Kalbim Yanar...
30 Ekim 2017, 10.41 A- A+
Üzerimden yanık kokusu geliyordu. Başkaları fark ediyor muydu bilmiyorum.
------------
O gece üzerime abanan kötü ruh, kalbimi yerinden söküp çıkarmış; önce yakmış sonra da bir kısmını yemişti. Acıdan ve korkudan bayılmışım sanıyorum. Uyandığımda, kanlar içinde olan yatağımda, içten içe hala yanan, ısırık atılmış kalbimi bulup yerine taktım. Üstünkörü bir dikiş atıp kapattım. Bundan böyle, haddinden fazla ısınacaktım. Kanım ılık ılık değil, sıcak akacaktı artık damarlarımda. Kalbim yanıyordu.
Arada, attığım eğreti dikişleri söküp çıkarıp bakıyordum zavallı kalbime. Söndürmeye çalışırken, daha beter bir hale geliyor, tütmeye başlıyordu. Daha da kötü olur telaşıyla hemen yerine koyuyor, yine dikiyordum. Bazen yastığımın altına koyup yatıyor, uyanınca bu yarım yamalak sürekli kanayan ve yanan kalbin, eski haline dönebileceği gibi umutsuz bir hayale kapılıyordum.
Uzun zaman bu şekilde uğraştıktan sonra, bu kalpten artık bir şey olmayacağına kanaat getirdim. Kendime yeni bir kalp edinmeliydim. Bu düşünceyle kötü ruhun ta kendisi olmaya karar verdim. Yanan bir kalbin sahibi olarak, çevremde olup bitene aldırış etmem beklenemezdi pek tabii. Empati yeteneğini yitirmiştim çoktan. Kimse umrumda değildi. Yanan, yakardı ne de olsa. Benim kalbim yandıysa, bütün dünya da yanabilirdi.
Uygununu bulana kadar; onların üzerlerine abanmalı, kalplerini sökmeli, eğer kalpleri işe yaramıyorsa; ateşte bir güzel pişirip birazını da yemeliydim kalplerinin.
Öyle de yaptım, ne yapacaktım yani!
https://www.youtube.com/watch?v=WXv31OmnKqQ
------------
O gece üzerime abanan kötü ruh, kalbimi yerinden söküp çıkarmış; önce yakmış sonra da bir kısmını yemişti. Acıdan ve korkudan bayılmışım sanıyorum. Uyandığımda, kanlar içinde olan yatağımda, içten içe hala yanan, ısırık atılmış kalbimi bulup yerine taktım. Üstünkörü bir dikiş atıp kapattım. Bundan böyle, haddinden fazla ısınacaktım. Kanım ılık ılık değil, sıcak akacaktı artık damarlarımda. Kalbim yanıyordu.
Arada, attığım eğreti dikişleri söküp çıkarıp bakıyordum zavallı kalbime. Söndürmeye çalışırken, daha beter bir hale geliyor, tütmeye başlıyordu. Daha da kötü olur telaşıyla hemen yerine koyuyor, yine dikiyordum. Bazen yastığımın altına koyup yatıyor, uyanınca bu yarım yamalak sürekli kanayan ve yanan kalbin, eski haline dönebileceği gibi umutsuz bir hayale kapılıyordum.
Uzun zaman bu şekilde uğraştıktan sonra, bu kalpten artık bir şey olmayacağına kanaat getirdim. Kendime yeni bir kalp edinmeliydim. Bu düşünceyle kötü ruhun ta kendisi olmaya karar verdim. Yanan bir kalbin sahibi olarak, çevremde olup bitene aldırış etmem beklenemezdi pek tabii. Empati yeteneğini yitirmiştim çoktan. Kimse umrumda değildi. Yanan, yakardı ne de olsa. Benim kalbim yandıysa, bütün dünya da yanabilirdi.
Uygununu bulana kadar; onların üzerlerine abanmalı, kalplerini sökmeli, eğer kalpleri işe yaramıyorsa; ateşte bir güzel pişirip birazını da yemeliydim kalplerinin.
Öyle de yaptım, ne yapacaktım yani!
https://www.youtube.com/watch?v=WXv31OmnKqQ
YORUMLAR
Değişik bir çağrışım olmuş sizinki, sayenizde kitabın özetini okumuş oldum. Teşekkürler yorum için Blue_Parrot
Son yorumunuz ışığında anlıyorum ki; Estella, romanın en acıklı kahramanıymış. Nedensellikleri bir olmasa da, hayata yansıyan sonuçları bakımından öfkeleri gayet örtüşüyor benim minik yazımdaki kanamalı-yanmalı karakterle :) Bu yüzden, tam 12'den vuran bir yorum yapmışsınız. İster kibir, ister şartlanmış bir öfke, ne derseniz deyin; aşkın karşısında likit hale gelmeyen bir durum yok evet, tamamen katılıyorum.
Yazıların altında kitap kokusu ve akıl kokusu aldığım zaman; buradan umudu kesmiş olduğumu ve yazı eklemekten vazgeçmişliğimi unutup; yine yazmak istediği uyanıyor bende. Teşekkürler arkadaşlar.