selam, süper yine tüm kalbimle katılıyorum yazdıklarınıza bazı şeyleri irdelememek lazım diye emeğinize sağlık ...
Kendimi "usul usul sevenler" listesine dahil ediyorum. Böylesi daha iyi, yıkmak da yok kırmak da...
Ah be Cezbe, kimseyi hakkını vererek sevemezsin zaten. Çünkü tüm meydan okuyanlar yanlış biliyorlar, giden; azdan az, çoktan çok değildir. Giden, her zaman; azdan çok, çoktan azdır. O nedenle kendine haksızlık etme, sonuçta öyle yada böyle sen de bir miktar sevebilmişsin sevenlerini işte. Bu kadarcık ödeme bile, o kalın veresiye defterlerini yırtmaya kafi gelir...;)Dünya da böyle ama, asla durmaz hep bir devinim, hep bir değişim. El mecbur deveyi güdeceksin, diyardan gidene dek...
Pınar;
teşekkür ederim yorumunuza. Anlaşılmak, anlatabilmek kadar değerli benim için.
1Yalnızlık; her zaman çok sevmişimdir bu nesli tükenmek üzere olan naifliğini biliyor musun
Çok güzel analiz etmişsin yazdıklarımı
Şehr-i19Mayıs, teşekkür ederim detaylı yorumun için, katılıyorum ben de senin yazdıklarına
Pınar'ın söylediğine halel gelmiyor sen böyle yapınca. Konu irdelenebilir elbet, maksat sevgi ve sevgili kanatılıp didiklenmesin :) Söz ettiğin isyana başvurmadan kabullenebilme sükuneti önemli, haklısın. Tevekkül müessesesi bunun için var.d Senin söylemiş olduğundan biçim olarak biraz farklı ama tam da bu yüzden yazdım bu yazıyı biliyor musun. Israrla "kıymet" vurgusu yapmam bu yüzden. Geride kalan kendini değersiz hissediyor. Belki de giden, o geride kalana "değerli" olduğunu hissettiremiyor. Burada bir hata yapıyoruz. İşin başka bir yönü de şu ki; hiç anlayamadım hayatım boyunca: Sana, vakt-i zamanında onca güzel şeyi yaşatan insana, gün geliyor da nasıl düşman olabiliyorsun? Bunu çözemedim, çözemeyeceğim de... Güzel anıları geri dönüşüme gönderme konusunda muhteşemiz, düşman olmak konusunda da doktora seviyesi!
Kırmak da olur, kırılmak da... Sevip değer verdiğine kırıldığı düşünülürse insanın, küçük kırgınlıklar çok da mühim değil. Belki de ilişkinin imtihanıdır diye bakmak gerek. Aynı konuda mütemadiyen kırılıyorsan da; verdiğin değer, karşılığını bulmuyor demek. Sinyaller çalmalı; yanlış insan! Derhal olay mahallinden ayrılmalı
Helinim. Kadın -erkek ilişkilerinde, beni öyle derinden kıran olmadı. Şanslı insanlardan olabilirim bu konuda. Daha çok istemeden kırmış olabileceklerim içindi bu yazı. Veya daha doğrusu; "kırık hikayeler" için diyeyim. Güzel sözlerinle sevindiriyorsun beni. Biliyorum kalpten yazdığını, sen de biliyorsun benim sana kalpten yazdığımı. Hiç eğrilik-büğrülük, hiç riya yok. Bu yüzden böyle içten seviyoruz birbirimizi
Masanın hemen ucunda, ha düştü ha düşecek gibi duran, şahane bir camdan vazoya benzer bu işler. İçinde iki çiçek, öylece durmalıdırlar; kıpırtısız, ses etmeden. Yoksa, en ufak bir sesle, devinimle yere düşüp tuzla buz olur o canım vazo; iki çiçek de, cam kırıkları içinde ölür susuzluktan sonra.
Bunları yazınca aklıma geldi: "Su vermeye benzedik plastik çiçeklere" diyor ya Emre Aydın. Ne güzeldir o şarkı be Blue:) Belki de plastik kıvamında olmalıdır o çiçekler, ki düştüklerinde ölmesinler. Plastik olan şeyleri sevmem ama. Ne kendimi, ne de karşımdakini ucuz, donuk bi plastik gibi görmek istemem. Ben tam da o yüzden, hakkını vererek severim işte. Mümkün bu, niye olmasın. Mümkün olmayan; imkansızı, mümkünlü hale getirmeye çalışanların nafile uğraşı benim için. O başlıktaki MÜMKÜN'ün üzerindekini, "değil" işareti niyetine taammüden koydum :)
Rasyonalitenin üzerine çıkan ağır romantizm, gümler, illa ki! Sen de akıldan uzaklaşmazsın biliyorum -çalışırsın yani:)-, yorumunun geniş pencereden gördüğü ufku da görmedim sanma.
Fakat ne gideni, ne kalanı asmam ben. Yoksa giden için, vazgeçilenle birlikte geçirilen vakit ahmaklıktan başka bir şeye işaret etmez. Vazgeçtiğine sallıyorsan, bir nevi kendini de gömmüş olursun. Karşılıklı sevmek, biraz da vakit işidir, benim vaktim de kıymetlidir .p Yaptığım da; değere, "değerlisin" demek. Hepsi o.
Esasında her şey tercihlere bakar. "Giden, azdan çok" tekerlemeni karşılar bu yazdığım. Tercih ediyorsan, tercih edilenin hakkını veriyorsun demektir bir yerde. En azından çalışıyorsundur. Masanın kenarında düştü düşecek gibi duran şahane vazolardaki çiçeklerden olmamaya adaysan, bildiğin uğraşıyorsundur. Niye hakkını vermeden sevemiyormuş kimse paşa? :)
YORUMLAR