gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ADAM...

02 Kasım 2018, 18.35
A- A+
ADAM
Adam,sanki asırlar öncede kalmış anıları belleğinde toparlamaya çalışıyor: Belleği son zamanlarda kendisine oyunlar oynar oldu. En bildik kişi ya da olayları anımsayamıyor; hiç gerekli olmayan bir takım ayrıntılar, dün yaşanmış gibi gözünde canlanıyor. Bu çelişkili durum, bunama başlangıcının belirtileri olabilir mi? Adamın korkulu rüyası "alzaymır"... Bir şempanzeye dönüşmek. Çişini tutamamak, acıktığının, doyduğunun bilincinde olamamak; çocuklarını, torunlarını, akrabalarını, arkadaşlarını tanıyamamak...
Bugün, hatırladıklarını yazmaya karar verdi. Yazmanın yararlı olacağını düşünüyor.
Bir kapı geldi gözünün önüne. Öyle sıradan bir kapı değil. Üst ve yan çerçeveleri mavi, turkuaz, firuze, çinilerle kaplanmış. Başlı başına sanat eseri bir kapı...Kapıya bir dış avludan geçip, sekiz on basamaklı bir merdivenden çıkarak ulaşılıyor. Bina eski bir konak, hatta bir saray...
Çocukluktan delikanlılığa yatay geçiş yapmakta olan bir genç bu görkemli kapıdan çekinerek giriyor. İstanbul Eğitim Enstitüsü giriş sınavı sonuçlarını öğrenecektir. Duvarda kazananların listesi var. Listede adını görünce yüksek sesle "kazanmışım" diyor. Bir kız giriyor; o da listeyi inceliyor ve bir sevinç çığlığıyla " ben de kazanmışım" diye haykırıyor. Delikanlıyla göz göze geliyor, tanışıyorlar. Güzel bir kız; samimi... İki yıl,bu binada, aynı sınıfta,aynı sırada, öğrenim görmüş, aynı masada yemek yemişler,sinemaya, tiyatroya, yürüyüşlere birlikte gitmişler; çok iyi arkadaş olmuşlardı. Sözlü sınavlar sırasında delikanlı "çok kısa bir süre sonra ayrılacağız. Ne yaparız?" dedi. "Ağlarız" dedi kız.Öyle de oldu.
Bu okul delikanlının altı yıl öğrenim gördüğü okula hiç benzemiyordu. Sınıflar, üst kattaki yatakhane kaloriferliydi. Öğretmen okulunda, yatakhaneler; öğrenim gördükleri binaya, bir kilometre kadar uzaktaydı. Karda, kışta, gece etütten sonra yatakhanelere gitmek büyük sorundu. Yatakhanelere diyorum; çünkü ayrı ayrı yerlerde dört ayrı yatakhane vardı. Yatakhanelerde kalorifer şöyle dursun ısıtıcı herhangi bir nesne yoktu. Öğrenciler; yatmadan önce takunyalarını ayağına geçirir, lavaboların önünde sıraya girer,buz gibi suyla ayaklarını yıkar; buz gibi yatağa yatarlar.(Soğuk odada, soğuk yatağa yatmak, delikanlı için bir alışkanlık olmuştu; yaşamı boyunca soğuk odada, soğuk yatağa yatmayı tercih etti)
Kepir'in ayazı yamandır! Istırancalar'dan dört nala kopup gelen,poyraz, karayel , keşişleme; arada başka engel olmadığı için gariban öğrencilerin bağrında dinlenir. Sınıflar şakirzümre sobalarıyla ısıtılıyormuş gibi yapılmakta...Her gün iki nöbetçi öğrenci toz linyitle, şakirzümrenin inadını kırıp sınıfı ısıtmaya çalışır. Arada başardıkları bile olurdu!
Hafta sonları okulun tüm öğrencileri Lüleburgaz'a çıkarma yapar. Altı yüz öğrencinin bir ucu okulda bir ucu Lüleburgaz'a girmekte.( Okul ile Lüleburgaz'ın arası beş kilometredir.) Bir garip istila ordusu! Köyden indim şehre durumları...
Adam sözün burasında Salih Tosun'u anmazsa ,haksızlık edeceğini düşündü. Salih Tosun bir milli bayramda , paçaları dizlerde, ağı körüklü, efe çakşırı;başında; oyalı, renkli püsküllü efe başlığı; belinde kırmızı kuşak; kuşakta çakma hançerlerle törene katıldı. O bayramdan sonra hiçbir güç, hafta sonlarında; Salih'in bu kıyafetle Lüleburgaz'a inmesine engel olamadı. Her hafta sonu; onu bu efe kıyafetiyle Lüleburgaz sokaklarında kostak kostak dolaşırken görebilirdiniz!
Hiçbirimizin bisikleti olmamıştı.Her çocuk gibi bisiklete binmeyi istiyoruz.Ama önce öğrenmek lazım. Bir zamanlar içinde bir futbol sahası bulunan sonradan terk edilmiş geniş bir arsa var. Adamın biri arsanın bir tarafına beş altı külüstür bisiklet koymuş. Saati bir liradan kiraya veriyor(bir lira o tarihte epey değerli) Binmeyi bilen binip turluyor. Öğrenmeye çalışanları bir arkadaşları arkadan tutarak yardım ediyor. Çocuğa her ne kadar "ayaklarına bakma, ileri bak" dense de çocuk illa ayaklarına bakacak! Tabi birkaç metre gidince çocuk da; yardımcısı da yere kapaklanıyor.
Arsanın bir tarafında eskiden bir kale varmış. Kalenin üst ve yan direklerinden biri yıkılmış; tek bir direk kalmış. Arsada turlayan her çocuk; o kadar geniş bir alan varken illa gidip o direğe toslayacak!
Adam; o yılları biraz hüzün, biraz özlem, biraz mizah ve espriyle anımsıyor.
Bugünlük bu kadar. Şimdilik hoşça kalın.
dramaturg

YORUMLAR

03 Kasım 2018, 15.07
Yazmanın yararlı olacağını düşünmekte çok haklı ADAM... 
Çok şanslı hissediyorum kendimi her yazınızı okuduğumda. Bazen duygulansam da , bazen hüzünlensem de, hatta ağlasam da hep mutlu oluyorum sizi okudukça. Bugün, yarın ve ertesi gün hep yazın siz de .. Hiç tanımadan seviyorum sizi...
Selamlar saygılar.

03 Kasım 2018, 17.33
Sevgili !detay; çok memnun oldum.Yazılarımda yapmacık, özenti, abartı en önemlisi yalan yok.Dümdüz, doğal "ben" ... Teşekkür ederim, içimden geldikçe yazıyorum. Bazen uzunca bir süre yazmaya ara veriyorum. Bana cesaret; yazma gücü veren sizlersiniz. Selamlar, sevgiler...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın