İstek yapabiliyor muyuz Cezbe?
https://www.youtube.com/embed/x55lUoVfWPU
Bu parçanın tam Türkçe karşılığını da yazabilir misin:) ardından bi blog yazısı da patlatırsın. Sonuçta hakediyor bu şarkı, bir yazıyı. Başlığı da "Sur" ya da "Kale Duvarı" filan koyabilirsin.
İnternette bu şarkıyı; Rusçaya çevirmişler, Sırpçaya, Hırvatçaya, İngilizceye çevirmişler ama bir türlü Türkçe'ye çevirmemişler. Google translate çevrimi de, şarkıdan koparıyor insanı, aşağıdaki gibi.
Hey à quoi ça sert / Hey ne anlamı var
À quoi ça sert de venir te voir / Seni görmeye geliyor ne anlamı var
À quoi ça sert De quoi j’ai l’air / Ben bakmak nedir
Quand je frappe à ta porte ce soir / Ben kapıyı gece çalmak zaman
Qu’est-ce que j’espère, / Umarım ne
Qu’est-ce que j’espère ? / Umarım ne?
Blog yazını sabote ettiysem kusura bakma, gelişim "arkadaşlara bi bakıp çıkıcam" çevikliğinde oldu.
Sevgili Cezbe ben sizin gibi yazar ya da yorumcu degilim.okuyucuyum.Yaziniz da yasli insanlari oldurup sadece mezara koymayi unutmussunuz.Yasli insanlar sizin gordugunuz kadar hayattan vazgecmis degillerdir,Hele de benim yasadigim ulke de hala 80 yasinda insanlar uretken olup.kendilerini degerli kilan islerde etkinliklerde calisiyor.
Erikson 30 ila 60 yas arasinda uretkenlik evresi olarak tanimlamis. Bu donem Turk toplumunda cocuk yapma ya da ileri ki donemde torun bakma donemi gibi algilansada,, uretkenlik sadece cocuk yapma ya da bakma anlami icermez.Bilhassa cagdas toplumunda yaslilar hala cok uretken ve hala cok sosyal yasamakta.
Sonuc olarak,hepimizi kapsayan bir soz var."Yaslanmak diye birsey yok aslinda.Su kucucuk akrep,dev adimlar attiginda depremler oluyor suratimizda.Biraz daha savuruyor bizi,baslangic noktasina su tiktaklardan esen yel,kimimiz yanliz,kimimiz cumbur cemaat.Herkes birbirine soruyor bu yol nereye gider"
CeZbE__
Yine derinlere daldırdın alışılagelmemiş kelimeleri yanyana koyarak.
Güzel bir anı bırakarak noktalamak gerekir ömrü. O mutlak yenilgi karşısında, gururla ve sanırım biraz itici bir söz olsada "burnu dik" beklemek gerekir.
Sonuçta ilk intiba önemlidir :)
En anlamlı yazılarından biri olmuş cezbe__
Aslında fazla yoruma açık bir yazıda değil. Yorum yapamıyorsun, çünkü diyecek bir şey bulamıyorsun.
@aigina- dediklerin kültürel olmanın yanında şartlarla alakalı. Para karşılığı yapılıp insanı değerli kılan bir iş ben göremiyorum ne yazık ki. Dediklerin topyekün olacak işler, çarkın bir dişlisi olabilirsin yani. Üretmeyen toplumlarda yaşlının üretmesinimi bekliyorsun?
Neyse ülkemizin insanlarını tartışmak için yazmaya başlasam şarjım yetmez.
DUK45 Ben ulkemizde binler gencimizin issiz oldugunu biliyorum.elbette gencler is bulamazken,yaslilarin is bulup,uretken olmasi beklenilemez.Ben gelismis ulkelerde,yaslilar atil durumda olmadiklarinda, hala ise yariyor olmanin ve bunun dogrultusunda sosyallesme de sorun yasamadiklarini gordugum icin, bizim ulkemizde de insanlarimiz gulumseyerek,omurlerinin sonuna kadar,hala ise yaradiklarini dusunmelerini isterdim.
Ekonomik olarak gelismis ulkeler de yaslilik kavraminin olmadigin gordugum icin,belirtmek istedim,ulkemizde 20 yasinda olup,caresiz ve umutlarini kaybetmis ,ruhen 60 yasinda genclerimizi de biliyorum.
Dün erkenden yatınca, sabahın bir vakti uyandım. Allah'ın şanslı kullarındanım ki, uyandığımda küçük bir ormana bakıyorum. Her ağacın kışının başka bir renk olduğunu da bu ağaçlara bakarken düşünmüştüm ve öyle yazmıştım bu yazıyı Sevgili Aigina. Ve o güzel ağaçlar bembeyaz bir güzellikte bana bakıp yazıma yorum yaptılar :) Tengri'nin son yazısındaki güzel final cümlesinin versiyonuyla dediler ki; biz henüz yaşamaya ölmedik! :) Bakın bunlar farklı bakış açıları. 50 yaşına kadar mutluluk yüzü görmemiş, sonrasında dünyanın bütün güzelliklerini yaşamış insanlar da olabilir. Yani bu yazıda dile getirdiğimin tam aksi de doğrudur. Bütün bu önermelerin doğru olması, sonsuz sayıda insanın, yine sonsuz sayıda farklı hayat hikayeleri olmasından kaynaklı. Farklı bakış açılarının birbirini değillemediği bir konu bu. Tek bir insanın hayatına denk düşse bile doğru olması için yeterli.
Yorumcu olmadığınız konusunda sizinle aynı fikirde değilim. Siz kendi de, yazdıkları da güzel bir insansınız benim gözümde. Eleştirel bir yorum yapmanız, haklı veya haksız olsanız dahi mühim değil. Sonuçta siz eleştiri getirdiğiniz için, ben yukarıdakileri yazdım. Yani yazıya katkınız oldu bir şekilde. Sizin gibi yorumcu dostlar başına :) Bana da yaptığınız yorum için teşekkür etmek kalır ancak.
Yalnız bu yazı şeklen, Duk'la girdiğiniz tartışmayı kaldırmaz. O yüzden yorumunuzu görünce araya girmek istedim hemen. Şekil olarak kaldırmaz yani. Dünyada yaşlı insanların, sosyo-ekonomik durumu, istatistiksel veriler vs.'ler bir araştırma yazısında bulunabilir ve o yazının üzerine konuşulup tartışılabilir. Ayrıca bu yazıya yönelik eleştiri manasında bir argüman olarak sunulamaz. Ama konu konuyu açabilir, elbette konuşabiliriz onları da, neden olmasın :)
Yav Gmsnn, sen benim yazılara yorum yaptığında, sövmek ve teşekkür etmek arasında kalıyorum. Neden acaba .p Çevirmenlik hiç becerebileceğim bir şey değil. Türkçe'yi Türkçe'ye bile olduğu gibi çeviremiyorum ben. Kareoke yaparken okuduğunu değil de, kendi kafasındakini söyler mi insan! Daha güzel olduğunu düşünüyorsam bir kelimenin onu kullanıyorum, yani tahrif ediyorum, ki hiç hoş değil! Zaten düşünüldüğünde, şiir ve şarkı sözlerinin çevirilerinin hepsi tahrif edilmiştir, iyi veya kötü :) Bu yüzden bütün dilleri bilmek isterdim beğendiklerimi orijinallerinden okuyabilmek için. Tek bir cümleyle; tüm şarkı sözü çevirilerinin berbat olduğunu söyleyebilirim. Başka dildeki hiçbir yerinde vurgu, kelime sesteşliğinden gelen güzellik çeviriye yansıyamaz çünkü. Bana kalırsa hepsi, şu senin eklediğin sözler kadar olmasa da ucubedir :)
Çeviri hakkında çektiğim bu söyleve nokta koyup eklediğin videoya gelelim. Bir defa süper! Ki özünde yaşadığın kaos tam da böyle bir şey senin: Ben ruhsuz biriyim ve çok ince estetik bir ruhum var, diyorsun:) Şarkının ingilizcesi gayet okunaklı bence, anlaşılabilir bir hali var. Umduklarıyla bulduklarını anlatıyor kısaca :) Bugün burada kar yağıyor, sanırım mevsimin son karı. O bana yardım ederse bir güzellik yapabilirim bu şarkıyla ilgili bir yazı konusunda sana belki :) Umalım yani :) Teşekkür ederim yorumun için.
Tengri; teşekkür ederim. İlk intiba önemlidir ve bu yüzden burnu dik gitmek gerek, öyle mi :) Çok güzel, çok mantıklı, çok geliştirilebilir bi düşünce bu. Geliştirip yazıya dökebilirsin, şahane olur.
Duk; giderek duygu dünyasına daha yakın oluyorsun, ki bu çok güzel :) Teşekkürler.
Cezbe sen bunlara bakma ? senin blog yazılarını takip ediyorum çok harika paylaşım yapıyorsun çok teşekkür ederim !!
“El ele tutuşup da oynadığımız günler ne çabuk geldi geçti, göz açıp kapamadan.”
Ama hala acemisiyiz yaşamın, kendini usta sanan bir acemi. Yine aynı kalacağız ve aynı geçecek geriye kalan ömür. Yaşama isteği ve telaşı ile.
Oysa ölüm, azdan çoğa yeni bir başlangıç değil midir?
Aklına sağlık Cezbe...
Ne tartışması yahu, bir diğeride sen bunlara bakma demiş:) Kötü bir şey yazdımda haberim mi yok.
Cezbenin bloglarının ortak özelliği budur arkadaşlar. Yorum yaparken asla ve asla blog hakkında konuşulmaz, çok alakasız şeyler konuşulur. Bu seferde ülkemizde mevcut durum; mezarda emeklilik konuşuldu, yani ne demek 61 yaşında emekli olacağım gibi...
Referandum süreci etkilemiş bizim milleti demek ki, neyse arkadaşlar hayır'lısı olsun diyerek kamu spotunu yapayım ve yazıyı noktalayayım.
Güzel olmuş elinize sağlık.
" Hayat, mutluluktan ziyade, yenilgi ve zaferlerin toplamından oluşmuş, nihayeti hüsrana bağlı bir yoldur esasında. Çünkü ölüm, hayat karşısında mutlak bir yenilgidir şüphesiz.
" Bu cümle benim açımdan oldukça ilgi çekici. Bu cümleyi düşüneceğim.
Bu yazıya dair film önerisi Mr. Nobody
!DEREK, Duk; sıkıntı yok merak etmeyin :) Sıkıntı olunca, yazının altından büyük sesler geliyor zaten. Ben gürültü yapıyorum çünkü :) Sakiniz hal-i hazırda.
Kalsaydın :), Morlock; teşekkürler.
1Yalnızlık; acemiliğin güzelliğini anlatmaya çalışmıştım evet. O bölüm dikkatini çekmiş belli ki. Ama bilirsin ben biraz karamsarımdır, sen benden daha umutlu birisin. Bu yüzden yine umuda doğru bir yorum yapmışsın :) Breaking; tavsiye ettiğiniz filmin fragmanına baktım, tamamını izlememiştim. Filmde; kelebek etkisi, entropi vs. kuramların kullanıldığına dair yorumlar gördüm. Oradan entropiye daldım :)
Diyor ki açıklamalardan birinde: Bir kadeh masadan düşüp kırıldığında, kadeh ve içindeki sıvının başlangıçtaki düzenliliği yani simetrisi bozulur. Yere düşüp parçalanan kadeh asimetrik duruma geçer ve bir daha masanın üstüne zıplayamaz. Yani daha fazla düzensizlik, daima sonraki zamandadır. Deneyimlenmiş bir şeyin ikinci defa yaşandığında, belki de aynı acemilikte olmadığımızdan o asimetriyi yaşıyoruzdur biz de. Yani anlatımda söylenen, daha fazla düzensizlik, daima bir sonraki zamanda gerçekleşiyordur 1Yalnızlık. Bilmem örtüştü mü ama öyle aklıma esti :) Teşekkürler ikinize de yorumlarınız için.
Sevgili Cezbe, yaziniz okumak keyfliydi.Boyle guzel yazilarin insan hayatina anlam kattigini dusunuyorum. Insanlar teorik bilgileri kitaplardan ogrenir fakat hayatin anlamini ve degerini baska insanlarin pencelerinden de gorebilir. Pencerenizdeki agaclarinizin size en guzel umutlari ve sizin de boyle guzel yazilar yazmaniz dilegiyle.
çok beğendim,tebrikler
Teşekkür ederim Sevgili Aigina. Okuduğumuz ve sevdiğimiz her şeyin arkaplanında da sağlam bir okuma vardır esasında, okumadan yazabilmenin mümkün olmadığı düşünüldüğünde. Ki okuyana kalben ve fikren ulaşıyorsa, yazan bunu başarabilmiş demek. Anlamsız bir hayata anlam katmaya çalışmakla geçiyor ömrümüz. Mutlu etti yazdıklarınız beni, iyi dilekleriniz için de ayrıca teşekkür ederim.
Serap_gibi; teşekkürler beğeniniz, yorumunuz için.
Hani demişsin ya " Her ağacın kışı başkadır " diye bu metaforun hoşuma gitti. İlkbahar çoktan bitmiş yaz geçmiş sonbahar daha dün gibi içimiz çürümüş. Yaşlandığımızda ( yaş göreceli ister 30 ister 80 olsun ) içimizi çürüten - acıtan sanırım daha çok yapamadıklarımız- kaçırdıklarımız gibi geliyor bana. Yaşayıp kışına kavuştuktan sonra bir de kaçırdığımız hayatlar var içimizi çürüten . Mr. nobody filminde de bir adamın yaptığı seçimlerle yaşanabilecek ( ama doğal olarak yaşamadığı ) 4-5 farklı hayatı anlatılıyor v.s v.s
Çok acayip Breaking-Bad. Kelebek etkisi ve her etki de onu ayrı yola götürüyor. Ve tüm olası yolların nihayeti de kötü. Bunu da görebiliyor. Kesif bir umutsuzluk hali. Nisanın ilk haftası çalı çırpı toplamaya gittiğimde, şöyle güzelce bir izleyeceğim bu filmi :) Teşekkür ederim metaforla ilgili söyledikleriniz için.
YORUMLAR
Erikson 30 ila 60 yas arasinda uretkenlik evresi olarak tanimlamis. Bu donem Turk toplumunda cocuk yapma ya da ileri ki donemde torun bakma donemi gibi algilansada,, uretkenlik sadece cocuk yapma ya da bakma anlami icermez.Bilhassa cagdas toplumunda yaslilar hala cok uretken ve hala cok sosyal yasamakta.
Sonuc olarak,hepimizi kapsayan bir soz var."Yaslanmak diye birsey yok aslinda.Su kucucuk akrep,dev adimlar attiginda depremler oluyor suratimizda.Biraz daha savuruyor bizi,baslangic noktasina su tiktaklardan esen yel,kimimiz yanliz,kimimiz cumbur cemaat.Herkes birbirine soruyor bu yol nereye gider"
Yine derinlere daldırdın alışılagelmemiş kelimeleri yanyana koyarak.
Güzel bir anı bırakarak noktalamak gerekir ömrü. O mutlak yenilgi karşısında, gururla ve sanırım biraz itici bir söz olsada "burnu dik" beklemek gerekir.
Sonuçta ilk intiba önemlidir :)
Aslında fazla yoruma açık bir yazıda değil. Yorum yapamıyorsun, çünkü diyecek bir şey bulamıyorsun.
@aigina- dediklerin kültürel olmanın yanında şartlarla alakalı. Para karşılığı yapılıp insanı değerli kılan bir iş ben göremiyorum ne yazık ki. Dediklerin topyekün olacak işler, çarkın bir dişlisi olabilirsin yani. Üretmeyen toplumlarda yaşlının üretmesinimi bekliyorsun?
Neyse ülkemizin insanlarını tartışmak için yazmaya başlasam şarjım yetmez.
Ekonomik olarak gelismis ulkeler de yaslilik kavraminin olmadigin gordugum icin,belirtmek istedim,ulkemizde 20 yasinda olup,caresiz ve umutlarini kaybetmis ,ruhen 60 yasinda genclerimizi de biliyorum.
Yorumcu olmadığınız konusunda sizinle aynı fikirde değilim. Siz kendi de, yazdıkları da güzel bir insansınız benim gözümde. Eleştirel bir yorum yapmanız, haklı veya haksız olsanız dahi mühim değil. Sonuçta siz eleştiri getirdiğiniz için, ben yukarıdakileri yazdım. Yani yazıya katkınız oldu bir şekilde. Sizin gibi yorumcu dostlar başına :) Bana da yaptığınız yorum için teşekkür etmek kalır ancak.
Yalnız bu yazı şeklen, Duk'la girdiğiniz tartışmayı kaldırmaz. O yüzden yorumunuzu görünce araya girmek istedim hemen. Şekil olarak kaldırmaz yani. Dünyada yaşlı insanların, sosyo-ekonomik durumu, istatistiksel veriler vs.'ler bir araştırma yazısında bulunabilir ve o yazının üzerine konuşulup tartışılabilir. Ayrıca bu yazıya yönelik eleştiri manasında bir argüman olarak sunulamaz. Ama konu konuyu açabilir, elbette konuşabiliriz onları da, neden olmasın :)
Yav Gmsnn, sen benim yazılara yorum yaptığında, sövmek ve teşekkür etmek arasında kalıyorum. Neden acaba .p Çevirmenlik hiç becerebileceğim bir şey değil. Türkçe'yi Türkçe'ye bile olduğu gibi çeviremiyorum ben. Kareoke yaparken okuduğunu değil de, kendi kafasındakini söyler mi insan! Daha güzel olduğunu düşünüyorsam bir kelimenin onu kullanıyorum, yani tahrif ediyorum, ki hiç hoş değil! Zaten düşünüldüğünde, şiir ve şarkı sözlerinin çevirilerinin hepsi tahrif edilmiştir, iyi veya kötü :) Bu yüzden bütün dilleri bilmek isterdim beğendiklerimi orijinallerinden okuyabilmek için. Tek bir cümleyle; tüm şarkı sözü çevirilerinin berbat olduğunu söyleyebilirim. Başka dildeki hiçbir yerinde vurgu, kelime sesteşliğinden gelen güzellik çeviriye yansıyamaz çünkü. Bana kalırsa hepsi, şu senin eklediğin sözler kadar olmasa da ucubedir :)
Çeviri hakkında çektiğim bu söyleve nokta koyup eklediğin videoya gelelim. Bir defa süper! Ki özünde yaşadığın kaos tam da böyle bir şey senin: Ben ruhsuz biriyim ve çok ince estetik bir ruhum var, diyorsun:) Şarkının ingilizcesi gayet okunaklı bence, anlaşılabilir bir hali var. Umduklarıyla bulduklarını anlatıyor kısaca :) Bugün burada kar yağıyor, sanırım mevsimin son karı. O bana yardım ederse bir güzellik yapabilirim bu şarkıyla ilgili bir yazı konusunda sana belki :) Umalım yani :) Teşekkür ederim yorumun için.
Tengri; teşekkür ederim. İlk intiba önemlidir ve bu yüzden burnu dik gitmek gerek, öyle mi :) Çok güzel, çok mantıklı, çok geliştirilebilir bi düşünce bu. Geliştirip yazıya dökebilirsin, şahane olur.
Duk; giderek duygu dünyasına daha yakın oluyorsun, ki bu çok güzel :) Teşekkürler.
Cezbenin bloglarının ortak özelliği budur arkadaşlar. Yorum yaparken asla ve asla blog hakkında konuşulmaz, çok alakasız şeyler konuşulur. Bu seferde ülkemizde mevcut durum; mezarda emeklilik konuşuldu, yani ne demek 61 yaşında emekli olacağım gibi...
Referandum süreci etkilemiş bizim milleti demek ki, neyse arkadaşlar hayır'lısı olsun diyerek kamu spotunu yapayım ve yazıyı noktalayayım.
Kalsaydın :), Morlock; teşekkürler.
1Yalnızlık; acemiliğin güzelliğini anlatmaya çalışmıştım evet. O bölüm dikkatini çekmiş belli ki. Ama bilirsin ben biraz karamsarımdır, sen benden daha umutlu birisin. Bu yüzden yine umuda doğru bir yorum yapmışsın :) Breaking; tavsiye ettiğiniz filmin fragmanına baktım, tamamını izlememiştim. Filmde; kelebek etkisi, entropi vs. kuramların kullanıldığına dair yorumlar gördüm. Oradan entropiye daldım :)
Diyor ki açıklamalardan birinde: Bir kadeh masadan düşüp kırıldığında, kadeh ve içindeki sıvının başlangıçtaki düzenliliği yani simetrisi bozulur. Yere düşüp parçalanan kadeh asimetrik duruma geçer ve bir daha masanın üstüne zıplayamaz. Yani daha fazla düzensizlik, daima sonraki zamandadır. Deneyimlenmiş bir şeyin ikinci defa yaşandığında, belki de aynı acemilikte olmadığımızdan o asimetriyi yaşıyoruzdur biz de. Yani anlatımda söylenen, daha fazla düzensizlik, daima bir sonraki zamanda gerçekleşiyordur 1Yalnızlık. Bilmem örtüştü mü ama öyle aklıma esti :) Teşekkürler ikinize de yorumlarınız için.
Serap_gibi; teşekkürler beğeniniz, yorumunuz için.