gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

PREVANTORİUM

30 Ekim 2017, 08.24
A- A+
Prevantorium- Sanatorium
 Verem, ince hastalık, tüberkloz... Bin dokuz yüz ellili yılların ölümcül hastalığı... Veba, kolera kadar olmasa da, verem de korkulu bir afet... Henüz önleyecek ya da tedavi edecek bir ilaç yok. Semtlerde verem savaş dispanserleri var.
 Özellikle ve öncelikle çocukların korunmasına özen gösteriliyor. Veremden korunmanın en önemli koşulu iyi beslenme... Yoksul ailelerin en önemli sorunu ise, iyi beslenememe! Bin dokuz yüz elli bir yılının kasım ayı sonu.Eyüp Ortaokulu'nun birinci sınıfındayım. Ortaokul'a devam ettiğim için çok mutluyum.
 Bir gün öğretmenlerimiz bizi Eyüp Verem Savaş Dispanseri'ne muayeneye götürdüler. Sık sık, verem taraması yapılıyor. Bende ve bir kaç öğrencide daha " zafiyet " saptandı. Yani vereme yakalanma riski taşıyoruz.. Prevantoryuma yatırılmama karar verildi. Aralık ayının birinde anneannem, Hafise Nine; Allah rahmet eylesin - Üsküdar'a, Sarıgüzel'e arkadaşlarıyla mukabele okumaya gittiği için yolları iyi biliyor- Valide Bağı'nda bulunan Milli Eğitim Bakanlığı'nın hastanesine götürdü. Dış kapıda Prevantorium - Sanatorium diye bir tabela, hemen yan tarafında da bekçi kulübesi bulunuyor. Bekçi, gerekli evrakı; istenen eşyaları kontrol ediyor. - Bir cam bardak, diş fırçası ve macunu, bir çift terlik, pijama, havlu- ...
Üsküdar tarafına ilk geçişim. Üsküdar'dan sonra Kısıklı tramvayıyla yola devam ediliyor... O yıllarda Üsküdar'dan sonra bağlar bahçeler başlıyor. Cennet gibi bir doğa... Her tarafta çam, servi, kayın, meşe... ağaçları...Adeta bir orman... Fıstık Ağacı durağında indik.; sağ tarafta bağların arasından bir şoseyle bir kaç yüz metre ilerdeki hastaneye ulaşılıyor. Kapıdan girince bahçenin ortasında eski iki katlı bir konak, tam karşıda balkonunda büyük harflerle Mustafa Necati Pavyonu yazısı bulunan bir bina var. Konakta kız; pavyonda erkek öğrenciler tedavi; bakım görüyor. Pavyondan biraz ilerde, çamların arasında, etrafı tel örgülerle çevrili bir bahçe içinde sanatoryum bulunuyor. Oraya gitmemiz ya da orada yatanların bizim kaldığımız binaya gelmeleri kesinlikle yasak. Verem çok bulaşıcı bir hastalık; nefesle bulaşabiliyor.Ninemle ; kayıt işlemleri için Melek Hemşire'nin odasına girdik. Güzel mi güzel; beyaz giysileri içinde gerçek bir melek. Esprili de;" Teyzem sen şöyle otur ,dinlen; kağıtları ver de şu yiğidin kaydını yapalım." dedi. Yğide gel! Kemikli yirmi beş kilo! Kaydım yapıldı, koğuşa girdik, yatağımı, dolabımı gösterdiler. Anneannemle sarıldık, öpüştük, vedalaştık. İlk kez evden ayrılıyorum. Aldı mı beni bir ağlama! Koğuştaki abiler " Üzülme, ağlama; alışırsın." dediler. Alıştım. İnsan nelere alışmıyor ki! Prevantoryumda bir ay kaldım. Bin dokuz yüz elli iki yılbaşı akşamı evdeydim. AliÇ. 29.10.2017

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın