gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Nostalji 2.(Daüssıla, Geçmişe özlem.)

14 Mart 2020, 18.12
A- A+
Nostalji 2.(Daüssıla, Geçmişe özlem.)
Köyümden, çocukluğumdan, prevantoryumdan söz ettim Kepir Tepeyi anlatmadım.
Ey kari! -kari eski dilde okuyucu- Sen Kepir Tepe nedir? Ne bilecen!. Kepir Tepe ( aslında bitişik yazılır da makine kabul etmiyor! İlla ayrı yazacakmışım! Bak sen şu makinenin ettiğine! Sanki benden iyi bilecek.) Kepir Tepe bilinmez! Yaşanır! Tanrı "Ben Kepir Tepe 'yi kilden özlü balçıktan yarattım." Dememiştir elbette! Öyle bir ayet yok. Bilir bilmez konuşmayın! Günaha girersiniz.
Biri bana bir gün " Kepir' i özleyeceksin." dese inanmazdım. Ama özledim. Hem de çok özledim. En çok neyi özledim biliyor musunuz? Diktiğim altı adet çam fidanını! Eğer, kesilip sökülmedi iseler kocaman ağaçlar olmuşlardır. Sadece bizim sınıf öğrencilerinin diktiği yüz seksen fidan küçük bir orman oluşturmuştur.
Ön bahçede mermer fıskiyeli bir süs havuzu; dört yanında dört salkım söğüt, her söğüdün altında birer bank vardı.Bahçede hercai menekşe, kasım patı, sardunyalar açardı.
Bahçe duvarının hemen önünden Lüleburgaz, Çorlu, İstanbul asfaltı geçerdi. O zamanlar Lüleburgaz- İstanbul arası yüz elli dört km. idi. ( Not: Eğer bir matematik işlemi söz konusu değilse, ya da günün tarihinden söz edilmiyorsa sayılar harflerle yazılır.) Tabi şimdi geniş ve modern yollar yapılmış. Ara çok daha kısalmıştır.
Bizim okul erkek köy çocuklarının, ilkokuldan sonra sınavla alındıkları altı yıllık bir okuldu. Hazırlık sınıfıyla birlikte yedi yıldı. Sonradan hazırlık sınıfı kaldırıldı.
Biz son sınıftayken okula, gündüzlü ( nehari ) dört kız öğrenci aldılar. İkisini A sınıfına ikisini mensubu olmaktan onur duyduğum ( niye duyuyorsam ) B sınıfına verdiler. A sınıfına verilen kızlar Pakize ile Seyhan'dı. Pakize şişman ve egzamalı idi. Seyhan balık eti akça pakça güzel kızdı. Bizim sınıfa verilenler Melek ve Şükran' dı. Melek dört kızın en güzeliydi. Şükran sayıf, esmer, çıtı pıtı ilerleyen yaşlarda çok daha güzelleşebilecek , gelecek vadeden kızlardandı. Pardon dört değil altı kızdılar. Bizim sınıfta Ayten adında bir kız diğer sınıfta da onun kardeşi vardı.
Kadına kıza aş eren, "Nefes alsın yeter" diyen bizim danalara kızlar gelince bi "kal" gelmesin mi? Öyle donakaldılar. Kaldık... Trene bakar gibi bakıyoruz desem, o kadar bile değil. Tüm vücudumuza kramp girmiş gibi boynumuz gövdeyle birlikte dönüyor.
Okulun döküntü, benzinli bir servis otobüsü var.Öğretmenleri, ailelerini,Lüleburgaz'a götürüp, getiriyor. Kızlar sabahları o arabayla gelip, dersten sonra onunla dönüyorlar. Bizlere o arabaya binmek yasak. Yaya gidip geliyoruz. Zaman zaman otostop çektiğimiz oluyor.
Kızların gelmesiyle bizlerde bir değişim başladı. Pantolonlara yatak altı ütüsü(!) yapmaya,- kimimizin sakalı tıraşa uygun, kimimiz henüz tüylü ayva görünümünde- her sabah tıraş olmaya; haftada bir dişlerimizi fırçalarken, çoğumuz onu bile yapmazken şimdi her sabah dişlerimizi fırçalamaya başlamıştık. Zamanla kızlar bize alıştı, biz kızlara alıştık.
Yıl sonunda mezun olduk; her birimiz yurdun bir yerine atandık. Bir daha da birbirimizden haber alamadık. Yaşadıklarımız, komik ya da dramatik anılar olarak kaldı.
AliÇ.

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın