Sensiz günün sabahı...
15 Nisan 2020, 12.27 A- A+
Bütün yorgunluğumu alır diye düşünüp daldığm uyku yine kandırdı beni. Başımın altındaki taş,gün boyu sen ordusunun ayak sesleriyle yankılanan zihnimin tek sırdaşı yastığımmış gözlerimi araladığımda farkettim:)
Ateşler içinde geçen gece,son buldu diye ümit ederken,çilenin daha yeni başladığını susadığımı hissettiğimde anladım.Yere bastığımda hissettiğim tarifsiz acı bedenimin ağırlığı olmasa gerek ki bu yük hergünkinden farklıydı. Gözüme kestirdigim surahi bir adım ötede olmasına rağmen ona uzanan yol bitmek bilmedi bir türlü.Suyu bardağa dolduracak cesareti kendimde buldum şayet surahiyi kaldıracak kuvveti kollarımda bulamadım.Yere düşüp parçalanan sürahi aslında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının kanıtıydı. Bardağın dibinde kalan suyla yetinmek istesem de çatlamış dudaklarımı ıslatmaya anca yetti.
Zorla araladığım bahçe kapısı sanki bambaşka bir aleme açılıyordu ilk defa.Hergun gördüğüm hengame,araç sesleri gürültü aynı ama kulaklarım hiç birini duymuyordu.Adimlarım beni evden uzaklaştırmak istese de bedenim gitmemekte ısrarcıydı kapısını son kez kapattığın evden.
Aklımda gitmek istediğim yer belirginken nereye gideceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.Tek istediğim bu anın bir an önce bitmesiydi,nasıl bir kabus sa bir an önce uyanmak ve nefes almak.
Gökyüzünün her zamankinden daha karanlık olmasını yağmur bulutlarının karartısına vermeyi akıl edemedim mesela.Apaydınlık senli sabahların bir hecede böyle simsiyah olması bile gittiğini anlatmaya yetiyordu ama ben anlatamadım kendime.
Umutla kurduğum senli düşlerin,kabus olmasını hazmedemedim mesela.
Dedi ve ekledi.
Ben ölüyorum galiba...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir