Bulanık...
10 Ocak 2018, 09.23 A- A+Şiddetle eleştirdiğimiz konuları veya savunduğumuz değerleri, hayatımıza güncellemeye gelince yaya kalıyor, göz ardı ediyoruz. Neden biliyor musunuz: İşimize gelmiyor. Hep laftayız lafta... Konuşurken büyük harflerle konuşup onu, bunu eleştiriyor; kendi hayatımızda bu eleştirdiğimizi, küçük harfler ve mikroskobik hesaplar eşliğinde tıpatıp yapıyoruz. Her konuda geçerli bu; siyasi görüşümüz, hayata bakışımız, sosyal yaşantımız, iş hayatımız vs. Ve en kötüsü; farkında olmuyoruz çoğu zaman. Aynaya bakmayı biliyorsak ne ala, eğer değişmiyorsak, pisliğimizde boğulabiliriz o vakit.
Siz de şaşırıyor musunuz mesela;
Empatimiz, merhametimiz bile şerh içeriyor. Filistinli çocuğun gözü bağlı fotoğrafını görüp üzülüyoruz. Üzülmekle de yetinmeyip saydırıyoruz "orantısız güç vs." diyerek buna sebebiyet verenlere. Ahh ne yazık! Kendi ülkemizde orantısız güç yüzünden alınan canları unutuyoruz. Kim sebep olmuştur, onu da hatırlayamıyoruz. Her türlü şeyi ayırıyoruz; ölüleri, dirileri, mazlumları, zalimleri... Her şeyi ama her şeyi ayırıyoruz işimize gelene göre. Empatinin ve merhametin, doğrunun ve yanlışın, adaletin ve adil olmayanın, iyinin ve kötünün tespiti hep şerhli. O şerhin tamamını da ÖZÇIKAR oluşturuyor. Ne fena değil mi...
Sen, bu zulme uğrayanların hepsine eşzamanlı olarak üzülüyor musun kardeşim? Hitler'in Yahudileri katletmesine öfke duyup; aynı zamanda da siyonizmin dünyayı yangın yerine çevirmesine nefret duyuyor musun eşzamanlı olarak? Zalim olanı zalim ilan ederken; çıkarına, ideolojine, dünya görüşüne ters olmayanı, sakın ha! aklamıyorsun değil mi? Tüm dünya için adalet isterken, kendi ekseninde olanlara da adil oluyorsun sonra... Hah işte bunlar senin samimiyetinin göstergesi, samimiyetin yoksa inandırıcılığın da yok. Bitiksin. Kimse hikaye anlatmasın.
Ama anlatıyorlar. Şaşırıyor musunuz bu olan bitenlere benim gibi?
Mesela; siz de bunaldınız mı;
Giderek içimize yerleşen sahtelikten ve bunun adını da "iyilik" koyma aldatmacasından? Ötekinin, berikinin onayını alacağım, kendimi sevdireceğim, popüler olacağım, diye kendi kişiliğini satan özsatıcılardan... Siz de benim kadar sıkıldınız mı? "Pış" diyenin pış pış'layıcısıyız. Samimiyetsizliğin dibine vurduk, yapaylığın içinden geçtik. Siz de benim kadar bıktınız mı bundan?
Esasında balık gibi bakan bir göze sahipken, photoshop marifetiyle gözlere yerleşen sahte ışıltıdan... Olmayanı var gibi gösteren bir programı, bırakın fotoğrafı, hayatına yerleştiren ve bu yalancı görüntüyü kendi varoluşuna dahil eden, kendini de buna inandıran insanlardan... Siz de sıkıldınız mı?
Sadece çoğunluk oldukları veya hasbelkader bir güce sahip oldukları için geliştirdikleri yapay özgüvenleriyle; altı boş, içi kof, bilgi yoksunu, akıl yoksunlarının, cüretkar ve küstah "hödö hödö"lemerini görünce mesela... Benim kadar mideniz bulanıyor mu sizin de?
Defalarca aynı şeyi, yine aynı şekilde söyleyen; üzerine tek bir şey koyamayan, tek bir yenilik yaratamayan ve bu söylediğiyle de övünen; kendini, dünyanın yedi harikasından biri sayan Jako papağanı kılıklı taklitçi insanlardan bıkıntı ve sıkıntı gelmedi mi size de benim gibi?
Sıradanlığı normallik addedip; farklı olanı dışlamaya çalışan, anlamayan, anlamaya çalışmayan ve hiçbir zaman da anlamayacak olan insan kalabalıkları yormuyor mu sizi de?
Ve kirlenmiş hissediyor musunuz siz de benim gibi? Sosyal bir varlık olmanın getirdiği mecburi muhatap oluşların, ilişkilerin; üzerinize bulaşmışlığından, üzerinize sıçramışlığından?
En önemlisi; benim gibi, siz de korkuyor musunuz, bir gün gelip onlar gibi olmaktan?
----------------------------------------------------
Akarsuydum, halden hale büründüm
Cahilin gözünde, nokta gibi göründüm
Derya idim, damlalara bölündüm
Çok bulandım, süzemedim ben beni
Aşık Veysel
YORUMLAR
Blue; bir de dövseydin :) Bana kalsa yazacağım çiçek, böcek, deniz, kum da işte; çok fazla dürtülünce sağdan soldan kafam bozuluyor, elimden kaçıyor bu tip yazılar da. Dünyanın bir sonraki oluşunda, küp şeklinde olmasını dileyebilirim .p Ben, 10. köyün kadrolu sakiniyim. Çomakçı, kibirli vs. vız gelir tırıs gider .p Bu ikisini ayırabilen nadir insanlardan olduğunu da belirteyim. Her ikisi de ortak özellikler taşır, her ikisi de 10. köy sakinlerindendir ama dertleri başkadır. Müthiş bir gözlem ve tahlil yeteneği var sende. Söz ettiğin yazımı okumuş olmana hem şaşırdım, hem de mutluluk duydum. Çok hem de...
!Mia; üzerine koymuşsunuz yazının. Hem görüşlerinizle, hem Aşık Veysel paylaşımınızla... Aşık Veysel gibi ozanlar "zamansız" oluyor. Tarihin her dönemine, her devre hitap ediyor. Allah'ın seçtiği kullar bence onlar, ayrıcalıklılar. Paylaştığınız dizeleri büyük bir dikkatle ve zevkle okudum. Ne kadar da yerinde olmuş. Teşekkür ediyorum.
Tiagmo; bu defa sansüre takılmamış olmanız ne hoş :) Yazının tamamını özetleyen bir yorum yapmışsınız. Açıklık ve samimiyet, bence insan olmanın ilk adımı, benim nazarımda böyle. "İdealinle yaşa" bir dilek cümlesiyse eğer, aldığım en güzel dilek cümlelerinden biri bu. Aldım, kabul ettim, teşekkür ettim.
İşte hançer, işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.
Pir Sultan Abdal
cezbe emeğine sağlık çok güzel bir yazı. ben hiç korkmuyorum onlar gibi olmaktan.
!DeNİZ; ben fısıldamışım, sizler de yorumlarınızla ses olmuşsunuz. Yazının altından ses geliyor duyuyor musunuz? :) Hem de gayet makamlı okuyan sesler... Anlaşılmak dünyanın en güzel şeyi. Benim gibi umudunu kaybetmiş kronik bir karamsarı bile umutlandırıyor bu birlikte var ettiğimiz ses. Teşekkür ediyorum güzel sözleriniz ve yorumunuz için