Yağmurda Islanan Masal
21 Haziran 2019, 00.25 A- A+
Çok uzak bir gezegende bir kadın yaşarmış, o gezegende ondan başka hiç kimse yokmuş. O kadın oraya nasıl gelmiş hiç hatırlamıyormuş.
Masal bu ya bazen her yer yemyeşil bazen masmavi olurmuş, gökkuşağının tüm renkleri varmış gezegende. Kadın renkler içinde yalnızlığıyla debelenirmiş. Bu renkleri başkaları da görsün istermiş, Gerçi bilmezmiş başka insanları. Unutmuş, kim varsa geçmişinde .
Sonra içindeki insanları keşfetmiş bu kadın. Bir, iki, üç, derken çoğalmış içinin insanları. İşte bundan sonra daha da zorlaşmış hayat, içindeki her bir insan başka birine ihtiyaç duymuş, her biri kendi düşlerinde başka birini bulmuş. Kadın artık engel olamaz olmuş içinin insanlarına. Yorulmuş.
Artık o gezegende yaşayamayacağına karar vermiş . Ama gidebileceği bir yer de bilmiyormuş. Hem bilse bile nasıl gidebilirmiş ki. Bir yandan içinin insanları bir yandan bu düşünceler kadını sarmış. Çaresizlik kuşatmış dört yanı. Artık hiçbir rengi fark edemez olmuş.
Eski yalnızlığını özler mi insan, bu kadın özlemiş. Kurtulması gerekiyormuş içini kuşatan insanlardan. Günlerce hiçbir şey yemeden, hiç uyumadan yaşamış. O eylemsizleştikçe içinin insanları daha bir coşmuş daha bir güçlenmiş.
Sanki bir savaş halindeymiş hepsi, acımasızlaşıyorlarmış gün geçtikçe. Birbirlerine zarar vermek en büyük eğlenceleri olmuş. İşin tuhafı birbirlerine zarar verdikçe adeta daha da çoğalıyorlarmış.
Kadın neden sonra kendinde yerinden kalkabilme gücü bulduğunda, gezegenin en sarp kayalarının olduğu yere doğru yürümeye başlamış ulaşmak istediği yere vardığında gökyüzü kapkaranlıkmış. Karanlığın içinden seyretmiş her şeyi, kendine dokunmaya başlamış, bedeninde hala hissedebilen bir yer aramış.
Yerde bulduğu bir kaya parçasını eline almış. Diğer elini bir kayanın üstüne koyup elindeki taşı sertçe vurmuş. Eli kanlar içindeymiş. Kadının önündeki karanlık kaybolmaya başlamış, kadın elinden sızan kanı seyrederken bir bebek sesi duymuş. Ağlayan bir bebek. Kadın bir daha eline sertçe vurmuş . Ezilen parmaklarından çıkan kemikleri görmüş.
Gökyüzü tamamen aydınlanmış. Kadın artık o bebeği görebiliyormuş. Kendini yaraladıkça daha da belirginleşmiş her şey. Geçmişini hatırlamaya başlamış, masal bu ya film şeridi gibi geçmiş önünden yaşanan onca şey. Artık biliyormuş o gezene neden ve nasıl geldiğini. Ne çok şey örtülmüş onca zaman.
Küçük bebek hala oradaymış, kadın allak bullak şekilde kendine gelmeye çalışmış. Bebeğe doğru yürümüş, bebeği sağlam kalan koluyla kavrayıp göğsüne bastırmış. Ninniler söylemiş bebeğe, bilmediği bir lisanda şarkılar mırıldanıp masallar anlatmış.
O esnada içinin insanları kadını terk etmeye başlamış, her biri kadını yaralayarak gidiyormuş. Bittiğini anlamış kadın ama bebeği bırakmak istememiş. Biliyormuş, eğer koruyamazsa içinin insanları bebeği de yaralayacaklar. Sımsıkı bastırmış göğsüne bebeği, giden herkesin yerine o bebek yerleşmiş. Artık güvendeymiş bebek. Bebeği göğsünün içine aldıktan sonra kadın, acı içindeki ruhunu ve yaralı bedenini kayalardan aşağı bırakmış.
……………………..
Başka bir gezegende başka bir kadın karnındaki bebeğin ilk hareketini hissetmiş; eliyle karnına dokunup,usulca "Korkma" demiş.
…………………………………….
Biliyorum, beni senden başka kimse koruyamazdı. Kanatların kırılmasaydı keşke. Keşke ben de seni koruyabilseydim. Masallar bazen böyle mi biter ?
Masal bu ya bazen her yer yemyeşil bazen masmavi olurmuş, gökkuşağının tüm renkleri varmış gezegende. Kadın renkler içinde yalnızlığıyla debelenirmiş. Bu renkleri başkaları da görsün istermiş, Gerçi bilmezmiş başka insanları. Unutmuş, kim varsa geçmişinde .
Sonra içindeki insanları keşfetmiş bu kadın. Bir, iki, üç, derken çoğalmış içinin insanları. İşte bundan sonra daha da zorlaşmış hayat, içindeki her bir insan başka birine ihtiyaç duymuş, her biri kendi düşlerinde başka birini bulmuş. Kadın artık engel olamaz olmuş içinin insanlarına. Yorulmuş.
Artık o gezegende yaşayamayacağına karar vermiş . Ama gidebileceği bir yer de bilmiyormuş. Hem bilse bile nasıl gidebilirmiş ki. Bir yandan içinin insanları bir yandan bu düşünceler kadını sarmış. Çaresizlik kuşatmış dört yanı. Artık hiçbir rengi fark edemez olmuş.
Eski yalnızlığını özler mi insan, bu kadın özlemiş. Kurtulması gerekiyormuş içini kuşatan insanlardan. Günlerce hiçbir şey yemeden, hiç uyumadan yaşamış. O eylemsizleştikçe içinin insanları daha bir coşmuş daha bir güçlenmiş.
Sanki bir savaş halindeymiş hepsi, acımasızlaşıyorlarmış gün geçtikçe. Birbirlerine zarar vermek en büyük eğlenceleri olmuş. İşin tuhafı birbirlerine zarar verdikçe adeta daha da çoğalıyorlarmış.
Kadın neden sonra kendinde yerinden kalkabilme gücü bulduğunda, gezegenin en sarp kayalarının olduğu yere doğru yürümeye başlamış ulaşmak istediği yere vardığında gökyüzü kapkaranlıkmış. Karanlığın içinden seyretmiş her şeyi, kendine dokunmaya başlamış, bedeninde hala hissedebilen bir yer aramış.
Yerde bulduğu bir kaya parçasını eline almış. Diğer elini bir kayanın üstüne koyup elindeki taşı sertçe vurmuş. Eli kanlar içindeymiş. Kadının önündeki karanlık kaybolmaya başlamış, kadın elinden sızan kanı seyrederken bir bebek sesi duymuş. Ağlayan bir bebek. Kadın bir daha eline sertçe vurmuş . Ezilen parmaklarından çıkan kemikleri görmüş.
Gökyüzü tamamen aydınlanmış. Kadın artık o bebeği görebiliyormuş. Kendini yaraladıkça daha da belirginleşmiş her şey. Geçmişini hatırlamaya başlamış, masal bu ya film şeridi gibi geçmiş önünden yaşanan onca şey. Artık biliyormuş o gezene neden ve nasıl geldiğini. Ne çok şey örtülmüş onca zaman.
Küçük bebek hala oradaymış, kadın allak bullak şekilde kendine gelmeye çalışmış. Bebeğe doğru yürümüş, bebeği sağlam kalan koluyla kavrayıp göğsüne bastırmış. Ninniler söylemiş bebeğe, bilmediği bir lisanda şarkılar mırıldanıp masallar anlatmış.
O esnada içinin insanları kadını terk etmeye başlamış, her biri kadını yaralayarak gidiyormuş. Bittiğini anlamış kadın ama bebeği bırakmak istememiş. Biliyormuş, eğer koruyamazsa içinin insanları bebeği de yaralayacaklar. Sımsıkı bastırmış göğsüne bebeği, giden herkesin yerine o bebek yerleşmiş. Artık güvendeymiş bebek. Bebeği göğsünün içine aldıktan sonra kadın, acı içindeki ruhunu ve yaralı bedenini kayalardan aşağı bırakmış.
……………………..
Başka bir gezegende başka bir kadın karnındaki bebeğin ilk hareketini hissetmiş; eliyle karnına dokunup,usulca "Korkma" demiş.
…………………………………….
Biliyorum, beni senden başka kimse koruyamazdı. Kanatların kırılmasaydı keşke. Keşke ben de seni koruyabilseydim. Masallar bazen böyle mi biter ?
YORUMLAR
Cafo Helin
Teşekkürler Canlar... Asıl sizlerin yüreğine sağlık.
Senin masallarındaki tadı vermek isterdim Cafo. Başka sefere artık :)
Yakalım mı
Boşver yazıyı sen nicesin, mavisiz yapamayanlardansın sen de anlaşılan :)
Not: Sen benden çok daha güzel yazıyorsun Allah için
Her insana yakışmıyor meret
Sen çok yaşa Cafo :) Gönlün hep sevinçle dolsun.
"Bazen arkasına dönüp bakması gerekir insanın. Nereden geldiğini unutmaması için... " Şems Tebrizi
Henüz vakit varken, bi sigara daha içeyim :) hüpppppppppp jiiittttttttttttt......