Selam Karşı Cinsim/Sana Bir Mektup Yazdım/Okur Musun?
02 Ocak 2018, 05.43 A- A+Senden küçük bir kız kardeşin, ablan ya da küçük bir kızın olmamış olabilir. Şu dünya yüzünde hiçbir kadına aidiyet hissetmemiş, hiçbirine değer vermemiş ve sevmemiş de olabilirsin. Ama seni bu hayata bağlayan bir kadın olmadığını düşünüp yanılma. O, seni doğuranı hatırla. Dünyanın en kötü annesi olmuş olsa da hatırla. Seni doğurup bir daha yüzünü görmek istememiş olsa dahi hatırla. Bir çocuk doğurmak hiç kolay iş değil. Senin, onun bedenindeki dokuz aylık mevcudiyeti; onun, seni taşımak için geçirdiği o zorlu dokuz aylık mecburiyeti... Doğururken çektiği acıyı, eziyeti... Hatırla olur mu...
Ben bir kadınım
Ve seni, ben doğurdum
Unutma!
Senin bana verdiğin, ancak benimle hayat bulabiliyor. Sen; sende olanı, dünyaya ve benim bedenime bırakıp gidebilirsin, arkana bakmasan da olur. Çünkü seninle gelecek hiçbir şey kalmayacak o andan sonra, tek başına yürüyüp gideceksin. Ama ben öyle değilim. Bu dünyaya gelmek isteyen bir bebeğin annesi olabilirim her an. Ve bu benim vücudumda, benimle yekpare olacak. Farkı anlayabiliyor musun? Bir babanın, çocuğundan haberi bile olmaması mümkün; ama bir annenin, dünyaya getirdiği bir bebeğin varlığından habersiz olabilmesi imkansız. Bu yüzden "ana" ibaresi koyuyorlar toprağa, tabiata; doğurduğuyla arasında kopmaz bir bağ olduğu için... Bunun nasıl kutsal bir yük olduğunu kavrayabiliyor musun? Diğer her türlü şeyi bir yana bırak, sadece bana bahşedilen bu kutsal yük için saygı duyamaz mısın bana? Dilediğinde sevip okşayıp; dilediğinde sövüp dövebileceğin, itip kakabileceğin nesnel bir hiçliğe mahkum etmesen beni keşke. Etme olmaz mı...
Duyguları gibi, bedeni de narin bir varlığım ben. Sen bana vurduğunda, sana karşılık veremiyorum. Karşılık verebilecek gücüm olsa vurur muyum, onu da bilmiyorum açıkçası. Benim içimde seninki gibi bir şiddet duygusu yok çünkü. Allah yaratırken bunu benim içime koymamış. Canım yanıyor, seninkinden daha hassas bir bedenim olduğundan da morarıyor, kızarıyor, kanıyor her yanım. Keşke vurmasan bana, dövmesen, döve döve öldürmesen... İstemiyorsan bırak gideyim ama yaşamama izin ver lütfen olur mu...
Allah, beni senden daha güzel bir varlık olarak yaratmış Ve sana öyle bir zaaf vermiş ki bana karşı koyamamam için, işin zor biliyorum. Ama bunu başarman gerekiyor, bu senin tekamülün, anlıyor musun? Bende cezbedici bulduğun şey, seni çığrından çıkarmak için ürettiğim bir silah değil. Eteğimin kıvrımından gördüğün bacağım, bluzumun dekoltesi... Doğam bu benim, güzel görünmek istediğim için beni neden suçluyorsun? Senin zaaflarından ben sorumlu değilim ki. Ve ben, kendimi değiştirmeyeceğim. Değişmesi ve dönüşmesi gereken sensin. Bana "insan" olarak bakamaz mısın "kadın" olduğumu görmeden önce; insanlığından çıkmadan "erkek" olmayı başaramaz mısın?
Ve evet... Diğer başka şeylerin yanı sıra, senin ilgini çekmek istiyor da olabilirim bu güzel görünme telaşımda. Fakat bu "sen" diye söz ettiğim çoğulluk hali, 1'den çok kişiyi içermiyor ki. Ancak benim iznimle, o çoklukta kendini yalnız hissedebilir ve bir şeyleri kendine hak görebilirsin. Ancak o zaman, bana istediğin gibi fütursuzca bakabilir ve dokunabilirsin. Elbette gözlerini bağlayacak değilsin, bakacaksın tabii. Ama erdem gözünü kapattığında, o dış dünyaya açılan göz, seni kötü biri haline getiriyor. Ben; sana sunulan, istediğin gibi bakabileceğin bir resim, meyve kasasından mıncıklayıp yoklayarak alıp ısırık atabileceğin bir meyve değilim ki.
Ne, o feminist özgür kadın zırvalığı; ne, ağlak mağdur kadın edebiyatı nağmesi; ne de kadın ruhundan gram anlamayan filozofların betimlediği bir varlık değilim ben. Aşktan, kadından ve kadınlıktan anlamayanlar seslerini kesmez; ama sen, onların dediklerine kulaklarını kapa. Eğer seviyorsam seni, tabii ki sana ait olacağım. Ve elbette, senin için yaratıldığımı da biliyorum; ama sen de benim için yaratıldığını bilmelisin. Gönüllü ve karşılıklı bir aidiyet olmadıktan sonra "biz" olamanın ne kıymeti var. Ben seni seviyor ve istiyorsam; bile isteye ve zevkle girerim onların zül gördükleri ait olma hapishanesine. İşte ben, seni böyle şartsız-şurtsuz, hesapsız kitapsız severim. Sen de beni böyle sev, olmaz mı...
Eğer bir gün beni sevmekten vazgeçersen, gidebilirsin. Söz veriyorum; seni öldürmeyeceğim. Beni, beni sevmeyen biriyle yaşamak zorunda bırakmadığın için teşekkür etmeliyim çünkü sana. Kimse, kimsenin sahibi değil bu hayatta; kimse, kimseye ebedi bir sevgi sözü veremez. Bir gün, ben de seni sevmekten vazgeçersem; vurma, dövme, öldürme beni olmaz mı, bırak gideyim. Bana dünyayı dar, mezarı erken; kendine de zindanı mekan etme.
Senin çocuk tabiatını anlıyorum, bir noktaya kadar tolere de edebiliyorum. Ama keşke abartmasan. Bir kadının senden hoşlanıp hoşlanmadığını anlayabilecek kadar büyümüş olman gerek. Kendini öyle hissetmiyorsan gelişmelisin, o vakte kadar da kadınlardan uzak durmalısın. Sevdiğin biri; hiç sevmediğin bir yemeği, sürekli boğazından aşağı boca etmeye çalışsa ne hissederdin? Bir süre sonra tiksinti yaratmaz mıydı bu sende? Öyle düşün... Ben sana "arkadaşım" diyorken; sen, arkama geçmeye çalışmamalısın. Kazanacağın hiçbir şey olmadığını bile bile; sana, benden "sevgili" olmayacağını göre göre; neden sonunda ışık görmediğin bir tünele girip benim arkadaşlığımı da kaybetmeyi göze alasın ki... Yapma! Ben, senin olmadan da senin için değerli olabilirim.
Senden daha gelişkin bir sevme yeteneğim var benim, hislerimi daha yoğun yaşıyorum. Senin için durum farklı, biliyorum. Beni deli gibi severken de bir başkasıyla olabilir ve bundan da büyük bir zevk alabilirsin. Yaradılışın böyle. Ama bana istemediğim biri dokunursa kaldıramam ki ben. Dokunmanın kırk bin türlü hali var. Tek bir haddini aşan hoyrat bakış bile benim için mide bulandırıcı olabiliyor bazen; o an, görünmez olup nokta gibi kalmak istiyorum olduğum yerde. Ki bedenimin üzerinde içgüdüyle devinen, vahşi bir yaratığın bende nasıl bir etki yaratabileceğini, nasıl izler bırakabileceğini düşün. Düşünebileceğini pek sanmıyorum ama bir dene. Yalnız sevdiğime açacağım bir gül bahçem var benim. Gerisi bana zül, anlamıyor musun? Neden zalim olmakta bu kadar ısrar ediyorsun? Taciz etme beni, tecavüz etme! Olmaz mı!
Mektubumu okudun sevgili karşı cinsim
*Belki, bu yazdığım durumlardan birinin kötü yürekli kahramanısın ve olmaya da devam ediyorsun. Eğer ediyorsan; bir sonrakinde elin, dilin, aklın kötüye gittiğinde, şu okuduğuna eminim pişman olduğun yazıyı hatırla. Yapma! Olmaz mı... Yapma!
**Belki, erkekten ziyade insansın. Hayatının hiçbir noktasında bana, istemediğim bir şeyi yapmadın ve umarım bundan sonra da yapmayacaksın. Bu mektubu okuyunca hissettiğin o mahcubiyet hissi var ya hani; üstelik hiç de hak etmediğin... Sadece, o ucubelerle "erkek" üst başlığında birleşiyor olmandan kaynaklı duyduğun... İşte ben buna üzülüyorum. Sen ucube değilsin, onların yaptıklarından da sen sorumlu değilsin. Fakat ne desem, o cisimleşmiş mahcubiyeti göreceğim satırlarında.
Sen, bir kadınla bu manada hiç savaşmadın ve bir erkekle hiç sevişmedin. Benim dipteki acımı da doruktaki hazzımı da bilemezsin; tıpkı benim de sana ait olanları bilemeyeceğim gibi... Yaşayarak deneyimlemediğin ama duyduğunda sende tiksinti uyandıran şeyleri, beni desteklemek adına yazarken, biliyorsun sen de empati yapamayacağını, cümlelerinin güdük kalacağını. İyi niyetinden eminim ama yazma lütfen. Kahramanım olmana gerek yok ki, hayatındaki kadınların kahramanı ol yeter. Zaten şimdi ne yazsan, işyerinde çıkan sıradan tabldot etkisi yaratacak bende.
Öyle* veya böyle**;
Bu mektup sadece beni anlaman için yazıldı.
Başka bir şey yapmana gerek yok.
Sadece anla.
Ben bir kadınım
Ve seni, ben doğurdum
Unutma!
https://www.youtube.com/watch?v=v_sgrUxCCzM
YORUMLAR
Keske bu yaziyi tüm ulasim araclarina, okullara, reklam panolarina assalar ve cezasi korkunc derecede olsa.
Maalesef üzülerek yazini begenmek istemesemde begeniyorum KARSI CİNSİM.
Tengri ve Blue; sevgili karşı cinslerim, size, söz dinlememiş olmanız nedeniyle teessüflerimi iletiyorum.p Şaka bir yana, ikiniz de çok yerinde yorumlar yapmışsınız, teşekkürler Realist bir defa görüşleriniz. Hiç hikaye anlatmamakta. Diyorsunuz ki: "Olan budur ve olmaya devam edecektir" Bunun çözümü, tesellisi filan yok. İşte ne yapalım, ben de bir umut yazdım elimden geldiğince. Belki birinin yüreğine, vicdanına dokunur, bir faydası olur.
Tengri; sen, sallandıralım üçünü beşini, bak bir daha oluyor mu, moduna girsen de biliyorsun bir şey değişmeyecek. Yok değişecekse; ben de tombalaktan istiyorum! :) Konuyu deşmek, konuşmak vs. de istemiyorum açıkçası. Bana kalsa yaradılışı da aklayıp; kapitalizme sövgüyle bağlarım bu işi. Ama yazının doğasını bozmayayım, susayım. :)
Blue_Parrot; bir "anlıyorum" deme hakkın vardı sakallı olan blogdan .pp Çok güzel kullanmışsın bu hakkı :) Güzel de bağlamışsın. İyi niyetler, umutlar, temenniler filan, artık ikinci bir dünyaya kalacak. Halihazırda böyle bir dünya yok çünkü. Anlaştık şimdilik :)
! Mia, !BEYYA&, ! DeNİZ; okumuş, duygularımı paylaşmışsınız. Teşekkür ediyorum güzel sözleriniz ve yorumlarınız için