gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Kaliteli Aşk...

13 Şubat 2018, 17.51
A- A+

Sevgiyi ve aşkı savaşa tercih ederek, savaş için sevmeyi ve evlendirmeyi yasaklayan, sevenleri cezalandıran bir tiranla başlayan acıklı bir aşk hikâyesidir sevgililer günü... 

Tarihçesi Roma Katolik Kilisesine kadar gidiyor ve seven gençleri gizli gizli evlendiren Valentine isimli bir din adamını ölüm gününü anmak üzere kurgulanan bir bayram gününden kaynaklanıyor. Bu sebebten  sevgililer günü olarak kabul edilen 14 Şubat bir çok avrupa ülkesinde Aziz Valentin günü olarakta kutlanılıyor.

Çoğumuz sevginin sadece bir “duygu” olduğunu sanırız. Halbuki sevgi iyi niyetin içsel gerçeğidir. Sevgi duygudan ziyade bir mevcudiyet biçimidir. Evet, sevgiyi göstermek ve paylaşmak kişisel bir tercihtir. Sevgi İyi şeylerin olmasını isteme iradesidir; asıl ve çok derinlerdeki benliğimizin özüdür. Sevgi demek; sevgililerin birbirlerini şartsız koşulsuz kabul etmeleri demek değilmidir? tam güven varsa, saygı duyuluyorsa, hassasiyetlere dikkat ediliyorsa, karşılıklı takdir varsa, şefkat gösteriliyorsa ve en önemlisi sevgiliye özgürlük tanınıyorsa bu bir sevgidir. Hemde sevginin olgunlaşmış biçimidir.  
(Ama özgürlüğünde sınırı vardır. sınır sevgilinin çizgisini aşmamaktır, çizgi ise onun rahatsızlıklarıdır.) 

Sevgi bağlılık, yakınlık, tutku ve samimiyetten beslenir. Yukarıdaki 7 temel niteliğin bağlamı budur. Bu bağlığın en güzel bir şekilde gösterildiği gün ise14 Şubat’dır. 14 Şubat gününü kutlarken bile ne yazık ki sevmeyi, sevilmeyi, âşık olmayı, beceremediğimizin farkında bile olamıyoruz. Maalesef az üretip çok tüketmeyi alışkanlık haline getiren toplumumuzda, sevgililer günü'nü de, sevgiyi yürekten yaşayamadığımız ama bu günü ekonomiye canlılık getiren bir etkinlikten öteye götüremediğimizi göremiyoruz.. Şu da bir gerçektirki tüm önemli günlerin ortak bir noktası var, o da para harcamak ve birilerine hediye almak. İnsanların birbirine ne kadar önem ve değer verdiğinin göstermesinin en kolay yollarından biri hediyeleşmektir. Kabul görmeliki alanı da vereni de mutlu eden bu eylemin en fazla kazanan tarafı da bu günlere özel hediyeler üreten kişilerdir. Yani üretenler...

14 şubat gününün ekonomik boyutunu bir kenara bırakalım. Olayın sosyal, kültürel ve manevi özelliklerine bakalım. Pekii, bu ayın en özel günü olan 14 şubat sevgililer günü için sizin üretiminiz nedir? sevgiliniz için ne ürettiniz? planlarınız nedir.? Eşinize, sevgilinize, birlikte olduğunuz insana kendisini çok özel hissettirecek bişeler ürettinizmi? onu bir günlükte olsa özel kılabilecek ne yaptınız? Şimdi klasik kişilerin, klasik deyimiyle, ‘ben duygularımı sadece bir güne sığdırmam 365 gün yaşarım, böyle kalıplaşmış özel günleri sevmem diyebilirsiniz..' Sevgi gerçekten hiç bir kalıba ve güne sığmaz. Düşüncen inancın ne olursa olsun sevgi bir günü sığmayacak kadar anlamlı olmalı. Ama o zamanda derimki, sorun kendinize bir güne sığdırmam dediğiniz o bir gün ne yaptınız sevdiğiniz için? hangi özel duyguları yaşattınız? O özel bir günü anlamsızlaştıran kişi, kalan 364 güne nasıl anlam yükleyebilirki.? Sadece hediye aldımla da gelmeyin, evet hediye almak çok hoş bir davranış ama sevginizin büyüklüğünü aldığınız hediyenin büyüklüğü, yada o hediyeye harcadığınız paranın çokluğu belirlemesin. Önemli olan, sevdiğiniz insanı hayatınıza ne kadar aldığınız, yada onun hayatına ne kadar girdiğiniz değil midir?

Sizce sevgi ya da diğer deyişle aşk? 
Ona hitap ediş şekliniz, yardım edişiniz, destek sunmanız, hep yanında olduğunu his ettirmeniz, adını söyleme biçiminiz, saçı başı dağınıkken bile ona aşkla bakışınız, çok kırılmışken bile onu kırma korkusu yaşamanız, sizden farklı olmasına rağmen tüm farklılıklara saygı duyuşunuz olabilir mi? Hediye almak-vermek işkence haline dönüşmeden sadece bir dokunuşla, bir gülümsemeyle, bir sesle, bir öpücükle, bir sarılmayla, bir mesajla, bir şiirle, bir çiçekle, yada sadece ‘Benim için çok önemlisin, sen benim kıymetlimsin’ diyebilmek mi? yoksa hepsimi.?

Sevgide ve aşkta tutku olmalı. Tutkunun içinde ise cinsellik, erotizm, romantizm, çekicilik, bağlılık, bağımlılık ve hayal...  olmazsa olmaz hayal. Ilişkinizde bunlar varsa zaten siz tamamsınız. Bunlar yoksa, üstüne birde daha başka sorunlarda varsa, 14 Şubat ilişkileri yolunda gitmeyen sevgililer için, sevginin tamiri için manevi bir fırsat günüde olabilir. Çünkü sevmek ve aşık olmak uzun bir yolculuktur, her yolculukta olduğu gibi bu yolculuktada inişler, çıkışlar, virajlar hatta uçurumlar bile vardır. 14 Şubat size bu yolculukta frene yada gaza basma fırsatı verebilir. şunuda kabul etmek gerek bazende yol ikiye ayrılır....

Unutmamalıyızki sevgi dört bileşende oluşur; bir ihtiyaç duyma, iki önemseme, üç güvenme ve en önemlisi tolerans geçme, yani diğerinin hatalarını görmezden gelme. Kaç gün, ay, yıl birlikte olursanız olun, sevgi hep yenilenmeye ihtiyaç duyar. Tüketilen pek çok şeye rağmen, hep yeniden var edilmelidir. 

Sevgililerin birlikte olduğu anlar azalmaya başlamışsa, ve başkalarıyla daha çok vakit geçirmeye ihtiyaç duyuluyorsa, yap dediğin yapılmıyor, yapma dediğin yapılıyorsa, söylemi eylemini tutmuyorsa, sevgi sözcükleri daha az söylenir olmuşsa, tatlı sohbetler artık kısalıyorsa, el ele tutuşmak rafa kalktıysa, bir araya gelindiğinde sadece sorunlardan konuşuluyorsa sevgiyi tüketmeye başlamışsınızdır. Toparlanmak için, iyileştirmek için, soluk aldırmak için, acil harekete geçmek zamanı gelmiş demektir. 

Kalk ve SILKELEN 14 Şubat tamda günüdür... ‘O beni, Ben onu seviyorum zaten söylemeye ne gerek vardır , hareketlerimden anlamalı demek yetmez.‘ Söylem kadar eyleme, eylem  kadarda söyleme ihtiyaç vardır, övgüye de ihtiyaç vardır, başkalarına gösterdiğin özenin kat kat fazlasına göstermelisiniz. başkalarına asla öncelik vermemelisiniz. Sevgilinizi asla bekletmeye almamalısınız. başkalarından kalan zamanı sevgiliye değil, sevgiliden kalan zamanı başkalarına harcamalısınız... 

Aşk ta dokunmaya, dokunulmaya, kocaman sarılmalara ihtiyaç vardır. ‘Biz zaten sevgiliyiz o beni seviyor bende onu seviyorum bu öpme sarılma nedir ergenmiyiz biz?' dememeliyiz, ‘Aşık kişi her anı önemli ve değerli görerek o anı yaşayabilmeli. 

‘O bana aşık, bensiz yapamazki‘ diye her gün nazlanıp trip atmakta sevgiyi tüketir. ‘tükenirse tükensin bir günde yüz sevgili bulurum‘ demekte çok yanlış bir söylemdir. her yeni bir sevgili, sevginin kalitesinin biraz daha düşmesi demektir.. Evet bir günde yüz sevgili bulunabilinir belkide, ama şunuda unutmamalıyizki ancak ucuz malın alıcısı çok olur. Aşkta en önemli şeylerder biri kalitedir. kalite ise sadece süreklilikte olur. kısaca sevgiyi yiyip tüketmemeliyiz. sürekliliştirmeli, üretkenleştirip çoğaltmalıyız...  kaliteyi yükseltmeliyiz.  O zaman Aşk kaliteli olur...

Aşkın yaşı yok, aşkın zamanı yok, aşkın ömrü yok. aşkın yeri yok. 
İnsan Gamyun'dan bile aşık olabiliyormuş...
Aşkın sadece birbirini seven iki kişiye ihtiyacı var.
Üçe beşe de gerek yok....

Tüm sevgililere,
Sevgililer gününüz kutlu olsun…

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın