Ah şu yorumlar...
04 Eylül 2018, 09.03 A- A+
Yatagında dogrulurken zorla açtı neredeyse göz kapaklarını. Akşamdan kalma olmanın o tanıdık sinsi baş agrısına eşlik ediyordu agzındaki zehirimsi tad zorlukla yutkundu. Yatagından sarkıntıgı ayaklarına terliklerini geçirdi. Kalkmakla gerisin- geriye yatmak arasında geçen o bir kaç dakikada öylece durdu sonra ani bir kararla çıktı yataktan, banyoya yöneldi... Biraz sonra aldıgı duşunda etkisiyle dahada zindeleşmiş olarak mutfaga gelip kahve suyunu koydu. Dolabı açıp bir kaç malzeme çıkarıp alelacele kendisine bire sandeviç yaptı. Su kaynayıp kahvede hazır oldugunda salona yöneldi.
Elinde kahve kupası ve sandeviçiyle gelip bilgisayarın başına orturdu. Son zamanlarda alışkanlık haline getirmişti sabah kalktıgında ilk iş bilgisayarı açıp, üye oldugu sitede yazılan yazıları, yapılan yorumları okumayı. Bazıları çok iyi yazıyordu, hoşuna gidiyordu onları okumak ama en çok yorumları okumayı seviyordu. Birbirini hiç tanımayan dahası belkide tanıma şansı olmıyacak insanların birbirlerine yazdıgı kelimeleri bazen hayrete düşerek, bazen gülümsiyerek okuyordu. Yanyana geçseler varlıklarından haberdar bile olmıyacakları insanları, yada tam tersi başka bir platformda yanyana gelseler belkide çok sevecekleri insanları öylesine bir dille eleştirip, öylesine acımasızca yerden yere vuruyorlardı ki hayret etmemek elde degildi. Kimi son derece alaycıydı her yorumunda. Hatta bazısı işi daha da ileri götürüp, şakacı görüntünün altına ustaca yerleştiriyordu hakaretleri.
Hayal güçlerinin dans ettiği yada bilginin öne çıktıgı bu yazılar, okuyana haz veriyordu. Ancak iş yorumlara geldiginde olay degişiyor, konu yazı olmaktan çıkıp aba altından sopa gösterilmeye başlanıyordu. Ben var ya ben seni naparım biliyormusun? Sen kim bana böylesi yorum yazmak kim diyen, alıp eline sazı bazen yazının boyutundan bile uzun yorumlar döktürmeye başlıyordu. Arada bir kaç iyi niyetli, yazanı teşvik edici yorumlarda söz konusuydu elbette. Ancak genelde yeni yazmaya başlamış yada yazmaya çabalamış insanların daha ilk yorumla hevesleri kursaklarında bırakılıyordu. Duygusal bir yazı yazmış insana direk acitasyon ha deniyordu misal. Onun hangi ruh haliyle bu yazıyı yazdıgını bilmeksizin. Yada her hangi bir bilgiyi sunarken hata yapan insana, bak kardeşim işin aslı bu demek ve bunu derkende onu yermek yerine emegini göz önüne alarak daha tatlı, hoş bir uslup kullanmak gerektiğini yok sayıyordu yorumcular.
Genelde yorum yapmıyor sadece okuyordu. Bazen içinden hoppp kardeşim bu ne yahu haddinizi bilin biraz demek geçmiyor değildi. Ama kendi haddini bilip susuyor, sadece okuyordu. Oldum olası imla ile arası iyi olmadıgından, yazmaya korkuyordu aslında belkide. İçten içe bir yorumla karşılaştıgında, böylesi cevaplar veremiyecek olmasını bildiğindendi belkide susuşu, yazmaması. Kahvesini gene sogutmuştu işte, bu sabahta yorumlara dalıp. Yavaşça ayaga kalktı, mutfaga yönelirken kendi kendine söylendi. Yorum yazın kardeşim yazın ama kırmadan, yıkıp dökmeden. Karşınmızdakinin insan olduğunu unutmadan....
Elinde kahve kupası ve sandeviçiyle gelip bilgisayarın başına orturdu. Son zamanlarda alışkanlık haline getirmişti sabah kalktıgında ilk iş bilgisayarı açıp, üye oldugu sitede yazılan yazıları, yapılan yorumları okumayı. Bazıları çok iyi yazıyordu, hoşuna gidiyordu onları okumak ama en çok yorumları okumayı seviyordu. Birbirini hiç tanımayan dahası belkide tanıma şansı olmıyacak insanların birbirlerine yazdıgı kelimeleri bazen hayrete düşerek, bazen gülümsiyerek okuyordu. Yanyana geçseler varlıklarından haberdar bile olmıyacakları insanları, yada tam tersi başka bir platformda yanyana gelseler belkide çok sevecekleri insanları öylesine bir dille eleştirip, öylesine acımasızca yerden yere vuruyorlardı ki hayret etmemek elde degildi. Kimi son derece alaycıydı her yorumunda. Hatta bazısı işi daha da ileri götürüp, şakacı görüntünün altına ustaca yerleştiriyordu hakaretleri.
Hayal güçlerinin dans ettiği yada bilginin öne çıktıgı bu yazılar, okuyana haz veriyordu. Ancak iş yorumlara geldiginde olay degişiyor, konu yazı olmaktan çıkıp aba altından sopa gösterilmeye başlanıyordu. Ben var ya ben seni naparım biliyormusun? Sen kim bana böylesi yorum yazmak kim diyen, alıp eline sazı bazen yazının boyutundan bile uzun yorumlar döktürmeye başlıyordu. Arada bir kaç iyi niyetli, yazanı teşvik edici yorumlarda söz konusuydu elbette. Ancak genelde yeni yazmaya başlamış yada yazmaya çabalamış insanların daha ilk yorumla hevesleri kursaklarında bırakılıyordu. Duygusal bir yazı yazmış insana direk acitasyon ha deniyordu misal. Onun hangi ruh haliyle bu yazıyı yazdıgını bilmeksizin. Yada her hangi bir bilgiyi sunarken hata yapan insana, bak kardeşim işin aslı bu demek ve bunu derkende onu yermek yerine emegini göz önüne alarak daha tatlı, hoş bir uslup kullanmak gerektiğini yok sayıyordu yorumcular.
Genelde yorum yapmıyor sadece okuyordu. Bazen içinden hoppp kardeşim bu ne yahu haddinizi bilin biraz demek geçmiyor değildi. Ama kendi haddini bilip susuyor, sadece okuyordu. Oldum olası imla ile arası iyi olmadıgından, yazmaya korkuyordu aslında belkide. İçten içe bir yorumla karşılaştıgında, böylesi cevaplar veremiyecek olmasını bildiğindendi belkide susuşu, yazmaması. Kahvesini gene sogutmuştu işte, bu sabahta yorumlara dalıp. Yavaşça ayaga kalktı, mutfaga yönelirken kendi kendine söylendi. Yorum yazın kardeşim yazın ama kırmadan, yıkıp dökmeden. Karşınmızdakinin insan olduğunu unutmadan....
YORUMLAR
Sevgili -ranaz emeğinize sağlık demişsiniz teşekkür ederim. Umarım sizin yazılarınızıda okumak kısmet olur. Okul hayatınızda başarılar dilerim.
Ve şehr-i19mayıs, emek harcamış uzunca bir yorum yazmışsınız teşekkürler. Yorumda sizde kendinizin şikayetçi olduğu bir konuya değinmiş; vahşi yazılar adını verdiğiniz türün, burada olmaması gerektiğini belirtmişsiniz. Benim belirtmeme gerek yok ancak, korku yada vahşet diyelim, gerek görsel sanatlarda gerek yazılı sanatlarda son derece revaçta olan bir tür. Bu nedenle bu platformdada olması kaçınılmaz. Yalnız okumak yada flimse konu; izlemek tercihine bağlı. Bu nedenlede yazana, yazma demek mümkün değil zannımca. Hassasiyetinizi anlıyorum özellikle ergenlik çagında olanları korumak adına. Evlere bilgisayar alan ve çocuklarını görünmez prangalarla eve bağlayan ebeveynlerin yaptıgı en büyük hata sanırım, çocuk nereye giriyor bunu izlememek. Buda başka bir yazı konusu elbette.
Yalnız hani demişsiniz ya bir birimize bizi göstermişsiniz aynada, bu haddim olmamakla birlikte, bir başka yazı altında ikili bir diyolog halinde geçen yorumunuzu okudugumda, ayna sanki işe yaramamış gibi geldi:))) Ve son olarak umarım istediginiz uzunlukta cevap vermişimdir yazdıgınız yoruma, bundan şikayetçi oldugunuzu okudumdu, umarım yeterli olmuştur. Teşekkürlerimle.
Mia, teşekkürler nazik yorumunuz için. Beğendiğimiz, hoşumuza giden şeyleri, başkalarıylada paylaşmak isteriz bu dogamızda var. O nedenledir; bazen yazılarda alıntılar yapılabilir, elbetteki kaynak belirterek. Hatta belki; arkadaşlar bu yazı okunası paylaşmak istedim, belki gözden kaçmıştır diyerek tüm yazıda paylaşılabilir. Ancak sizde takdir edersiniz, alıntı yapıldıgında bu masumane salt okuyucu yazılara ne yazıldıgına dikkat ediyormu diye yapılsa bile, kaynak belirtilmediğinde bir başkasının aynı edebi dili kullanmaksızın, birinin çıkıp yekten bu çalıntı demeside söz konusu. Evet yorumlarda kötü eleştirelere karşıyım yalnız buna sebebiyette verilmemeli. Bu düşünceme eminim sizde katılıyorsunuz. Dediğiniz gibi kimse kırk yıllık yorumcu degil yada en azından ben değilim.Ben bakıp okur, almam gerekeni alırım sadece. Teşekkürler yeniden yorumunuz adına..
Ve Şehr-i19mayıs Fikrinize saygı duyarım ve dilerim çocuklar bizlerin umut ve hayal ettiği o dünyada büyürler. Aynada ki sır'a gelince:)))) Tiagmoya yaptıgınız son yorumda sır hepten yok olmuştu. Kral değil ayna çıplaktı:))) teşekkür ederim yoruma..
Yoruma bakacak olursak; sayın okuyucu sen bakma biz atışırız, kavga eder görünürüz ama aslında hepimiz kardeşiz, severiz bir birimizi sosyal mesajıda verilmiş. Maksat beyne kan gitmesi; yok başka istegimiz diyorsanız eger, doktorunuzu saygıyla selamlar, "o olur öyle bazen" boşa üzülüyormuşum derim bende:) İsmail abini zorlama başkan, irtibatı kopartmıyalım:)))))))))))