Benim Terazim Yok.....
26 Mayıs 2020, 18.53 A- A+
Birkaç gündür sizlerle paylaşmak için sabırsızlandığım bir hikaye var. Bilenler mutlaka çoğunluktadır. Bilmeyenlerin de var olduğunu düşünüyorum.Kısa bir giriş yaptıktan sonra sizlere aktaracağım.
Yüzyıllar öncesinden günümüze kadar ulaşan, herbiri ayrı bir tecrübeden kaynaklanan, bizlere ışık tutsun, yol göstersin, hatta yanlışlardan korusun diye söylenmiş, altın değerinde sözler vardır.Edebiyat ya da türkçe derslerınde çok sorulurdu hatırlıyorum, nedir vecizeyle atasözü arasındaki fark denirdi mesela...
Atasözlerimiz........
Atalardan yadigar kalmış bu sözlerin söyleyeni direkt belli olmasa da nesilden nesile aktarılacakları, torunlarımızın; hatta onların torunlarının, dünya durdukça yol göstericileri olacakları kesin ve net...
Saymakla bitmeyecek kadar çok aslında sayıları.Ama benim çok etkilendiğim hikayenın ana temasını oluşturan atasözü de onlardan biri; ''NE EKERSEN ONU BİÇERSİN''.
Hikayemiz şöyle:
Kocası olmayan yaşlı bir kadın, tereyağı yapıp günlük olarak bakkala satıyormuş.Bakkal tereyağını hiç tartmadan alıyor, yaşlı kadın kaç kilo derse parasını veriyormuş.Hikaye bu ya bir gün aklına bir şüphe düşmüş.Kadının getirdiği tereyağını tartmaya karar vermiş.Ertesi gün tereyağını getiren kadına sert bir ses tonuyla ''bir daha senden yağ almayacağım'' demiş.
Yaşlı kadın, ''Efendim bir yanlışım mı oldu'' demiş üzülerek.
Bakkal,''Senin bana bir kilo diye getirdiğin yağ dokuz yüz gram geldi. Utanmıyor musun, ayıp değil mi bu yaptığın? demiş.
Bu suçlama üzerine kadın,''Efendim benim terazim yok.Daha önce sizden bir kilo şeker almıştım, tartı olarak onu kullanıyorum'' demiş.
Bakkal tabii ki hepinizin de tahmin edebileceği gibi kızarmış, bozarmış ne diyeceğini bilememiş. Yaşlı kadından özür dilemiş.
Diyeceğim odur ki bu hayatta; ne ekersek onu biçeriz.
Hayat koca bir deniz..Ucu yok, bucağı yok.Enginlere gittikçe dalgalar büyür.İçinde kaybolmamak için ve o koca deniz bizi yutmasın diye, devasa dalgalarla boğuşur dururuz.Tutunabiliyorsak o denize, kötülük değil iyilik tohumları serpiştirebiliyorsak sahillerine, savaşmak yerıne barış güvercinleri uçurabiliyorsak ayni renkteki gökyüzüne ne mutlu diyorum ne mutlu bizlere.......
Yüzyıllar öncesinden günümüze kadar ulaşan, herbiri ayrı bir tecrübeden kaynaklanan, bizlere ışık tutsun, yol göstersin, hatta yanlışlardan korusun diye söylenmiş, altın değerinde sözler vardır.Edebiyat ya da türkçe derslerınde çok sorulurdu hatırlıyorum, nedir vecizeyle atasözü arasındaki fark denirdi mesela...
Atasözlerimiz........
Atalardan yadigar kalmış bu sözlerin söyleyeni direkt belli olmasa da nesilden nesile aktarılacakları, torunlarımızın; hatta onların torunlarının, dünya durdukça yol göstericileri olacakları kesin ve net...
Saymakla bitmeyecek kadar çok aslında sayıları.Ama benim çok etkilendiğim hikayenın ana temasını oluşturan atasözü de onlardan biri; ''NE EKERSEN ONU BİÇERSİN''.
Hikayemiz şöyle:
Kocası olmayan yaşlı bir kadın, tereyağı yapıp günlük olarak bakkala satıyormuş.Bakkal tereyağını hiç tartmadan alıyor, yaşlı kadın kaç kilo derse parasını veriyormuş.Hikaye bu ya bir gün aklına bir şüphe düşmüş.Kadının getirdiği tereyağını tartmaya karar vermiş.Ertesi gün tereyağını getiren kadına sert bir ses tonuyla ''bir daha senden yağ almayacağım'' demiş.
Yaşlı kadın, ''Efendim bir yanlışım mı oldu'' demiş üzülerek.
Bakkal,''Senin bana bir kilo diye getirdiğin yağ dokuz yüz gram geldi. Utanmıyor musun, ayıp değil mi bu yaptığın? demiş.
Bu suçlama üzerine kadın,''Efendim benim terazim yok.Daha önce sizden bir kilo şeker almıştım, tartı olarak onu kullanıyorum'' demiş.
Bakkal tabii ki hepinizin de tahmin edebileceği gibi kızarmış, bozarmış ne diyeceğini bilememiş. Yaşlı kadından özür dilemiş.
Diyeceğim odur ki bu hayatta; ne ekersek onu biçeriz.
Hayat koca bir deniz..Ucu yok, bucağı yok.Enginlere gittikçe dalgalar büyür.İçinde kaybolmamak için ve o koca deniz bizi yutmasın diye, devasa dalgalarla boğuşur dururuz.Tutunabiliyorsak o denize, kötülük değil iyilik tohumları serpiştirebiliyorsak sahillerine, savaşmak yerıne barış güvercinleri uçurabiliyorsak ayni renkteki gökyüzüne ne mutlu diyorum ne mutlu bizlere.......
YORUMLAR
Bloğun ana teması ne güven duygusudur ne de acıma...Hikayede de anlatılmaya çalışıldığı gibi yaptığımız iyiliklerin geri iyilik olarak bizlere döneceği, kötülüklerinse dönüp dolaşıp yine bizi bulacağıdır.Kısacası defalarca tekrarlandığı üzere'' ne ekersek gün gelip onu biçeceğimizdir''
Sağlıkla ve huzurla kalın.....
cafo07......
Sizin edebi yazıları beğendiğinizi biliyorum...)))))))Başka bir deyişle edebi değeri olanları.Özür diliyorum kendi adıma gözlerinizin kanamasına sebep olduğum için.Kimseyle polemiğe girme adetım yoktur(siz de dahil).Ancak şunu da vurgulamadan edemiyeceğim.Benim bloğumun altında vurguluyorsanız gözlerinizin kanadığını size önerebileceğim tek şey şu. Burda yazan 3-5 kişinin aşağı yukarı tarzları belli. Herkese bir kulp bulup zehirliyorsunuz insanları. Okumayın.Kimleri beğeniyorsanız o kişileri takip edin. Her bloğu okuyacaksınız diye bir mecburiyetiniz yok yani..
Siz de yapmayın....Nolur yapmayın.Haddiniz de degil zaten dalga geçmek ya da alay etmek o nedenle o lafları es geçiyorum...Kalın saglıcakla ama ihmal etmeyın bir göz doktoruna gitmeyi....
Sizden ricam lütfen cevap da vermeyin..Çünkü ben başka yazmayacağım....
Sizlerin de ellerine yüreğine sağlık...(Canım sıkkın kısa kesiyorum yorumu...Çok özür dileyerek) Kalın sağlıcakla
Yazının başlığı ve içeriğiyle uyumlu yorumlar, anlatılar olmuş. Yazıdaki mesaj yerine ulaşmış demektir bu da sanırım. :))
Notunuz: zerrya daha önceki bolglarınız ve bazı blog altlarına yaptığınız yorumlardan bi nebze tanıyorum sizi. Genelikle iyiye, güzele yönelik paylaşımlarda bulunuyorsunuz, bu da hoş bir şey.
Şunu düşündüm bu yazı altında Cafo'ya hitaben yazdığınız yorum sonrası:
Neden, neden iyilik tohumları ekmeyi düşleyen belki de eken biri ayağına kazara da olsa bi çakıl taşı değdiğinde tohumları ekmeyi unutur.
Sözüm salt size değil, genel olarak herkese...
Kaleminize sağlık, yazma şevkiniz sönmesin.