Adalet-4
14 Kasım 2017, 13.11 A- A+
Gereği düşünüldü dedi hakim !
Annesi ona şans ismini vermek istediğinde bunun insan için uygun bir isim olmadığıyla ilgili bir çok uyarı aldı. Kimseyi dinlemek istemiyordu kadın ama eleştiriler de sertti. Bir erkek çocuğuna şans diye isim mi verilir hiç dedi kocası. Daha uygun olması için şans ismiyle paralel olan Uğur isminde onu ikna ettiler.
Uğur kendisi de bir aileye ve çocuklara sahip olduğunda tüm ömrünü güzel geçirmişti. Gerçekten de uğurlu muydu neydi? Çok güzel ve iyi huylu bir eşe ölümüne sevebileceği hayırlı iki evlada sahipti. Kimseye muhtaç olmadan yaşayabileceği kazançlı bir işi de vardı.
Gel gelelim o gece evinden gelen tıkırtılar, o güne kadar hiç yaşamadığı kadar büyük bir korkuya sebep olmuştu. Yanı başında uyuyan minik bebeği Ayça ile diğer odada uyuyan 4 yaşındaki Şans isimli bebek tehlikede miydiler? Hemen yerinden fırladı ve evinden gelen tıkırtıların kaynağını çözmek için aranmaya başladı. Eşi dikkatli ol diyordu sessizce ve o da arkasından geldi odandan çıkma uyarılarına rağmen. Uğur sessizce kafasını koridordan uzattığında 2 tane adamın evinde rahatça babalarının evinde gezer gibi gezdiklerini görmüştü. Öyle ki bu ikisi hırsız mıydı yoksa amaçları başka mıydı belli bile değildi. Gürültü çıkarmamak için bir çaba bile göstermiyorlardı. Aksine ev sahipleri Uğur ve Eşi evlerine giren iki adamın kendilerini fark etmemeleri için sessiz davranıyorlardı. Adamlar, babaannesinin zoruyla şans isminin verildiği minik çocuğun odasına doğru adımlarken Uğur kararını vermiş mutfağa koşmuştu. Burada kendilerini savunabileceği bir şeyi illa bulurdu. Tezgahın üzerindeki bıçaklıktan en büyük olanını kaptı. Ve eşinin beklediği yere sessizce geri döndü kararını vermişti. İşi şansa bırakamazdı. Ne çocuklarının ne de eşinin hayatını riske atamazdı. Bu iki adamla bir pazarlığa girecek de değildi. İşini sessiz bitirmeliydi. Koridorda hızlı ve sessiz adımlarla ilerleyip adamların yanına kadar yanaştığında önce daha iri yapılı olan adama bıçağı sapladı. Adamın yere yığılı vermesinin hemen ardından öteki adama yöneldi ve hiç beklemeden ona da sapladı aynı bıçağı. Adamların ikisi de ölmüştü.
Gereği düşünüldü dedi hakim ! Eve giren maktullerin ikisinin de silahsız bulunmalarından ve bugüne kadar hiç kimseyi öldürme yaralama gibi eylemlerde bulunmamalarından dolayı söz konusu olayın meşru müdafaa olduğu talebinin reddine, sanık Uğur XXXX'in kasten adam öldürme suçundan 32 yıl Hapsine , ayrıca cinayetler işlenirken maktullerin sanığın evinde bulunmalarının haksız tahrik ve haneye tecavüz suçları teşkil etmesi sebebiyle cezanın indirimine, indirimlerle birlikte .....
Sonuç Olarak Uğur hapis cezasının bir kısmının ağır para cezasına çevrilmesiyle ve indirimlerle 2 kişiyi öldürmek suçundan toplam 7 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Üstüne bir de katil damgası yemiş oldu. Bu da bir cezaydı hem de 7 yıl hapis cezasından daha büyük bir ceza... Ne yapmalıydı? Evine giren adamların amacının ne olduğunu bile bilmiyordu. Seri katiller miydi? Hırsız mı? Sapık mı? Çocukları kaçıran organ mafyası mı? İşini şansa bırakabilir miydi? İşini şansa bırakması İşini şans ismindeki bebeğine bırakmasından farksız olmaz mıydı?
Belki de devlet töreniyle madalya takılması gereken bu adam şimdi parmaklıklar ardında eşinden ve güzel evlatlarından ayrı bir hayat sürüyordu. Dahası 7 yıl cezası bittikten sonra kendisinden çok daha değersiz insanların kınayan bakışlarına ve yargılamalarına katlanmak zorunda kalacaktı..
Bir söz vardır Dünya karşılaştığın fırtınalarla değil , gemiyi limana getirip getirmemenle ilgilenir.
Kim ne derse desin Uğur gemiyi limana getirmişti. Çünkü eşi ve iki tane minik yavrusu hala hayatta ve güvende idiler.
Annesi ona şans ismini vermek istediğinde bunun insan için uygun bir isim olmadığıyla ilgili bir çok uyarı aldı. Kimseyi dinlemek istemiyordu kadın ama eleştiriler de sertti. Bir erkek çocuğuna şans diye isim mi verilir hiç dedi kocası. Daha uygun olması için şans ismiyle paralel olan Uğur isminde onu ikna ettiler.
Uğur kendisi de bir aileye ve çocuklara sahip olduğunda tüm ömrünü güzel geçirmişti. Gerçekten de uğurlu muydu neydi? Çok güzel ve iyi huylu bir eşe ölümüne sevebileceği hayırlı iki evlada sahipti. Kimseye muhtaç olmadan yaşayabileceği kazançlı bir işi de vardı.
Gel gelelim o gece evinden gelen tıkırtılar, o güne kadar hiç yaşamadığı kadar büyük bir korkuya sebep olmuştu. Yanı başında uyuyan minik bebeği Ayça ile diğer odada uyuyan 4 yaşındaki Şans isimli bebek tehlikede miydiler? Hemen yerinden fırladı ve evinden gelen tıkırtıların kaynağını çözmek için aranmaya başladı. Eşi dikkatli ol diyordu sessizce ve o da arkasından geldi odandan çıkma uyarılarına rağmen. Uğur sessizce kafasını koridordan uzattığında 2 tane adamın evinde rahatça babalarının evinde gezer gibi gezdiklerini görmüştü. Öyle ki bu ikisi hırsız mıydı yoksa amaçları başka mıydı belli bile değildi. Gürültü çıkarmamak için bir çaba bile göstermiyorlardı. Aksine ev sahipleri Uğur ve Eşi evlerine giren iki adamın kendilerini fark etmemeleri için sessiz davranıyorlardı. Adamlar, babaannesinin zoruyla şans isminin verildiği minik çocuğun odasına doğru adımlarken Uğur kararını vermiş mutfağa koşmuştu. Burada kendilerini savunabileceği bir şeyi illa bulurdu. Tezgahın üzerindeki bıçaklıktan en büyük olanını kaptı. Ve eşinin beklediği yere sessizce geri döndü kararını vermişti. İşi şansa bırakamazdı. Ne çocuklarının ne de eşinin hayatını riske atamazdı. Bu iki adamla bir pazarlığa girecek de değildi. İşini sessiz bitirmeliydi. Koridorda hızlı ve sessiz adımlarla ilerleyip adamların yanına kadar yanaştığında önce daha iri yapılı olan adama bıçağı sapladı. Adamın yere yığılı vermesinin hemen ardından öteki adama yöneldi ve hiç beklemeden ona da sapladı aynı bıçağı. Adamların ikisi de ölmüştü.
Gereği düşünüldü dedi hakim ! Eve giren maktullerin ikisinin de silahsız bulunmalarından ve bugüne kadar hiç kimseyi öldürme yaralama gibi eylemlerde bulunmamalarından dolayı söz konusu olayın meşru müdafaa olduğu talebinin reddine, sanık Uğur XXXX'in kasten adam öldürme suçundan 32 yıl Hapsine , ayrıca cinayetler işlenirken maktullerin sanığın evinde bulunmalarının haksız tahrik ve haneye tecavüz suçları teşkil etmesi sebebiyle cezanın indirimine, indirimlerle birlikte .....
Sonuç Olarak Uğur hapis cezasının bir kısmının ağır para cezasına çevrilmesiyle ve indirimlerle 2 kişiyi öldürmek suçundan toplam 7 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Üstüne bir de katil damgası yemiş oldu. Bu da bir cezaydı hem de 7 yıl hapis cezasından daha büyük bir ceza... Ne yapmalıydı? Evine giren adamların amacının ne olduğunu bile bilmiyordu. Seri katiller miydi? Hırsız mı? Sapık mı? Çocukları kaçıran organ mafyası mı? İşini şansa bırakabilir miydi? İşini şansa bırakması İşini şans ismindeki bebeğine bırakmasından farksız olmaz mıydı?
Belki de devlet töreniyle madalya takılması gereken bu adam şimdi parmaklıklar ardında eşinden ve güzel evlatlarından ayrı bir hayat sürüyordu. Dahası 7 yıl cezası bittikten sonra kendisinden çok daha değersiz insanların kınayan bakışlarına ve yargılamalarına katlanmak zorunda kalacaktı..
Bir söz vardır Dünya karşılaştığın fırtınalarla değil , gemiyi limana getirip getirmemenle ilgilenir.
Kim ne derse desin Uğur gemiyi limana getirmişti. Çünkü eşi ve iki tane minik yavrusu hala hayatta ve güvende idiler.
YORUMLAR