gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Sen Giderken

06 Temmuz 2019, 15.20
A- A+





Keşke biraz daha sevseydim seni...

Sabaha karşı düğüm düğümdü dudaklarından düştüğünü sandığın kelimelerin. Bir yudum suyun ardından yutkuna yutkuna yüzüme bakarken boş gözlerle. Bana mı bakıyordun, her gün avuçlarıma bıraktığın saçların gibi bırakıp gideceğin acıma mı bilmiyorum?

Ne gece, ne gündüz geçip gitmek bilmezken küçük bir umut bırakıp yarınımıza, her gün biraz daha eksilişinin bilmem kaçıncı günüydü bu gün.

Onlarca soru işaretiyle çalıyordu telefon. Üstelik aklıma yığılan, yarına biriken, dünden gelen bütün sorularımla! Sana dair tüm ünlemlerle ve üzerime devrile devrile...!




Çok kısaydı konuşma, kaybettik. Bütün hayallerimle birlikte, öylece. Sustum. Hala susuyorum...

Keşke;
Gözlerimi her açtığımda seni görüp şükürle sana minnet ederken. Tişörtümü giyip sabah kahvaltısı için salınıyor, daha kokun duruyorken tenimde, henüz gözlerin ışıl ışıl, yanakların her dokunuşumda al alken. Heyecan içinde titrerken bir kenarını ısırdığın dudakların bendeyken. Hatta kısacık saçlarınla her ciddi konuşmada asker arkadaşım olabiliyorken biraz daha sevseydin beni...
Hatalarımda kızmadığın ama gözlerini dikip sahibim olduğunu hatırlatmak için şakayla karışık tırnaklarını kollarıma batırırken, uyumuyorum deyip, seyrettiğimiz filmin hemen başında göğsümde saçlarının kokusuyla beni sana bırakıp dalıp giderken, sabah sporu diye tutturup işkence eder gibi peşinde koştururken tüm tembelliğimle. Keşke, biraz daha sevseydin beni...





Sen giderken; Benden aldıklarına, bana bıraktıklarına, avucumda kalan dudaklarının sıcağına sustum.
Biriktirdiklerimiz, harcadıklarımız, gözlerinde bıraktığın son damlaya sustum.
Aylarca her elini tuttuğumda parmaklarımı sıkmaya çalışan son gücüne sustum ben.
Dakika dakika çok uyudum diye uyuyup uyanırken hayalinde kalamayışıma dudaklarımı ısıra kanata sustum.


Sen giderken ben, sahipsizmiş gibi üzerine atılan toprağa dökülen suya sustum.


Altında kaldığım şehrin kimsesiz çocuklarıyla sustum, sokak aralarında savrulurken duvardan duvara çarpan aklıma sustum. 3 kuruşa alınmış, her gece yudum yudum seni içtikçe boş kalan şişeleri yastık yapıp gözlerimi açtığım güneşe sustum. Hayallerimizin teker teker gözlerimin önünden gidişini seyrederken, yazdığım onlarca mektubun sana gelemeyişine, biriktirip her gün dudağıma tutunduğunu bildiğim kelimeleri haykıramayışımda sustum. İçimden geçene, aklıma gelene, gözle gördüğüme, kanayan yaralarıma sustum.



Sen giderken ben; Elimde sigaram derin derin kanser çekiyordum içime.
Şimdi; Sana geliyorum diye konuştum...






*


YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın