜN RENKLERİ İÇİNDE BARINDIRAN .SİYAHI ALIN DİĞER RENKLERİ
KARIŞTIRIN BEYAZI BULAMAZSINIZ..MAVİ YADA PEMBE FARKETMEZ.BİRİ BİLE EKSİK OLSA
OLMAZ .TIPKI YAŞAMIN KENDİ GİBİ....
BU SÖZLER BELKİDE TANIDIK GELDİ ..KALEMİNE SAĞLIK ARKADAŞIM HARİKA OLMUŞ...
HER ZAMANKİ GİBİ ....