Gelecekten...
31 Ekim 2019, 06.29 A- A+İnsan denen varlığın, dünyada hüküm sürdüğü dönem çok eskilerde kaldı. Mantekler şu an egemenler. Uzay araçlarıyla gelip dünyayı işgal ettiler. Kendilerine küçük gelen bu gezegende, devasa büyüklükte yerleşim yerleri yaptılar, yerleştiler. Küçük olanları bile, insanların yüz kat büyüklüğündeler. Artık biz kalanlar, yaşamak istiyorsak onların gözüne görünmemeliyiz.
Bu gezegende, su çoktan tükendi. Manteklerin dünyayı işgali de suyun tükendiği dönemde oldu. Onlar; bizim gibi besleniyor ama su içmiyorlar. Biz insanların alışık olduğu kedi köpek türü de onlarla birlikte, o uzay araçlarıyla geldiler. Ama o hayvanlar, bizlerden katbekat büyükler. Yani; Manteklerin yanı sıra, onlarla gelen dev hayvanlardan da korunmamız gerekiyor. Bir fare, insan hükümranlığında ne idiyse; biz kalan insanlar, Mantek hükümranlığında artık o'yduk.
Su bulmak zorundayım. Bir damla su bulabilmek için toprağı eşelerken, büyük bir kanaldan yuvarlanıp bir Mantek evine hapsoldum. Korkudan ölmek üzereyim. Buradan derhal çıkmalıyım ama bir türlü geldiğim yoldan dönemiyorum. Sesimi çıkarmadan bir süre bekledim, ta ki açlık ve susuzluk beni zorlayana kadar. Görünmemeye ve ses çıkarmamaya çalışarak ortalıkta dolaştım. Yiyecek bir şeyler bulup birazcık atıştırdım.
----
İki gündür buradayım. Neredeyse buranın, dışarıdan daha iyi olduğunu düşünmeye başlıyorum. Evin sahibi olan Mantek evden çıkınca, ben de rahatça dolaşıp bir şeyler yiyorum. İşte kapı kapandı! Derhal saklandığım kuytudan çıkıp; mutfak sandığım bir yere doğru yollanacağım. Hızlı adımlarla koşarken, bir şeye yapışıp boyumca yere kapaklandım. Kurtulmaya çalıştıkça daha çok yapıştım. Kan ter içinde kalmıştım. Yapıştığım yerin hemen önünde yiyecek bir şeyler vardı. Güç kazanmalıydım. Onları alelacele yedikten sonra, kurtulma çabama devam ettim. Kafam nedense biraz bulanmış, midem ağzıma gelmeye başlamıştı. Kendimi zorlamayı bıraktım, sanırım iyice yorulmuştum. Öylece uyuyakaldım.
----
Biraz olsun gözlerimi açabildiğimde, dev bir poşetin içinde, oraya buraya savrularak karga tulumba taşındığımı fark ettim. Bir Mantek'in elinde tuttuğu poşetteydim. Müthiş bir mide bulantısı eşliğinde başım ağrıyor, ağzımdan kan geliyordu. Büyük ihtimal, beni zehirlemişti. Sonra sonu gelmeyen bir düşüş başladı. Beni, onlarca metreden fırlatıp atmıştı. Yere, hızla ve tamamen yapıştım. Tüm kemiklerim kırılmış olmalıydı. Poşetin açılan ağzından gelen havayla zar zor nefes alabiliyordum. Sonra; gökyüzündeki güneş, bir Mantek kedisi büyüklüğünde siyaha boyandı. Kedi, dişlerini içime geçirdi. Acaba bedenimdeki zehir, kediyi de öldürür müydü?? Son insani düşüncem buydu sanıyorum.
Sonra...
Sonrası yoktu işte,
ölmüştüm.
YORUMLAR
Erkeğin kaburgasından yaratılan kadınlar sardı her yeri. Kaburgasından yaratıldığı adamları içlerine aldı bu kadınlar, kadın erkek bir oldu. :)) Ortaya çıkan yeni insana da çocuk adını verdiler. Her yer güllük gülistanlık, her yer bahar bahçe... Ama biraz yaramazdı bu çocuklar, kardeş kardeş geçinmeyi bilemediler ve biri diğerini öldürüverdi. Böylece başladı hikaye. ( Kimbilir belki de öyle değildir.) :))
Zihnimde deli hikayeler, deli sorular... ( İnşaaaatçı naber :) )
Aman Yarabbim, olay nereye gitmiş, seni gidi et obur Cezbe seni :))))) Tavuğu yersin fareye üzlürsün. Pessssssssss... :))
Ya hu kadın bi şey diyor, başka bi açıdan bakın olaya diyor. Yok efendim sinekleri öldürmüyor muyuz. Öldürüyoruz Efendiler. Sinekleri de öldürüyoruz bitleri de pireleri de insanları da... Öldürmeye methiye düzmeyin olur mu ?
Diğer blogu yazan arkadaş da fare öldürmekten keyif aldığı için yazmadı yazısını muhtemelen, öldürmeye methiye için de yazmadı kanımca. Ancak evet o farenin ciyaklayan sesi beni ürküttü. Bi gün ben de bir poşetin içinde ciyaklayabilirim farzı mahal. Beni bu da ürkütüyor mesela . Biz sadece diğer canlıları değil insan denen canlıyı da öldürüyoruz di mi ?
Bu arada şehr-i hani şimdi o durumu kavrayan ülkeler var ya :) bi zamanlar insanları da sergilemişler bahçelerde. Dünyanın bilmem kaç yerinde bilmem kaç tane bahçe oluşturmuşlar. İçler ürperitci değil mi ? Cezbe'nin yazısını okuduğumda göndermeye şuna buna bakmadım direkt o insanlar geldi aklıma. Gelecek bi zamana gerek yok, geçmiş bi zamanda da olmuş öyle şeyler. Bugün de var yarın da olacak muhtemelen.
İnsan denen varlık o Eşref-i Mahlukat ifadesini yanlış anlamış kanımca ya da anlamamış....
Not: Yorumun başındaki paragraf ayarsız zihnimin kurgusudur. Şimdi çıkıp yaratılışı yanlış anlatıyorsun seni gidi düzenbaz falan demeyin de aman haaaaa...
Hüüüüüüppppppppppp Jitttttttttttttt
Cezbe :))) Sigaranın gölgesi mi düşmüş senin dudağına ne :))) Seni gidi seni, sigaraya özendiriyorsun milleti. Seni okumak keyifli.
Bunu ister ego savaşı olarak algıla, istersen kendi gözünden düşman çekememesi, ister kıskançlık, istersen samimi bir görüş, istersen türbünlere oynuyor olarak inan umursamıyorum. Umursayıp yazmamın tek nedeni kendine ve başkalarına yaptıklarının bedelini kavrayabilmenin umudu. Köprüden önceki son çıkış gibi düşün.
Herşeyi hiç çekinmeden ortada yaşadığın ve yaşattığın için bu yazınında sana offline mesaj olarak değil herkesin gözü önünde sergilenmesi hak ettiğindir.
Bir blogumda demiştim birine itafen “ nasıl kızarım ki bir bebeğe!” işte aynen seni bir bebek gibi gördüğümden aslında içimde derinde sana karşı en ufak bir kızgınlık veya öfke barındırmıyorum. Ama sürekli ağladığından arada bir aslında sadece ağzına biberonu tıkadım tüm yaptığım buydu kendi adıma. Ben de kırkı geçtim artık kafam kaldırmıyor :)
Başkalarına itaf ettiğin aslında kendini tüm insanlardan farklı gördüğün ve yakıştırdığın üstünlük ve kaliteli olma sıfatını malesef tavırlarınla barındırmıyorsun. Kaldı ki kimse kimseden üstün değil, hepimizin birbirimizden öğreneceğimiz şeyler var, hepimiz birbirimizden bir noktada üstünüz. İşte tam da bu yüzden, olman gereken kulvarda değil, gamyun blog portalda güzel yazı yazma rüştünü ispat etmeye çalışıyorsun. Aslında amacın açıkçası bu da değil sadece ilgi görmeye, övülmeye, sevilmeye,teşvik edilmeye ihtiyacın var. O yüzden kafanı okşadıkları zaman çocuklar gibi şen, ama istediğin gibi davranılmadı mı, ya da değerlerine karşı bir duruş sergilendi mi, en yakınlarına en ağır sözleri söylemekten çekinmeyen bir hale bürünüyorsun ve bunu ben kim olursa olsun doğruları söylerim diyerek beyninde masumlaştırıyorsun ama bu yaptığın aslında seni misafir eden konuklarının evinin orta yerindeki halıya etmekten başka hiçbirşey değil.
Şimdi tüm hızınla bu tavırlarına devam edersen, üzgünüm ki kendini tatmin düzeyinden bir tık üste ulaşamayacaksın ve hiçbir zaman tatmin olamayacaksın. He bu hayat dersini sana ben veremem umut etsem de olmayacağını biliyorum, en sevdiklerin sana bu dersi verecek zaten veriyordur da öyle tahmin ediyorum.
Son olarak yine belirtmekten çekinmiyorum, iyi yazdığın yazıların var zevkle okudum keşke sadece yazıp susabilseydin o zaman az biraz saygınlığın kalırdı. Şimdi artık seni keyfin ve kahyası ile başbaşa bırakıyorum :) .