gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Profesörle Öğrenci'nin Savaşı / Evrim -5

17 Kasım 2017, 16.32
A- A+

Dünya'nın önde gelen bilim adamlarından profesör Leowontin'in büyük bir üniversitenin konferans salonunda konuşması öğrenciler tarafından alkış yağmuruyla karşılanıyordu.

Öğrencilerden biri el kaldırdı ve dedi ki!

-Sayın Lewontin bir takım sorularım olacak fakat öncesinde yorum içermeyen bilimsel kesin ve net cevaplar almak istediğimi vurgulamak isterim. Yorum içermeyen ve bilgi içeren cevaplar vereceğinizden beni öncelikle temin etmenizi istiyorum dedi öğrenci. 

Profesör şaşkınlıkla

-- 'Tabi buyrun lütfen' dedi.

- 1. sorum kesin bir gözlem veya deney olmaksızın bir düşüncenin bilimsel kabul edilebilmesi mümkün müdür?
sorunun zor olmaması sevindirmişti profesörü  , rahatlıkla ve kesin bir dille

-- 'Hayır tabi ki bilimsellik için kesin bir  gözlem veya deney gerekir.' dedi profesör.

- 2. sorum konuşmanızda yapay bir ortamda aniden ve kendiliğinden cansız bir maddeden oluşan aminoasitten söz ettiniz. Bu bahsedilen yapay ortam dünyanın herhangi bir labaratuvarında deney sonucu olarak oluşturulmuş mudur? Ya da evrenin herhangi bir ucunda kesin gözlem ile tespit edilen yapay bir ortam var mıdır?  


'Şimdi o konuda' diye başladı profesör...

- Aniden sözünü keserek 'Yorum içermeyen sadece bilgi veren cevaplar vereceğinize dair beni temin etmiştiniz sayın profesör' diye hatırlattı genç öğrenci

 Profesör duraksadı ve bilinen böyle bir deney ya da evrende tespit edilen bir yapay ortam olmadığını söylemek zorunda kaldı.

- Öğrenci: 'O halde yapay ortam olarak bahsedilen bu şeyin bilimsel olmadığını kabul etmek zorundayız' dedi. Salondan uğultular yükselmeye başlamıştı. Profesör yorum yapamıyordu. Zaten öğrenci fırsat da vermeden 3. sorusuna geçmişti. Profesör de muhalif bir düşüncenin sorularını cevaplamak zorunda kalacağını anladığı için gardını almıştı.

3. sorum şu  'Suyun içinde küçük canlılardan birinin aniden ışığa karşı duyarlılık geliştirerek göz merceği oluşturduğunu söylediniz.  Az önceki sorumdan da yola çıkarak bunun da deneyinin veya kesin gözleminin yapılamayacağını zaten sormadan biliyoruz. Ancak göz merceği ve göz organı ışığa karşı duyarlılık geliştiren tek hücreli bir canlıdan meydana gelmişse birbirini tamamlayan organlar nasıl oluşmuş olabilirler. Örneğin canlıların üreme organları ilk kez nasıl oluşmuş olabilir?

Salondan gülüşmeler ve yeni bir uğultu yükseldiğinde profesör dayanamadı

--  'Bu sorduğunuz soru kati bir şekilde cevaplandırılamaz. Yorum içermek zorunda' dedi ve devam etti.'Göz merceğinin ve gözün canlılarda ilk oluşumunu anlatan bir düşünce diğer organlarla ilgili cevaplar vermek zorunda değildir.' dedi profesör.  Netice olarak her organın oluşumu kendine özgü doğa yasaları çerçevesinde farklı sebeplerle oluşmuş olabilir. diye tamamladı.

Öğrenci: - Sayın Leowontin ortaya atılan teoriye göre ilk üreme organı meydana geldiğinde duyarlılık geliştirebileceği herhangi bir doğa kriteri olmadığı kanısındayım  ve müsadenizle 4. soruma geçmek istiyorum dediğinde. Salondaki tüm öğrenciler ve diğer öğretim görevlileri konuya daha fazla dikkat kesilmek zorunda kalmıştı çünkü öğrencinin sorduğu sorular gerçekten çarpıcıydı ve ne demek istediği çok belliydi. Sözü dolandırmadan net konuşuyordu öğrenci. 

-4. Sorum bahsettiğiniz ara formlarla ilgilidir dedi öğrenci. Bildiğim kadarıyla evrimleşmenin eşiğinde olan veya evrimleşme aşamasındayken ölmüş bir canlının inkar edilemez bir fosili yok. Ara formlara dair delil gösterilen fosillerin tamamı evrim teorisini kabul etmeyen bilim adamları tarafından reddeliyor. Sizin bildiğiniz inkar edilemez bir ara form fosili var mıdır diye sordu.

-- Evet diye yanıtladı Profesör. 'Bana göre Paris Doğa Tarihi müzesindeki 17 000 yıllık kertenkele kemirgen arası bir fosil çok açık bir ara form delilidir. Kaldı ki şuan bile doğada yaşayan canlılardan evrimleşmeyle ilgili kanıtları görebilirsiniz! Örneğin en basitinden Kurbağa larvalarının balığa benzeyen bir canlı iken çok çok başka bir canlıya dönüşüyor olması bile bir işaret olmalı değil mi? Ya da bir tırtılın kelebeğe dönüşmesi. Sadece günler içinde tırtıldan kelebeğe dönüşen bir canlı varken yüzyıllar boyunca evrimleşerek tür değiştiren canlılar neden olmasın?' diye cevap beklemediğini belli eden istifham sanatlı bir soru cümlesi kurdu profesör. 

- 'Ara form delil örneğiniz için teşekkürler.' dedi genç öğrenci 

5. sorunun hemen gelmemesinden dolayı profesör düşüncelerini pekiştirme fırsatı buldu ve devam etti. 
-  'Genellikle Darwin'in ortaya attığı evrim teorisini kabul etmeyi engelleyen fikirlerin dini dogmalardan düşüncelerden doğduğuna inanıyorum. Bİlimsel konulara yaklaşırken din felsefesini ve dini doktrinleri bir kenara bırakarak düşünmek gerektiği kanaatindeyim.' dedi

-- Sayın Leowontin diye başladı öğrenci. 'Sorularım dini düşünce içermeyen bize bugüne kadar öğretilen bilimsel ilerleme  metotları iledir. Dinden ilk kez şuan siz bahsetmiş oluyorsunuz.  Siz dinden bahsetmişken Evrim Teorisini biraz daha farklı yönleriyle ilk olarak ortaya atan kişinin Darwin den çok önce inanan bir müslüman olan Fars (İranlı) Nasir el-Din Tüsi olduğunu hatırlatmak isterim.  

- Profesör sevinçle atıldı. Yoksa siz de bir müslüman mısınız? diye sordu. Evet cevabını almayı gönülden istiyordu. Çünkü öğrencinin sorularının temel sebebi anlaşılacak tribünlerin kanaatlerini de etkileyecek ibreyi profesörden tarafa çevirecek bir soruydu bu ve sorudaki bu amacı salonda idrak yeteneği yüksek herkes anlamıştı. 

-- Hayır dedi öğrenci. Ben uzak doğulu bir Budist'im. Ve almak istediğim  cevaplar dinle ve dini öğretilerle ilgili değildir. Bilimselliğin objektifliği ile ilgilidir.

5. sorum ise Evrim teorisinin dini dogmalar yüzünden reddedildiği düşüncesinde iseniz tersinin de doğru olduğuna inanıyor musunuz? Yani evrim teorisini savunan birisinin sadece ve sadece yaradılış düşüncesini reddetmek için bu düşünceyi savunduğunu düşünür müsünüz?

Sorular bu kendini çokça yetiştirmiş profesör için bile çok ağırdı. Resmen mat olmuştu artık verdiği cevaplar tatmin etmiyor kem kümden öteye gitmiyordu. 

-- Öğrenci ekledi. Eğer tersinin doğru olduğunu düşünmüyorsanız reddeden kişinin de sadece dini inançları kaygısıyla reddettiği düşüncesini savunmanız da bilimsel bir tutum olmaktan çıkmaz mı?

Üniversite'nin rektörü konuk profesörün içinde bulunduğu inanılmaz zor durumu atlatması için hamle yapmak zorunda idi ve öyle de oldu. 

Rektör Mikrofonu eline aldı: --- Sevgili öğrencimize çarpıcı soruları için teşekkür ederiz. Ayrıca konuk profesörümüze de verdiği yanıtlar için. Üzerinde konuşulan bu düşünce ve tartışmaları yeni değildir. Yüzyıllardır sürmekte olan bu tartışmanın kesin cevaplarını almak çok zor. Her düşünce başlı başına kendine ait kıymete sahip zaten aksi olmasaydı adı teori değil kanun olurdu. Öyle görülüyor ki teori çürümediğine göre karşı düşünce de sadece bir teoriden ibaret kalıyor.
Sayın Profesör Leowontin'e  bizi kırmayıp geldiği için tekrar teşekkürler.

(Alıntı değildir) Sansüre Hayır!


YORUMLAR

20 Kasım 2017, 15.23
Kısa ve oz
Dünyevi bütün bilgilere sahip te olsan cevap veremeyeceğim sorularla karşılaşabilirsin.
Bütün insanlara açılan bi kapı vardır. Bu kapıyı göremessen profesörlüğün basit kalır.
22 Kasım 2017, 21.01
Bu Darwin in teorisinin hala konuşuluyor olması bile çürütülemediğinin bir kanıtıdır. Hayır işin komik tarafı ise hala insanın yaratılışıyla ilgili Darwinin teorisinden başka bir bilimsel tez de olmayışıdır.

Şuna  katılmıyorum, dini olgularla red ediliyorsa, ozaman aynı şekilde dini çürütmek için ateistlerin desteklediği fikri de çok saçma. ozaman buna göre darwinde zaten ateistti :)

“En aykırı fikirleri savunduğum zamanlarda bile, Tanrının varlığını inkar edecek bir ateist olmadım” (John Fordyce’e mektubu, 7 Mayıs 1879)

İşin gerçeği: evrende Tanrının yarattığı hiçbirşey bilimin aksine çalışmaz herşeyin bilimsel bir açıklaması vardır bilimsel açıklaması olmayanlarda daha  bu teknolojiyle çözülemeyenlerdir.
Şimdi Tanrı insanı pat diye yaratacak, böyle birşeye bu devirde inanmak gerçeten tuhaf çünkü pat diye olan hiçbirşey yok. Herşey en ince ayrıntısına kadar tasarlanmış, hal böyleyken insanın yaradılışının bir tasarım ürünü olmadığını düşünmek asıl hakarettir..

Ayrıca daha ilk soru için Miller -Urey diye bir deney var, inorganik moleküllerden amino asit oluşumunu anlatan bu deney zaten ispat değilmi ? bunu Lewotinin bilmemiş olması fikri benim gözümde bu diyaloğu zaten yalanlamış oldu o yüzden gerçekliğine bu şekliyle pek inanamayacağım :)

3. Soruyla ilgili aşağıdaki basit bir makaleyi okumak bile yeterli olabilir.

http://evrimagaci.org/article/tr/duyular-2-gorme-gozun-evrimi-kusurlari-evrimsel-hatalar-ve-cok-daha-fazlasi

velasıl kelam evrim bukadar basite indirgenerek iki soruyla çürütülebilecek bir teori değildir. Günümüzde hala anti- tezi olmayan bir konudur. Hadi biri de başka bir bilimsel teori atabilsin bakalım...zor!

09 Aralık 2017, 01.55
En azından aynı fikirde olduğumuz şeyler var  cAdı.  Evrim teorisiyle ilgili karşı çıkışımın dini öğretilerle bir ilgisi yok. Savununun veya karşı çıkışın bununla ilgili olması gerekmiyor.

'Şimdi Tanrı insanı pat diye yaratacak, böyle birşeye bu devirde inanmak gerçeten tuhaf çünkü pat diye olan hiçbirşey yok. '  Bu cümlenizdeki tespit çok güzel bunun üzerine bir çok defa düşünmüşümdür. Gerçekten değindiğiniz şey güzel ama burada insan aklını kurcalayan bir şey var. İlk yaratılan şeyin (canlı ya da cansız) tek bir nesne olduğunu farzedersek bunun pat diye varolması gerekiyor sanki. Yani ağacı oluşturan şeyin tohum olduğunu ve bunun bir süreç gerektirdiğini düşünecek olursak yaratılacak olan varlığın da tohum olduğunu varsayarsak o zaman bu tohum pat diye varolmalı gibi görünüyor.  Ondan sonraki süreçte birbirine bağlı olarak gelişme düşünülebilir tabii ki. 

 Bilimselliği hiç bir grup hiç bir kitle hiç bir birey tekeli altına alamaz.  Tanrıya inanmıyorum o zaman sonuna kadar entellektüelim sonuna kadar objektif ve bilimsel düşünüyorum diktesine gelmeyecek kadar kendimi yetiştirdiğime inanıyorum.  Pasteur ün mikro organizmalarla ilgili çalışmaları ve nedensiz varolmayla ilgili bilimsel tespitlerine katılıyorum. Buna benzer bir çok bilim adamının tespitlerini araştırmalarını defalarca okudum. Herhangi bir gölde ortaya çıkan balıkların çeşitli akıntılar olmadan oraya gelemeyeceğiyle ilgili yapılan deneyleri ve buna benzer bilimsel makaleleri defalarca okudum. Yüzde yüz izole edilmiş bir ortamda kesinlikle bir canlı ortaya çıkmadığını tamamen sterilize edilmiş bir yerde hava girişi bile yoksa orada bir mikro organizma bile ortaya çıkmadığını biliyoruz. Bunlara benzer bir çok dayanağa sahip fikirler ve bilimsel veriler varken sadece fantastik ve çekici geldiği için bir teoriye boyun eğmenin çok akıllıca olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Bu karşı çıkışın materyalist felsefeye olan düşmanlıkla ilgisi yok. Yani bu ideolojik bir bakış açısı değildir. Akılcı bulmuyorum. Tesadüfen birleşen hayat görüşümün en ufak etkisi olmadığına dair sizi temin ederim.

Bununla birlikte yorumunuzdan inanılmaz keyif aldım. Düşüncemle örtüşsün ya da örtüşmesin fikirlerine  güzel dayanaklar getiren insanlarla konuşmayı çok seviyorum. Çok teşekkürler.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın