EYLÜL...
04 Eylül 2019, 12.17 A- A+Oysa o her gelmediğinde, benim içimde ak yuvarlarım ölüyordu.
Bir şişeye sarılıp, dudaklarımdan dökülenlerle doldururken kadehimi, gözlerimin önünde 2 satıra
sere serpe uzanmıştı aşk. Her dehlizinde ayrı kalp atımı, her dokunuş bir ezber, her sesleniş bir dış
gebelik. İçimden geçenler ise bir şehri başıma yıkıp, ha bire gönlümün başkentine yolculuktan ibaret sadece.
Ben bıkmadan usanmadan yazarken. Yani; saat, gün, hafta sana dönmüşken!
Aylardan Eylül.
Yağmurun buluttan sıkılmasıdır Eylül,
Damla damla biriktirmektir ömrü,
Yılın serserisidir rüzgarıyla savurup aşktan kaldırıma çarparken aklını,
Düşünle okşamaktır yaranı bereni,
Dinlemektir,
Susmaktır,
En çok içimize benzeyendir Eylül
Doğumumdur, ölümüdür çok sevdiğimin!
Ne yazdır, ne kış.
Sığıntıdır Eylül...
Ben gibidir,
Senden aşk dilenirken, kalbi yanık kokan.
Sarışındır...
Yaprak dökümüdür, içten içe tutunurken yeniden kavuşmayı özleyen.
Bil ki sen sevmediğinde artık hep Eylülüm ben.
Eskiden olduğu gibi kendimi kalem sayıp, sayfalara sarılıp, kitaplardan medet umacağım.
Yine fayansları parçalayıp resimler çizeceğim evimin duvarlarına en sonunda nasılsa birşeye
benzeteceğimi bildiğim. Saç sakal dağılacak , çok sevdiğim berduş hale bürüneceğim. En çok dürüm yiyeceğim sabahın ilk saatlerinde evime dönerken. Sonra şehri terkedip az ilerideki şehre gidip
içeceğim dilediğimce, sarhoş olmaktan korkarak ama olarak. Biliyorum, daha yatağıma ulaşamadan ben dizlerinin dibinde bulacağım kendimi. Nefesin yüzüme çarparken ama parmaklarının saçlarımın
arasından kaçmak için yol aradığını bilirken... İyi ki, *yüreğinde hissedersen, mesafe yoktur* denmiş.
Yani sevgilim
sen her gelmediğinde içime yaprakların düşüyor...
Gün: 2433
Sayfa: 23
***Richard Bach
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir