Tüm hikayelerin bileşkesi tek bir hikaye olur bazen …
08 Aralık 2019, 03.11 A- A+
Her hikayenin bir sonu var mıdır ?
Birkaç zaman oldu yazmıyorum , yorgunluktan ya da yılgınlıktan değil , pişmanlıktan ….
Bir adam anlatacağım size bu aralık bakalım kime yakın kime uzak ?
DÖKÜLME…..
‘’Tecrübe’’ dediğin şey bu dünyanın kullanma kılavuzu çocuk. Herkesin cebinde var , var olmasına da
Kimse açıp okumuyor ya da benim çevremde okuyabilen kimse yok .
Altmış yıla yakın zamandır yollardan topladığım hikayelerim var , herkesi seyrederim.
Farkettim ki hiç kendimi seyretmemişim.
Katladım koydum cebime mutlaka lazım olacaktır pis bir anının ardından….
KÖTÜLÜK….
Çok ağlayan kaldı arkamda oradan başlayalım isterim.
Tek tek anlatmak kolay değil ama tek tek aldatmak kolay .
Anladın sen cin gibi bakıyorsun zira kırk yıl önceki bana benziyor bakışların …..
Hiç kimseden özür dilediğim vaki değil ama özür dilemem gerektiği muhakkak .
Çektirdiğim her acıyı sırtıma yükleniyormuşum meğer , her insan kadar …
Yalanlar var sırada ‘’Ben hiç yalan söylemedim’’ diyip bir yalan daha söyleyecek halim yok.
Söyledim çocuk , hem de gereğinden çok .
Bir keresinde mesela ki bu ilkidir birini aldatmamın ‘’çok seviyorum’’ dedim kadına ,
Yaratacağı tahribata takılmadan ve bilmeden sevmeyi sevmenin gerektirdiği erdemi taşımadan
Gül oldu yüzü suya düştü önce yelkenleri sonra hayalleri . Kötü bir adam olmaya ilk o gün başladım .
Öyledir yaa… Kötü bir adam olmak için terörist olman gerekiyor mu sandın ? Bir kalbe hançerle vurmakla pazar yeri bombalamak aynı şey….
HIRSIZLIK
Düşünüyorum….
Çalmaya nereden başladım ? İşte tam orada duruyor alçalmaya başladığım yer!
En çok zaman çaldım ben çocuk gerçek hırsızlığın bu olduğunu bilmiyordum belki ama yaptığım buydu.
Babamın kırk yılını çaldım mesela hiçbir zaman onun istediği gibi bir evlat olmadım. Oldu olmaya gayret ettiğim zamanlar ama o kadar beceriksizdim ki sadece görünebildim. Bürünebildim.
Sanırım en çok babamdan özür dilemeliyim .
GÜVEN
Sır ifşa etmedim hiç o konuda iyiyim ama eksikliğim şurada hiç kimseye güvenemedim . Kimseye beni anlatmadım ve anlatmam sanıyordum kısmet Sana’ymış.
DÜRÜSTLÜK
Böyle biri var mı bilmiyorum , ben tanımadım . Kime sorsan herkes Tanrı’dan gelme ama para için adam satan mı dersin ticaretine hile katan mı dersin kendini allayıp pullayıp kayıran mı ? Hepsini gördüm .
Zaten görmesem böyle olur muydum a çocuk . İnsan bilmediğini taklit edebilir mi ?
PİŞMANLIK
Pişman mıyım ? Elbette. Hem pişman olmasam anlatmazdım . Yine de aklımı severim dostum . Fıtrat bu kaçamıyorsun ….
TEMENNİ
Bana olan sana olduğunda , kendinle hesaplaşma vaktin geldiğinde yani
Dileğim o ki pişmanlığın az olsun …
HİSSE
Sana düşen anlatmak çocuk ….
Ama anlatanın en büyük sorumluluğudur karıştırmadan dosdoğru duyduğunu anlatmak .
Benim gibi olma demek geçiyorsa da içimden bilirim ki herkes kendi gibi olur sonunda….
Kötü olmak bir tercih değildir sanılanın aksine
Bilesin …
Bilesin ki yargılaman adil olsun ….
Ben şimdi atıma binip gideceğim uzay çağına inat ama hikayem sen ölünceye kadar sende ve anlattığın insanlarda yaşayacak.
Hem korkum yok kötü anılmaktan ,
Benim gibi yaşıyor çoğu adam ve kadın ve dahi sen
Öğreneceksin yeterince uzun yaşarsan....
Tüm hikayelerin bileşkesi tek bir hikaye olur bazen …
Her hikayenin sonu var mıdır?
SORGULARIMLA
ISIENTUS
YORUMLAR
Atınızdan inip dere kenarında su içerken mi yaptınız bu kendinizle yüzleşmeyi :)) Yap, et, sonra atına binip git,oh ne ala memleket. :))) Bi süre önce olsa gitmeyi beceren sizi kutlardım ancak ben artık kalanlardan yanayım. Tüm yapıp ettikleriyle kalabilenlerden yanayım... :)))
Yine de güzel bi anlatı olmuş, kaleminize sağlık.
Beni en çok suçtan arınmışlığım tedirgin ediyor.
(Hasan Ali TOPTAŞ, Bin Hüzünlü Haz)
Bi defa "alıntı" ibaresini nerede kullanmışım da bu açıklamayı yapma gereği duydunuz. "Anlatı" dedim. Güzel bi anlatı dedim. :)) Anlatmışsınız güzel güzel dedim yani. :))) Alıntılamışsınız demedim. :)) Yeterince açıklamışımdır umarım...
Nasıl bir yargılama şeklidir bu şaşırıyorum.... Oysa ne güzel takılmıştım samimi bulup yazıyı :)))
Neyse pişman ettiniz yorum yazdığıma :)) Anlamamışlığımı alıp gideyim :))
Siz hala şu sözlerime takılı kaldınız.:
"Atınızdan inip dere kenarında su içerken mi yaptınız bu kendinizle yüzleşmeyi :)) Yap, et, sonra atına binip git,oh ne ala memleket........... "
Yazıyı besleyecek bir yorum yapabilme becerisine sahip biriyim ancak yorumumun sizin yazınızın üstüne geçmesini istemedim. :))) Yeterince ukalalık etmişimdir umarım...
Neyse ya uzatmayayım....
Babette yazıyı, Babette insanları anlamıyor, anlayamıyor. Üzgünüm....
Şaka bi yana insanlar birbirlerini yanlış anlayabilir ya da hiç anlamayabilir, yeri gelir tartışabilirler de mesele ağzımızdan çıkan sözlerin ağırlığını doğru seçebilmekte.
Sonuç olarak Isuentus (böyle bir beklentim olmasa da) güzel bir tavır sergileyip aradaki anlam karışıklığını gidermiştir.
Desteğin için teşekkür ederim _eski :))))) Hüüüüüüüppppp Jiiiiiiiiiittttttttt
Vay be basın açıklaması gibi oldu yorumum :)
Yeni yazılarınızı okumak dileğiyle selamlar, saygılar. Babette.
Bu arada "Patro'n" kaostan beslenen ruhunu da alıp bu yazının altına gelmemiş olman beni çok şaşırttı. :)))))) tmm tmm takıldım.. Kızma sevgili opum, çaylarrrrrrr
(Hasan Ali TOPTAŞ, Bin Hüzünlü Haz) Evet bu romandan,da bir alıntı atalım ozaman.kendini SORGULA,ma vaktidir belki,herkez kadar...Herkesin gırtlağına kadar suça gömüldüğü ve orta yere fırlayan bazı çığırtkanların da,yeni bir şey keşfetmişçesine işaret parmaklarını zamanın burnuna dayayıp “Suç çağı, suç çağı!” diye haykırıp durdukları bir dünyada bütün bunlar olağanmış gibi, çevremde cirit atan melekler de benim şaşırmışlığıma şaşırıyorlar o sırada. mırılmırıl, işledikleri cinayetleri anlatıyorlar,sözgelimi; oyulmuş gözleri, deşilmiş karınları, salkım saçak dökülen bağırsakları, yaktıkları canları,kırmızı etlerin içinden fırlayan beyaz beyaz kaburgaları ve kan göllerinde yüzen tanınmaz haldeki cesetleri, gözlerimin önüne en ince ayrıntısına kadar tek tek seriyorlar,sessizce,ARALARINDA,sanki hiç bir zaman bilinmeyecekMİŞ gibi.