1. Madde
Gereksiz. Zaman çok değerli ama birçok insan vakit geçirememekten yakınır.
2. Madde
Mantıklı. Bazı ufak tefek kelimeler bilgi içerebilir.
3. Madde
Yapılması gereken işemek oldu bitti. Koçum bee
İnsanın hayat hikayesi 40 50 100 sayfa olabilir. Zamana alınması gereken bilgileri alın. Boş bilgi gerekli bilginin yerini beyinde işgal eder.
Zamanda, gerekli bilgide çok kıymetli. Hızımı kesmeyin. Nirvana çok uzak
Ahhahahaha işte budur! Haklısınız Tiagmo, anlıyorum sizi. Bu milletin hızını kesmeyin kardeşim ya! Nirvanaya ulaşacağız!!
Nedir misal; kahvaltıda bu ara zeytin yiyemiyorum. Yiyorsam da çekirdeğiyle yutuyorum. Peki ama niçindi böyle yapıyorum??? Bize niye zeytini çekirdeğiyle yutturuyorlar aga
Bunun bir evveliyatı olmalı. Ama yok, hatırlamıyoruz. Hafızalarımızı çekirdeğiyle yedirmişiz paşa ya! Ha hamsii, ha biz :) Yoksa zeytini kim sevmez netekim.
Ben pek içki içip sarhoş olmayı sevmiyorum. Hafif kafa güzelliği iyidir yalnız. Bu sıralar çokça yardımı oluyor. Sonra harmandalı var; çak bi harmandalı, şöyle iki dön güzel kardeşim. Yok, olmaz, o çok domestik, dersen; bachata filan, sıklaşmalar, sıkı-fıkılaşmalar vs. takıl. Aşk meşk işleri, hormonal patlamalar, çiftleşmeler şudur budur... Başka türlü olmuyor.
Tutmayın beni, üçüncü göz açıldı! Siz de açılın!
Bildiğim kadarıyla zeytin çekirdeği bağırsakları temizler, bilimsel araştırma yapmadım.
Atalarına göre yaşamak işin kolay kısmı Doğrulara göre yaşamak ta işin tapa kısmıdır.
Tapayı gören de a bu böyle olmalı, şöyle olmalı diye kendince yorum katıyo.
Sen kimsin yorum katıyon. Tapa yemiyo de de haddini bil.
Genele konuştum şahıs yok...
Aha da buyrun bakalım, zeytin çekirdeği sevenler var. Faidelerinden söz ediyorlar. :) Hamsilerden ve patateslerden çok özür dilerim .ppppp
Sizin ne yazdığınız belli değil güzel kardeşim. Her zaman aynı toleransta olamıyorum ben. Çok merhametin maraz doğurduğu ortada. Hani diyeceğim ki; benim yazıların altına yorum yapmayın. Ama özgürlük yanlısı bir insanım, hem desem de nafile sanki :) Bu durumda şunu rica edeyim; ben nasıl edepten ayrılmıyorsam yazarken, siz de ayrılmayın. Bu ikinci görüşüm aynı kelimeyi, aynı şekilde kullanmışsınız. Bir başka arkadaşın yazısının altında da görmüştüm. "Yemiyorsa" nedir yani? Sen kime had bildiriyorsun ayrıca? Fikir yok ama zikrin maşallahı var. Bir de avamlık eklenince tam oluyor. Yenilenin nasıl kolay hazmedildiğinin ve nasıl kolay çıkarılabildiğinin cevabı çok net bende de yazmıyorum. Bana yakışmaz. Bol zeytin çekirdekli günler.
Memleketin birinde adı Kaygısız'a çıkmış bir adam yaşarmış. Adam hiçbir şeyi kendine dert etmez, sıkıntı olabilecek şeyleri görmez, gördüklerini de önemsemezmiş.Bu Kaygısız'ın bir de oğlu varmış. Bu oğul; haşarı, ne dediğini bilmeyen, çevresindekilere olur olmaz sataşan enteresan biri imiş. Kaygısız'ın yan evde oturan komşusu, adamı bu haşarı velet hakkında sürekli uyarırmış. Ama adam hiç oralı olmaz, kendisini uyaran komşusunu da ''Dert etme be komşu, çocuktur olur böyle şeyler'' der geçiştirirmiş. Nihayetinde komşusu, Kaygısız'ın kaygısızlığından çocuğun haşarılıklarından daha fazla sıkıldığından olacak, adamı uyarmaya bir son vermiş. O haşarı çocuk da bu serbest ortamda günden güne büyümüş, gelişmiş ve serpilmiş. Gün gelmiş askerlik çağına ulaşmış. Adet olduğu üzere de davul zurna eşliğinde vatani görevine uğurlanmış.Ancak, haşarı genç askere gidişinin üzerinden pek az bir zaman geçtikten sonra, kucağında bir bebekle çıkagelmiş. Evine girer girmez de bu çocuğu ''Torunun...'' diyerek babasının kucağına bırakıvermiş. Kaygısız oğlu hakkında belki de ilk kez kaygılanmış. Adam oğluna; '' Bu bebek de nereden çıktı, annesi kim, sen askere gideli daha 6 ay oldu olmadı, babasının sen olduğundan emin misin?'' diye ardı arkası gelmeyen bir yığın soru sorarak çıkışmış olsa da, cevap alabilene aşk olsun. Nihayetinde hem sorduğu soruların ağırlığı hem de yanıtsız kalışı yüzünden sabrı taşmış ve kapıyı çarparak evden çıkmış. Bir türlü rahatlayamadığını fark edince de, bir koşu komşusunun kapısına dayanmış. Kaygısız kapıyı açan ve kendisini ilk defa kaygılı ve küplere binmiş şekilde gördüğü için şaşıran komşusuna olan biteni anlatmış ve ''Söyle şimdi komşu, bu olacak iş mi?'' diye sormuş. Bu soruyu duyan komşusu önce biraz gülümsemiş, sonra bir elini Kaygısız'ın omuzuna koyup ''Dert etme be komşu, gençtir, olur böyle şeyler.'' demiş. ;)
Bu arada Cezbe hanım, otobiyografi, zeytin çekirdeği, yutma, sindirme, hatta çıkarma işleri bile tamam da, bu işlerin nasıl kolay olabileceği kısmı biraz muallakta kalmış...:)
Cezbe sana yazık olacak... bence sen bi artık şöyle bir hafta falan hava al, bunlar peşini bırakmayacak... baksana hepsi saldır Galatasaray modunda :))) bunlar bişey değilde akşama Parisimmm Paris Saint Germain ne yapacak Real karşısında...
Tamam Bay BLue :) haklısınız ne deseniz. Hak ettim ben. Ve fakat hep kötek hep kötek üzülüyorum ama .p Yine de teşekkür ederim tabii
Muallak olan kısımlara gelince; ısrar ettin madem yazayım ama bu gol olur şimdi :) Basit esasında; önce kendini bilmek gerek, objektif olabilmek... Akıl her türlü gerek tabii yazmaya da hacet yoktu aslında. Bu biyografi içindi, görüldüğü gibi gayet basit. Zeytin çekirdeğinde durum biraz değişiyor, biyolojiye giriyoruz. Zeytin çekirdeğini ve dahi hiç yutulmayacak olan şeyleri, direktif doğrultusunda yutan ve bunun pek faydalı olduğunu da dile getirenlerin sindirim sistemlerini incelemek gerekir. Bilindiği gibi sindirim ağızda başlar ve anüste noktalanır. Ne bulursa yalayıp yutan insanların organlarında deformasyon olması ve genişlemesi kaçınılmaz olur. Neredeyse başlangıç ve bitiş noktasındaki organlar dışındaki tüm organlar işlevsiz hale gelir bu durumda. Tüketilen gıdanın, alınmasıyla beraber çıkarılması bir olur. Basitliği bu. Umarım güzel güzel ifade edebilmişimdir, daha fazlasına dilimi döndürmeyeyim şimdi :)
Patrot süper bi konu anlattın. Allah razı olsun. Bu memlekette ki insanların %80 böyle bir hayat yaşıyo. Sonra bir başkasının oğlu yada kızının canı yanıyo. Vur patlasın çal oynasın. Birinin canı yandıda ben duyarsızsam bana mal diyebilirsiniz.
Şeytanın avukatında nediyo. ' kibir en sevdiğim günah'...
Cezbe güzel hikayeler yazıyor birazda erkek dilinden yazsın. Kendim cezbe gibi becerebilsem kendim yazarım. Bide bayan diliyle yazsın. Ha Yemek Meselesine Gelince Yediklerin Boğazdan Geçenlerdir. Boğazdan Geçmeyenler Yemek Değil Eğlencedir, Sakız Gibi
Yapmayın Bayan Cezbe, bunların hangisi kötek, bunların hepsi birer övgü. ''Yine de teşekkür ederim'' de nedir Ya Hu.''Ayı yavrusunu severken öldürürmüş'' derler ya hani, belki biraz öyle oluyor. Ama siz de iyi bilirsiniz ki, elden çok şey de gelmez. Çünkü kimse doğasının dışına çıkamaz...;)tiagmo, cansın sen can. Hem cansın, hem reyiz, hem de başgan. Helal sana bu yollar, dosdoğru kaptır git, dur durak yokuş dinleme...;)Ben yanılmışım Bayan Cezbe, özür dilerim. Siz haklı imişsiniz. Aptal'a, Abdal'ın cebindeki pusulayla istikamet verilemez, menzilinden sual de edilemezmiş. Eski Cezbe ol sen de, kızma...;)su_damlası79 hanım hoşgeldiniz. Ama yanlış kapıdan girdiniz. ''Bunlar, şunlar, onlar'' hemen göze batıyorlar be kardeşim. 1 kişi tamam da, 2 kişi ağır gelir yav. Sen bişey değilsin de, kontenjan dolu annatabiliyo muyum...
Yorum onay bekliyor tamam da, satır başları neden yok sayıldı. Yorum yine arap saçı gibi çıkacak. Yahu zaten anlatamıyoruz, bir de üstüne böyle olunca. Ne ise bakalım..:)
Blue ben çok blog yazdım kabul olmadı. Bide sendene yorumlaşalım ikimizde bak sohbet nası oluyo ağızları açık kalsın.
Şundan emin ol ki tiagmo kardeş; biz yorumlaşırsak! milletin ağzı kesinlikle açık kalır...;)
Olay nereye gitmişti
:) Ne olur siz yorumlaşmayın Blue, ben ağzımı halen kapatamadım çünkü .d Ayrıca ben seni anlıyorum, doğanı da seviyorum, yok mesele yani, takılıyorum sana :) Sudamlası79 sizin ne dediğinizi çözemedim, yanlış anlamışsınız ama iyi niyetlisiniz sanırım :) Bir de hitabı düzeltseniz süper olacak :) İnsanlara "bu" demek ne ayıp şey auvv :)
YORUMLAR
Nedir misal; kahvaltıda bu ara zeytin yiyemiyorum. Yiyorsam da çekirdeğiyle yutuyorum. Peki ama niçindi böyle yapıyorum??? Bize niye zeytini çekirdeğiyle yutturuyorlar aga Bunun bir evveliyatı olmalı. Ama yok, hatırlamıyoruz. Hafızalarımızı çekirdeğiyle yedirmişiz paşa ya! Ha hamsii, ha biz :) Yoksa zeytini kim sevmez netekim.
Ben pek içki içip sarhoş olmayı sevmiyorum. Hafif kafa güzelliği iyidir yalnız. Bu sıralar çokça yardımı oluyor. Sonra harmandalı var; çak bi harmandalı, şöyle iki dön güzel kardeşim. Yok, olmaz, o çok domestik, dersen; bachata filan, sıklaşmalar, sıkı-fıkılaşmalar vs. takıl. Aşk meşk işleri, hormonal patlamalar, çiftleşmeler şudur budur... Başka türlü olmuyor.
Tutmayın beni, üçüncü göz açıldı! Siz de açılın!
Sizin ne yazdığınız belli değil güzel kardeşim. Her zaman aynı toleransta olamıyorum ben. Çok merhametin maraz doğurduğu ortada. Hani diyeceğim ki; benim yazıların altına yorum yapmayın. Ama özgürlük yanlısı bir insanım, hem desem de nafile sanki :) Bu durumda şunu rica edeyim; ben nasıl edepten ayrılmıyorsam yazarken, siz de ayrılmayın. Bu ikinci görüşüm aynı kelimeyi, aynı şekilde kullanmışsınız. Bir başka arkadaşın yazısının altında da görmüştüm. "Yemiyorsa" nedir yani? Sen kime had bildiriyorsun ayrıca? Fikir yok ama zikrin maşallahı var. Bir de avamlık eklenince tam oluyor. Yenilenin nasıl kolay hazmedildiğinin ve nasıl kolay çıkarılabildiğinin cevabı çok net bende de yazmıyorum. Bana yakışmaz. Bol zeytin çekirdekli günler.
Bu arada Cezbe hanım, otobiyografi, zeytin çekirdeği, yutma, sindirme, hatta çıkarma işleri bile tamam da, bu işlerin nasıl kolay olabileceği kısmı biraz muallakta kalmış...:)
Muallak olan kısımlara gelince; ısrar ettin madem yazayım ama bu gol olur şimdi :) Basit esasında; önce kendini bilmek gerek, objektif olabilmek... Akıl her türlü gerek tabii yazmaya da hacet yoktu aslında. Bu biyografi içindi, görüldüğü gibi gayet basit. Zeytin çekirdeğinde durum biraz değişiyor, biyolojiye giriyoruz. Zeytin çekirdeğini ve dahi hiç yutulmayacak olan şeyleri, direktif doğrultusunda yutan ve bunun pek faydalı olduğunu da dile getirenlerin sindirim sistemlerini incelemek gerekir. Bilindiği gibi sindirim ağızda başlar ve anüste noktalanır. Ne bulursa yalayıp yutan insanların organlarında deformasyon olması ve genişlemesi kaçınılmaz olur. Neredeyse başlangıç ve bitiş noktasındaki organlar dışındaki tüm organlar işlevsiz hale gelir bu durumda. Tüketilen gıdanın, alınmasıyla beraber çıkarılması bir olur. Basitliği bu. Umarım güzel güzel ifade edebilmişimdir, daha fazlasına dilimi döndürmeyeyim şimdi :)