gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Kimlik.

28 Şubat 2017, 20.51
A- A+
Haydi bir yolculuğa çıkalım birlikte ....
Dudakları eskimiş kendi kendine konuşmaktan , dört duvarı yorulmuş dinlemekten , bir deli derviş hali , aklı herkesten önde ve herkesten önce yıpranmış bir eski kadın bu anlattığım....
 
Yeryüzünden çok uzakta planlanmış gibi duran bir hikaye bu ....
Kapının önündeyim , sarhoş olacağım güya çünkü çok makul sebeplerim var bozuğum dünyaya bu ara iş güç terso , hayat name yapıyor anlayacağınız... Hiçbir şey istemiyor canım , Votka ile buluşmadan biraz evvel telefon çaldı :
- Efendim Şebnem ....
- Sana bir şey soracağım aptal gibiyim başa çıkamıyorum kime ne diyeceğimi bilemedim.
- Ne oluyorsun kuzum ?
- Çok kötü bir şey oldu
- Eyvah Pervin abla
- Yok yok o iyi , aman iyi dedimse işte biliyorsun zaten.... ya yok yapamayacağım ben sana gelsem atsak biraz dışarıya kendimizi . Gürol ( eşi ) benden beter . Kafam kazan gibi ....
- Ben de dışarı çıkacaktım . İyi gel otururuz hem şu etiyopyalı kız meselesini de konuşuruz .
Bu Şebnem ilginç kızdır . Hiç erkek arkadaşı olmamıştı , zaten güzel olmadığını düşünür tercih edilmemesini buna bağlar , karalara bürünmez ama yüzündeki tebessüme de hiçbir zaman tam olarak gülümseme denemez .
Bir gün bir telefon etti ve dedi ki :
- Bünyas nişanlanıyorum!
- Ne Lan nasıl kiminle ne zaman ?
- Ya kimsenin haberi yok aslında geçen ay tanıştık adam avukat ya işte birazdan işte telefonu kapatınca yüzük takılacak !
- Allah ıslah etsin kızım seni :) Hey Allah'ım hayırlı olsun . Ama böyle bırakma tabi konuşalım .
-Haaa tabi tabi anlatırım hadi öptüüümm!
Hayatındaki en önemli değişikliği bir paragrafa sığdırıyordu Şebnem . Sonra evliliğini çocukla taçlandırma gayreti epey zamanını aldı denemeler tedaviler derken çıka geldi Şebnem
- Evlatlık alacağız .
- E güzel ama kolay değil kırk yaşa kadar nispeten kolay ama sonrası zaten zor olan bir işlemi daha da zor kılıyor bu ülke .
- Ya evet zaten biz Gürol'la bunu düşündük Etiyopya da bir kız bulduk .gittik gördük çoookkk şeker baksana şu fotoğrafa.
- Etiyopya ?
- Hııı
- Gittiniz yani
-Ya işlemlere bile başladık ama 9 ay falan sürüyormuş . Kızın annesi yok babada fakir zaten bakamıyor yurda vermiş orda biz kızın babasıyla da görüşüp ikna ettik .
- Ya bu Gürol nasıl katlanıyor sana ? Ne ayarsız karısın kızım sen ?
- Ne var be !
- Ay Şebnem bir şey yok bu anlattığın acayip normal zaten .
- Sen benim bunu ne kadar istediğimi bilmiyor musun 3 yıldır bekliyoruz vermiyolar işte çocuk falan biz de çözüm bulduk işte
- Peki hayırlı olsun .
Annesi Pervin abla çok cevval bir kadın , çabalamış biriktirmiş Şebnem tek çocuk eşi de ölünce tüm dünyası 100 metrekare oluvermiş beyaz saçlı bir melek .
- Şebnem Nasıl oldu annen
- Hayatı çok zorlaştırıyor , Gürol'la bile aramız bozuldu . Kliniğe yatırsam vicdanım el vermiyor , O bunca yıl bana baktı ben üç gün dayanamadım kızıyorum kendime ! ama bu alzheimer illet bir şey benden yabancı gibi bana bahsediyor . '' Bu Şebnem var ya az ka.... değil , Gürol'u türlü adamlarla aldattı adam bir duysa evi başımıza yıkar '' dedi bana . Allah'ım aklımı koru ama o benim annem nasıl yaparım bunu O'na ....
.............
Geldi Şebnem , iki gözü iki çeşme ,
- Yahu ne oldu bu ne hal .....
- Oturalım bir yere sakin bir yer olsun . Kimsenin sesini duymak istemiyorum !
- Eve geçelim o zaman
- Olur.
- Ne oldu anlat şimdi .
- Biliyor musun dün Gürol la annemi dışarı çıkardık ,değişiklik olur diye , kardeşinin evine gittik ,dayımın yani .
- Eeee .
- Hoşbeş sohbet annem biraz toparlanır gibiydi , yani küfür etmiyor beni hatırlıyor kızım diye seviyor beni bırakma emi falan diyordu . Derken konu bizim evlatlık alacağımız kız var ya Fathia O'na geldi , yengem ne dedi biliyor musun , kadere bak evlatlık , evlatlık alıyor .....
- Ne ?
- Evlatlıkmışım.....
- Ohw........
.................. Sustuk bir süre ağladı Şebnem , ağladı ağladı ağladı..............
- Ben bu kadını annem diye bırakamıyorum ama artık annem değil , bambaşka bir kadın oldu bağırıyor küfür ediyor , aşağılıyor vuruyor ve dün öğrendim ki gerçek annem bile değil .
- Ne düşünüyorsun peki ?
- Bilmiyorum belki sen dışarıdan bakıp bana doğruyu gösterebilirsin ne doğru ne yanlış iyice karıştı kafam ?
- Bence daha çok sarılmak lazım Pervin ablaya .
- Nasıl ?
- E düşünsene bir kere sen gerçek çocuğu olmadığın halde bu kadar çabalamış uğraşmış , temizlikten fal bakmaya her işi yapıp seni yutdışına bile okumaya gönderebilmiş bir kadından söz ediyoruz .
- Evet bu açıdan bakınca öyle ama kandırılmayı hazmedemiyorum , düşünsene tüm hayatım yalan... Gerçek annem babam kim kardeşlerim bile vardır belki ki sen biliyorsun ne çok bir kardeş özlemi duyuyordum .
- E tamam ne güzel işte , varsa buluruz kardeşlerini Gürol zaten avukat hukuki kanallardan o uğraşır gerisine de biz bakarız .
- Sence var mıdır öyle birileri ?
- Bakacağız ama o sonraki iş Çok zor biliyorum ama kendini harap etme artık . Pervin abla senin annen biliyorum aklı lekeli biraz ve zor bununla yaşamak ama en zor zaman bence yokluğuyla başlayacak olan ....
Hem beyaz saçlı bir melek o hala
Kir beyaza yakışmaz ama
Beyaz kire yakışır.....
Birazcık daha sabır.....
Alzheimer ın çaresi yok , bilenler bilir en son beyin çalışmayı unutuyor ve kaçınılmaz sona en feci şekilde götürüyor sahibini , diyorum ki işin özünde bizim ki de dert mi birader insanın bazen kimliği elinden gidiyor aklı yoluyla.....
Ve aklın yolu diyor ki
Vazgeçmek en zor tercihtir.
Sevmesini bilene ....
Bu hikaye çok uzun ama kıssa belli hisse belli
daha fazla sıkmayayım kimseyi .....
Can sağlığınızla ....
Isientus....

YORUMLAR

01 Mart 2017, 01.03
Kaleminize sağlık Isientus bir kaç kez okudum  paylaşımınızı. Gecenin bu saati Pervin ablanızı düşündüm ve sımsıkı sarılmak istedim... Haklısınız kir yakışmaz  beyaza ve beyaz yakışır kire. 
03 Mart 2017, 06.00
"Yeryüzünden çok uzakta planlanmış bir hikaye" mi dediğin gibi bilmiyorum Isientus. Ama çok hisseli bir kıssa olduğu kesin.


Bugünlerde hep kötü haberler alıyorum. Büyükler, ortancalar ve hatta çocuklar hastalanıyor. Beklenen kayıplar bile sanki hiç beklenmiyormuş gibi üzüyor insanı. Hastalıklarla yaşamak da berbat bir şey, bazen ölümü bile özletebiliyor insanlara, o da ayrı mevzu...


Yazının, "Pervin Ablanın, Şebnem'in evlatlık olduğunu" söylediği kısmı okuduğumda, içimde; Pervin Abla kafayı yakmış, doğruyu söylemiyor! şeklinde bir tepki oluştu. Esasında düşününce bu tepkim Şebnem'i kayırıyordu. Ama iyileşmeye yüz tutan Pervin Ablaya kötülük ediyordum bunu düşünerek. Eğer doğru söylüyorsa sahiden de biraz olsun iyileşmiş; bulanık bir kafayla bilmeden yalan söylüyorsa hastalığı iyileşmemiş demekti. Bu tepkimin nedenselliği üzerine kendi içime bir yolculuk yaptım tabii. Ama sizlerle paylaşmayacağım :)


 Önce yolculuk için, sonra da emeğin için teşekkürler Isientus. Kalemine, ruhuna sağlık.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın