ALO AZİZ
18 Şubat 2018, 00.08 A- A+(ben)- Alo!
- Alooo!!!
- Efendim, kimsiniz?
Yanındaki hızlıca kapıyor telefonu. “Alooğğh Aziiiizz???”, “Ne Aziz’i, Aziz kim beyefendi, öyle biri yok burada!”
- Neöğy???!!!
- Yanlış numara kardeşim yanlış!
- Aziz yoh mıdır?!?!?!?!?!?!
- Hele hele!!!
Bakın bu bir dram. Aranıyorum. Arayan ise yıllardır, hiç yılmadan, “Alo Aziz” diyor. Böyle virgülsüz ünlemsiz baya Aziz, sıfat gibi. Argolu sıfat!
Alacaklı belli, sesini yükseltiyor, Aziz derken ağzından bin tane Aziz çıkıyor, ama nasıl, “bulacam seni, olm” demekle eşdeğer.
Senelerdir bulunamıyor Aziz. İki sene boyunca, belki de daha fazla, bir Aziz’dir almış başını gidiyor. Ritüeli bozmadan arar. Kendisi köyün muhtarı mıdır artık, keçi çobanı ya da bir dalavereci midir, belli değil orası. Bizim buranın Azizlerinden birini aramadığı kesin ama. Alo Aziz diye birini tanımıyorum çünkü. Aziz olsa o da belki.
Beni her aradığında, ki aynı numarayla da aramaz öyle de cool bir alacaklı, “Alo” dedikten sonra anlayacağı dile dönerim. Tarzım gereği olmasa da doğam gereği bir “hele hele” çıkar benden. “Hele hele yok öyle biri, hele tanımam!!!”
İkna olup kapatır telefonu. İkna olduğuna o kadar inanırım ki tamam derim, bu sefer oldu bir daha kati suretle aramaz artık beni. Bir sene sonra: Alo Aziz? Her aradığında Aziz’in olmadığına veya o boyu posu devrilesiceyle herhangi bir bağlantımın sıfır olduğuna ikna ettiğimi sanıyorum, sanıyorum çünkü o biricik numaram ellerinde mahsur kalıyor beni tekrar aramaları üzere. Silmediklerini bir sonraki aramalarında anlamış oluyorum maalesef. Ne kendimi ne de numaramı ellerinden kurtarabiliyorum! Kendi numaramı onlardan satın almamı falan bekliyorlar herhalde Aziz’in borcuna karşılık. Arayan adamın adını bile bilmiyorum, unuttum. Adını hatırlamıyorum ama ilginçtir; nerede, ne şartlarda nasıl aradığını traktör tekerleğinin üzerindeki çamura kadar tasvir edebilecek kadar iyi hatırlıyorum. İşkenceden kaçabilmek için adını tekrar sormaya fırsat olmamıştı.
Traktör üzerinden iyi çekiyor ya. Telefonun iyi çektiği başka bir yer daha var orası da evin çatısı. Çatıyı değil traktörü seçiyor. Yalnız kınıyorum kendisini haberi olsun, o billur sese o tar tar sesleri hiç yakışıyor mu ki; Alo Aziz, Alo, tar tar tar, Aziz, tar tar tar…
YORUMLAR