Kadın Çocuk Mutluluk
27 Temmuz 2019, 18.13 A- A+
Bir perde açıldı usulca, dışarıda yağmur vardı, pencereyi açıp seyretti doya doya. Ellerini uzatıp avuçlarında yağmuru biriktirdi, elinden kayıp giden hayatına inat.
Susuyordu kadın, ruhuna hapsettiği feryatlarla birlikte. Odanın bir kenarında tüm yaşanmışlıklar ona veda ediyordu, gidecekti.. Bu kararı ne zaman vermişti kendisi bile hatırlamıyordu ama gidecekti. Kanadı kırık bir serçenin uçma özlemi gibiydi bu.
Ayakların mı üşüdü çocuk o lastik pabuçların içinde, sırtındaki yük çok mu ağır o cılız bedenine ? Nereye gidiyorsun çocuk ? Neden yalnızsın bu saatte, korkmuyor musun gecenin karanlığından ?
Susmasana be çocuk!
Şişşşt, ağlama şimdi. Ben değilim sana zarar verecek olan biliyorsun bunu. Susuyorsun çocuk, kelimelerin birbirin üstüne bastığı, ezip geçtiği sıradan cümlelerin de mi yok senin. Yok mu kimin kimsen? Söylesene be çocuk!
Avuçlarında biriktirdiği yağmur damlalarını yüzüne götürdü kadın. Yüzündeki çizgiler suya hasret topraklar gibi kavuştu yağmura. Yüzünden düşenler birikti ayaklarının önünde. Bir adım ötesi gurbet, bir adım ötesi vuslat. Açıldı duvar, açıldı yol.
Su ayarı tutturulamayıp tez zamanda ölen orkidelerin narinliğinde saklı sanki senin ruhun. Yüzün her şeye rağmen aydınlık be çocuk. Bak görünmüyor yıldızlar şehrin ışıklarından ama sen; şehirden, yıldızlardan, güneşten çaldığı ışıkla dünyaya göz kırpan aydan bile aydınlık. Sen çocuk, girme bu karanlığın içine. Dur çocuk! Ver elini hadi!
Yürüdü kadın, yolun başında gördü kendini, bir de sonunda. Onca yol saniyenin bilmem kaç salisesinde tükendi. Yüreğindeki nasırlar da kanadı yol boyunca. İyileşir miydi kimse bilmedi ama artık önemsizdi. Işığa duyulan onca hasret geride kaldı. Yürüdü kadın, sessizce.
Gülüşlerin olacak senin de, uçurtmaların olacak kanadına tutunup gökyüzüne yükseldiğin. Yağmurlar alıp götürecek ruhunu üşüten tüm soğukları. Dur be çocuk… Girme bu karanlığın içine, tut elimi hadi. Yapma, bakma bana öyle bir yalancıymışım gibi. Seviyorum seni be çocuk, hem de çok. Hadi tut elimi çocuk, hadi…
*******************
Biri gitti, biri elini tutmadı. İki vakit arası kalakaldı öylece. Onca beklenmişliklere hep geç kalmaktı nasibi.
Susuyordu kadın, ruhuna hapsettiği feryatlarla birlikte. Odanın bir kenarında tüm yaşanmışlıklar ona veda ediyordu, gidecekti.. Bu kararı ne zaman vermişti kendisi bile hatırlamıyordu ama gidecekti. Kanadı kırık bir serçenin uçma özlemi gibiydi bu.
Ayakların mı üşüdü çocuk o lastik pabuçların içinde, sırtındaki yük çok mu ağır o cılız bedenine ? Nereye gidiyorsun çocuk ? Neden yalnızsın bu saatte, korkmuyor musun gecenin karanlığından ?
Susmasana be çocuk!
Şişşşt, ağlama şimdi. Ben değilim sana zarar verecek olan biliyorsun bunu. Susuyorsun çocuk, kelimelerin birbirin üstüne bastığı, ezip geçtiği sıradan cümlelerin de mi yok senin. Yok mu kimin kimsen? Söylesene be çocuk!
Avuçlarında biriktirdiği yağmur damlalarını yüzüne götürdü kadın. Yüzündeki çizgiler suya hasret topraklar gibi kavuştu yağmura. Yüzünden düşenler birikti ayaklarının önünde. Bir adım ötesi gurbet, bir adım ötesi vuslat. Açıldı duvar, açıldı yol.
Su ayarı tutturulamayıp tez zamanda ölen orkidelerin narinliğinde saklı sanki senin ruhun. Yüzün her şeye rağmen aydınlık be çocuk. Bak görünmüyor yıldızlar şehrin ışıklarından ama sen; şehirden, yıldızlardan, güneşten çaldığı ışıkla dünyaya göz kırpan aydan bile aydınlık. Sen çocuk, girme bu karanlığın içine. Dur çocuk! Ver elini hadi!
Yürüdü kadın, yolun başında gördü kendini, bir de sonunda. Onca yol saniyenin bilmem kaç salisesinde tükendi. Yüreğindeki nasırlar da kanadı yol boyunca. İyileşir miydi kimse bilmedi ama artık önemsizdi. Işığa duyulan onca hasret geride kaldı. Yürüdü kadın, sessizce.
Gülüşlerin olacak senin de, uçurtmaların olacak kanadına tutunup gökyüzüne yükseldiğin. Yağmurlar alıp götürecek ruhunu üşüten tüm soğukları. Dur be çocuk… Girme bu karanlığın içine, tut elimi hadi. Yapma, bakma bana öyle bir yalancıymışım gibi. Seviyorum seni be çocuk, hem de çok. Hadi tut elimi çocuk, hadi…
*******************
Biri gitti, biri elini tutmadı. İki vakit arası kalakaldı öylece. Onca beklenmişliklere hep geç kalmaktı nasibi.
YORUMLAR
"Kadın bir daha geri dönmeyeceği bir yere gitti, çocuk elinden tutmadı, mutluluk yine geç kaldı."
Bak bir satırda bitti, görüyorsun di mi :)))))))))
Teşekkürler güzel sözlerin, yorumun için.
Çay