gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Vicdan azabı çeken manav

10 Nisan 2018, 01.46
A- A+
Yine bir gece vardiyasında kızarmış uykulu gözlerle buradayım.bir önceki deneme   yazıma    gelen  olumlu yorumlar için tekrar teşekkür ederim.Okunması bile benim için  yeterliydi.:)  Saat 00:34 ve  sabaha daha çok var.Size bir çocukluk anısı anlatmak istiyorum nedense?    .
    Doğup büyüdüğüm yer ;alabildiğine gecekondu,alabildiğine varoşluktan ibaret gerçekten fakirliğin kitabının yazılacağı bir roman mahallesiydi.
Roman vatandaşların arasında azınlık gibiydik biz  "gacolar" (onların dilinde roman olmayan).:)) Ama eğlenceli ve komik insanlardır.Onlarla vakit geçiripte gülmemek mümkün değildir asla.
     Mahallenin yüzde seksenini oluşturuyorlardı.Geriye kalan yüzde yirmide  ise  neredeyse  tüm  illerden insanlar vardı diyebilirim.Bizim evimiz güzel, bahçeli ,müstakil bir evdi.Neyse mahalle detaylarından ve çocukluğumda yaşadığım ilginç roman hikayelerinden başka bir yazıda bahsederim inşallah.Şimdi anımıza dönelim;                

  Doksanlı yılların ortasıydı.Sanırım 14 veya 15 yaşındaydım.Bir gün bahçede oynarken yaklaşık 15-20 cm enindemi denir, boyunda mı denir bir kara kaplumbağası buldum.Okadar şaşırmış ve sevinmiştim ki anlatamam.Ancak kötü bir durumdaydı.Kabuğunda çatlak vardı.Yaramazlıkta sınır tanımayan mahalle veletleri hayvanın kabuğunu keser yada ona benzer bir aletle  kırmaya çalışmışlar.:(  
        Hemen müdahale edip çocuk aklıyla onun kabuğuna arko krem falan sürdüm.Evde bulduğum ne kadar yeşillik marul maydanoz varsa yemesi için önüne koydum.Marulu sevmişti.Bahçenin duvar dibinde dut ağacının altında ondan biraz  daha küçük bir kaplumbağa daha vardı.Belkide korkudan saklanıyordu.Nasıl oraya geldiklerini bilmiyorum.Bahçe duvarları alçak  olduğu için diğer evlerin  birinden bizim   bahçeye atıldığını düşünüyorum.Bir anda iki tane kaplumbağam olmuştu.
         Biz hayvan sevgisiyle büyütüldük.Bahçemizde dönem dönem kedimiz,köpeğimiz ,tavuklarımız olurdu.Kaplumbağa ise resmen piyangodan çıkmış gibiydi benim için.Ne yeyip ne içtiklerini pek bilmediğim için onları sadece marul ile besleyebiliyordum.Birde onlar yerdeki küçük otları falan  yiyorlardı.Annem ve babam çalıştığı için ben evde kendi başıma kalırdım. Evdeki marullar bittiği ve benim de param olmadığı için üst mahallede bulunan manavın yolunun tuttum.Amacım yere dökülen marullar varsa onları toplamak.Manav dükkanının sahibi kıvırcık grimsi saçlı ancak saçının ortası dökülmüş ,beyaz bıyıkları sigara içmekten sararmış,alçak boylu bir adamdı."Abi "dedim "biraz marul alabilirmiyim yere düşenlerden"  ".Ne yapacaksın evlat " diye sordu.Yüzüm de acı ve öfkeyle karışık bir ifadeyle  çocukça küfürler savurarak tam kaplumbağanın kabuğunun kırılmasını  anlatacakken,bir anda tüm gücüyle, eliyle keline doğru bastı tokadı"sakın anlatmaaaa" diye bağırdı.Bir anda şaşkına döndüm.Ama öfkeyle devam ettim anlatmaya. "Abi   o..ç..ları keserlee" demeye kalmadı.Acı çekerek tekrar "Anlatmaaaa  "diye hırıltılı hırıltılı bağırdı."Beenndee yapmıştım çocukken"  dedi. "sakın anlatmaaaa" dedi.Bizim manav amca da o veletlerden biriymiş zamanında.  "Ne  istiyorsan al  istediğin kadar al dedi".Sigarasını yakarken çektiği vicdan azabı gözlerinden okunuyordu.           

 Nezaman kaplumbağalarımın marulları bitse o adamdan en tazelerini gidip bedava alıyordum.Yaralı olan kaplumbağam kısa sürede iyileşmişti.Biz o evden taşınana kadar kaplumbağalarımla birlikteydim.Eğlenceli,komik halleri olan garip hayvanlardı.
Şimdi ne manav kaldı, ne gecekondu mahallesi, nede kaplumbağalarım..:((

YORUMLAR

12 Nisan 2018, 04.05
emeğinize sağlık..
12 Nisan 2018, 07.20
a.kadirim ; eline saglık o manavada ıyı dıleklerımı gonderıyorum.

yazı tarzınıda begendım ben.

bi romenlere bide kaplumbagalara sevghilerimi sunarım

yazmaya devam...
12 Nisan 2018, 10.34
tesekkur ederım
12 Nisan 2018, 16.30
Sİzlere tek tek   teşekkür ederim.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın