gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Roja'nın da bir hikayesi vardı dinlemek isteyene!

15 Eylül 2018, 11.41
A- A+

Yoğun trafik kabusuna girmemek için arabayı bırakıp tren alt geçidinde ki merdivenden hızla inip yolun karşı tarafında ki bankanın kapanmasına dakikalar kala bir hışım dalıyorum içeri…
Daha soluklanmam bitmeden işlem tamam diyor memur. Banka da ki işimi halletmenin rehavetiyle az önce koşturarak geçtiğim tren alt geçidini bu defa aheste aheste geçiyorum. Tam geçitten çıkacağım merdivenin başına geldiğimde duvar dibinde oturan yaşlı kadın ilişiyor gözüme dikkatle bakıyorum…
Üzerinde tek parça renkleri solmuş bir elbise ve ince bir yelek var. Başına örttüğü beyaz tülbenti sıyrılmış, ortaya çıkan bembeyaz saçlarının bir kısmı alnına yapışmış. Başı, önüne eğilmiş yüzünü tam göremiyorum. Yavaşça yaklaşıyorum yanında şeffaf bir poşet, görebildiğim kadarı ile bir parça ekmek var içinde. Duvara sırtını yaslamış yerde sabit bir noktaya bakıyor gibi. Tam karşısına geçiyorum hafifçe eğiliyorum ama beni fark etmiş gibi görünmüyor….
--İyi misiniz?
Biraz bekliyorum tepki alamayınca hafifçe omzuna dokunuyorum.
--İyi misiniz?
Başını bana doğru kaldırdığında fark ediyorum, soluk yüzü neredeyse beyaza çalıyor, yüzündeki derin çizgiler usta bir ressamın fırçasından çıkmış gibi, en mükemmel haliyle yansıtıyor yılların yorgunluğunu. Aynı yorgunluk griye çalan mavi gözlerinde de var. Matlaşmış ve donuk bakıyor gözleri… Yine de yorgunluk ve bakımsızlık meleği andıran yüzünde ki o masum ifadesini silememiş…
Tekrar ediyorum..
--Annem, iyi misin? Hafifçe başını sallıyor beli belirsiz bir mırıldanmayla.
Önünde bir mendil ya da bir kutu yok, dilendiğini gösteren. Sesi soluğu da çıkmıyor zaten yanına çömeliyorum..
--Annem, adın ne?
--Roja
-- Kimin kimsen yok mu? Nasıl geldin buraya Annem, evin nerede?
Biraz ürküyor önce onu rahatlatmak için hafifçe okşuyorum omzunu.
--Evimi bilmem. Oğlum getirdi. Hava kararmadan alır beni..
Öksürmeye başlıyor ama öyle böyle bir öksürük değil ciğerleri sökülüyor sanki. O an anlıyorum…. O yaşta bir anayı (sonradan öğreniyorum 86 yaşında olduğunu) el açsın diye getirip bırakmıştı oğlu(!) İçimde ki tarifi mümkün olmayan öfkeyi dindirmek için doğruluyorum yerimden bir iki adım atıp dönüyorum
--Hep mi bırakır seni oğlun(!)
Başını sallıyor…
--Aç mısın Annem?
Elini yeleğinin cebine sokup bana uzatıyor titreyen kolunu, avucunu açtığında görüyorum  1 lirayı….
--Bana su alır mısın evladım?
Bir deri bir kemik kalmış elini alıyorum avucuma parmakları buz gibi kanı çekilmiş sanki! cılız parmakları avucumda kayboluyor.. O an görüyorum sağ elinin üzerinde ince bir oya gibi işlenmiş dövmesi var. Dikkatlice inceliyorum bana daha çok Hintlilerin dövmelerini anımsatıyor..
--Annem bu elinin üzerinde ki ne?
Elini çekiyor utanır bir tavrı var saklıyor elini…
--Çok güzelmiş annem, kim yaptı bunu?
O dövmenin bir hikayesi olmalıydı mutlaka. Sol elini sağ elinin üzerine koyuyor titreyen parmaklarını dövmesinin üzerinde gezdiriyor yavaşça, dalıp gidiyor sanki geçmişine. Üstelemiyorum belki de üzmekten korkuyorum onu..  Tam yerimden kalkıp ona su almak için gidecek oluyorum ki bir şeyler dediğini duyuyorum tekrar eğiliyorum söylediklerini duyabilmek için..
--Ben aşiret kızıydım. Anam beni doğururken ölmüş hiç bilmedim ben anamı. (gri mavi puslu gözlerinde yaş beliriyor) Başka kardeşimde yok benim babam çok gençmiş, ben analığımın yanında büyüdüm. O da sevmedi beni anasının azraili derdi beni, doğururken ölmüş anam diye (susup derin bir nefes alıyor ağır geliyor anlattıkları) beni erkenden kocaya verdi.
Sık sık öksürükle kesiliyor konuşması. Öksürüğü durduğunda devam ediyor..
Çocuktum hiç istemedim babamdan ayrılmayı ama ses etmedim… Bu elimdeki aşiretin izidir bütün kızlara yapılırdı..
Tam sustu, bitti söyleyecekleri dediğim de yeniden başlıyor anlatmaya.
 --Ağam beni aldıktan sonra başka köye göç ettik iki çocuk doğurdum kucağıma alamadan toprağa verdim. Anamın da bebelerimin de azraili oldum. çok kavruktum bu doğuramaz dediler. Bir daha da olmadı çocuğum. Benim de yazım buymuş.
Hafifçe okşuyorum omzunu elinde ki mendille siliyor gözünü..
--Hiç biri senin suçun değil annem, diye biliyorum sadece. Boğazımda bir düğüm sesim kısılıyor. İçinde ki acı yüzünden okunuyor. Konuyu değiştirme çabası içinde soruyorum.
-- Oğlum getirdi beni bu buraya dedin ya annem, O kim peki?
--Kumam oldu 2 tane ben doğramayınca, onların çocuklarına analık ettim. Hepsi evlendi başka yerlere göç ettiler bir başıma kalınca büyük kumamın oğlu damı, malı satıp aldı beni yanına Allah razı olsun sokakta komadı….
Kanım çekiliyordu sanki dinledikçe. Türk filmlerine konu olmuş bir yaşam hikayesinin canlı örneği vardı karşımda asırlık bir çınar gibi yorgun, bitkin….
--Annem sana iyi bakarlar mı peki? (sorduğuma ben bile şaşıyorum ne kadar iyi baktıkları ortada)
İç geçiriyor…..
--Evladım insana kendi öz anası fazla gelir ben kimim ki elim… bahtım açık olaydı anam yaşardı….
Yine gözlerinden yaş süzüyor.
--Yüce rabbime tek duam beni yanına almasıdır bir lokma ekmekte gözüm yok artık….
Yerimden kalktım ne yapacağımı bilmeden etrafıma bakındım.. arkamı dönüp gitsem vicdanım yapışacak yakama kalıp dinlesem öfkem isyanım katlanacak ne yapacağımı bilemeden zaman kazanmak için
--Annem, su alıp geliyorum sana diyorum.
--Allah razı olsun evladım..
Koşarak çıkıyorum merdivenleri önce su sonra biraz yiyecek alıyorum ilk gördüğüm yerden o arada telefonum çalıyor..
Arayan Kemal!! Tamamen aklımdan çıkan toplantıyı hatırlıyorum bir an da.
Yeni çıkacak olan derginin hazırlık aşamasında ardı ardına yapılan toplantılardan yatırımcılara yapılacak lansman toplantısı tam bir saat sonra başlayacak ve muhtemelen Kemal nerede kaldığımı sormak için arıyor. O an içinde bulunduğum ruh halimi ve Roja’yı anlatsam da anlamayacak cevap vermiyorum 3 kez daha peş peşe ısrarla arıyor…  
Roja’ya suyu veriyorum yemeğini tam önüne bırakıyorum.. Hemen yanında ki merdivene ilişiyorum… Aklımdan ne geçtiğini tam hatırlamıyorum tek odaklandığım konu Roja bir alternatifi olsa o evde kalmak ister mi ?
--Annem oğlunun yanında mutlu musun?
-- Allah razı olsun sokağa atmadı (ah be annem şu an neredeyiz biz? Ama bu cevap beni tatmin etmiyor)
--Devletin sizin için yaptığı evler var ya annem öyle bir yerde yaşıtlarının arasında kalmak ister miydin?
--Ben bilmem öyle yerleri var mı diyor. Titreyen eliyle suyu ağzına götürüp bir yudum içiyor öksürükten acıyan boğazını rahatlamak ister gibi sonra devam ediyor benim hiç param yok okumam yazmam da yok beni kim ne yapsın.
Boş bir umut vermek istemiyorum ama konuşurken aklımdan bin bir türlü şeyi de aynı an da geçirip onun için en iyisinin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum.
--Annem seni kışında bırakır mı oğlun? (bırakmaz dese içm rahatlatyacakmış gibi)
Başını önüne eğiyor sesi çıkmıyor… 
Önünde ki yemeğin paketini açıyorum eline veriyorum.
--Ye annem sen bunu ben birazdan geleceğim diyorum..
--Gidiyor musun diye sorarken ilk kez gözlerimin içine bakıyor.
--Birazdan geri geleceğim..
Ne yapmalıyım, doğrusu ne emin olamıyorum geçidin karşısındaki birkaç esnafla konuşuyorum kimin getirdiğini nasıl geldiğini bulmaya çalışıyorum.. Hepsi aynı şeyi anlatıyor orta yaşlarda bir adamın getirip bıraktığını akşam da aldığını söylüyorlar.. ‘’Şimdi neyse de kar da kışta da bırakıyor bir gün burada ölüp kalacak gariban ağzı var dili yok bizde çok üzülüyoruz’’ diyorlar….
Belli ne kadar üzüldüğünüz! Üzülüyorsunuz da niye seyirci kalıyorsunuz dediğim de içlerinden biri uğraşılmaz böyleleriyle başımıza iş mi alacağız diyor. Yazık Allah kurtarsın zor o yaşta Allah evladın da hayırlısını versin diyecek oluyor ki deliriyorum.. En az seyirci kaldığınız için o hayırsız evlat kadar sizde suçlusunuz!!! Arkamdan bir bağırtı kopuyor sanki seyirci kalmaları çok normalmiş gibi kendilerini haklı bulma çabası içinde…
Ardından belediye zabıta karakol derken yaptığım bir dizi konuşmanın meyvesini alıyorum ve sosyal hizmetlerden Esra Hanım ulaşıyorum. Durumu anlatıp ne yapmam gerektiğini bilmediğimi ama bu şekilde arkamı dönüp gidemeyeceğimi bana yol göstermesini istiyorum. Esra Hanım hiç düşünmediğim bir şekilde işleri kolaylaştırıp yarım saat içinde geri dönüyor bana ve  sayesinde Roja oradan alınıp en yakın devlet hastanesine kaldırılıyor. Hastaneye gidip konuşuyorum onunla seni iyileştirip yaşlı bakım evine götürecekler daha iyi bakılacaksın bende ziyaret edeceğim seni diyorum. ‘’gelir misin yanıma’’ diyor inanmamış gibi... ‘’söz’’ diyorum.. tuttuğum elini hafifçe sıkıyor. Müşahide odasından ayrılırken aklım da kalan son soru soruyorum beklide içimi rahatlatmak, yaptığımın şeyin doğruluğuna inanmak için….
--Roja oğlunu görmek istiyor musun? O da gelsin mi?
--Söylemeyin nerde olduğumu!
O ana kadar yaşadığım bütün kararsızlık uçup gidiyor vicdanım özgür kalıyor sanki…
Ertesi sabah Esra hanım’la görüştüğümde hastanede tüm tetkiklerin yapıldığını pnömoni teşhisinin konulduğunu gerekli tedaviye ve ilaçlara başlanıldığını tedavisi tamamlandıktan sonra yaşlı bakım evine yerleştirileceğini, dilediğim zaman ziyaret edebileceğimi söylüyor ve ekliyor ailesine ulaşıp en kısa sürede yasal süreci başlatıyoruz.. İçiniz rahat etsin aklınıza takılan bir şey olduğunda beni arabilirsiniz…
‘’Teşekkür ESRA Hanım’’
Yine de içim buruk ne Roja’yı ne de özetle geçtiğim Roja’nın hayatını unutmayacağım… Bazı insanlar bir an dokunur hayatınıza ve o dokunuş kelebek etkisi olur..… Umuyorum son günlerin huzurlu geçer Roja.

YORUMLAR

15 Eylül 2018, 20.33
Gurur ; Okuduğum zaman gözlerim doldu , bir o kadarda bu davranışınızdan dolayı çok mutlu oldum.Sizin gibi insanlar oldukça duyarlı ,merhametli en yüceside sevginiz bu davranışınızdan dolayı sizi tebrik ederim .....

İlk defa bir blog yazısı beni bu kadar etkili size teşekkür ederim ..
               
Herkes kalbinin ekmeğini yer....
15 Eylül 2018, 20.42
Çok üzüldüm çok kelimeler içimdeki bu acıyı anlatmaya kifayetsiz kalır.Sizin bu örnek davranışınızdan dolayı ( gurur  ) duydum.Canı gönülden teşekkür ederim yüreği güzel insan smile Resmismile Resmismile Resmismile Resmismile Resmismile Resmismile Resmismile Resmismile Resmismile Resmi
15 Eylül 2018, 21.34
şehr-i19mayıs
Merak etmeyin durumun takipçisiyim.. Esra hanımla detaylı görüşme sonucu aldığım bilgi doğrultusunda söyleye bilim ki bakım evine alındı ve aile için dava açıldı.. 
15 Eylül 2018, 21.48
 ! мια ☂ 
sevgili arkadaşım, Bana teşekkür etmeyin lütfen benim yaptığım bir lutüf değil insanlık göreviydi.. Ben, bu konuda tüm imkanlarını seferber edip durumun aciliyetini göz önüne alarak sorunu ivedilik ile çözen görevinin hakkını tam manası ile veren Esra Hanım'a sizlerinin neznin de tekrar Teşekkürü borç bilirim. Yorumlarınız için çok teşekkür ederim smile Resmi
15 Eylül 2018, 23.03
Sevgili gurur ;İnsanlık konusunda sınıfta kalan çok insanımız var.Bu olayı ivedilikle çözüme kavuşturmanız her insanın yapacağı bir durum değil olsaydı sizden önce ordaki esnaf yada sizin gibi yürekli insanlar olurdu..Ve her işimizi devlete değilde bizlerin de bir şeyler yapmamız gerekiyor.Bunlardan birisiniz  , siz bir örnek davranış sergilediniz buda takdirle bir davranış....
15 Eylül 2018, 23.24
Takdiri ve teşekkürü hak eden biri varsa o da sizsiniz.Benim için değerli olan bir davranış sergilemişsiniz.Bütün değerli taşlardan ( yakut ,elmas,zümrütten ) değerli olan gönül zenginliği buda sizde fazlasıyla var.

Bu olay beni çok etkiledi.Annelerinin kıymetini bilmiyen o kadar insanımız varki.Onlar bizi küçük odalarında emek verip bizleri birey olarak yetiştirdiler.Bizler büyük odalarımızda annelerimize yer bulamadık.Ya huzur evlerinde devlet baksın diyoruz yada hiç utanma olmadan dilendirmek için köprü altlarına bırakıyoruz.



15 Eylül 2018, 23.32

Hüzünlendim,
Etkilendim,
Öfkelendim...
`Umuyorum son günlerin huzurlu geçer Roja.` demişsiniz ya noklatalarken....
Umarım sizin ve sevdiklerinizin tüm ömrü huzurla geçer....
16 Eylül 2018, 11.27
KimQ
Güzel dileğiniz teşekkür ederim. smile Resmi
16 Eylül 2018, 11.38
 ! мια ☂ 
Hakkımda ki tüm güzel sözleriniz için kalpten teşekkür ediyorum.. smile Resmi Toplum olarak hızla yozlaştığımız her geçen gün biraz daha duyarsızlaştığımız şu günlerde, bu blog yazısını paylaşmamın nedeni bir farkındalık yaratıp küçük dokunuşlarla bir şeyleri değiştirebileceğimizi anlatmaktı. Eğer amacına ulaşırsa ne mutlu bana. Bakmak değil de görmek gerekiyor bazen... Sevgiyle kalın smile Resmi smile Resmi
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın