GÜN 2418 SAYFA 19-20
21 Ağustos 2019, 07.09 A- A+Biriktirdiklerimden yazıyorum sana;
Yokluğunda biriktirdiğim varlığında biriktirdiklerimden çokmuş yaşadıkça sonraları anladım.
Hissettikçe
Dokundukça
Yine ve her gün yeniden sevebildikçe...
Yıl 2016' ydı. "Öyle birini seversin ki; Olsa yanlışlık, olmazsa yalnızlık" demiştim.
Kendimi bir camın arkasına saklayıp, aslında silüetimde bile seni sakladığımı henüz bilmediğimde.
Kaybettiğimi düşünmüş vazgeçmişken, yıllar sonra öyle bir anda yeniden gözlerinle karşılaşmak, tevafuk olmalı.
Ben buna ve sana çok inandım.
Biliyor musun?
Ben dünyamda 1 limanım var diye biliyordum yıllardır ve ondan demir alalı çok olmuştu.
Hatta ve hala her başım sıkıştığında kendimi kıyısına bıraktığım yerim var derdim kendime,
aklıma da sığınmak isteyeceğim bir fırtına vuramamış galiba.
Sanki aradan 100 yıl geçmişken, yeniden sadece sana rastlamak bile çok güzelken,
daha da güzeli, her şey bu kadar mı kaldığı yerden devam edebilirdi.
Ve ben, tüm fırtınalardan
sırılsıklam ve kirli uzaklaştığımı biliyorken, nasıl sana tertemiz varabildiğimi, nasıl sığınabildiğimi
anlamadım hala...
Şimdi ise, Nazım Hikmet' in dediği gibi,
"Dışarıya yağmur,
Yüreğime hasret,
Fikrime sen..
Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden bir bilsen!"
...
Akşamdı yoktun, pencere kapı arasında gidip gelirken o an kapı çalsın hemen açayım diye bekleyen yeryüzündeki bir çok aptaldan biriydim biliyorum.
Aşıktım ve ne kadar çabuk görüp sarılabilsem o kadar iyi hissedeceğimi bildiğimdendi bekleyişim.
Bencildim. Çünkü nasıl geleceğini hiç düşünmemiştim. Zaten sana söyleyebildiğim her kelimede
bencilliğim vardı. Sevgilim derken, hayatım derken, nefesim derken bile. Ben sana sevgilim
diyebildiğim kadar gitme diyemedim. Ben sana hayatım diyebildiğim kadar hayat veremedim. Ve ben doya doya nefes alıyorken olduğun her an, sana nefes olamadım. Ama çok bekledim...
Zamanın nasıl geçtiğinden habersiz, sana uyuyup geceye uyanmak gibisi yoktu aslında.
Yani gecenin gündüzün karışması her şeyi tersten yaşamak gibisi, biz gibi. Herkes gününü bitirip
yorgunluğunu atmak için kendini evinin bir köşesine atıp bacaklarını uzattığında,
iki lokma ekmek
ardından 3 bardak çaya bıraktığında kendini ve aslında bu tüm gününün özetlenmiş sonucuyken biz henüz kavuşuyorduk o güne. Lokmamız aşk, yudumladığımız özlem farkıyla.
Bazen her şeyi söyleyemediğin gibi her şeyi yazamıyorsun da biliyorum.
Oysa isterdim şu an gözlerine susa susa seni sevdiğimi anlatabilmeyi.
Bilsinler isterdim her
uyandığımda avuçlarını minnetle öptüğümü. Ve her uyanışımda bir lokma daha...
Yani sevgili okuduklarının her satırını boş ver, ben aslında Cemal Süreya'nın dediği gibi,
Uzaktan seviyorum seni
Kokunu duymadan.
Boynuna sarılamadan.
Yüzüne dokunamadan.
Sadece seviyorum!
...
Tevafuk: İki şeyin birbirine uygun ve denk gelmesi demektir. Hususen tesadüfe verilme ihtimali olmayan
ve arkasında İlâhî bir kasıt ve iradenin varlığı hissedilen denk gelmelere denir.
YORUMLAR