Sünnet..
03 Şubat 2020, 17.33 A- A+
Sünnet
İlkokuldan sonra Fatma Halamın oğlu Osman - Diğerlerini tam olarak hatırlamıyorum ama, - Kadri olabilir, Şevket olabilir, Arabacıların Ali olabilir mi acaba? her neyse..-. Sünnet ettirilecekler.
Ben Bekir Dede'm ve Hanife Ninem'le yaşıyorum.
Osman'ın ve diğerlerinin aileleri varlıklı... Biz fakiriz..." Fak fakir"
Ninem dedi ki ; "Ali ' yi de bunlarla sünnet ettirelim. Aradan çıksın..." Lafa bakar mısınız? "Aradan çıksın..." Ben istemiyorum. Korktuğumdan falan, değil...Sığıntı gibi "Aradan çıkarılmak..." istemiyorum. Sonunda; ihtiyarları üzmemek, kırmamak için, direnmekten vazgeçtim sünnet olmaya razı oldum.
Hanife Nine'm Osman'ın annesi Fatma Hala'nın halası. Ninem ve erkek kardeşi, Hüseyin, Osman Dede'mizin evlatları. Hüseyin Dayı da Fatma halamızın babası. -Aslında durum karışık değil. Ben dolandırdım.- Hüseyin Dayı genç yaşta vefat etmiş. Fatma Hala yetim kalmış. Akrabalığımız ninemden kaynaklanıyor.
Diğer yandan ninemle; Kadri ve genç yaşta ölen rahmetli Arif dayımın babası, tarafında da yakın akraba oluyoruz..
Konuyu biraz dağıttık mı ne? Kısacası; benim de diğer çocuklarla sünnet olmam kararlaştırıldı.
Diğer aileler zengin dedim ya...Çocuklarına sünnet giysileri, sünnet şapkaları, almışlar. Göğüslerinde "maşallah" yazılı geniş bantlar...Sünnetten sonra giymeleri; ve yürürken pipilerine dokunup acıtmasın diye uzun bol mavi gömlekleri hazır.
Benimse ipek taklidi eski bir mavi gömlek var üzerimde. Alt tarafımda ne var hiç hatırlamıyorum. Herhalde sivil! değilim... Çıbıklı(!) pijama altı desem, o da yok o tarihte bizde...- Neyse ne! Şimdi yetmiş yıl öncenin hesabını mı yapalım?- Başımda sarı şeritli, kokartlı siperlikli okul kasketi...
- O yıllarda ilk ve ortaokullarda biraz farklı olmakla birlikte kasket giyilirdi.-
Evlerden birinin genişçe bir odasında sünnet olduk. Tebrikleşmeden ve iyi dileklerden sonra; ninemle dedem beni alıp evimize götürdüler.
Şimdi bu kadarı da olmaz demeyin lütfen! "Onmadık hacıyı deve üstün yılan sokar." diye bir atasözü vardır ya.! Aynen öyle: Bedir Koraman'ın yıllar önce Milliyet'te çizdiği bir talihsiz adam karekteri vardı: Başının üstünde bir bulut nereye gitse onu takip eder sürekli yağmur yağdırır!
Sünnet olan diğer çocuklara bir şey olmadı. Benimki enfeksiyon kaptı! Şişti, kabuk bağladı. Bir eyyam da onunla uğraştık. Tütsüler, merhemler,tentürdiyot, oksijenli su!
Yani zor bi yaşam! Şu anda yaşamımın en sakin, en huzurlu günlerini yaşıyorum. Ayaklarım şiş! Ama, dert değil.
Hoşça kalın, huzurlu sağlıklı, mutlu kalın
AliÇ.
YORUMLAR