24 Kasım 'Mı? Hikaye Bu İşler
24 Kasım 2016, 21.56 A- A+
Öğretmenlik kutsaldır ama bir de hayatın gerçekleri var. Sen öğretmene her ay 5 kitap aldıracak maddi kaynağı vermezsen bu meslektekilerin feylesof olmasını nasıl sağlayacaksın. Uzman oldukları branş dışında öğrencilerini birer düşünür olarak yetiştirmelerini nasıl sağlayacaksın. Sınıfta ders verirken aklında ekonomik zorluklar olan bir öğretmenin çocuklara ruh ve karakter zenginliği aktarmasını nasıl sağlayacaksın. Bu insanlar nihayetinde peygamber değiller. Öğretmenlik mesleğine başlayan her öğretmene uygulamak zorunda olacağın radikal devrimlerle işe başlamalısın.
Mesleğe başlayan her öğretmenin ev veya kira sorununu kökünden çözmek zorundasın. Hatta elektrik su doğal gaz internet gibi giderlerini dahi devlet olarak tümden üstlenmelisin.
Kendisini branşının dışında da yetiştirmesi için ona gerekli olacak literatür sahasını süper maddi imkanlarla sağlamalısın. Bunu sağlamakla yetinmeyip öğretmene gerekli olan zamanı da tanımalısın. Her gün 6-7 saat ders veren bir öğretmen kendisine nasıl zaman ayıracak ve kendisini hangi saat aralığında eğitecek.
Öğretmenin zihin dünyasını yoran maddi manevi tüm sorunlarını gidereceksin ki onlardan bunun geri dönüşümünü istemeye hakkın olsun.
Bu dediklerim ilk başta kulağa hoş gelmeyebilir ve diğer meslek sahiplerince sert biçimde eleştirilebilir ama insanlara bunun gerekliliğini gerekçeleriyle birlikte anlatarak kabullendirmek zor olmaz.
Türkiye'de herkes bir meslek sahibi olabilir. Ama her meslek sahibi onu eğiten öğretmeni tarafından 'insanlık mesleğini' edinemiyor bu kesin. His dünyasında sıfır sorunla ve engin bakış açısı ile ders verecek bir öğretmenin fırınında pişen her çocuk kendisinden meydana gelecek malzemesini evine taşımasını da bilecektir.
Olsun da nasıl olursa olsun ekmeğini eline alsın diye fabrikaya dönüştürülen okullardan çıkan her meslek grubu bize kısa vadede ancak sürümden kazandırır. Ama uzun vadede ise müşteri memnuniyetsizliği ile geri döner ki zaten son hızla devasa korkunçlukta geri dönüyor.
Öğretmenler gününe özel konuşmalar hazırlayıp morallere gaz veren destansı hikayeleri anlatmak uzaktan kulağa hoş geliyor ama yakın mercekte işler böyle yürümüyor. Vermeden almak Allah'a mahsustur. İnsan performansını bir yere kadar zorlar sonra bir bakmışsın ki his dünyası iflas eder, bu da nasıl bir insan diye şaşar kalırsın.
Geçen gün kara tahtanın önünde bir öğretmen çocukları itip kakıyor ve sözlü olarakta aşağılıyordu. Sınıfta bir öğrencinin videoya çekmesi sonucu olayı öğrendik. Peki ya videoya çekilemeyen diğerleri nolacak. Özel okulları bayat sloganlarla kötülemek kolay. Özel okul olayı tamamen yanlıştır doğrudur. Fakat bu devlet okulu yapısının var olduğu bir Türkiye 'de özel okullarda hiç olmazsa öğretmen şiddeti olmuyor.
Yine başa dönüyoruz. O çocukları itip kakan öğretmenlere devlet olarak sen ne ölçüde psikolojik destek veriyorsun. Halleri nicedir, ne dertleri vardır bunu biliyor musun. Tabi ki de bilemiyorsun. Strese en fazla maruz kalan bu meslektekilere a kalitede psikolojik desteği sınırsız sağlayacaksın ki öğrencilerin oluşturduğu kaosla baş edebilsinler. Devlet hastanesindeki psikolog veya psikiyatr olayına girersen yine çuvallarsın. 15 dakika neyin var filan al şu ilaçları uyu kalk iyileşirsin olayına hiç sokmayacaksın milleti.
Hastasına bağıran o yoz doktoru eğiten de, tedavi aldığı doktoruna kötü davranan o yoz mimar da, öğrencisine bağıran o yoz öğretmen de, milletinin nabzını sıkıntısını fikrini irfanını algılayamayan toplumuna yukarıdan bakan o yoz siyasetçi de bütün herkes öğretmenlerin fırınında ocağında tenceresinde adına ne derseniz deyin orada pişiyor millete sunuluyor. Bu iş bazılarına şaka geliyor ama ortada olan müşteri memnuniyetsizliği artık ayyuka çıktı. Sosyal iflas yaşıyoruz bunu birileri de görsün artık yav. Çok köklü devrimler yapmak artık kaçınılmazdır.
Yukarıda öğretmenlere tanınmasını istediğim haklar belki dünyada hiçbir ülkede uygulanmıyor olabilir bu kimin umurunda. Bu hakları tanı sonra sabırla geri dönüşlerdeki memnuniyetin keyfini çıkar millet olarak. En fazla 10 sene sonra yüzün güler rahat edersin.
İyi dinlemeler
https://yandex.com.tr/video/search?filmId=7303159328150390796&text=bizet%20carmen%20habanera%20Lamour
YORUMLAR
birkaç nickim var saklayacak bir durumum da yok gerçi en son gamyun blog yönetimine sinirlenip blogları kaldırdım. Ama ne hikmetse son bir iki deneme yapayım dedim.
Herneyse, söylemek istediğim konuya geleyim, yahu şu ortamda eleştri niye dozajında yapılmıyor. FİKİR ALIŞVERİŞİ, heh şunu başaramıyoruz, kimi pışpışlanmak istiyor, kimi öyle bir eleştiriyor ki yerin dibine sokuyor, yahu eleştir ama incitmeden eleştir ve anti fikrini söyle olsun bitsin. Her şey AYARINDA güzel, o ayar kaçtımı çirkinleşiyor.
Yok sen şusun busun demeye gerek yok, kişileri değil konuları hedef nezaman alacağız acaba?
Cezbe'nin ne tarz hakaretler yaptığını bildiğimden de bu bana sitem gibi geldi demek ki :))
Sizin orada "Sen birisinin nikini platonik isteriyle alıp onun gizli chucky'si olmuşsun da haberin yok. Çattık yaa :):)" demeniz Cezbenin doğal olarak alınmasına neden olmuş. Ama mesajınızda bunu ona itafen demediğinizi söylediniz bilemedim ben şimdi yorum yok!
Bu yukarıdaki iki insan tipi benzeştir mesela. O yüzden bir araya gelip Şekil A'daki gibi birbirlerini anlamaları ve onaylamaları çok mümkün. Bu mağdur arkadaşlar gibi tipler, şikayetlendikleri her şeyi bünyelerinde barındırırlar. Kimliklerinde varolan defektleri görmezden gelip zaman içersinde kendilerine yabancılaşırlar. Biz buna psikolojide "bastırma" diyoruz. Daha sonra da, kendilerinde olanı başkalarına atfedip diğer insanları suçlarlar. Buna da "yansıtma" diyoruz. Savunma mekanizmaları bu yazdıklarım. Bu böyle devam edip giderse ciddi ruhsal bozukluklar hasıl olur. Egosantrik durumlara hiç girmeyeyim. Bunları laf sokmak için yazmıyorum. Bedavadan teşhis bu, yardımcı olmaya çalışıyorum arkadaşlara.
Neden senin, benim gibi insanlar değişik kimliklere bürünmüyor, değişik nicklerle, kişiliklerle karabatak gibi arz-ı endam etmiyor Asi? Neden kendinde aslında hiç var olmayanı varmış gibi göstermiyor? Çünkü öz ve söz bir. Erdemsiz olandan erdem dersi, kaba saba olandan nezaket dersi alınır mı; kısır düşünme biçimlerinden filozof, insan tahammülsüzünden toplum mühendisi çıkar mı! Mümkünü yok. O yüzden, bence hiç muhatap olmamak, görünmezliklerini görünür kılmamak gerekiyor. Zorla kendilerini gözümüze sokmaya çalışsalar da...
Aslında buraya eğitimin modernize edilmemesi gerektiğini 1940 ların ortalarına gidilmesi gerekliliğini, öğretmenlerin gelir durumlarının o kadar kötü olmadığını ve aslında ilk başta şuanda eğitimin veren mevcut öğretmenlerimizin eğitilmesi gerektiğini, öğrencilerin bir koyun sürüsü gibi ortalama psikolojiyle düşünülmemesini her çocuğun özel olduğunu ve her birine farklı muamele gerekliliğini yazacaktım.
Sonra gördüm ki, burada aslolan eğitimin yozlaşması değil, duyguların yozlaşmasıymış.
1 no.'lı yorum sahibi 24 Kasımı Atamızın öğretmenleri unutmadığı bir gün. Fakat her olayda sopa olarak kullanıldığında değerler azalır. Yani ne alakası var yazıyla? "Muhtaç olduğun kudret, damarlarında ki asıl kanda mevcuttur" diyerek bu kısmı sonlandırıyorum.
İkinci olarak Anadolu kültürü kim ne derse desin böyle bir sisteme el veriyor. Bu konuda diyenileceğim tek şey bir sefere mahsus 3 saatlik sınavın az olduğu sınav sayısının çoğaltılmalısıdır. Bu ülkede sınav olmasa garibanın çocuğu ne üniversite kazanır nede memur olur. Biz İskandinav ülkeleri gibi soğuk ve prensip sahibi insanlar değiliz.
Bloğa gelince eğitim sisteminin sorunuyla zerre alakası yok.
Maddiyata evrilmiş bir sistemde para konusu açıp öğretmenleri daha çok meslekten uzaklaştırıp paraya itiyor. Eğitim işi gönül işidir, şu günde eğitim aylarında ortalama 2800-3000 lira maaş alır.
Refahlı ve statülü bir meslektir. İşin ucunda maddi imkan ve rahat olunca gerçek eğitim gönüllüsü yerine daha zeki olan para gönüllüsü eğitimci oldu.
Gerçek sorun mevcut öğretmenlerin büyük kısmında öğretmenlik kültürünün olmayışıdır. Para için öğretmen oldular ideoloji için değil.
Benim dedem aslında dedemin kardeşi 1948 Köy Enstütisi mezunudur. Gerçek öğretmen nedir, nasıl olunur 85 yaşında en güzel örneği