Hayâller ve Halaylar
21 Eylül 2019, 23.13 A- A+
Saât 19.05 sularında orkestracının klavyesinden gelen notalarla başladı sokağımızı saran rahatsız edici müzik. Se - A - Ses şeklindeki mikrofon ses kontrollerini de duyunca korkunç gerçek belirdi. Bu akşam sokakta düğün var. ''Yaz bitmiş Ekim geliyor geç kalmışsınız, ne diye evleniyorsunuz kardeşim ne diye bu gürültüye mâruz bırakıyorsunuz insanı?'' diye feryatlara başladım içimden. Adana işte, Ekim'i bile Ağustos gibi. İşin kötü tarafı, şu iğrenç gürültüye mâruz kalmamak adına camı pencereyi kapatma şansım yok çünkü klimam yok ve hava gerçekten SICAK :(
Saât 19.40 sularında Çevre Bakanlığı'nın gürültü ihbar numarasını bulup aradım. Oradan zâbıtaya, zâbıtadan polise yönlendirdiler. Memur beye derdimi izâh ettim etmesine ama, hiç umudum yok. Muhtemelen telefonu kapattıktan sonra ''Seninle mi uğraşacaz bacım, bir git işine Allâasen'' demiştir. Der çünkü biliyorum. Yine de bir umuttur yaşamak. Beklemeye başladım.
Müziğin sesi ne zaman kesilse ve mikrofondaki ses konuşmaya başlasa hemen dikkât kesiliyorum. ''Sayın misâfirlerimiz, memur beylerin uyarısıyla düğünü iptâl ediyoruz, dağılalım lütfen'' tarzında bir ses duyar mıyım diye, ama genelde duyduğum şeyler ''Evveeet şimdi de çiftetelli gelsin, oturmaya mı geldiieeehh haydi bağaaalııım'' tarzında şeyler oluyor. Ve ben mazlum boynumu büküp halının desenlerini izliyorum.
Aklımdan türlü türlü hayâller geçiyor, elimde bir roket olsaydı meselâ, kalabalığın ortasına doğru şöyle piiiyuuuuvvvv diye... Yok yok, beni kesin bulurlardı. Ömrümü hapiste çürütmek istemiyorum. Peki İran'dan Suriye'den falan Adana'ya nükleer bomba atılsa? Ahhh ahhh... Kurunun yanında yaş da yanar. Gönlüm râzı olmaz ki. Keşke yurt dışında bir tanıdığım olsaydı. 155'i arayıp bu geceki düğünde bomba patlatılacağı yönünde sahte ihbarda bulunmasını isterdim. Polis herhâlde böyle bir şeyi de boş vermezdi değil mi? Gelip çalgıyı müziği durdurup aramalara başlardı. Hem ihbar yurt dışından gelmiş, beni de bulamazlar ki?
Hayâllerden uyanıp başımı kaldırdığımda 21.20 sularıydı. Ve kahrolası müzik hâlâ aralıksız çalıyordu. Değiştiremiyorum, elimden hiçbir şey gelmiyor. Bir hışımla dedim ki kendime, mâdem değiştiremiyorsun, o hâlde uyum sağla! Hızlıca üstümü değiştirip kapıyı çarpıp fırladım sokağa...
22.15 sularındayız, şu anda düğün pastası yiyorum ve bir elimde telefonum blog yazıyorum. Bu yazıyı paylaştıktan sonra Kırıkhan halayına gireceğim dostlar. Hayâller olmadı, halaylar olsun.
Saât 19.40 sularında Çevre Bakanlığı'nın gürültü ihbar numarasını bulup aradım. Oradan zâbıtaya, zâbıtadan polise yönlendirdiler. Memur beye derdimi izâh ettim etmesine ama, hiç umudum yok. Muhtemelen telefonu kapattıktan sonra ''Seninle mi uğraşacaz bacım, bir git işine Allâasen'' demiştir. Der çünkü biliyorum. Yine de bir umuttur yaşamak. Beklemeye başladım.
Müziğin sesi ne zaman kesilse ve mikrofondaki ses konuşmaya başlasa hemen dikkât kesiliyorum. ''Sayın misâfirlerimiz, memur beylerin uyarısıyla düğünü iptâl ediyoruz, dağılalım lütfen'' tarzında bir ses duyar mıyım diye, ama genelde duyduğum şeyler ''Evveeet şimdi de çiftetelli gelsin, oturmaya mı geldiieeehh haydi bağaaalııım'' tarzında şeyler oluyor. Ve ben mazlum boynumu büküp halının desenlerini izliyorum.
Aklımdan türlü türlü hayâller geçiyor, elimde bir roket olsaydı meselâ, kalabalığın ortasına doğru şöyle piiiyuuuuvvvv diye... Yok yok, beni kesin bulurlardı. Ömrümü hapiste çürütmek istemiyorum. Peki İran'dan Suriye'den falan Adana'ya nükleer bomba atılsa? Ahhh ahhh... Kurunun yanında yaş da yanar. Gönlüm râzı olmaz ki. Keşke yurt dışında bir tanıdığım olsaydı. 155'i arayıp bu geceki düğünde bomba patlatılacağı yönünde sahte ihbarda bulunmasını isterdim. Polis herhâlde böyle bir şeyi de boş vermezdi değil mi? Gelip çalgıyı müziği durdurup aramalara başlardı. Hem ihbar yurt dışından gelmiş, beni de bulamazlar ki?
Hayâllerden uyanıp başımı kaldırdığımda 21.20 sularıydı. Ve kahrolası müzik hâlâ aralıksız çalıyordu. Değiştiremiyorum, elimden hiçbir şey gelmiyor. Bir hışımla dedim ki kendime, mâdem değiştiremiyorsun, o hâlde uyum sağla! Hızlıca üstümü değiştirip kapıyı çarpıp fırladım sokağa...
22.15 sularındayız, şu anda düğün pastası yiyorum ve bir elimde telefonum blog yazıyorum. Bu yazıyı paylaştıktan sonra Kırıkhan halayına gireceğim dostlar. Hayâller olmadı, halaylar olsun.
YORUMLAR
Eğlenceli bir yazı olmuş. Olayları değiştiremiyorsan bakış açını değiştir, deyip düğüne katılmanız da ayrıca bi güzel olmuş. Halay da fena değilmiş, bi kaç video izledim yazınızı okuyunca, hoşuma gitti. :)))
Paylaşım için teşekkürler.