gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Günaydın

05 Mayıs 2020, 21.19
A- A+
Günaydın
05.05.2020. biraz erken uyandım. Ne yapsam diye düşündüm. Tavla oynayayım dedim; baktım kimseler yok. Ben de kendimden söz edeyim dedim. Sanki herkesin çok umurunda! Ayrıca ben burada kendimi anlatmayı; herkesin önünde soyunmaya benzetirim. Kendimi anlatmaktansa, yaptığım işlerden söz edeyim kendimi çok anlattım herkese gına geldi! Çocukluğum köyde geçti. Köy çocukları okul tatil olunca ailenin işlerine yardımcı olurlar. Çifte koşulmayan hayvanları yakındaki otlaklara otlatmaya götürürler. Hayvanlar otlarken çocuklar ya derede yıkanırlar ( köy literatüründe yüzmek tabiri yoktur. Zaten yaptığımız da yüzme değildir.) Bu arada başıboş kalan hayvanlar sağa sola dağılır, ekili tarlalara, hasat bekleyen ekinlere dalarlar. Tarla sahibi görürse bu hayvanlar için de, çocuklar için de oldukça tehlikeli olabilir!
Döven (düven) sürmek: Harmanda yayılı ekinlerin üzerinde altı sıralı çakmak taşları ile dolu, ön kısmı yukarıya doğru kıvrık ; öküzlerin çektiği geniş bir tahta ile sabahtan akşamın ilk saatlerine kadar dönmektir. ( Şimdilerde bu iş, harman makineleri ile yapılıyor.)
İlkokuldan sonra İstanbul'a babamın yanına gittim. Kısa bir ortaokul dönemi ve prevantoryumda bir ay yattıktan sonra babam benim okuyamayacağıma karar verdi ve beni Eyüp İslambey Caddesi üzerinde bir radyocu - saatçinin yanına çırak verdi. Böylece çalışma hayatım başlamış oldu. Bir süre bir camcının yanında çalıştım, evlere iş yerlerine cam takmaya gittik. Kaba üstübeç ile bezir yağını karıştırıp cam macunu yapmayı, camla çerçeve arasına macun çekmeyi öğrendim. Sonra bir süre Boynerler İplik Fabrikasında çalıştım. Üstü çadır beziyle kaplı kamyon kasasında üç vardiya fabrikaya gidip geldik. Kamyonda on on beş belki daha fazla kişi ayakta gidiyorduk. Kamyon fren yapınca bir birbirimizle kucaklaşmalar samimi yakınlaşmalara yol açıyordu. Çok güzel, çok esmer, kıvırcık saçlı bir kız vardı. Kimselere yüz vermezdi. Delikanlı(!) kızdı. Ayrıntıya girersek sözün ucu kaçacak! Bir yaz Topçular'da çocuk çizmesi üreten bir atölyede çalıştım. Burada kaçak, çocuk işçi çalıştırılıyordu. Büyük olarak bir tek kırk, kırk beş yaşlarında bir ustamız vardı. İyi adamdı.
Sonra öğretmen okulu, eğitim enstitüsü yaşamı. Tatillerde işçilik hep devam etti. Bir Mayıslarda Taksim'de mitingler, acı olaylar.... Ve öğretmenlikler. İlkokul öğretmeni olarak ilk görev yerim Diyarbakır, Çermik İlçesi Aşağı Şıhlar Köyü. Herkes kendi köyüne en yakın yere atanamadığı için mızıldanırken; bir hafta bir ilaç fabrikasından yüz lira kazanarak paşa paşa atandığım köye gittim. Bin kilometre, demir artı kara yolu! Yolluk diyeceksiniz! Yolluğu ancak bir yıl sonra uzun yazışmalardan sonra alabildim.
Sonra Ankara'da kırk yıl! Canım Ankara'm! Yirmi beş yıl , resmi on beş yıldan fazla özel okul ve dershane öğretmenliği. Dublaj, film dizi ve tiyatro oyunculuğu. Öğretmenlikten sonra, hatta öğretmenlik kadar tutkun olduğum sanat! Önce özel bir tiyatroda kadrolu olarak; Devlet Tiyatrolarında misafir sanatçı olarak çalıştım turnelere gittik. Adapazarı'ndan Adana'ya, Erzurum'a kadar... Adana'da turne süresince HiltonSA'da kaldık. Rahmetli Sakıp Sabancı bir akşam bize yemek verdi. O babacan tavrıyla, o güzel şivesiyle, kahkahalar atarak bize babasının nasıl zengin olduğunu anlattı. Çok samimi adamdı. Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın.
Çalışmalarımla ilgili yazacağım daha çok şey var: Hiç kitabı basılmamış, hiçbir dergide tek satır yazısı çıkmamış, bir yazar olmam örneğin!
Devam edeceğim. Şimdilik, hoşça, sağlıcakla kalın. Evde kalın !...
AliÇ.

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın