gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Değerli Hayaletler Sandığı...

23 Şubat 2017, 08.16
A- A+


Bir insanın ömründen gerçekten sevdiği kaç insan geçer... Bunlardan kaçını yolda kaybeder, kaçını kendiyle beraber götürür... Hayat bu, insanlar değişiyor. Bu değişimle birlikte; tepkileri, zevkleri, toleransları, değer yargıları vs. de değişebiliyor. Diğer başka şeylerle beraber, bu kaçınılmaz dönüşümdendir de sanıyorum insan kayıplarımız.


Yine de; kaybedilmiş insanlara dair, haksız bile olsalar, bence çok ağır cümleler kurmamalı. Çünkü onlara bir zamanlar kıymet vermişiz, emek vermişiz, mutlu etmişiz ve onlar tarafından kıymet ve emek verilmiş, mutlu edilmişiz. Zamanında değer verdiğiniz insanları, o zaman diliminde, aynı değerleriyle muhafaza edebilmek zor biliyorum. Ama onları kıymetsizleştirmemiz, kendi geçmişimizi de kıymetsizleştirmemiz demek. Boşa geçen zamanımız, pirincin taşını seçemeyen göz kusurumuz, öngöremeyen aklımız demek. Ve her şeyden önce, içimizdeki tertemiz bir şeylerden vazgeçmek demek. İşte değer verdiğimiz birini kaldırıp attığımızda; bize ait olan tüm bu hataları kabul etmiş, kalbimizin koşulsuz sevebilme masumiyetini de yitirmiş oluyoruz.


Bu yüzden; mümkünse sürekli vıraklayan çirkin sesli ördekler olmak yerine, suyun üzerinde süzülen sessiz kuğulardan olmayı tercih etmeli. Onlar size hala cümle kuruyorken, susmalı.  Ha çok ısrar ediyorlarsa paçavra olmak için, yapacak bir şeyiniz yok. Ya kaldırıp atın, ya da kesip cam bezi filan yapın. Ne olacakları kendi kumaşlarına kalmıştır artık...


Hiçbir şeyiniz olamayanlar vardır,

Tam olacak derken direkten dönenler;


Dünyanın değişik yerlerinde, değişik şehirlerinde, değişik hanelerinde sizi hala seven insanlar vardır örneğin. Bir şeyiniz olamamışlardır. Onlar hala sizi seviyorlardır siz onları sevmediğiniz halde. En güzeli nedir biliyor musunuz; "neden sevmesin, Allah'a şükür beni sevmemesini gerektirecek hiçbir şey yapmadım" diyebilmek... İşte tam da bu yüzden hala seviliyorsunuzdur. Onlar, değerli hayaletler sandığınızın insanları değildirler. Hayatınızdan, derin ve değerli izler bırakmadan geçip gitmişlerdir. Dikkat edin; onlarla alakalı bire bir görüşme ya da mesajlaşmadaki son cümle onlara aittir. Çünkü size, cümle kurabileceğiniz tek bir kelime bile bırakmamışlardır.


Dostlar vardır;

Dostluk, tüm bu yazdıklarımdan azade. İşte o leke kabul etmez. Benim değerli hayaletler sandığımdaki dostlarım; sadece, zamanın ve mekanın mecburen uzaklaştırdığı kıymetlilerimdir. Esasında onlar; varlıkları cismen olmasa da, hayalet olamayacak kadar gerçektirler. O yüzden, güzel bir sandık dahi olsa, bir yerlere kapatılmaya ihtiyaçları yoktur saklanmak için. Sandığa koymayalım onları :)


Aşklar vardır sonra;

Aşk başka... Aşkın kumaşı çok başka. Onun matematiğini, ne bir dostluk, ne çok yakın bir arkadaşlık gibi işletemezsiniz. Çok sevdiğiniz ama çıkarılması imkansız lekeye sahip ipek bir gömlek gibi düşünmeli eski aşkları. Atmaya kıyamazsınız ama giyemezsiniz de... Onlardan cam bezi olmaz, paçavra gibi çöpe de atamazsınız. Belki onlardan bazıları, gözünüzde kendilerini bir paçavraya çevirmeye, temizlikte kullanılacak bir bez gibi değersezleştirmeye çalışacaklardır. Yine de yapmamalı; onların, birbirinizden memnun ve mutlu olduğunuz anlardaki leke tutmazlıklarını düşünmeli. Varsın sonradan işler değişsin, şartlar değişsin... Sizi mutlu ettiği anları kimse sizden alamaz, kendisi de dahil olmak üzere... Değerli hayaletler sandığınızın baş köşesine koyun onları. Unutmayın; aşkın o eşsiz kumaşına karışmışsanız, bunu tek başınıza yapmadınız.

                                                   -------------------------------------------

*Aşka dair eski bir yazımı da ekleyeyim, belki bir faydası olur :) Zira; bugünlerde çok kişi aşk için ağlamakta, ya da yerden yere vurmakta aşkı kıymet bilmeden. Sanki insanı bu berbat dünyadan uzaklaştıran, onu yaşanır kılan cezbe, çok fazla şeyde varmış gibi...


AŞKSIZ KADINA "HİÇ" DENİR...

Evet... öyle denir. Kendi başına bir şey olamadığı için değil; ancak onunla olduğunda "tamam" olacağı için...

Sürekliliğin düğümü elbette özlemdir. Ama mesele; özlenmeye değecek olanın ta kendisidir, varlığında veya yokluğunda...


 Mesela;

Uykunun arasında gözünü açıp tepende tek gözü hala kapalı olduğu halde dondurma yiyebilen ve bunu gayet doğal karşılayan ve fakat senin bu duruma gülüyor olmanı fevkalade anlamsız bulan :) güzel erkeğini ne kadar özlersin? Uyurken kazara kollarından sıyrılmaya çalışırken, uyanıp seni kendine çekip koklayan daha bir sıkı sıkı sarılan sevgiliyi... Ne kadar özlersin?


Onun, senin ıslak saçlarını taramasını, kurutmasını... Bir bebek gibi kucağında oturup uyuklamayı... Sana sarılmaktan arta kalan zamanlarda gitarını alıp sana şarkılar söylemesini... Saatlerce tek kelime konuşmadan nefis müzikler dinlemeyi... Onunla iki kişilik cennet hapsini... Ne kadar özlersin?


Motosiklette arkasına atlayıp vücudunu ona yaslamayı, uyluklarına dokununca kasılan kaslarını hissedip "seni taciz edebilir miyim" demeyi, akabinde tacizin ağababasını görmeyi :) gülüşmeyi... Gömleğinin ütüsünü düzeltirken parfüm kokusuyla karışık onun kokusunu duymayı... Mahrem sözlerini, mahremin en mahremi gözlerini, kollarını, ellerini... Ne kadar özlersin?


 Bu aşkı, bitse de bitmese de çok özlersin.

 Gitse de gitmese de çok özlersin.

 Onunla da onsuz da çok özlersin.


Ey aşksızlar! Ne kadar da zavallısınız! Özellikle de kadınlar... Neden "aşık" veya "aşık olunan" olmuyorsunuz? Neden aşık olsanız da aşkınıza sahip çıkamıyorsunuz? Neden ebedi vuslatı tek aşk biçimi sanıyorsunuz? Aşk lütuftur halbuki; içindeki şekerle de, zehirle de lütuftur. Dilinize biraz acı değdi diye, size tattırdığı onca güzel lezzeti bir çırpıda nasıl heba edebiliyorsunuz?


 Aşkı tatmış biri, sadece hasretten şikayet edebilir, ötesi aşka ihanettir.



https://www.youtube.com/watch?v=xm-s-f23V04



YORUMLAR

23 Şubat 2017, 11.03
bunların biçoğuda şansla alakalı nerde doğdunla ve kimin bebeği olarak dünyaya gelmenle birebir ilşkili bi şans afrikanın açlık çeken bi kabilesnde doğan bi bebeğin sosyal yaşamıyla bi norveçdeki bebeğinki eşit olmycağı aşikar ortada.
 basit hayat yani kolay hayat yaşayan insanlarn arkdaşlıklarıda dostlklarıda aşklarıda basit olur kolay elde edlip kolay vazgeçilen olur. cebnde sınırsız kredi kartyla sana bi öğle yemeği ısmarlayan bi arkdaşmı yoksa 3 gndür aç ama eline geçen bi ekmek parçasını seninle paylaşanmı değerlidir? hayat bize sunr bunları bizlerde aklmızın irademizin ahlakımızn vicdanımızın yettği kadaryla içlernden seçmler yaparız.  
 aşka ihanet, bir zamanlar aşkının, bütünnn geleceğini hayallerini umutlarını çalmaktan başka bişey değildir ona öyle bi kazık atarsınki  bidaha şeker şerbeti içmeye bile tövbe eder. 
24 Şubat 2017, 14.29
Cok guzel bir yazi, emeginize saglik. Cope atamadigimiz asklarimiz var sizinde belirtiginiz gibi. 
sevgisizligi bedenimize, yoklugu ruhumuza agir gelen asklar vardir. Bu yazinizda okuyucularin herbirisi kendinden bir parca bulacaktir, o yuzden bu yaziniz cok anlamli ve cok guzel. Tekrar emeginize saglik, paylasim icin tesekkur ederim. 
26 Şubat 2017, 01.03
Aşk küser gelmez. Yeni birine aşık olabilecek kadar eski aşkı unutmamak gerek esasında. Tekerleme gibi oldu bu :) Yeterince hatırlamalı, diyorum yani. Saplanıp kalmamalı, kapıları kapamamalı. Teşekkürler -Medusa güzel sözleriniz, yorumunuz için.


Asi; hayat standartının, ilişkilerdeki kaliteyi belirleyici etkenlerden biri olduğunu düşünüyorum ben de. Direkt olmasa da dolaylı olarak etkiliyor, haklısın. Diğer konuda aynı fikirde değiliz :) Tövbe etmek çok iddialı. Bence insan biraz kendinde de aramalı kusuru. Kendi yanlış tercihinden dolayı tercih ettiğini suçlamak kolaycılık.
27 Şubat 2017, 02.31
Cezbe çok keyifliydi , ellerine sağlık....
Ne çok unutmuşuz ki unutmayı bilmiyorum sanıyorum....
Her kelam bir diğerine sebep olsun
Bol kelamlar.
28 Şubat 2017, 05.31
Teşekkürler Isientus. Aynen dediğin gibi; her kelam, bir diğerine sebep olsun. Kelamın güzeli, değer bilen, değer verenin yanından yöresinden eksik olmasın. Amin :)
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın