gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

24 Kasım 'Mı? Hikaye Bu İşler

24 Kasım 2016, 21.56
A- A+
Öğretmenlik kutsaldır ama bir de hayatın gerçekleri var. Sen öğretmene her ay 5 kitap aldıracak maddi kaynağı vermezsen bu meslektekilerin feylesof olmasını nasıl sağlayacaksın. Uzman oldukları branş dışında öğrencilerini birer düşünür olarak yetiştirmelerini nasıl sağlayacaksın. Sınıfta ders verirken aklında ekonomik zorluklar olan bir öğretmenin çocuklara ruh ve karakter zenginliği aktarmasını nasıl sağlayacaksın. Bu insanlar nihayetinde peygamber değiller. Öğretmenlik mesleğine başlayan her öğretmene uygulamak zorunda olacağın radikal devrimlerle işe başlamalısın. 

Mesleğe başlayan her öğretmenin ev veya kira sorununu kökünden çözmek zorundasın. Hatta elektrik su doğal gaz internet gibi giderlerini dahi devlet olarak tümden üstlenmelisin.
Kendisini branşının dışında da yetiştirmesi için ona gerekli olacak literatür sahasını süper maddi imkanlarla sağlamalısın. Bunu sağlamakla yetinmeyip öğretmene gerekli olan zamanı da tanımalısın. Her gün 6-7 saat ders veren bir öğretmen kendisine nasıl zaman ayıracak ve kendisini hangi saat aralığında eğitecek.


Öğretmenin zihin dünyasını yoran maddi manevi tüm sorunlarını gidereceksin ki onlardan bunun geri dönüşümünü istemeye hakkın olsun.
Bu dediklerim ilk başta kulağa hoş gelmeyebilir ve diğer meslek sahiplerince sert biçimde eleştirilebilir ama insanlara bunun gerekliliğini gerekçeleriyle birlikte anlatarak kabullendirmek zor olmaz.
Türkiye'de herkes bir meslek sahibi olabilir. Ama her meslek sahibi onu eğiten öğretmeni tarafından 'insanlık mesleğini' edinemiyor bu kesin. His dünyasında sıfır sorunla ve engin bakış açısı ile ders verecek bir öğretmenin fırınında pişen her çocuk kendisinden meydana gelecek malzemesini evine taşımasını da bilecektir.

Olsun da nasıl olursa olsun ekmeğini eline alsın diye fabrikaya dönüştürülen okullardan çıkan her meslek grubu bize kısa vadede ancak sürümden kazandırır. Ama uzun vadede ise müşteri memnuniyetsizliği ile geri döner ki zaten son hızla devasa korkunçlukta geri dönüyor.

Öğretmenler gününe özel konuşmalar hazırlayıp morallere gaz veren destansı hikayeleri anlatmak uzaktan kulağa hoş geliyor ama yakın mercekte işler böyle yürümüyor. Vermeden almak Allah'a mahsustur. İnsan performansını bir yere kadar zorlar sonra bir bakmışsın ki his dünyası iflas eder, bu da nasıl bir insan diye şaşar kalırsın.

Geçen gün kara tahtanın önünde bir öğretmen çocukları itip kakıyor ve sözlü olarakta aşağılıyordu. Sınıfta bir öğrencinin videoya çekmesi sonucu olayı öğrendik. Peki ya videoya çekilemeyen diğerleri nolacak. Özel okulları bayat sloganlarla kötülemek kolay. Özel okul olayı tamamen yanlıştır doğrudur. Fakat bu devlet okulu yapısının var olduğu bir Türkiye 'de özel okullarda hiç olmazsa öğretmen şiddeti olmuyor.

Yine başa dönüyoruz. O çocukları itip kakan öğretmenlere devlet olarak sen ne ölçüde psikolojik destek veriyorsun. Halleri nicedir, ne dertleri vardır bunu biliyor musun. Tabi ki de bilemiyorsun. Strese en fazla maruz kalan bu meslektekilere a kalitede psikolojik desteği sınırsız sağlayacaksın ki öğrencilerin oluşturduğu kaosla baş edebilsinler. Devlet hastanesindeki psikolog veya psikiyatr olayına girersen yine çuvallarsın. 15 dakika neyin var filan al şu ilaçları uyu kalk iyileşirsin olayına hiç sokmayacaksın milleti.

Hastasına bağıran o yoz doktoru eğiten de, tedavi aldığı doktoruna kötü davranan o yoz mimar da, öğrencisine bağıran o yoz öğretmen de, milletinin nabzını sıkıntısını fikrini irfanını algılayamayan toplumuna yukarıdan bakan o yoz siyasetçi de bütün herkes öğretmenlerin fırınında ocağında tenceresinde adına ne derseniz deyin orada pişiyor millete sunuluyor. Bu iş bazılarına şaka geliyor ama ortada olan müşteri memnuniyetsizliği artık ayyuka çıktı. Sosyal iflas yaşıyoruz bunu birileri de görsün artık yav. Çok köklü devrimler yapmak artık kaçınılmazdır.

Yukarıda öğretmenlere tanınmasını istediğim haklar belki dünyada hiçbir ülkede uygulanmıyor olabilir bu kimin umurunda. Bu hakları tanı sonra sabırla geri dönüşlerdeki memnuniyetin keyfini çıkar millet olarak. En fazla 10 sene sonra yüzün güler rahat edersin.

İyi dinlemeler  
https://yandex.com.tr/video/search?filmId=7303159328150390796&text=bizet%20carmen%20habanera%20Lamour

YORUMLAR

26 Kasım 2016, 05.16
müşteri memnuniyeti yada  hoşnutsuzluğu gözüyle olaya bakmak biraz değil epey sakat müşteri nedir kimdir alıcı müşteri ise ortada ticari bi durum var böyle bakş açısı ile hiçbiyere gidemycemiz kesin  
 böyle bi yazıda Başöğretmenin yeralmaması konuya hakim olunmadğının ispatı 
  öğretmenleri anlatırken eğitim öğretim sisteminin laşkalığıda olayın cabası eğitimin tamamen ortadan kalktığı öğretimin ise kısmi verildği bi sistemde yetişen öğrencilerdende bişeyler beklemek hayal. yetenekleri körelten hatta yokeden bi eğitim sisteminin içinde varolma savaşi veren öğrenciler onlara bişeyler verme çabasında olan öğretmenlerin yapabilce çokda bişey yok,  senelerce hazırlanan öğrencilerin 100 metre yarşına soklurcasına başarı yada başarsızlığn kısacık bu yüz metre yarışının sonunda belirlendği bi sistem tamamen salakçadır. 12 yıl  öğretim gören bi öğrencinin 3 saatte başarı seviyesinin belirlenmesi kadar aptalca bişey olamaz 
26 Kasım 2016, 17.23
Müşteri toplumun kendisidir. Öğrenciler üründür. Çukur davranış kalıpları, bunların toplumca kabullenememezliği, karaktersizlik, hırsızlık, dolandırıcılık, cebine 2 kuruş koymak için ve birkaç kere dünya turu atmak için ruhunu şeytani çıkarlara hizmetkar etmişlik filan bütün bu rezaletler saçmalıklar bizim hepimizin birbirimizin başından aşağı boca ettiğimiz ürünlerdir. Bu insanlar kimler mi? Bir bakmışsın Gamyun'da insanların beynini yıkamak için çarpıtarak yazı yazanlar olurlar, bir bakmışsın arayanı soranı olmadığını anladığı birisini hastanede organları için ex yapan organ mafyasının üyesi doktor olurlar, bir bakmışsın kentsel dönüşüm planıyla insanlardan evlerini alıp onları kibrit kutusu gibi evlere sıkıştıran dolandırıcı müteahhit olurlar, bir bakmışsın toplumunu yönetme yükseltme ehliyeti aranmaksızın karşımıza çıkarılan topyekun siyasetçiler olurlar, bir bakmışsın karşısına kazara çıkan özverisi mükemmel olan öğretmeninden edindiği erdemi hor gören değersizleştiren anne baba olurlar, bir bakmışsın Türkiye'de her evde çocuklara nasıl muamele edildiğinden haberdar olamayan konudan sorumlu o çok rahat bakmayan bakanlar olurlar, bir bakmışsın bütün bunları umursaması için vakte ihtiyaç duymak zorunda olmasına rağmen birbirlerini vakit fakiri yapan tüm toplum olarak olarak karşımıza çıkarlar. Devlet olarak eğitim sistemini yapılandırırken öğretmenlerden fikir almaksızın yaptım oldu dersen senin yorumunda yaptığın ölümcül aksaklıkların olması kaçınılmazdır. 


Sobanın içinde bir mum yak bakalım o ev ısınacak mı? Öğretmenlerimizi güçlü bir ateşe çevirmeyi bilmezsek onlar tarafından ısınmayı unutalım. Yazımda radikal devrimlerin yapılmasından bahsettim. Bunun yanında senin bahsettiğin ve herkesçe bilinen teknik konulardaki aksaklıklarında pekala giderilmesi gerek. Müşteri ticaret olayına girelim şimdi. Sana sunulan ve senin sunduğun soyut veya somut her şeyin adı üründür. Sana birilerince ayağını yorganına göre uzat dendiğinde ben dışarıda yorgan taşımam, sadece evde üşümeyeyim diye üzerime alırım ve zaten yorganımın boyu bedenimi çok rahat örtüyor diye saçma sapan bir cevap vermezsin DİMİ? Ancak Nejat Uygur'un tiyatro oyunlarında olur bu komedi DİMİ? Ürün ve müşteri kavramlarını nükte olarak kullandığımı kavrayacak kapasitede olmadığını söyleme bana valla kederden yıkılırım.


Başöğretmenin şimdi bu konuyla ne alakası var. Öğretmenlerimizi şu anki zamanımıza modernize etmek için yerine getirilmesi gereken ve özellikle şu anki zamanımızla alakalı ekonomik başlıkların devletçe üstlenmesinden bahsediyorum. Gerçekten anlamak için soruyorum. Başöğretmenin bu yazıdaki konularla alakası nasıl olmalıydı. Konuya hakim olamamışım demişsin. Hee konu da sanki öyle bir galaktik konu ki uzayda NASA tarafından dışlanan cüce gezegenlerin haklarını iade etmek yazılmış bir yazıymış gibi IQ 3 haneli ultra süper uzman olmalıyım he mi? Konudaki sorunlar ve çözü
mleri her mantıkça görülecek ayyukta. Sağ kulağımı sol ayak parmaklarımla niye tutamadığımdan mı bahsediyorsun nedir konu. He tutamıyorum. Kulağıma sağ elimle ulaşmak daha kolay çünkü. Kolayı zorlaştırmak gibi bir tür yeni akım mı peydahlandı da benim haberim yok anlamadım ki.
26 Kasım 2016, 20.03
yazının başlığı 24 kasım olunca konu öğretmen olunca Başöğretmen  bahsedilmesi gerekir hatta şarttır.   mum da gayet ısıtır illa sobanın içine koymana gerek yok daha yaratıcı olursan mum ısıtmayı bırak elini kolunu bile yakar. metal içecek kutusundan  etrafında delkler açarak içine mum konup üstüne diğer sağlam metal içecek kutusyla içine su yumurta koyup yumurta haşlamşlğmz var yani bırak ısınmayı yemek bile yapar mumun ısısı önemli olan  kullabilme zekası aklıdır,  :):)
 eğitim konusu nasa falan demogojisi yapmşn ya eğitim onunda üstünde önemli konudur o insanlarnda eğitimi öğretmenin elinden geçer dünya uzaya çıkarken ayda yaşama tarhleri verirken bizim bi adım atamıyo olmamız bu konuda eğitim sistemimzn çöküklğndendir eğitim öğretim bütün yaşamın temelidir. elini kolunu kulağını sağ eln sol ayağn doolaştr tut düz tut o senin sorunun ama bence hiç tutmaya gerek yok durupdururken :) 
26 Kasım 2016, 22.24
Tamam sen o üstün hayat deneyimin ve zekanla o mumu bütün hane sahiplerine öner. Yeni kombi sistemim budur de, yeni bir yakıt sistemini hayata geçir vatana millete faydan dokunsun. Kullanabilme zekası'nı 'kullabilme zekası' olarak yazan birisi mi bana zeka konusunda ahkam kesiyor. Bu yazıyı okuyan herkes başöğretmeni demagoji olarak kullandığını, yazıyı mecrasından saptırdığını gayet iyi görüyorlar ve sana gülüyorlar. 
Sen birisinin nikini platonik isteriyle alıp onun gizli chucky'si olmuşsun da haberin yok. Çattık yaa :):)
27 Kasım 2016, 05.30
Sen artık haddini aşıyorsun yalnız. Tamam en kral soytarı sensin kabul ediyoruz hepimiz. Sürekli bulaşıp durma bana da, benim üzerimden başka insanlara da... Daha fazla girebileceğin bir "yerin dibi" yok, çabalama yani.
27 Kasım 2016, 12.26
Oooo ne kadar derin bir yaraymış ki bu hemen oradan çekirgenin 4'üncü atlamasını yapmışsın. Bu kadar cüretkar olabileceğini beklemiyordum doğrusu. Sana ne ya, adının geçmediği bir yerde var olma çabası da neyin nesidir. Yazılarına yorum yapmıyorum diye gelmiş burada kendisine hayali roller büründürüp saldırıyor. Paranoya bir yere kadar, senin ki başka bir şey. Kontrolünü iyice kaybettin. O yorumuna onay verenin vicdanına sağduyu çağrısı yapıyorum. İnsanlara kötü sözler söylemek demek ki sende artık TABİAT olmuş ki o da ne yapsın onay verim de yakamdan düşsün demiştir herhalde. Adının geçmediği yazılarımın altında, kendini litresi 4 bin dolardan satılan balzamik sirkesi gibi zannetmen çok trajik. Renksiz bir mizah hani :):) Ya bi yürüyün gidin düşün yakamdan ya. Nasıl bi saçmalığın içine düştüm anlamıyorum ki :):):):)
27 Kasım 2016, 16.09
Cezbe bu son steminde biraz haklı gibi çünkü gönderme yapmıssınız, ama öncesini de bildiğimden ilk sizin üzerinize gelinmişti, büyüteç olmakla suçlanmıştınız değilim desenizde ikna edememiştiniz.. gerçi o olsanız ne olur onu da bilemiyorum,bir geçmiş var heralde ama bu gamyun insanı paronayak yapar. boşa çabalamayın diye kendimi tanıtayım cadı=Rune=creative...
birkaç nickim var saklayacak bir durumum da yok gerçi en son gamyun blog yönetimine sinirlenip blogları kaldırdım. Ama ne hikmetse son bir iki deneme yapayım dedim.
Herneyse, söylemek istediğim konuya geleyim, yahu şu ortamda eleştri niye dozajında yapılmıyor. FİKİR ALIŞVERİŞİ, heh şunu başaramıyoruz, kimi pışpışlanmak istiyor, kimi öyle bir eleştiriyor ki yerin dibine sokuyor, yahu eleştir ama incitmeden eleştir ve anti fikrini söyle olsun bitsin. Her şey AYARINDA güzel, o ayar kaçtımı çirkinleşiyor.
Yok sen şusun busun demeye gerek yok, kişileri değil konuları hedef nezaman alacağız acaba?

27 Kasım 2016, 18.06
_CADI_ Nasıl gönderme yaptığımı bir de ben bilsem ve benden tam olarak ne istediğini ben de bir anlayabilsem keşke. Gelmiş burada kendisiyle alakasız yorumlar hakkında ipe sapa gelmez bir şeyler söylüyor. Söylemiyor aslında, adeta nara tonunda gürültü çıkarıyor. Kafasında uydurduğu akla zarar heyulalarına cevap vermekten bıktım ikrah ettim ya. Temelden yoksun sebepler icat ederek yazılarımın altında gürültü çıkarıp akabinde nasıl bir tatminlik türüne erişiyor anlamış değilim. Bana soytarı diyor ve bu sence sitem olarak yorumlanıyorsa ben artık gerçekten pes diyorum bu algılamaya. Kötü söz sahibinindir diye bir karşılık verdiğimde işte bu sitem olur. Onunki sitem değildir, gün ışığını yeni gören yabani bir türün diğer türlere olan ilk tepkisi nevindendir. 
27 Kasım 2016, 20.05
Hakareti hiçbir şekilde tasvip etmiyorum, bana da zamanında salak dendi takılmayın bunları milletin demesiyle kimse birşey olmuyor. O zaman da dedim hoş değil tabi, söyleyecek sözü olmayanlar hakarete başvurur hiç sevmem. O kadar şey varken söylenecek, hakaret etmek hoş değil, yolda Cezbe'nin kendisine birileri küfür etse, hakaret etse hoşuna gidecek mi acaba?
Cezbe'nin ne tarz hakaretler yaptığını bildiğimden de  bu bana sitem gibi geldi demek ki :)) 
Sizin orada "Sen birisinin nikini platonik isteriyle alıp onun gizli chucky'si olmuşsun da haberin yok. Çattık yaa :):)" demeniz Cezbenin doğal olarak alınmasına neden olmuş. Ama mesajınızda bunu ona itafen demediğinizi söylediniz bilemedim ben şimdi yorum yok!


28 Kasım 2016, 04.53
Sen birisinin nikini platonik isteriyle alıp onun gizli chucky'si olmuşsun da haberin yok. Çattık yaa :):)
 çaresizlkler böyle sataşmaları doğurur :) bi şekl aciziyet de deneblir 
28 Kasım 2016, 10.11
Ana dilini ortalama bir imla ile bile yazamamanın sana bahşettiği o engin rahatlığını da al ve git. Niye anlayamıyorsun ki, benim için gerçekten çok-çok kolaysın. Maniple tetikçiliğin çok belli. İnsanları rahat bırakmanı senden hiç istemediler mi? Yazılarıma yaptığın her yorumda çuvallıyorsun işte gör artık. Rahatlığın da bir haddi hududu var ama değil mi? Bence sen evvela kendini düzgün ifade etme özgürlüğünü kendine tanımalısın. Yani sen git velin gelsin.
28 Kasım 2016, 16.36
aynen konuştuğum gibi yazıyorum bi sakıncasımı var hatta sana gerçek anadolu dilnden örneklerlede yazarım belki çokda iyi yazabliyorumdur  bunu bilmiyosun  demi 
  aslolan yazdıkların değil sevgili kardeşim aslolan davranşlarındır bin kere ben iyiyim diye yaz çokkk kolay bişey bu hiç bi önemi yok bunun  ama gerçektde iyi olabilmek bi erdeme sahip olmanı gerektirir davranışlarınla bunu destekledğinde iyi olablirsin 
   Ana dilim hakiki orta anadolu dilidir onur ve gurur duyarım bununla 
  öyle herşeyi ben yazdım doğrudur edası ve rahatlığyla kasılmanın önüne geçmiş olmam seni belliki çokk rahatsız etmiş. kendimi çokkk iyi ifade etmemnin sonucudur bu karşı çaresiz saldırılar ::):)

29 Kasım 2016, 05.21
Asi; gereksiz vakit harcıyorsun. Bu tip insanların tepkileri değişmez. Sen dersin ki "bir mumdan nasıl faydalanılabileceği insanın zekasına kalmıştır". O gelir "ben senden daha zekiyim" der. Bu lafın sarfı bile zeka seviyesini gösterir yani... Fikren üstün gelemeyince bu defa hakaret etmeye başlar, bu ilk değil biliyorsun. O da yetmez hadsizce çirkin imalar içine girer. Antrparantez; bu imayı yapan, ima ettiği fiilin asıl failidir kuvvetle muhtemel. Sonra işte seni aşağılamaya çalışır; imla der, ifaden bozuk der. Der de der yani...


Bu yukarıdaki iki insan tipi benzeştir mesela. O yüzden bir araya gelip Şekil A'daki gibi birbirlerini anlamaları ve onaylamaları çok mümkün. Bu mağdur arkadaşlar gibi tipler, şikayetlendikleri her şeyi bünyelerinde barındırırlar. Kimliklerinde varolan defektleri görmezden gelip zaman içersinde kendilerine yabancılaşırlar. Biz buna psikolojide "bastırma" diyoruz. Daha sonra da, kendilerinde olanı başkalarına atfedip diğer insanları suçlarlar. Buna da "yansıtma" diyoruz. Savunma mekanizmaları bu yazdıklarım. Bu böyle devam edip giderse ciddi ruhsal bozukluklar hasıl olur. Egosantrik durumlara hiç girmeyeyim. Bunları laf sokmak için yazmıyorum. Bedavadan teşhis bu, yardımcı olmaya çalışıyorum arkadaşlara.

Neden senin, benim gibi insanlar değişik kimliklere bürünmüyor, değişik nicklerle, kişiliklerle karabatak gibi arz-ı endam etmiyor Asi? Neden kendinde aslında hiç var olmayanı varmış gibi göstermiyor? Çünkü öz ve söz bir. Erdemsiz olandan erdem dersi, kaba saba olandan nezaket dersi alınır mı; kısır düşünme biçimlerinden filozof, insan tahammülsüzünden toplum mühendisi çıkar mı! Mümkünü yok. O yüzden, bence hiç muhatap olmamak, görünmezliklerini görünür kılmamak gerekiyor. Zorla kendilerini gözümüze sokmaya çalışsalar da...

29 Kasım 2016, 11.03
yorum yok diye bitirdim zaten.onama anlama değil dinleyip anlamaya çalışmak var.sadece karşı olduğum hakaret edilmesi.daha da uzatmayacam herkes kendi psiko tahlilini yapsın.
29 Kasım 2016, 14.29
Bloğu yeni okudum.

Aslında buraya eğitimin modernize edilmemesi gerektiğini 1940 ların ortalarına gidilmesi gerekliliğini, öğretmenlerin gelir durumlarının o kadar kötü olmadığını ve aslında ilk başta şuanda eğitimin veren mevcut öğretmenlerimizin eğitilmesi gerektiğini, öğrencilerin bir koyun sürüsü gibi ortalama psikolojiyle düşünülmemesini her çocuğun özel olduğunu ve her birine farklı muamele gerekliliğini yazacaktım.

Sonra gördüm ki, burada aslolan eğitimin yozlaşması değil, duyguların yozlaşmasıymış.

1 no.'lı yorum sahibi 24 Kasımı Atamızın öğretmenleri unutmadığı bir gün. Fakat her olayda sopa olarak kullanıldığında değerler azalır. Yani ne alakası var yazıyla? "Muhtaç olduğun kudret, damarlarında ki asıl kanda mevcuttur" diyerek bu kısmı sonlandırıyorum.

İkinci olarak Anadolu kültürü kim ne derse desin böyle bir sisteme el veriyor. Bu konuda diyenileceğim tek şey bir sefere mahsus 3 saatlik sınavın az olduğu sınav sayısının çoğaltılmalısıdır. Bu ülkede sınav olmasa garibanın çocuğu ne üniversite kazanır nede memur olur. Biz İskandinav ülkeleri gibi soğuk ve prensip sahibi insanlar değiliz.

Bloğa gelince eğitim sisteminin sorunuyla zerre alakası yok.

Maddiyata evrilmiş bir sistemde para konusu açıp öğretmenleri daha çok meslekten uzaklaştırıp paraya itiyor. Eğitim işi gönül işidir, şu günde eğitim aylarında ortalama 2800-3000 lira maaş alır.

Refahlı ve statülü bir meslektir. İşin ucunda maddi imkan ve rahat olunca gerçek eğitim gönüllüsü yerine daha zeki olan para gönüllüsü eğitimci oldu.

Gerçek sorun mevcut öğretmenlerin büyük kısmında öğretmenlik kültürünün olmayışıdır. Para için öğretmen oldular ideoloji için değil.

Benim dedem aslında dedemin kardeşi 1948 Köy Enstütisi mezunudur. Gerçek öğretmen nedir, nasıl olunur 85 yaşında en güzel örneği
29 Kasım 2016, 16.54
Asi'nin velisi, terapistin ile olan randevularının önceki seanslarındaki ezberlerin için seni kutluyorum. Asi_Akrep__06'yı savunmak gibi bir vazifen yok. Aciz değil, kendisini savunur. Ki zaten savunuyor. İnsanları süpürgesine bindirip göklere çıkardıktan sonra çıkarları uyuşmayınca yere atan cadıların hikayesini buradaki herkes biliyordur :):):):) Hadi selametle başka yazı bul onu ekşit.

Duk45 2800-3000 lira maaşı sen çok olarak yorumlamışsın. Şaşkınlığın şokundan küçük dilim mideme kaçtı. 3 bin lira ile neler yapılabilir bir açıkla istersen. Bu nasıl bir piyasa okumasıdır. Ha şimdi diyeceksin ki 3 bin lira Türkiye ortalamasının üzerinde filan. Peki Türkiye ortalaması aslında olması gereken ortalamada değilse ne yapacağız. İşe bir yerlerden başlamalıyız değil mi? Yazımda bunun faydalı olacağını, uzun vadede diğer her meslek grubunun maaşına yansıyacağını yüzeysel olarak ifade ettiğimi zannediyorum. 

Gönül işidir filan bunlar güzel laflar. Ama çağın gerçeklerini örtbas eden çürümüş bir slogandır. Tarih dersi verecek değilim. Atalarımızın hükmettiği topraklarda eğitmenlere muallimlere devletin ve halkın nasıl maddi destekler verdiklerini filan bunları iyi bilmek lazım. 

Doğrudur amcam vardır mesela, cumhuriyetin ilk öğretmenlerindendir. Üçe kadar okuyanı öğretmen yaparlarmış. Durum acilmiş vakit darmış filan. Sonra yatılı okumuş donanımını artırrmış. Biz burada Cumhuriyetin kurulduğu zamanki o aşkın ve şevkin tekrar dirilmesi için uğraşmıyoruz. Sistem oturmuş zaten. Şimdi ise bu cumhuriyeti nasıl daha fazla yücelteceğiz mesele bu.

Yazıyı gerçekten okuduğuna kani olamadım. Eğitmenlere verilecek her maddi olanak uzun vadede niteliği artırır. Ondan sonra bu işin suistimale uğramamasını görmek için performans sınavlarını devlet olarak yaparsın. Zihni türlü kişisel sosyal bariyerler ile meşgul olan bir eğitmenden süpermen olmasını beklemek; çalışkan olmayan bir devletin asli huyudur kanımca. 

Yani şu; bu 'gönüllük' kavramının üzerine yatıp gerçeklerden uzaklaşmak bize zarar verir. Çünkü bu gönüllük muhabbeti günü gelir bir lokma bir hırka diye herkese yutturulur. Hem neden olmasın ki, öğretmenliği cazibe merkezi haline getirmenin sakıncası nedir. Sıkı bir kontrol denetim mekanizmasını kurduktan sonra bundan korkmamalıyız.

Türkiye'de çok fazla tabu olduğunu görmek sıkıcı ya. 
30 Kasım 2016, 00.18
Nedir mesela ücret? 7 bin yeterli mi? 

Ciddi anlamda çok garip bir düşüncen var. Eğitime değilde öğretmene maddi desteğin artmasını arzuluyorsun.

Tarih dersi verir misin bilemiyorum. Okuma oranı %5 e kadar yükselmiş atalarımızın kurduğu devletlerden mi örnek vereceksin? 

Eğitim sistemine oturmuş demende ayrı bir tezat. Sistem oturduysa sen burada bize hep yalan şeyler yazdın :s

Eğitim sisteminde son 20 yılda inanılmaz değişiklikler yapıldı. Birçok para harcandı, öğrencilere tablet, sınıflara akıllı tahta-projeksiyon vs vs vs...

Fakat hiçbir şey düzelmedi, daha da kötüleşiyor. 

Bol para = Başarı çoğu hikayede tutsa da maalesef bunda tutmuyor. Teknolojide ilerlemiş ülkelerin eğitim sistemine bakarsan durumun çok daha farklı olduğunu görürsün.

Neyse uzun uzun yazdım ama hitap tarzından dolayı pek anlayabileceğini sanmıyorum. Hakkında ki görüşlerim pek olumlu değil. Arzu ettiğin şekilde cevaplayabilirsin, büyük ihtimalle bir daha bu yazıya girmem.
30 Kasım 2016, 11.55
Adana'da yaşadığımız dramdan ötürü bu yazının altına yapılan ve/veya yapışacak yorumlara cevap verebileceğim bir motivasyondan artık çok uzağım. Hepimiz için acı bir gün. Çocuklarımızın yitip giden canlarının hatırına bu yazıya artık kimse yorum yapmasın lütfen.  
01 Aralık 2016, 02.39
duk45   sopa gibi algılama anmak gibi algıla sizide unutmadık gibi osmanlının enkazından cumhuriyeti kurup köklü bi eğitim devrimi alfabeyi baştana şağı değiştirip  100 de 2 olan okur yazar oranını bikaçyıl içnde nerelere yükselttğini bliyoruz böyle bir başöğretmeni anmamak önemli günde eksikklktir  illa detaylıca yazmam grekmiyor bi cümleden bu  yaptğm açıklamayı çıkartmanızı bekliyorum tabiki 
 aynı görüş ve fikirdeyiz aşağı yukarı eğitim konusunda tartışma amaçlı yazmadım bunu sizinle, sadece daha geniş ifade etmek istedğimden kendimi yazdım
 ayrıca şmdilerde çokk dillendirilen harf devrmyle osmanlıca yok edildi falan filan demogojileride yersiz çnki osmanlının okur yazar oranı yüzde 2 idi  kalan 98 lk ktle zaten okuma yazma bilmiyodu 
 
04 Aralık 2016, 19.49
"Vermeden almak Allah'a mahsustur" sözü yanlıştır. Doğrusu "Almadan vermek Allah'a mahsustur" olmalı. Bir insan tüm ömrünü inançsız bir şekilde ve hep kötülük yaparak geçirse Allah yine de o kimseye nimetlerini indirmeye devam eder. Ancak Hesap günü saklıdır.Saygılarımla
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın