gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Renk İmparatorluğu -I-II-III FİNAL

15 Nisan 2017, 06.12
A- A+


I. Bölüm

Samanyolunun bir yerinde, vakitlerden bir vakit, kendi halinde ve iyi insanların yaşadığı bir imparatorluk varmış. Herkes işinde gücünde, yediğine şükreder, yiyemediğine öykünmez haset etmez, tevekkül içinde yaşayıp giderlermiş. Kral Aseinus, ülkeyi idare etmekte hiç zorlanmaz, zaten iyi huylu olan tebaasıyla mutlu mesut günlerini geçirirmiş.


Resim yapmaya çok meraklı olan Aseinus, günün birinde, kartal yuvası misali sarayının balkonunundan,  kuşbakışı gördüğü güzel ülkesini resmetmeye karar vermiş. Bir uçtan bir uca tüm ovaları, denizleri, dağları, ırmakları ve gölleri, ormanları ve hayvanları resmetmiş. Tam bir yıl sonra resmin karakalemi bitince, yaverine en iyi boyaları getirmesini buyurmuş.


En açık renklerden başlayarak resmi boyamaya girişmiş. Yeşilin en güzelini ormanlara, binbir ton kahverengiyi tüm ovalara, topraklara sürmüş fırçasıyla. Öyle sevmiş ki bu yaptığı resmi, bir an önce bitirme gayretiyle sabah akşam başından kalkmaz olmuş Aseinus. Yemeklerini bile resmin başında yer, bir lokmadan sonra bir fırça darbesi vururmuş. Gecesi gündüzüne karışan kral, nihayet resmin boyamasını da bitirmiş. Uzaktan eserine baktığında, yaptığı resme ve ülkesinin güzelliğine hayran olmuş. Yanıbaşına koymuş eserini ve emir vermiş tören hazırlığı yapılması için. Halkına ertesi gün sergileyecekmiş şaheserini.


Sabah uyandığında, Aseinus'u bir başdönmesi almış, büyük bir gürültüyle resminin ve boyalarının üzerine düşüvermiş. Kendine geldiğinde başında bir hekimler ordusu olduğunu görmüş ."Sadece yorgunluğun sebep olduğu hafif bir baygınlık geçirdiğini" söylemişler ona. Zar-zor doğrulduğu yerden, tuvalin devrildiğini ve üzerine de boya paletinin düştüğünü görmüş. Dünyası başına yıkılan Aseinus, hemen resmi kaldırmalarını buyurmuş. Masmavi boyadığı gökyüzünün bir kısmında kıpkırmızı bir leke varmış artık. Paletteki kırmızı, yettiği kadar, gökyüzünü kendi rengine boyamışmış. Karalar bağlayan kral, hizmetkarları odadan kovalamış ve kederli, derin  bir uykuya dalmış.


Bölük-pörçük, kasvetli uykusundan, berbat olan resminin mutsuzluğuyla uyanan Aseinus, dışarıdan büyük bir uğultu geldiğini duymuş. Hemen balkona koşup dışarı bakmış. Halk; sarayın avlusunda toplanmış ve başları yukarıda bir şeye bakıyor ve bağırıyorlarmış. Onların baktığı yöne bakınca, gökyüzünün bir kısmının, düzensiz bir kırmızıya kestiğini görmüş. Aklını kaçırdığını düşünen Aseinus, hemen resminin başına koşmuş. Tam da resimdeki kırmızı boya lekesi gibi,  sarayın üzerine denk düşen yerde ve aynı o biçimsizlikte bir kırmızı, gökyüzünün mavisini kırmızıya boyamışmış. Yaşadığı düşle gerçek arası bu durumu algılamakta zorluk çeken Aseinus, defalarca bir resme, bir gökyüzüne bakmış. Fakat nafile; gerçek, öylece duruyormuş yukarıda kıpkırmızı işte...

II. Bölüm

Hızlıca tablonun başına gidip gökyüzündeki kırmızı lekenin üzerine  beyaz boyayla bir ay ve bir yıldız çizmiş. Birkaç dakika sonra, halktan akıl almaz bir uğultu daha yükselmiş. Gökyüzüne baktığında, tabloya yeni çizdiği ay ve yıldızın, bire bir göğe yansıdığını görmüş. Ve anlamış;  bu mucize bir  lütufmuş ona. Artık imparatorluğundaki her şeyi, kendi istediği renge boyayabilir, bir masal ülkesi yaratabilirmiş.


Renklerle arası çok iyi olan ve estetik ruhu gelişkin Aisentus,  bitirmiş olduğu tablonun yüzlerce karakalem kopyasını ressamlara yaptırmış. Bundan böyle karakalemi hazır olan tabloları, her istediği zaman boyayacak, dünyanın bütün renklerini değiştirecekmiş. Kendisinden başka kimsenin, odasında  boyanmaya hazır olan tabloya el sürmemesi emrini vererek, gökkuşağı dünyasında yapacaklarıyla ilgili hülyalara dalmış.


Renk İmparatorluğu halkı; bu olup biten mucizeyi öğrendikten sonra, krallarına daha da bir sevgi ve sadakatle bağlanmış, olduklarından katbekat  mutlu olmuşlar. Artık; pembenin binbir güzel tonunda bir gökyüzüne, pembe gövdeli ve mavi çiçeklerle bezeli ağaçlara; turuncu, fuşya, mor rengarenk kuşların kıyılarında su içtiği eflatun akan nehirlere uyanıyorlarmış. Kral Asientus tüm maharetini sergiliyor, halkının mutluluğuna şahit oldukça, eşi benzeri görülmedik, büyülü, rüya gibi bir yeryüzü yaratıyormuş onlar için.


Kral Asientus'un ölümünden sonra, hanedan soyundan devam eden hükümranlık, bu alışkanlığı zaman içinde de sürdürmüş. Yıllar boyu yetenekli hükümdarlar, ülkelerini istedikleri renklere boyayarak bu sihirli Renk İmparatorluğunu devam ettirmişler.

III. Bölüm

Fakat gün olmuş, devran dönmüş. Yeni tahta çıkan bir hükümdarla beraber, halk hoşnutsuzlanmaya başlamış. Alıştıkları müthiş renk uyumları, yerine berbat bir uyumsuzluğa bırakmışmış. Yeşil bir gökyüzüne uyanıp, kırmızı akan nehirler, mavi ormanlar gördüklerinde; yeni kralın,  renklerle alakalı sıkıntısı olduğuna kanaat getirmişler. Galeyana gelen halk, ne yapsa ne etse de bir sonuç alamamış. Zevk fukarası ve yeteneksiz bu hükümdarın tahtan inmesini beklemekten başka hiçbir çareleri yokmuş. Hanedan soyunu tutan ve nesilden nesile kalıtsal olarak devam eden göz kusurlarından birinin de renk körlüğü olduğunu ve kralın, bu rahatsızlıktan dolayı zevksiz boyamalar yaptığını, sonsuza kadar kendisi dahil hiçkimse bilmeyecekmiş.


Yıllar yılları kovalamış,  gelen gideni aratmış. Öyle bir gün gelmiş ki; insanlar,  artık gökyüzünün mavi, ağaçların yeşil olduğunu dahi unutmuş. Çalakalem yapılan bir boyamanın renkleri hakimmiş artık ülkelerinde. Geleneğin, yeteneğin ve mucizenin özünü unutan hükümdarlar, kusurlu gözleri eşliğinde, herhangi bir vazifeyi yerine getiriyor gibi boyuyorlarmış resmi ve dolayısıyla ülkelerini.


Renk İmparatorluğunun hazin sonunu, gece körlüğünden muzdarip bir hükümdar getirmiş. Karanlıkta resmi boyayayım derken, siyah boyayı olduğu gibi resmin üzerine boca etmiş. Ve gökyüzü simsiyaha boyanmış. Sabah, gökyüzünün simsiyah olduğunu gören Renk Perisi, bu ülkeye bahşettiği sihrin, böyle hoyratça kullanılmasına çok ama çok kızmış. Ve büyüyü derhal bozmuş.


Ne yapsa da gökyüzünün rengini değiştiremeyen kral, "resme, kraldan başka kimsenin el sürmemesi" kuralını bir yana bırakıp tüm ressamlara resmi düzeltmelerini buyurmuş. Ama ressamlar, tablodaki gökyüzünü ne renge boyarlarsa boyasınlar, ülkelerinin üzerindeki göğün renginde hiçbir değişiklik olmuyormuş. Çünkü sihir, bir daha geri gelmemek üzere kaybolmuş.


O günden sonra, Renk İmparatorluğunun insanları; simsiyah bir gök örtüsünün altında, güneşsiz, aysız, yıldızsız, cansız, renksiz ve mutsuz yaşamışlar.


Gökten üç elma düşmüş...
 Üçü de bizim başımıza düşmüş...
 Başına elma düşenler ölmüş...


YORUMLAR

15 Nisan 2017, 10.13
güzel bir hikaye teşekkür ediyorum
16 Nisan 2017, 20.43
 Alialtun63; ben de yorumunuz için teşekkür ederim.


Mostovoi; ne diyorsunuz siz? "Bu blog size mi ait" ne demek oluyor? Yazı elbette ki bana ait. Yoksa "blog portal size mi ait" diye mi soruyorsunuz? Kendinizi ifade ederken bu kadar anlaşılmaz ve  kısır bir dil kullanıyorsanız, büyük ihtimal ondan redleniyordur yazılarınız. Nasıl bir saçmalamaktır bu! Ben kimsenin elini kolunu tutmuyorum herhalde yazmasını engellemek için. Siz yazma sıklığımı belirleyin, ona göre yazayım isterseniz!


Niye, benim yazılarımın altına gelip ağlıyor bu millet???? Hıhı bana ait buralar- şuralar- oralar, öteler-beriler... Bana bir de mühür verdiler, yazıp yazıp kendim onaylıyorum yazılarımı. Kafalara gel ya, bir bu arkadaşların yazıları onaylanmıyor, Cezbe ne yazsa onaylanıyor! Redlenenleri görmedikleri için böyle düşünüyorlar heralde. Gidip Cirque du Soleil'e başvurun canım ya, esprili insanlar kadrosunda açık varmış.


Sonra da diyorlar ki; Cezbe kavga ediyor! dfghjklşi54utrgf90bvpşlr

18 Nisan 2017, 01.33
Mostovoi; siz nasıl bir hayal aleminde yaşıyorsunuz? Tek bir yazınıza yorum yapmışlığım, herhangi bir salonda görüp iki kelam etmişliğim yok sizinle. Yazılarınızın üzerine 1 defa denk gelmiş yazım, genelde siz yazmışsınız benden sonra, dolayısıyla şikayetlendiğiniz durumla da alakam yok. Yazılarınızı da ben redlemiyorum malum. Gelip burda abukluyorsunuz, yetmiyor özel mesajla taciz ediyorsunuz. Bir de "bela olmayın" mı diyorsunuz bana????Allah'a havale! Burada gördüğüm kişilikleri hiçbir yerde görmedim yemin ediyorum.
18 Nisan 2017, 10.20
Gayet anlamlı bir yazı yorumu olmuş Kalsaydın, teşekkür ederim. Senin de aklına, yüreğine sağlık.
21 Nisan 2017, 14.23
çok başarılı...
22 Nisan 2017, 00.21
Teşekkürler Bakudan.
24 Nisan 2017, 16.37
Hmsss şirin şirinnnn:P
25 Nisan 2017, 01.07
Di mi Ogır abisi; çok şirin, aynı yavru kedi gibi... .ddddddddddddd
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın