VEDANIN GÜLÜŞÜNDE ACI SAKLANIR MI !
18 Mart 2018, 04.19 A- A+_ Eminim .
Patoloji raporun mesaj kutuma düştüğünde telefona sarılıp Kadir’e ne kadar vaktimiz kaldığını
sormuştum .“ En çok bir yıl ..” Susmuştuk .. “ Emin misin , hiç mi ? “ diyebilmeyi istesem de
bunun boş bir sözden öteye gitmeyeceğini biliyordum . Sözlerin kalabalığını içimize hapsedip
ikimiz de gerçeğin bizi daha fazla sıkıştırmasını istemez halde az kelimelerle sadece
kabullenişimizi sessizce dile getiriyorduk .. Emindi ,emindik..
Kadir ,sen , ben ve ailem en son sakin bir suyun kenarında gürültülü bir yemek yemiştik
kahkahalar eşliğinde .Gözlerimi kapattığımda da açtığımda da o gündeyim ve orada kalmak
ister haldeyim .Yüzündeki eğreti gülüşte zerre korku yoktu Mehmet .İnandırmıştık iyileşeceğine
seni .Kadir işinin ehli bir hekim ve kadim dostumuzdu ve şüphe etmek gibi bir düşünce geçmiyordu
aklından . Bilmediğin o terimleri sorgulamayı bize ihanet bile algılayabilecek temizlikteydin çünkü .
Sol elin içe bükülürken onu görmezden geliyor ve sürekli gülecek bir şeyler buluyor kahkahalar
atıyorduk en ikiyüzlü halimizle .O hastalığın seni her an bir yerlerden daha vuracağını biliyor ama
içimizdeki alev topuna inat sana bilinçli yalanlar söylüyorduk .Yatağa düşüp gözlerin görmemeye
başlayana dek bize inanmamak aklının ucundan geçmedi biliyorum ..Sen çocukluğumuzun beyaz
saçlı Gırban’ı yiğit arkadaşımızdın .
Her yaz tatilinde yine ve yeniden buluştuğumuz kısıtlı zamanlarımız vardı ..En çok üç ay sürecek
ancak bizlere ömürlük gülüşler hediye edebilecek erimiş zamanlarımız ..Haytalığın bini bir para ,
özgürlüğünse tarifsiz hazlarını ceplerimize doldurduğumuz birikmiş zamanlarımız .Arılar bize
saldırdığı o gün yuvalarına çomak sokan arkadaşlarımız kaçarken onlara öfkeyle haykırıp olduğum
yerde donduğumda yediğim iğnelerin acısı o kadar küçük ki artık ! Bir sen kurtarmaya çalışmıştın o
küçük kızı kendin de bir o kadar küçükken ..Ayaklarınla sürüklediğin kayayı anımsıyorum yine .
Yuvayı kapatamasaydın eğer sadece yüzüm ve ellerimden iğnelenmiş olmayacak ; alerjik
reaksiyonlarım sonrası yaşadığım tehlikeyi büyüklerimden dinlemiş bile olamayacaktım belki ..
Yüzüm ve ellerim şiştiğinde önce sen ağlamıştın ve büyükanneme kaç kez gelmiştin halimi
sormaya .Sen bugün bile çok az olabilendin ...İlk olmanın anlamı azlığın yanında daha önemli
olmasa da birkaç rütbe almayı hakediyordun dostluğumuz .İlk ve nadirdin daha ne olsundu..
Kadir orada yanımızda olmasa da tüm ayrıntıları ile biliyordu o günü sana olan minnetimi kağıda
döktüğüm bir hatıratımdan.. Ağladığını okuduğunda seni çok iyi tanıdığından yüzünü hayal
edebildiğini ve iki gözünü de sımsıkı kapatıp hiç açmadığın halde gözyaşı dökebilen tek varlık
olabileceğin ile ilgili sohbetimiz dahi olmuştu ..Sahi, kitlenen o gözlerden nasıl iniyordu yanaklarına
dupduru damlacıklar ? Ağlıyordun ..
Bense bize veda edeceğini bile bile gülümsemek zorundaydım karşında .Dünyalar güzeli eşine,
çocuklarına baktıkça büyük bir çaresizlik hissetsek de onlara senin iyileşeceğin palavrasını nasıl
da profesyonelce söylüyorduk Kadir ile ..Ne kadar geç öğrenirlerse o kadar az acı çekerlerdi
aymazlığı mı aptallığı mıydı neydi bilmiyorduk .Belki de arkadaşımız için biz böylesine acı
hissederken onların varları yoğları olanın yitip gideceğini söyleyecek cesaretimiz olamadı.
Korkak mıydık bilemiyorum ama bunu yapamadık ..
Son akşamıymış gülüşlerimizin meğer .. Çocukluğumuzun paylaşabildiklerimiz kadarı ile bile bizi
bugünkü dostluğa taşıdığı o anlar nasıl da kıymetliymiş ..Yüksek gerilim direğine tırmandığın
günü bilmediğimi öğrendiğinde tıpkı o yaşlardaymışız gibi haylazlığın en masum haline evrilerek
anlatırken olanları , içimden ‘ son akşamımız mı ? ‘ dediğimi duyacağın endişesini gözümdeki en
ufak bir dalgınlıktan sezebileceğini düşünerek gülümsediğimi hiç ama hiç bilemeyecektin ..Elektriğin
seni toprağa nasıl attığını ,siyah lastik ayakkabının altındaki deliği kendine geldiğinde gördüğünü
bile anlatırken attığın kahkahalar vardı senin .Üstelik artık aksamaya da başlamıştın yoruluveriyordun
hemen .Yorulmadığını söylerken bile gülümsüyordun .Aslında biz hayatla alay etmeyi seviyorduk
onun bizle edeceğini bile bile ..
Çernobil patladığında oradaydın ve beni o yaz göndermemişlerdi cennetime ..O patlamanın bizlere
yapabileceklerini Karadeniz’in yeşiline biraz hasret kalarak ve çay içmeyerek def edebileceğimizi
sanıyorduk ,ne ahmaklık . Bize öyle denmişti oysa ‘ geçip gidecekti ‘ ..Bizler kabul edici , savunmasız ve
masumduk..
Küçüktük ..Küçücük ...
Çocukluğumuzun yedi rengiydin Mehmet ..Bugün apansız soldurdun mavimizi ,yeşilimizi ve dahi
diğerlerini bir daha asla öncesi gibi parlamayacak kadar .Şimdi yorgun beynimin bize oynattığı
oyunlarlayım .Tırmandığımız ağaçlar ; sırtüstü uzanıp seçtiğimiz bulutlara değdiriyor dallarını artık .
Ve amorf ellerim onlara dokundukça kavuşuyor güzelliğine ..
Gözlerim ...
Kulaklarım ...
Ya darmadağın dimağım ..
Biliyorum ki olduğun yer bizden çaldığın ışığın renkleriyle dolacak .Biliyorum ki bu hayattan alacaklarını
gittiğin yerde önüne serecek yaradan .Çocukların çocuğumuzdur ..Sen burada sonsuza dek kapattığın mavi
gözlerini mutluluğa aç artık .Bıraktığın huzurun hürmetine ..Huzurla uyu dostum ..
YORUMLAR