gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

UMARIM BU DEFA BİTER , YİNE DE SIZLANMIYORUM :)

30 Mayıs 2018, 17.49
A- A+

                    Bekledim sonunda ''Öretemenim cemal öğlen eve giderken Tuğbaların tavuğu kış kış diye diye kendi kümeslerine götürüp kapattı . Ben de öretemene söylayacağım dedim gelmedi ''.Sınıftan çıktım olayı müdür beye anlattım , ''Hocam siz sınıfı idare edin ben bir mahalleye gideyim'' , ''Ben gideyim isterseniz '' dese de gözlerimle görmek istediklerim var diye kabul etmedim.Gittim mahalleye , evler birbirine yakın tek katlı izbeler desek yeri ., sokaklar çamur deryası bahçeler yok denecek kadar küçük,insanlar evlerin camlarından başlarını uzatıp bakınıyor sonra içeri dalıyorlar .Çıkmayacaklar diye düşünürken bir anda sokak doluverdi. '' Misafir kabul ediyor musunuz ? '' diye sorunca da yakındaki bir eve buyur ettiler.Ayakkaplarımı çıkarmak istedim kapı önünde , çıkarma öyle gir dediler. Eve girerken '' Bulabildiğiniz herkesi çağırın , biraz sohbet edelim '' dedim.Onbeş dakka sürmedi toplandılar.Evin içi bir kaç gün önce yağan yağmurda su baskınına uğradıkları için çamur içindeydi. Bir üst yarısında eski bir kilim , bir yanında büyükçe bir leğen içinde kap kacak bir diğer yanında ise yataklar yığılıydı. yatakların üstünde bir örtü vardı.Oturacak yer aranırken dışardan soluk soluğa biri sandalye getirdi. Bir başkası da sehpa getirdi. Ben öylece evin ortasında onlarda çevremde oturuverdiler. Ayakkaplarımla kilime basmayışım , onların oturmalarını bekleyişim dikkatlerini çekmişti bunu gözlerinden anlayabiliyordum. Odadaki onlarca göz her yaptığımı izliyor , gözleriyle hakkımdaki düşüncelerini birbirlerine iletiyorlardı. Çocukların durumunu anlattım.Devamsızlık yüzünden okumayı öğrenemediklerini aslında çok akıllı olduklarını söyledim. yakınımdaki şişman bir hanım yanındakine ''Mare akılımış bunlar '' . Okumaları için çaba gösterdiğimi onlardan da bana yardımcı olmalarını falan ...Derken sehpaya bir bardak çay geldi. ''Niye zahmet ettiniz '' deyince , '' Ne demek buyrun buyrun '' derken gözler üzerimde pür dikkat yoğunlaştı. Bakışlarda ki soru içecek mi içmeyecek mi ? Bir şeker kattım çayıma , başlar dikildi karıştırdım biraz daha dikildiler ,Elime aldım odada çıt yok ağzıma götürürken bakışlar net bir şekilde üzerimde ve soluksuz bana bakıyor derken bir yudum içiverdim . Koca odada kocaman bir off diye rahatlama. Çok rahatlamışlardı bir bardak çayla aralarına almışlardı sağolsunlar . Müsaade isteyip çıkarken okulda yaşanan sorunları , çocuklar olurda hasta olurlarsa okula bilgi vermelerini  işte... Bilirsiniz ... İçtenlikle söz verdiler ...                            

 Çetenin tamamıyla birlikte sınıf okumayı söktü. Sene sonunda ki heyecanları karnelerini alınca yaşadıkları,  mutluluk görülmeye değerdi. İkinci sınıfta Elif kitaplıktaki kitapların tamamını (ki iki yüz tane kitabımız vardı ) okudu. Gökhan matematikte çok yetenekliydi . Cemal basketbolda çok iyiydi. Celal ve Ali ikizler okumayı zor kavradılar ,zor okudular, zor yazdılar ancak neticede mekanizmayı çözdüler.Özellikle Celal 'in konuşma güçlüğü yaşıyor olması okuma ve yazmasını güçleştiriyordu.Hiç unutmam ''Işık ılık süt iç'' fişini okuyuşunu. ''ıtık ılık düüüt it'' . Sınıf yıkılırdı gülmekten. Bense tekrar okuyalım Cemal derdim. Bu defa sınıfa bakar ''Ama dülülülo '' derdi: Bakma sen onlara ben çok beğendim derdim, sevinirdi yavrucak.               Üç yıl kaldım ve tatlı anılarla ayrıldım ordan. Ayrıldıktan sonra zaman zaman gittim ziyaretlerine . sonra her zamanki meşguliyetler , sorumluluklar , başka sınıflar derken kopmalar oldu. Taaki yıllar sonra Elif pazarda görünceye kadar.                  Yıllarca köylerde çalıştım.Öğretmenler ve imamlar köyün yıldızları , köylüyü dış dünyaya bağlayan bir köprü , dert ortağı , aydınlığı temsil eden meşaleleri...Bu yüzden köylerde çalışmanın tadı bir başka , riski ise dolu dolu geldiğin köyde zamanla ortama uyum sağlanarak farklılığını yitirmesi. O yıllarda hep düşünmüşümdür. Köy öğretmenine bir araba tahsis edilmeli , tatil için başka ülke şehirlere gidebilmesi sağlanmalı ki başka dünyaları ,kültürleri yenilikleri köye taşıyabilsin ...                    Köy okullarında yıllarını , ömürlerini harcayan güzel yürekli meslektaşlarımın anısına sevgi ve saygılarımla ...


Not : Kişi haklarına saygısızlık olabilir kaygısıyla yer ve insan isimlerini aslına uygun yazmadım.2. Not ; Bazı arkadaşların psikolojisini bozmuş olabilirim , kusura bakmasınlar .





YORUMLAR

23 Haziran 2018, 15.23
Şimdiki sanal kolonileşmelere baktıkça, köydeki yerleşik insanı hazzı ve kabullenme, anlaşılmaya açlığını bilirim  çünkü benim de buna benzer anılarım ziyadesiyle var. Çok güzel anlatıvermişsin bir kalemde MASKEM, kalemine sağlık.  Köylüye ve taşraya cühela diye bakan çoğu zihniyet, oturduğu yerde siyaset yapar, sanal araba yarışı, şeker kırma, inek büyütme oyunlarıyla zamanını geçirirken, o insanlar bize o tahılı, meyveyi sebzeyi, eti yetiştirmeye çalışır ama aç gözlü midelerimize yetiştiremez. :)Ve unutulmamalıdır ki, insana insanlığını anlaması için öğretilen her harf, ibadettir..
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın