bir Kadın Tanıdım..
27 Ekim 2016, 14.06 A- A+
Bir kadın tanıdım, buğulu bakışların ardında gözleri hüzünlü ve nemli. Kırgın, yorgun. Hayalleri bir bir rüzgarda savrulan toz taneleri gibi kaybolurken gecenin soğuk ve karanlığında yanan sigarası gibi tükenmekte. Belki anne olmuştu beklide torunları vardı. Ama her kadının içinde büyütmediği büyütmeyi kabul etmediği bir çocuk vardı. Masumluğunu saflığını saklayan.
Yıllar sonra bir köşe başında rastladım. Hala dimdik ayakta. Güçlü ve güzel. İmrenerek bakışların arasında ilk baharda yeni tomurcuklanmış bir gülün yaprağındaki çiğ damlasından yansıyan güneş ışığı gibi renklendiriyor hayatı. Dışarıdan baktığında böyle gözüküyor en azından. Ama kimse içinde kopan fırtınadan habersiz imrenerek bakıyorlar uzaktan.
Gülen gözlerinin ardından hüzünlü bakışlarını yakaladım. Bir insanın gözlerinde ki gülümseme nasıl olurda sahte olabilirdi. Anlam veremiyordum. Sanki ışığa doluşan sinekler gibi etrafında dolanan çoktu. Ama o yalnızdı. İnsan etrafında bunca kişi varken yalnız nasıl olabilirdi ki. Asıl yalnızlık kalabalıklar içinde mi yaşanırdı yoksa.
Uzaktan izlemeye devam ettim.
Yorgun bitkin. Ayakta ama içindeki o masum o saf çocuk can çekişiyor gibi.
Nasıl olabilirdi bu anlam veremiyordum. Bir insanın mabedine bu kadar inip, içindeki o masumluğa o saflığa bu kadar çok zarar verilebilirdi ki. Bir insanın hayallerini alabilirsiniz elinden, hatta çaresizde bırakabilirsiniz. En soğuk en karanlık zindanlarda da mahkum edebilirsiniz. Ama umudu nu alamazsınız sanırdım.
Sonra sordum kendime. İnsan ne zaman ölüm için dua eder diye. Cevap belliydi aslında umudu kalmadıysa yaşamanın anlamı da kalmıyordu.
Bu kadar basit mi o masum çocukluğa ulaşıp insanı uçurumun kenarına yaklaştırmak. Yada biraz tebessüm, biraz hoşgörü bir çay kaşığından bile az sevgiyle onu hayata bağlayıp umut olmak. Bildiğim tek şey var en güzel çocuklar sever saf ve karşılıksız. Sanırım bizim genel olarak sorunumuz bu içimizdeki çocuğu kaybetmişiz.
Umarım çok geç olmadan herkes içindeki o masum çocuğu bulur….
Yıllar sonra bir köşe başında rastladım. Hala dimdik ayakta. Güçlü ve güzel. İmrenerek bakışların arasında ilk baharda yeni tomurcuklanmış bir gülün yaprağındaki çiğ damlasından yansıyan güneş ışığı gibi renklendiriyor hayatı. Dışarıdan baktığında böyle gözüküyor en azından. Ama kimse içinde kopan fırtınadan habersiz imrenerek bakıyorlar uzaktan.
Gülen gözlerinin ardından hüzünlü bakışlarını yakaladım. Bir insanın gözlerinde ki gülümseme nasıl olurda sahte olabilirdi. Anlam veremiyordum. Sanki ışığa doluşan sinekler gibi etrafında dolanan çoktu. Ama o yalnızdı. İnsan etrafında bunca kişi varken yalnız nasıl olabilirdi ki. Asıl yalnızlık kalabalıklar içinde mi yaşanırdı yoksa.
Uzaktan izlemeye devam ettim.
Yorgun bitkin. Ayakta ama içindeki o masum o saf çocuk can çekişiyor gibi.
Nasıl olabilirdi bu anlam veremiyordum. Bir insanın mabedine bu kadar inip, içindeki o masumluğa o saflığa bu kadar çok zarar verilebilirdi ki. Bir insanın hayallerini alabilirsiniz elinden, hatta çaresizde bırakabilirsiniz. En soğuk en karanlık zindanlarda da mahkum edebilirsiniz. Ama umudu nu alamazsınız sanırdım.
Sonra sordum kendime. İnsan ne zaman ölüm için dua eder diye. Cevap belliydi aslında umudu kalmadıysa yaşamanın anlamı da kalmıyordu.
Bu kadar basit mi o masum çocukluğa ulaşıp insanı uçurumun kenarına yaklaştırmak. Yada biraz tebessüm, biraz hoşgörü bir çay kaşığından bile az sevgiyle onu hayata bağlayıp umut olmak. Bildiğim tek şey var en güzel çocuklar sever saf ve karşılıksız. Sanırım bizim genel olarak sorunumuz bu içimizdeki çocuğu kaybetmişiz.
Umarım çok geç olmadan herkes içindeki o masum çocuğu bulur….
YORUMLAR
Kaleminize,yüreğinize sağlık.Çok beğendim yazınızı.Teşekkürler.Sağlık,huzur ve sevgiyle kalın..