-babette kişisi, "girift" değil bi kerem o. :D

Kısırcı, çeyrek altıncı, kadınlar günü müdavimleri gibi başlamışsınız yine, beni de gaza getirdiniz ama korkarım arada ben kaynayacağım. 

İş de çok zaten, kaçtım ben.. :) 

Haa - babette, bir sonraki senin için gelecek. Kötü niyetli olduğunun da farkındayım bu arada. Başka adresi es geçmiş, bana taş atmışsın. Olsun sevmeye başladım seni, kullan blue'yu, sıkıntı tinne:)) 

Peki tarım nasıl oluyor da bu kadar karbondioksite ve methana sebep veriyor ? Dünyadaki toplam tarımın %80'i büyük baş hayvanların yemi için yapılmakta, ürünlerin ekilmesi toplanması işlenmesi nakliyesi depolanması fosil yakıtla çalışan araçlarla yapılmakta. Ayrıca yeni tarım alanlarının açılması için ormanlar yok edilmekte. Biliyoruz ki ağaçlar havadaki karbondioksiti bünyelerinde toplamakta ( kabaca  fotosentezle karbonu em oksijeni sal ) , yangın sonucunda büyük miktarda doğaya havaya karbonmonoksit ve karbondioksit şeklinde geri salınmakta. Dünyadaki toplam tarımın sadece %20'si direk insan tüketimine yönelik , gerisi sizin tabirinizle mööö'ler için. 

Gelelim işin pis kısmına ineklerin çıkardığı pıt pıta pıtaklara; " İneklere nasıl bir sayaç taktılar da bunu ölçtüler acaba?" gibi işi sulandırmak istesem de bunu yapmıycam, ineklerin de insanların da methan gazı çıkardıkları doğrudur, çakmakla test edebilirsiniz. 

Küresel iklim değişikliği ile ilgili bir sürü belgesel bulabilirsiniz, benim en beğendiğim 2 tanesi 1-) Before the flood ( Tufandan önce ) ve 2-) The Age of Stupid (aptallık çağı)

Sizin de söylediğiniz gibi asıl sorun tüketim-üretim çılgınlığı, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmememiz, ama şu an ki et endüstrisinde durum bu veya buna yakın , konu ciddi.

Tüm veganlara sevgi ve saygılarımla.

Küresel ısıtıp; bireysel soğutuyorlar, diyorsun hı Babettem Bebettom :) Şahaneymiş .p Yeteri kadar üretim, gerektiği kadar tüketim olsa; dünya, güzel, adil  bi yer olurdu. Hem iyisi var, kötüsü var üretimin. Ürettiğinin bedelini doğa ödüyorsa ve söylediğin 'diğerleri', sen bu kadar fazla üretiyorsun ve birileri de fazla tüketiyor diye aç-fakir kalıyorsa sorun var işte. Kendi kendini yiyen, kendi sonunu hazırlayan bir başka cins var mıdır bilmiyorum. Bence komple delirmiş insanoğlu.

Kıvrak bir zekan olduğu için, nokta atışları, isabetli vuruşları, tam yerinde dokunuşları beceriyorsun :) Takip ediyorum yazdıklarını, duyarsız kalmadığını görüyorum, şıppadanak anlıyorum ne demek istediğini paralel düşündüğümüz için. Belki sen de, diğerleri de anlam veremiyor olabilirler sana ve senin samimiyetinde olan insanlara olan ve hatta belki de dışarıdan abartılı görünen sevgime. Çok şey gördüm ben burada be Babettecim. Bu yüzden samimi olan, samimiyetle gelen, içi neyse dışı da aynı olan insanlar pırlantadır benim için. Ne yapayım, ben de bana benzerleri seviyorum, gayet insani bir durum.

Gelelim familyaya :) Bana burada, davranış bilimleri, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji mastırı yaptırdılar Babettecim :) Bu yüzden bi bakışta kavrayabiliyorum artık. Değişik kılıklara, nicklere giren aynı yüzler, ayrı yüzlerde ama aynı nedensellikte buluşan tek-tipler, dublör kullananlar, birini kendine maşa edenler, önden gelenler, arkadan dolananlar... Neleeer neler :) Ben o söylediğin gücü, onlara da borçluyum yani. Hepsine teşekkür ederim. Onlar benim kalemimi açan kalemtraşlar, onlarla biliyorum kalemimi. Ehh tabii sivri kalem batar, gün gelir herkes ektiğini biçer. "İlham" dediğin şey, her zaman iyi ve güzel olandan da gelmez üstelik; hödüklük de ilham verir insana :) Yararlıdırlar yani...

İnsanın kendi fikrini dile getirmesinden daha güzel ne olabilir. Elbette herkes fikrini yazmalı, paylaşmalı. Birini savunmak gerekirse de savunmalı. Ama insan taraf olacaksa, taraf olduğunun haklılığından ve masumiyetinden emin olmalı. Onu savunurken, diğerini batırıyorsa, o batırdığının haksız olduğuna da emin olmalı. Bir de mümkünse, konuya tam olarak vakıf olmalı. Öteki türlüsü; kötü niyetli olanı, haset-fesat barındıranı, işte böyle elinde patlıyor bu tiplerin. Kendi kendilerini açık ediyorlar.  Bu yüzden benim için çok çok görünürler, onlar görünmediklerini düşünseler de... Bir konuda adil olmanı engelleyecek evcil, kötüye çalmış hislerin varsa konudaki taraflardan birine, bahsi geçen davada hakim olmaya da soyunmayacaksın.

Görüldüğü gibi Babettecim, "bir laf söyle bin ah işit" tadında bir destan yazdım sana :) Yaramı deştin, içimi döktüm. Okuyacaksın mecbur Ayrıca tabii ki kirlettin buraları. Biz ve bize benzer insanlar çirkin yapıyoruz ortamı :) Pissin sen .p Zaten ortalık da pırttan, garkktan geçilmiyor

*Bu yorumu tek posta yapalım, iki kere zahmet vermek istemezdim sevgili operatörümüze ama zarf ağır oldu .p

Hah, orijinal, marjinal düşünebilen, bir güzel insan daha gelmiş yazımın altına :) Sevindim seni gördüğüme Breaking-Bad. Haberi dinledikten sonra, elbette araştırmış, yazdıklarının tamamını, ben de bilgi edinmek üzere okumuştum. Bilginin doğruluğundan şüphe yok. Konuya dikkat çekmek için biraz da geyik yaptım açıkçası, ilgisi olan açıp okumuştur zaten konunun detayını.

Bana asıl acayip gelen, bu haberin Amerika'dan çıkmış olmasıydı. Küresel ısınmaya duyarlı bir ülkeden çıksa, belki altında bi çapanoğlu aramazdım. Söyledikleriyle yaptıkları iki ayrı uçta olan bu ülkenin, bu haberi patlatarak neyin peşinde olduğunu düşünmeden edemedim doğrusu. İnek ve arabalardan çıkan gazın karşılaştırılması da, olaya bakışın samimiyetsizliğini tam anlamıyla ifade ediyor bana kalırsa. Bir inek ve bir arabanın, bireye fayda açısından karşılaştırması bile saçmadır. Hayvanların bir can taşımasını, doğanın bir parçasını olmasını bir yana bırak; her türlü, insana besin kaynağı olabilen bir varlıktan söz ediyoruz. Küresel ısınmayı önlemekte öncelik, ineklerin çıkardıkları gazın zehirsiz hale getirilmesini düşünmek mi olmalı? Bu durumda küresel ısınmayı önlemek için, feragat edilecek olan hayvancılık ve tarım değil, Bill Gates'in karşılaştırmasını düşünürsek, araba olmalıdır hani. Tüketim toplumu dayatması biterse, her şey kendiliğinden dengesini bulacak gibi geliyor bana. İnsan, canlıları yemekten vazgeçerek değil; sadece hayatını idame ettirecek kadar tüketerek (hayvan-nesne) bir şey olacaksa olacak. Yoksa da batacak. Gerisi laf-i güzaf.