gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Yaksila'lı Kaila I-II-III (Final)

19 Ekim 2018, 05.44
A- A+


Zamanlardan bir zaman; Aineksos gezegeninde, Jumar adında bir ülke varmış. Bu ülkenin kralı, çok bilge biriymiş. Ülkenin her yerinde okunup yazılmasını; insanların, çok ama çok kültürlü olmasını istermiş. Aineksos'un diğer ülkelerinden insanlar gelir; bu ülkede, kendi dillerini, kültürlerini tanıtır ve bilge krala hizmet ederlermiş. Ülke insanları, kralın bu bitmek bilmez öğrenme ve öğretme merakından zaman zaman da sıkılırmış hani. Sefahat ve eğlenceyi özler, komşu ülkelere ziyaretlerde bulunurlar, vur patlasın çal oynasın eğlenirlermiş.


Kralın etrafında öyle çok kadın varmış ki... Bu saray kadınları, kralın takdirini kazanmak için olmadık şeyler yapar, türlü entrikalar döndürür, birbirlerinin saçlarını-başlarını yolarlarmış. Bilge kral hiçbirine yüz vermez, dünyevi zevklerle ilgilenmez; ülkesinin ilerlemesinden başka hiçbir şey düşünmezmiş. Daha bir kadınla, bir geceden fazla ilgilendiği; hani bir kadına, gözünün ikinci bir kez kaydığı bile görülmemişmiş.


Bir gün, Yaksila ülkesinden bir kız gelmiş saraya. Bu kız; bilgili, öğrenmeye meraklı ve zekiymiş. Sarayın hanımları, bu kızın etrafını sarmış ve ona pek bir ihtimam göstermişler. Sarayın, bir cadı kazanı olduğunu duymuş olan Kaila, bu hoş karşılamaya hem şaşırmış hem de pek sevinmiş ve tüm kalbini, olanca içtenliğiyle açmış bu insanlara. Onlara, hiç duymadıkları güzel hikayeler anlatıyor, kemanınından çıkan ezgilerle ruhlarını doyuruyormuş. Gel zaman git zaman; Kaila, kralın da dikkatini çekmiş. O da, zamanla Kaila'yı çok sevmiş, hikayelerinin ve kemanından çıkan ezgilerin dinleyicisi olmuş. Oturup saatlerce sohbet ederler; bilimden, sanattan konuşurlarmış.


Günler böyle akıp giderken; Kaila bir sabah kalktığında, saçlarının bir tarafının kesildiğini görmüş. Ne olduğuna bir türlü anlam veremeyen Kaila; çaresiz, saçlarını o kesiğe uydurup kısaltmış. Günler günleri, aylar ayları kovalamış. Neredeyse haftada bir, uyandığında saçlarının ucundan kesildiğini görüyor, sessizce ağlıyor ve ne yapacağını bilemiyormuş. Bir gün kral Kaila'ya; neden saçlarını sürekli kestiğini sormuş. Kaila durumu anlatmış ve ne olduğunu bilemediğini söylemiş. Kötü bir ruhun kendisine dadandığını ve saçlarını belirli aralıklarla kestiğine inanmaktaymış. Kral, bu durum üzerine, Kaila'nın odasının kapısına, geceleri gizlice gözetlemek üzere bir nöbetçi yerleştirmiş.

---

Nöbetçi, gecelerden bir gece, iki saray kadınının odaya girdiğini ve Kaila'nın saçlarını kestiğini görmüş. Kadınlar onu görmeden uzaklaşmış oradan ve krala gidip ne olup bittiğini anlatmış. Bu kadınlar, krala meftun olan saray kadınlarındanmış. Ve Kaila'ya yakınlığını kıskanıp; onu çirkinleştirmek, kraldan uzaklaştırmak için ellerinden ne gelirse yapıyorlarmış. Durumu anlayan kral; nöbetçiye, takibe devam etmesini emretmiş. Ve bu olay, haftanın her çarşamba günü tekrarlanarak devam etmiş. Bazı geceler, başucundaki suya bir şeyler kattıklarını da görmüş nöbetçi. Kaila'nın günden  güne sararıp solmasını da açıklayan bu son hadise, kralı iyice öfkelendirmiş; kadınları, derhal cezalandırmak istemiş. Ama Kaila, kral bunu yaparsa, daha da kötü şeylere maruz kalabileceğini dile getirip; kralı, cezalandırılmamaları yönünde ikna etmiş.


Kaila; ona yakınlık gösteren bu saray kadınlarının, meğer ona düşmanlık ettiklerini, kralın dikkatini bir türlü çekemediklerinden, ona diş bilediklerini düşündükçe, çok ama çok üzülmüş. Daha önce birbirlerine olmadık şeyler yapan, birbirlerinin kuyusunu kazan bu kadınların; nasıl bir olup içlerindeki nefreti kendisine yönelttiklerini düşününce; hem çok şaşırmış hem de çok korkmuş ve Tanrı'ya dua edip, bu kıskanç kadınlardan onu korumasını dilemiş Kaila.


Kısacık saçlarıyla oğlan çocuğuna dönen Kaila; zaman gelmiş, müthiş bir karamsarlığa ve hüzne kapılmış. Kendisi hakkında olmadık şeyler uyduruyor; kendisinin, karanlık iblislerle beraber olduğunu, saçlarından kara büyüler yaptığını söylüyor; çarşamba günü ve cadılıkla alakalı korkunç hikayeler anlatıyor; sarayda, bu tevatürün dilden dile dolaşmasını sağlıyorlarmış. Neredeyse artık onunla kimseler konuşmaz; kimseler kemanını da hikayelerini de dinlemez olmuş kraldan başka.  Bu hale artık dayanamayan Kaila; kraldan, bir süreliğine kendisini affetmesini ve ülkesine gidip yakınlarını görmek istediğini, söylemiş. Kral, iki  yıl sonunda dönmesini şart koşup Kaila'ya izin vermiş ve onu, Yaksila'ya yollamış.

---

Kaila'nın saçlarını ve solgun yüzünü gören ailesi, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamışlar ve artık Jumar'a dönmemesini istemişler. Kaila, olup biteni onlara anlatıp, bir çözüm yolunun mutlaka bulunması gerektiğini, başına gelen bu olay dışında, orada çok mutlu olduğunu, ve geri dönmek istediğini dile getirmiş. Ailesi düşünüp taşınmış ve onu, Yeos büyücüsüne götürmüş. Büyücü, Kaila'ya sadece kendinin görebileceği, görünmez bir zırh yapmış; bu zırh onu, her türlü kötülükten koruyacakmış. Yalnız bir şartla: Ne zaman ki; kalbine kötü düşünceler sokarsa, zırhın büyüsü kaybolacak ve korunmasız kalacakmış. Zekasını kötülüğe çalıştırmayan Kaila, başına gelenlerden sonra, bu kadar saf olmanın pek de iyi bir şey olmayacağını düşünse de, büyücünün uyarısını aklının bir köşesine yazmış. İki yıl sonunda; ailesiyle vedalaşıp zırhını kuşanmış ve uzayan güzel saçlarıyla sarayın yolunu tutmuş.


Kaila'nın saraya geri geldiğini gören kral meftunları, içten içe hasetlenip güleryüzlü maskeleriyle onu karşılamışlar. Kaila, artık gözü açıldığından, maskelerin ardındakini görüyor ve bu ikiyüzlülük karşısında mide bulantılarına tutuluyormuş. Yine de sesini çıkarmıyor, büyücünün uyarısını hatırlayıp aklından kötü düşünceleri uzaklaştırmaya çalışıyormuş. Kralı ziyaret edip; büyücünün ona bir zırh yaptığını, bu kadınların artık ona hiçbir zarar veremeyeceğini krala anlatmış. Artık o saf iyi niyetin yerini, olgunlaşmış bir kadın ruhunun aldığını gören kral, bundan çok memnun olmuş ve içi rahatlamış.


Kadınlar; eskiden yaptıkları gibi, saçlarını kesmek için her uğursuz çarşamba odasına giriyorlar; ama ona bir türlü ulaşamıyorlarmış. Geldikleri gecelerin sabahları, odasından kırık makaslar toplar olmuş Kaila. Büyücünün onu koruyan tılsımı; zehirli içecekleri ona içirmiyor, kalktığında bulduğu devrilmiş bardakları görünce, tılsımın kendisini korumak için zehirli olan bardakları devirdiğini anlıyormuş. Zamanla Kaila'ya bir şey yapamayacaklarını anlayan kadınlar; kraldan da ümidi kesince, ülkeden teker teker ayrılmışlar. Bitmeyen nefretleriyle, arada hayaletler gönderip Kaila'yı rahatsız etmeye çalışmışlar. Türlü çeşitli kılıklarda gelen bu hayaletler, Kaila'ya hiç ama hiçbir şey yapamamışlar.


Ta ki Kaila, içindeki kötüye yenilene kadar...

---
BİTTİ





YORUMLAR

19 Ekim 2018, 15.37
İçinde kötülük beslediği an büyü bozulması. Bu okuyucuya ağır olmuş cezbe. Ama beğendim bu kısmı. Harika
İnan ki herşeyin bir başlangıcına dönüyor düşünce ve yaşamımız.
Bitti, bak buda süper. Bittiğini ibraz ediyon. Bi empati kuruyorum. Alay ve samimiyet harmanlanmış bir algı oluşuyo.

20 Ekim 2018, 03.21
kalemine sağlıkta ))) sonunda onun için dedemi kötülük olmuş hayret
23 Ekim 2018, 02.11
Ben bir şey yapmadım Herakletios, insanın sınavı ağır, bilmez misin :) Yaratıcı zırhla dünyaya getiriyor bizi de, biz ona sahip olamıyoruz maalesef. İşte ondandır YıldızlaraSor, hiç hayret değil bence :) Teşekkürler yorumlarınız için smile Resmi smile Resmi

Senin de güzel yüreğine sağlık Helincim. Teşekkür ederim güzel sözlerin için. smile Resmi Bir de kalp, onu yapmayı bilmiyorum ama seni seviyorum :)
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın