Benim tek hayalim çocukluğumdan beri  bir anadaloyu karış karış gezmek kendi vatanımın her köşesi karış karış sevda, aşk, hüzün, tebessüm, mutluluk, dostluk, kardeşlik varken . Kendi kendime dedim  ki: Ne bağlar beni dünyanın taaaaa ücra köşesindeki dominiği, ispanyası bilmem nerikası...Yıllardır şuramda olan tutkumu hayalimi gerçekleştirmek üzere bir bilet almaya gittim kararım kesin ve netti! "Doğu Ekspresi"nden bir bilet aldım yüzümde tebessüm, büyük bir heycan kalbime baskı yapıyorken gözlerimin seyirenden geçti anadolumun her köşesi.. Ara ara tv belgeselerinde gördüğüm şehirlere özlemle bakarken şimdi  o özlemin son demine gelmişim. Benden daha mutlusu olurmu ya, Mevsim güz ama yüreğim ilkbahar gibi. Annem sağ olsun yolluk börekler , termosta çay , yanınada tandır ekmeği koymuş anne yüreği doldurmuş bir şeyler :) Neyse  hazırladım valizimi ertesi gün yola çıkacağız "YA  ALLAH Bismillâhirrahmânirrahîm " diyerek en içtenlikle  koyuldum uyumaya ama gelde kim yata sabahı dört gözle beklerken uykuda kimmiş be! diyorum kendi kendime bakıyorum ikide bir saate tik tak diyor ama ilerlemiyor sanki bendemi bir sabırsızlık var anlayamadım bir ara gözlerim kapanmış  çalar saat çalmaya başlayınca dedim vallahi o mutlak an gelmiştir ve ben yolcuyum "Bismillah" deyip kalktım evimiz  tren garına yürüme mesafesi kadar yakın  olduğu için  yavaş yavaş yürüye yürüye gidiyorum. Vardım artık tren gelecek diye iki arkadaş hazırlanmışız arkadaşım ile  elimizdede  sazımız bekliyor iken ufukta  kornasını çalıp geliyordu bizim ekspres ufaktan ufaktan ..

Ve beklenen son geldi  "Bismillâhirrahmânirrahîm" dedik ilk evvel kazasız , belasız , şersiz bir yolculuk için hayır ve selamet içinde  kalkmak , gideceğimiz yere varmak için..

Vêlhasıl kelam bindik trenimize ve yolculuğumuzun ilk saafalarında oturduk kabin içinde elimizde birer tanıtım dergisi  aslında gerek duymadığımız şeylerdi biz herşeyi yerinde görmeye o anı yaşamaya şahit olma arzusunu taşıyanlardandık. Manisadan çıkıp uşağa doğru uzanırken yolumuz yol boyunca güz mevsiminin geldiğini  belli eden sapsarı tarlalar yere dökülmüş leylak rengi yaprakları yani yazmaya çalıştığımız ufak gezinti notumuza ekleyeceklerimiz yeni yeni başlıyordu..  İlk durağımız Urfa olacaktı tabi heycanla varmayı temenni ederken arkadaşımla beraber komşularımızla tanıştık yaşı kemale ermiş ama oda bu sevdayı yıllarca beklemişti, Selamün Aleyküm dedik, Aleyküm selam ile karşıladılar bizleri kahvelerini yudumluyorlarmış onlarda bey amcakahve içermisiniz? diye sordu, Bey amcaya kahve hatır çay ise muhabbetdir dedim "EyvAllah" dedi eşi bize çay ikram ederken bizde bey amca ile müstakbel eşine sazımız ile bir kaç türkü armağan edelim istedik. İlk türkümüzü  Anadolunun büyük aşık makamlarından Aşık Veysel Şatıroğlun'dan  " Uzun ince bir yoldayım"ı tezenemizle buluştururken bey amca dayanamadı o narin sesiyle eşlik edip şereflendirdi bizide bir çay molası daha verdik ikinci türkümüzü  çalmak isterken bir kaç türkü sevdalısı dost daha geldi birde 8-10 kişi olduk dedim çayda muhabbet , muhabbetde ikram, ikramdada hayr vardır, gönüller bir olunca artık 2ci türkümüzüde çalmaya başladık " suzan suzi"yi tezenemizin arasına alıp giderken afyonuda çıktık urfaya halen yol gözlüyoruz.. Bir kaç bardak çay sonrası artık müsade istedik ve arkadaşımla beraber çekildik odamıza saatimiz 11:40 olduğunda urfaya varmıştık. Peygamberler şehri olan bu güzel diyara geldiğimizde havası biraz etkilemişti bizi ilk gezi yerimiz  Urfa Kalesi, Balıklı Göl, Hz. İbrahim'in Doğduğu Mağara,Hz. Eyyûb Peygamberin Sabır Makamı ,Şuayb Şehri, Halfeti (Saklı Cennet) burada 3 gün kalacak ve sonra diyarbakıra geçecektik. Balıklı göl'ün muazzam güzelliğini fotoğraf makinası ile ölümsüzleştirmek en büyük hobimdi sanırım bir kare fotoğraf çekip hemen not alıyordum. Baklıklı göl sonrası urfa kalesinde koca urfayı ayaklarının altında görmek her köşesinden bir kare ile sonrandırırken , HZ. İBRAHİM (A.S)nin doğduğu mukaddes o mağarayı gördüğümde gözlerimin ferine takılan yaşlar aşşağı damlarken koca peygamber bir mağrada doğup insanlığın son noktasında küvezlerde lüks hastane doğumlarını kıyaslayınca Hz. İbrahim A.s'ın haline göz yaşı dökmemek mümkün değildi. Gönüllere acısı kalırken Hz. İbrahim'in diğer bir noktaya geçişimizi devam ettik. Şimdi durağımız Saklı Cennet kesinlikle herkesin gidip görmesini istediğim 2ci yerdir Saklı cennet burada yaklaşık 826 kare fotoğraf çekmişim :) gün batımını saklı cennet'de yaptıkdan sonra.

Artık uyuma vakti gelmiştir konaklama yerimize gidip uykumuzu aldıktan sonra sabah kalktık ve urfanın yöresel kahvaltılarını yemek için can atıyordum çıkıp bir kahvaltı salonuna girdik. Garson kardeşimiz abi ne istersiniz diye sorunca direk cevap urfanın has kendine özgü kahvaltısını dedim . Bir sofra serildi oturduk bal reçel pekmez  otlu peynir Rabbim güzellik içinde güzellik yaratmış dedim o sabah kahvaltıda 1 ekmek yedim :) Kahvaltı sonrası Hz. Eyyûb Peygamberin Sabır Makamını ziyarete gittik omakama bakınca biz birimize 1 saniye bile tahammül edemez iken Eyyûb peygamberin sabır ile çıkıp gittiği Mısır'a bu arada çıkıp gitti derken koca peygamber onca acıyı öyle bir çekmişki Mısıra gidiş hikayesini okumanızıda tavsiye ederim. Urfaya son günümüzde veda ederken koca Urfa yüreği Fırat'dan büyük Urfa, ALLAH dostlarına evinin kapısını  açan Urfa, Seni ALLAH'a emanet ediyorum  bir daha görüşmek üzere deyip urfadan ayrılıyorduk. Yolumuz  Diyarbakır'a seyir haline düşerken, gece varacağımız diyarbakır'da direk konaklamaya ertesi gün  listemizde gezilecek yerleride

 Sabah kahvaltısından sonra ilk durağımız tarih şehrinden Diyarbakır surlarıydı nasıl demeliyim bilmiyorum yani görmek dokunmak o an o havayı solumayınca ne dersem diyeyim boş kardeşim! fotoğraf makinam ile surlarda her köşeyi her açıyı çektim gönlümce , sonra Hasan Paşa Han'ına gittik  ilk işim burada bir bardak  çay  yudumlamaktı  ama kardeşim! Bu kadarmı güzel bir çay olur..çayımızı yudumlarken 3-5 güzel kare çektik sadece favorimi dediğim 3-5 burada yaklaşık 250 kare fotoğraf çektim diyarbakır maceramız 3'cü gününe gelmişti ateş ocağından pişen kahvesinden ,çayından sıcak kanlı insanlarından  mutlu bir şekilde veda edeceğim diyarbakıra elvada diyememek en samimi halimdi bilhakis  görüşmek üzere diyorum. Biliyorum ki, eğer gönlünüzde saf ve temiz hakkaniyet duygularınız varsa görüşmeyi ve kavuşmayı nasip eder ALLAH C.C'hu.. ALLAH emanet kal dostu dostca karşılayan diyarbakırım dedikden sonra yolculuğumuza Medeniyetlerin eşiği  Mardine doğru yavaş yavaş yol alamaya başladık.  Sabah başlayacağımız Mardin gezimize listemiz  hazırdı. Mardin'de dolunay ile geçireceğiniz mutlaka bir geceniz olsun derim Mardinin geceside gündüz güneş varmış gibi parlar ..

    Dara Harabeleri.
    Altunboğa Medresesi.
    Deyrulzafaran Manastırı
    Savurkapı Medresesi.
    Sabancı Kent Müzesi.
    Mardin Kalesi.
    Mardin Ulu Camii.
    Mor Gabriel Manastırı

Sabah oldu nihayet dara harabelerinden başlayıpmor gabriel'de biten bu seyehat bana hayatım boyunca kimsenin tadamayacağı bir keyfi  tattırdı. Bu gezi büyük maliyet isteyen birşey değil herkese tavsiye ederim Anılarınız sizinle yaşasın siz anısız yaşamayın derim. Son olarakda  bazen düşünüyorumda ülkemizde onca zengin ülkesini  gezmeden fransadaki eyfer kulesini , amerikadaki sözüm ona ögzürlük heykelini donimikdeki 3-5 adayı ziyaretden öte özentilikten dolayı giderler ama şurada diblerindeki Cenneti görmezler. Ama ALLAH'ıma hamd olsun bunuda yaşamayı nasip ettiği için.

Ne ben gurbette yaşadım nede vatanımdan uzak kalmayı düşündüm

Bu bir memleket özlemi değil, ANADOLU özlemimdir sevgili dostlar.

gündüzü bAŞKa, gecesi bAŞKadır.

Not :  Sevgili dostlar eğer ki, bir hatam kusurum olmuşsa affınıza sığınırım, Okuyup yüreklerinize dokunmuş isem ALLAH'a hamd ederim.

( Yunus Bozyel )