Şiirsiz...
19 Haziran 2018, 04.40 A- A+
Bazen istiyor insan ya, bazen de olsa istiyor, hani nadiren de olsa istiyor işte :) Örneğin; şimdi şu alttaki şiir videosunu paylaşmak için yazıyorum, sırf ondan yazıyorum :) Buralar da çok şiirsiz çünkü. Ben şiir seviyorum. Ağlak romantizmi hiç mi hiç sevmiyorum ama şiirin iyisi başka... Sanırım; bu Cemal Süreya şiirindeki kadını kıskanıyorum bir miktar. Daha doğrusu; o kadınla, şair arasında olan, şiirde geçen ve kimsenin bilemeyeceği anları kıskanıyorum. Ha o anlardan benim de çok vardır, herkesin vardır. Ama karşındaki, o anları böyle betimleyecek bir erkek midir orası meçhul :) Anlatabildim değil mi neyi kıskanıyorum. Hani öyle adamların hiçbirine de gönlüm kaymaz yani, nerde hart -hurt adam var, aklım onlara gider :) Kafayı kaldırıp atmam lazım, e o da olamıyor. Hep kazanırsın eyy çözümsüzlük! diyor şair. Öyle biraz :)
bir yanlışı düzeltircesine açmış
----
ve sonunda sincap olan o kuş;
seni, o kadar yakından görünce...
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Son dörtlüğü yazdıran an'ı bilmek isterdim misal çok çok :) Şiirin kime yazıldığı, bahsettiği kadın filan da ayrı bir hikaye, okuyabilirsiniz araştırıp. Bir de bu şiiri neden çok seviyorum biliyor musunuz: Umrunda bile değil Süreya'nın. Yaşadığından ve anlattığından gayrısı hiç umrunda değil. Vay efendim, okuyan ne anlarmış, yanlış mı anlarmış, anlamaz mıymış vs. hiiiiiç umrunda değil. Duyguda kaybolmuş resmen, akmış gitmiş. Şiir öyle, aşk da öyle; kaybolan başarıyor. Kaybolana da, başarana da helal olsun, selam olsun :)
YORUMLAR
Gönlü çelinsin ister, oturulsun ister eteklerinin dibinde;
ayaklarının üzerine dökülmeye hazır bir giysi; upuzun, taralı bir saç gibi...
Sanki soluğuyla buğulandırılıp sonra da sildiği bir ayna gibidir zaman
Zaman, kadındır
Zaman sensin; şafak sökerken uyuyan sen ve ben yanı başında ayakta.
Sensin, bir bıçak gibi kesen boynumu
Ah bu dile getiremediğim, ah bu geçmek bilmez zamanın işkencesi
Pıhtılaşmış bir kan gibi, mavi damarlarda duran ama artık dolaşmayan
Hiç doyurulmamış arzudan da beterdir bu.
Seyrederken seni odada, daha berbat bir şey yoktur sana susamaktan
Ama biliyorum bu büyüyü bozmamam gerek
Daha beter çünkü içimdeki seni bir yabancı gibi hissetmek
Aklı, an'da; ama yüreği, başka yüzyıllarda olmak.
Sözcükler ne kadar da ağır tanrım tüm bunları anlatırken
İşin aslı; aşkım, hazzın ötesine taşınmış
dokunmakla da erişilmez bugün ona,
vuruyorsun bir saat gibi şakaklarımda.
Duraksayarak gelir ve tenime dokunur ayak seslerin
Boğulmuyorsam eğer, bil ki nefesindendir.
Sana büyük bir sır vereceğim;
Her söz, acınası bir dilenciye benziyor dudaklarımın arasında
Acınacak şeyler, ellerine yaraşmaz, kararan şeylerdir onlar bakışlarının altında
İşte bundandır sık sık "seni seviyorum" deyişim
Yeterince parlak bir kristal cümleyi, boynuna takamayışımdandır.
Bu kaba konuşmam kırmasın seni,
basit bir sudur o, ateşin içinde tatsız bir gürültü çıkartan.
Sana büyük bir sır vereceğim;
Beceremiyorum sana benzeyen zamanlardan söz açmayı ,
beceremiyorum senden dem vurmayı.
Özeniyorum yalnızca;
hani bir tren garında, o uzun uzun el sallayanlara.
Trenler çekip gittikten sonra;
hani akan gözyaşlarının ağırlığıyla, bilekleri çaresizce havada kalanlara.
Sana büyük bir sır vereceğim; korkuyorum senden
Korkuyorum akşamüstleri seni pencereye yönelten şeylerden,
davranışlardan korkuyorum, söylenilmedik şeylerden,
hızlıca ve usulca geçen zamandan...
Senden korkuyorum.
Kapat kapıları kapat! Sana büyük bir sır vereceğim;
Ölmek, daha kolaydır sevmekten
İşte bu yüzdendir yaşamak için direnmem
Sevgilim.
Louis Aragon
Tiagmo olmasaydı, Alfa'nın yazdıklarını okuyamacaktım. Evet bu güzel :) İlhamın, her zaman iyi ve doğrudan gelmediği muhakkak. Ben cesaret edememiştim Alfa açıkçası :) Baktım ki, ufuk çizgisi görünmüyor, hiç oralı olmamıştım, niye beynimi didikleyeyim durduk yerde yani .d Tiagmo, karşı cinse aşkı lisede bırakmışsın, öyle anladım son olarak. Bu kehaneti neye borçluyuz? Ve inancına ters değil mi bu ayrıca? Siparişle mi aşık olunuyor veya olunmuyor? Bu ve benzeri sorular silsilesi .dddddddd