Kendine Güven..Kendine Saygını Kaybetme..
08 Haziran 2018, 16.38 A- A+
Yıl 1986 Aralık ayının dondurucu soğuna denk gelmiş, Doğu'nun inci şehrinden biri olan Ağrı'da dünyaya gözümü açmışım. Ama büyümek başka başka şehirlere kısmet olmuş. Baba mesleğinden dolayı bir çok şehirin bende bir izi kalmıştır. O yüzden her konakladığımız şehirden bir meziyet, bir kültür, bir yaşam tarzı, üzerime parça parça yerleşti. Ben büyüdükçe, vatanımın da o derece kilometre taşları azalıyordu. Şimdi düşünüyorum, ben de babamla birlikte, nerdeyse aynı memuriyeti yaşamışım. Bana yaşadığım büyüdüğüm ortamlar, büyük bir özgüven ve anlam katmış. Şimdi ise geldiğim nokta, tesadüf eseri teknolojinin katkısıyla girdiğim internet ortamı oldu.
Bana ilk etapta hiç cazip gelmemişti. Ama oyun bahanesiyle girdikçe, biraz fazla zaman ayırmaya başladıkça, bu dünya beni içine çekmeye başladı. Bulunduğum bu bilinmez dünyanın içinde, bir karanlık dünyanın ve o dünyanın kendi ekseninde değil de, içindeki insanların o dünyayı istedikleri şekilde döndürdüklerini gördüm. Öyle bir dünya ki erkeklerin kadın, kadınların erkek çıkabiliceği ve bunu daha da ileriye götürüp, kendileriyle uzaktan yakından alakası olmayan fotoğraflarla süsleyip, bu karanlık dünyayı akıllarınca aydınlatmaya ve bu dünyaya yeni adım atanları da sömürmeyi, kendilerine meslek edinmişler.
Öyle bir toplum olduk ki her güzel şeyi bir an önce tüketmeyi, tüketirken de kirletmeyi seven. Böyle bir ortamın içinde insanın kendini korumaya çalışması büyük bir çaba istiyor. O çabayı gösterirken de kendinden ödün vermeden, dik durmak, en büyük başarıdır. İnsanlara hep acabayla bakmak beni yordu. Bu karanlık dünya, bana artı olarak sadece insanları gözlemlememi, hep bir çizgimin olmasını ve mesafeyi kattı. Zaman, zaman her türlü karşınızdakini çözümlemenizi sağlar. Karekterini, kimliğini bilmediğiniz insanlara sevgi gösterisi yapmak, kucak açmak, bu kadar kolay olmamalı. Sözün özü, tavsiyem sadece şu olabilir; yapmanız gereken tek şey, sadece kendiniz olmanız, kendinizi sevmeniz, kendinize değer vermeniz. Böylece her zaman kazanan siz olacaksınız. Unutmayın ki bir insanı sınava tabii tutmadan, ona güvenmek acizliktir. Tek umudum yarınlarda, yalandan uzak, güven ve huzur dolu bir dünyada kendimi bulmak...
Bana ilk etapta hiç cazip gelmemişti. Ama oyun bahanesiyle girdikçe, biraz fazla zaman ayırmaya başladıkça, bu dünya beni içine çekmeye başladı. Bulunduğum bu bilinmez dünyanın içinde, bir karanlık dünyanın ve o dünyanın kendi ekseninde değil de, içindeki insanların o dünyayı istedikleri şekilde döndürdüklerini gördüm. Öyle bir dünya ki erkeklerin kadın, kadınların erkek çıkabiliceği ve bunu daha da ileriye götürüp, kendileriyle uzaktan yakından alakası olmayan fotoğraflarla süsleyip, bu karanlık dünyayı akıllarınca aydınlatmaya ve bu dünyaya yeni adım atanları da sömürmeyi, kendilerine meslek edinmişler.
Öyle bir toplum olduk ki her güzel şeyi bir an önce tüketmeyi, tüketirken de kirletmeyi seven. Böyle bir ortamın içinde insanın kendini korumaya çalışması büyük bir çaba istiyor. O çabayı gösterirken de kendinden ödün vermeden, dik durmak, en büyük başarıdır. İnsanlara hep acabayla bakmak beni yordu. Bu karanlık dünya, bana artı olarak sadece insanları gözlemlememi, hep bir çizgimin olmasını ve mesafeyi kattı. Zaman, zaman her türlü karşınızdakini çözümlemenizi sağlar. Karekterini, kimliğini bilmediğiniz insanlara sevgi gösterisi yapmak, kucak açmak, bu kadar kolay olmamalı. Sözün özü, tavsiyem sadece şu olabilir; yapmanız gereken tek şey, sadece kendiniz olmanız, kendinizi sevmeniz, kendinize değer vermeniz. Böylece her zaman kazanan siz olacaksınız. Unutmayın ki bir insanı sınava tabii tutmadan, ona güvenmek acizliktir. Tek umudum yarınlarda, yalandan uzak, güven ve huzur dolu bir dünyada kendimi bulmak...
YORUMLAR
görebilecekmiyiz acaba.. Sanal dünyanın sanal insanları sayesinde olgunlaşmak ve tecrübe
kazanmakta ayrı bir trajikomik olsa gerek..
Teşekkür ederiz acı gerçekleri hatırlattığın için, gerçekten çok ihtiyacımız var bunları sık sık
hatırlamaya.
Sabah aksam gordugu hersey uzerine blog yazmayan biri olarak tecrubesizligin uzerinden dunya'nin en iyi blog yazarlarinin seninle ustu kapali bir sekilde alay etmesi de cok garip olmus. Benim bildigim tecrubeli insanlar kendi tecrubelerini aktararak yapilan yanlislari kirici olmadan yapici bir sekilde alintilayarak ama morallendirerek anlatir. Bazi ustalar hadlerini asarak konuyu elestiriden daha cok hakaret boyuna getirmisler. Bu kabul edilebilir bir sey degil.
32'lik hayatını dipfrizde taze-taze saklayarak bu günlere kadar gelebilmiş olmanı bir başarı olarak görüyorsan eğer, rüyadan uyanmanı ve lütfedip biraz elini kirletmeni öneririm. Çürütülmene, çürütüldüğün tozlarından yeniden var olmana izin vermedikçe gerçek dünyayla yüzleşemezsin. Yüzleşemediğin bir olaya etki de edemezsin. Musmutlu, maksimum huzurlu bir 'şey' olarak yaşlanarak ölme tercihini seçmene saygı duyarım. Bir hiç olarak olmuş olsa da. Ama bunu pazarlamana kesinlikle izin veremzdim. Bu yorumumu kişisel alma. Bütün bunları senin üzerinden bir genelleme yapmak için yazdım.
(Ne yazmaya calistigi ya da ne anlattigi hakkinda gram fikrin olmayan bir insani yargilamadan once muhtesem varliginizla ulke'ye ve dunya'ya risk alarak neler kattiginizi bizlerle paylasir misiniz ustad ? Bi anlatin lutfen de karar verelim hic misiniz yoksa saygi duyulacak biri mi ? Insanlarin ne sekilde yasamak istedigine ya da kendi hayatlarinda sahit olduklari olaylara yaklasim bicimlerine ne zamandir karisir oldunuz ? Neye gore o kisinin yasami hakkinda fikir sahibi oldunuz ? Bu ukalaligin kaynagi nedir merak ettim acikcasi..)