gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Bin Öpücük Derinliğinde...

13 Mart 2017, 09.54
A- A+


Tüm bir ömür insanın şakağında atar, oradan yuvarlanan bir ter damlasıdır geçmiş. Yılgınlaşır insan yaşadıkça; daha az mutlu, daha az tatminli iner hevesle çıktığı merdivenleri. Kulağa garip gelebilir ama anılar belirginleşip yaşanılan silikleşir. Kalan ömür, sağlam bir anı bakiyesi varsa, yad ederek geçecektir. Artık o anıların acemiliğinde olmayacaktır hiçbir şey. Acemilik,  yeni ve bilinmeyen bir şeye işaret eder çünkü, bir başlangıçtır. Fakat insan yaş aldıkça acemi olduğu bir şey de kalmaz şu yeryüzünde. Sadece yaptıkları ve yapamadıkları vardır. Hiçbir duygunun acemisi değildir yaşlanan insanlar. Kendi tecrübesi olmasa bile, tecrübe edenlerden duymuşluğu, görmüşlüğü vardır. Artık şaşılacak, heyecan duyulacak pek az  şey kalmıştır. 


Her ağacın kışı başkadır tabii. Kimi, bordoya dönük, kaldığı yerde eskimiş bir kan kırmızı olur; kimi, sarının-yeşilin-kahvenin  binbir tonu... Kimi, yapraklarını döker çatal çatal çamur rengi dallarıyla kalır; kimi, yaşı geçkin ama mihrabı yerinde güzel bir kadın misali, öyle yemyeşil durur kışın zemherisinde. Ama havanın ayazında ne renk oldukları, yapraklarını döküp dökmedikleri, ömür denen bitimli zamanın umrunda bile değildir. Artık o ağaçların nasıl göründüklerinin kıymet-i harbiyesi yoktur. Çünkü içten çürümüşlerdir. Yaz bitmiştir.


Yaratıcımız, ağaçları kayırdığı gibi kayırmamış bizi, kışımızın yaza dönüşü yok. Her mevsimi yalnızca bir kez yaşayabiliyoruz. Bahar ve yazımızın bakiye anılarına sarılacak kadar yaşlandığımızda, o anılarda ne kadar mutluysak, işte o kadar mutlu olabileceğiz belki. Hayat, mutluluktan ziyade, yenilgi ve zaferlerin toplamından oluşmuş, nihayeti hüsrana bağlı bir yoldur esasında. Çünkü ölüm, hayat karşısında mutlak bir yenilgidir şüphesiz.


Kazanma ihtimalinin varlığıyla savaşır, kaybetme olasılığını Demoklas'in kılıcı gibi başımızın üzerinde taşırız ömür boyu. Kazandıklarımızı sağa, kaybettiklerimizi sola yazıp bir ömür sonu bilançosu çıkarmak mümkün. Ama mutluluk, bir muhasebe hesabına sığmayacak kadar rölatif bir şey. Dibini göremeyeceğiniz derinlikte yalnızca tek bir anımız olsa dahi,  belki de artıyla kapatmış olacağız ömür defterimizi, kim bilir...

Leonard Cohen sever misiniz?

https://www.youtube.com/watch?v=eNJ9cgY0dvA

A Thousand Kisses Deep
Bin Öpücük Derinliğinde


Midilliler koşar, kızlar gençtir / İhtimaller yenmek için oradadır
Bir süre kazanırsın ve ardından biter / Senin galibiyet serin
Ve anlaşmaya çağrılırsın / Yenilmesi imkansız yenilginle
Gerçekmişçesine hayatını yaşarsın / Bin öpücük derinliğinde
 
Numaralar yapıyorum, düzeliyorum / Tekrar Boogie sokağındayım
Kavrayışını kaybedersin ve ardından kayarsın başyapıtın içine
Belki de gitmem gereken kilometrelerce yol vardı ve tutmam gereken sözler
Hepsini bir kenara koyarsın hayatta kalmak için / Bin öpücük derinliğinde
 
Ve bazen, gece yavaşken / Zavallı ve uysalken
Kalplerimizi toplar ve gideriz / Bin öpücük derinliğinde
 
Sekse hapsolmuş, birbirimize yaslı / Denizin sınırları
Başka hiç okyanus kalmadığını gördüm / Benim gibi çöpçüler için
Öndeki güverteye ulaştım / Ve geriye kalan filomuzu kutsadım
Ve sonra razı oldum batmaya / Bin öpücük derinliğinde
 
Numaralar yapıyorum, düzeliyorum / Tekrar Boogie sokağındayım
Sanırım hediyeleri değiştirmeyecekler /Saklaman gereken
Ve senin hayalin, dosyan tamam /Yapmayı unuttuğumuz şey dışında
Binlerce öpücük derinliğinde
 
Ve bazen, gece yavaşken / Zavallı ve uysalken
Kalplerimizi toplar ve gideriz / Bin öpücük derinliğinde
 
Midilliler koşarlar, kızlar hala gençtir / İhtimaller kazanmak için vardır
 


YORUMLAR

13 Mart 2017, 14.43
İstek yapabiliyor muyuz Cezbe?

https://www.youtube.com/embed/x55lUoVfWPU

Bu parçanın tam Türkçe karşılığını da yazabilir misin:) ardından bi blog yazısı da patlatırsın. Sonuçta hakediyor bu şarkı, bir yazıyı. Başlığı da "Sur" ya da "Kale Duvarı" filan koyabilirsin.

İnternette bu şarkıyı; Rusçaya çevirmişler, Sırpçaya, Hırvatçaya, İngilizceye çevirmişler ama bir türlü Türkçe'ye çevirmemişler. Google translate çevrimi de, şarkıdan koparıyor insanı, aşağıdaki gibi.

Hey à quoi ça sert / Hey ne anlamı var
À quoi ça sert de venir te voir / Seni görmeye geliyor ne anlamı var
À quoi ça sert De quoi j’ai l’air / Ben bakmak nedir
Quand je frappe à ta porte ce soir / Ben kapıyı gece çalmak zaman
Qu’est-ce que j’espère, / Umarım ne
Qu’est-ce que j’espère ? / Umarım ne?

Blog yazını sabote ettiysem kusura bakma, gelişim "arkadaşlara bi bakıp çıkıcam" çevikliğinde oldu.
13 Mart 2017, 14.59
      Sevgili Cezbe  ben sizin gibi  yazar ya da yorumcu degilim.okuyucuyum.Yaziniz da yasli insanlari oldurup sadece mezara koymayi unutmussunuz.Yasli insanlar sizin  gordugunuz kadar   hayattan  vazgecmis degillerdir,Hele de  benim  yasadigim ulke de hala  80 yasinda  insanlar uretken olup.kendilerini degerli kilan islerde etkinliklerde  calisiyor.
       Erikson 30 ila 60  yas arasinda  uretkenlik  evresi olarak tanimlamis. Bu donem Turk  toplumunda  cocuk yapma  ya da ileri ki donemde  torun bakma donemi gibi algilansada,,  uretkenlik sadece  cocuk yapma  ya da bakma anlami icermez.Bilhassa  cagdas  toplumunda  yaslilar hala  cok uretken ve  hala cok sosyal yasamakta.
      Sonuc olarak,hepimizi kapsayan  bir soz var."Yaslanmak  diye birsey yok aslinda.Su  kucucuk  akrep,dev adimlar attiginda depremler oluyor suratimizda.Biraz daha  savuruyor bizi,baslangic noktasina su tiktaklardan esen  yel,kimimiz yanliz,kimimiz  cumbur cemaat.Herkes birbirine soruyor bu yol nereye gider"
    
13 Mart 2017, 19.17
CeZbE__

Yine derinlere daldırdın alışılagelmemiş kelimeleri yanyana koyarak.

Güzel bir anı bırakarak noktalamak gerekir ömrü. O mutlak yenilgi karşısında, gururla ve sanırım biraz itici bir söz olsada "burnu dik" beklemek gerekir.

Sonuçta ilk intiba önemlidir :)
13 Mart 2017, 19.46
En anlamlı yazılarından biri olmuş cezbe__

Aslında fazla yoruma açık bir yazıda değil. Yorum yapamıyorsun, çünkü diyecek bir şey bulamıyorsun.

@aigina- dediklerin kültürel olmanın yanında şartlarla alakalı. Para karşılığı yapılıp insanı değerli kılan bir iş ben göremiyorum ne yazık ki. Dediklerin topyekün olacak işler, çarkın bir dişlisi olabilirsin yani. Üretmeyen toplumlarda yaşlının üretmesinimi bekliyorsun?

Neyse ülkemizin insanlarını tartışmak için yazmaya başlasam şarjım yetmez.
14 Mart 2017, 07.47
DUK45  Ben ulkemizde binler gencimizin  issiz oldugunu  biliyorum.elbette  gencler is bulamazken,yaslilarin   is bulup,uretken olmasi beklenilemez.Ben  gelismis   ulkelerde,yaslilar atil durumda  olmadiklarinda, hala  ise  yariyor olmanin ve bunun  dogrultusunda sosyallesme de  sorun yasamadiklarini  gordugum  icin, bizim ulkemizde de  insanlarimiz  gulumseyerek,omurlerinin   sonuna kadar,hala  ise yaradiklarini  dusunmelerini isterdim.
     Ekonomik olarak gelismis ulkeler de yaslilik kavraminin olmadigin  gordugum  icin,belirtmek istedim,ulkemizde  20 yasinda  olup,caresiz  ve umutlarini kaybetmis ,ruhen   60 yasinda  genclerimizi de biliyorum.
14 Mart 2017, 09.44
Dün erkenden yatınca, sabahın bir vakti uyandım. Allah'ın şanslı kullarındanım ki, uyandığımda küçük bir ormana bakıyorum. Her ağacın kışının başka bir renk olduğunu da bu ağaçlara bakarken düşünmüştüm ve öyle yazmıştım bu yazıyı Sevgili Aigina. Ve o güzel ağaçlar bembeyaz bir güzellikte bana bakıp yazıma yorum yaptılar :) Tengri'nin son yazısındaki güzel final cümlesinin versiyonuyla dediler ki; biz henüz yaşamaya ölmedik! :) Bakın bunlar farklı bakış açıları. 50 yaşına kadar mutluluk yüzü görmemiş, sonrasında dünyanın bütün güzelliklerini yaşamış insanlar da olabilir. Yani bu yazıda dile getirdiğimin tam aksi de doğrudur. Bütün bu önermelerin doğru olması, sonsuz sayıda insanın, yine sonsuz sayıda farklı hayat hikayeleri olmasından kaynaklı. Farklı bakış açılarının birbirini değillemediği bir konu bu. Tek bir insanın hayatına denk düşse bile doğru olması için yeterli.


Yorumcu olmadığınız konusunda sizinle aynı fikirde değilim. Siz kendi de, yazdıkları da güzel bir insansınız benim gözümde. Eleştirel bir yorum yapmanız, haklı veya haksız olsanız dahi mühim değil. Sonuçta siz eleştiri getirdiğiniz için, ben yukarıdakileri yazdım. Yani yazıya katkınız oldu bir şekilde. Sizin gibi yorumcu dostlar başına :) Bana da yaptığınız yorum için teşekkür etmek kalır ancak.


Yalnız bu yazı şeklen, Duk'la girdiğiniz tartışmayı kaldırmaz. O yüzden yorumunuzu görünce araya girmek istedim hemen. Şekil olarak kaldırmaz yani. Dünyada yaşlı insanların, sosyo-ekonomik durumu, istatistiksel veriler vs.'ler bir araştırma yazısında bulunabilir ve o yazının üzerine konuşulup tartışılabilir. Ayrıca bu yazıya yönelik eleştiri manasında bir argüman olarak sunulamaz. Ama konu konuyu açabilir, elbette konuşabiliriz onları da, neden olmasın :)

14 Mart 2017, 11.26

Yav Gmsnn, sen benim yazılara yorum yaptığında, sövmek ve teşekkür etmek arasında kalıyorum. Neden acaba .p Çevirmenlik hiç becerebileceğim bir şey değil. Türkçe'yi Türkçe'ye bile olduğu gibi çeviremiyorum ben. Kareoke yaparken okuduğunu değil de, kendi kafasındakini söyler mi insan! Daha güzel olduğunu düşünüyorsam bir kelimenin onu kullanıyorum, yani tahrif ediyorum, ki hiç hoş değil! Zaten düşünüldüğünde, şiir ve şarkı sözlerinin çevirilerinin hepsi tahrif edilmiştir, iyi veya kötü :) Bu yüzden bütün dilleri bilmek isterdim beğendiklerimi orijinallerinden okuyabilmek için. Tek bir cümleyle; tüm şarkı sözü çevirilerinin berbat olduğunu söyleyebilirim. Başka dildeki hiçbir yerinde vurgu, kelime sesteşliğinden gelen güzellik çeviriye yansıyamaz çünkü. Bana kalırsa hepsi, şu senin eklediğin sözler kadar olmasa da ucubedir :)


Çeviri hakkında çektiğim bu söyleve nokta koyup eklediğin videoya gelelim. Bir defa süper! Ki özünde yaşadığın kaos tam da böyle bir şey senin: Ben ruhsuz biriyim ve  çok ince estetik bir ruhum var, diyorsun:) Şarkının ingilizcesi gayet okunaklı bence, anlaşılabilir bir hali var. Umduklarıyla bulduklarını anlatıyor kısaca :)  Bugün burada kar yağıyor, sanırım mevsimin son karı. O bana yardım ederse bir güzellik yapabilirim bu şarkıyla ilgili bir yazı konusunda sana belki :) Umalım yani :) Teşekkür ederim yorumun için.


Tengri; teşekkür ederim. İlk intiba önemlidir ve bu yüzden burnu dik gitmek gerek, öyle mi :) Çok güzel, çok mantıklı, çok geliştirilebilir bi düşünce bu. Geliştirip yazıya dökebilirsin, şahane olur.


Duk; giderek duygu dünyasına daha yakın oluyorsun, ki bu çok güzel :) Teşekkürler.

14 Mart 2017, 14.59
Cezbe sen bunlara bakma ? senin blog yazılarını takip ediyorum çok harika paylaşım yapıyorsun çok teşekkür ederim !!                              
14 Mart 2017, 15.43
“El ele tutuşup da oynadığımız günler ne çabuk geldi geçti, göz açıp kapamadan.”

Ama hala acemisiyiz yaşamın, kendini usta sanan bir acemi. Yine aynı kalacağız ve aynı geçecek geriye kalan ömür. Yaşama isteği ve telaşı ile.

Oysa ölüm, azdan çoğa yeni bir başlangıç değil midir?

Aklına sağlık Cezbe...
14 Mart 2017, 19.11
Ne tartışması yahu, bir diğeride sen bunlara bakma demiş:) Kötü bir şey yazdımda haberim mi yok.

Cezbenin bloglarının ortak özelliği budur arkadaşlar. Yorum yaparken asla ve asla blog hakkında konuşulmaz, çok alakasız şeyler konuşulur. Bu seferde ülkemizde mevcut durum; mezarda emeklilik konuşuldu, yani ne demek 61 yaşında emekli olacağım gibi...

Referandum süreci etkilemiş bizim milleti demek ki, neyse arkadaşlar hayır'lısı olsun diyerek kamu spotunu yapayım ve yazıyı noktalayayım.
14 Mart 2017, 22.51
Güzel olmuş elinize sağlık.
 "  Hayat, mutluluktan ziyade, yenilgi ve zaferlerin toplamından oluşmuş, nihayeti hüsrana bağlı bir yoldur esasında. Çünkü ölüm, hayat karşısında mutlak bir yenilgidir şüphesiz. "   Bu cümle benim açımdan oldukça ilgi çekici. Bu cümleyi düşüneceğim.

15 Mart 2017, 02.28
Bu yazıya dair film önerisi Mr. Nobody
15 Mart 2017, 10.30
!DEREK, Duk; sıkıntı yok merak etmeyin :) Sıkıntı olunca, yazının altından büyük sesler geliyor zaten. Ben gürültü yapıyorum çünkü :)  Sakiniz hal-i hazırda.

Kalsaydın :), Morlock; teşekkürler.

1Yalnızlık; acemiliğin güzelliğini anlatmaya çalışmıştım evet. O bölüm dikkatini çekmiş belli ki. Ama bilirsin ben biraz karamsarımdır, sen benden daha umutlu birisin. Bu yüzden yine umuda doğru bir yorum yapmışsın :) Breaking; tavsiye ettiğiniz filmin fragmanına baktım, tamamını izlememiştim.  Filmde; kelebek etkisi, entropi vs. kuramların kullanıldığına dair yorumlar gördüm. Oradan entropiye daldım :)
 
Diyor ki açıklamalardan birinde: Bir kadeh masadan düşüp kırıldığında, kadeh ve içindeki sıvının başlangıçtaki düzenliliği yani simetrisi bozulur. Yere düşüp parçalanan kadeh asimetrik duruma geçer ve bir daha masanın üstüne zıplayamaz. Yani daha fazla düzensizlik, daima sonraki zamandadır. Deneyimlenmiş bir şeyin ikinci defa yaşandığında, belki de aynı acemilikte olmadığımızdan o asimetriyi yaşıyoruzdur biz de. Yani anlatımda söylenen, daha fazla düzensizlik, daima bir sonraki zamanda gerçekleşiyordur 1Yalnızlık. Bilmem örtüştü mü ama öyle aklıma esti :) Teşekkürler ikinize de yorumlarınız için.

15 Mart 2017, 16.50
Sevgili Cezbe, yaziniz okumak keyfliydi.Boyle guzel yazilarin insan hayatina anlam kattigini dusunuyorum. Insanlar teorik bilgileri  kitaplardan ogrenir fakat hayatin anlamini ve degerini baska insanlarin pencelerinden de gorebilir. Pencerenizdeki agaclarinizin size en guzel umutlari ve sizin de boyle guzel yazilar yazmaniz dilegiyle.
15 Mart 2017, 16.50
çok  beğendim,tebrikler
16 Mart 2017, 09.11
Teşekkür ederim Sevgili Aigina. Okuduğumuz ve sevdiğimiz her şeyin arkaplanında da sağlam bir okuma vardır esasında, okumadan yazabilmenin mümkün olmadığı düşünüldüğünde. Ki okuyana kalben ve fikren ulaşıyorsa, yazan bunu başarabilmiş demek. Anlamsız bir hayata anlam katmaya çalışmakla geçiyor ömrümüz. Mutlu etti yazdıklarınız beni, iyi dilekleriniz için de ayrıca teşekkür ederim.


Serap_gibi; teşekkürler beğeniniz, yorumunuz için.
17 Mart 2017, 01.42
Hani demişsin ya " Her ağacın kışı başkadır " diye bu metaforun hoşuma gitti. İlkbahar çoktan bitmiş yaz geçmiş sonbahar daha dün gibi içimiz çürümüş. Yaşlandığımızda ( yaş göreceli ister 30 ister 80 olsun ) içimizi çürüten - acıtan sanırım daha çok yapamadıklarımız- kaçırdıklarımız gibi geliyor bana. Yaşayıp kışına kavuştuktan sonra bir de kaçırdığımız hayatlar var içimizi çürüten . Mr. nobody filminde de bir adamın yaptığı seçimlerle yaşanabilecek ( ama doğal olarak yaşamadığı ) 4-5 farklı hayatı anlatılıyor v.s v.s
19 Mart 2017, 20.18
Çok acayip Breaking-Bad. Kelebek etkisi ve her etki de onu ayrı yola götürüyor. Ve tüm olası yolların nihayeti de kötü. Bunu da görebiliyor. Kesif bir umutsuzluk hali. Nisanın ilk haftası çalı çırpı toplamaya gittiğimde, şöyle güzelce bir izleyeceğim bu filmi :) Teşekkür ederim metaforla ilgili söyledikleriniz için.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın