Bir ARES mucizesi...
02 Haziran 2020, 01.19 A- A+
Ne zaman bir sokak canı görsem önce gözlerine bakarım ben. Hep üzgün, umutsuz, çaresiz bakarlar hiç dikkat ettiniz mi? sonra bir kap yemek yada süt verdiğimde tedirgin olarak yerler acaba bi yerden bi zarar gelecek mi diye? düşünüyorum da arkanı gözeterek hızlı hızlı doymaya çalışmak endişe içinde yemek yemek nasıl bir duygu acaba? hayatları o kadar zor ve savunmasızlar ki; bize muhtaç olduklarını bildiğimiz için mi bu kadar görmezden geliyoruz onları.
Şimdi size bayram akşamı başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum. Ramazanın son günlerinde iftar sonrası, balkonda çayımı içerken karşı sitenin bahçesinde çocukların elinde küçük bir kedi yavrusu gördüm tam müdahale edeceğim çocukların annesi kediyi aldı sevmeye başladı, baya baya öpüp kokluyordu yavruyu, iyi aman dedim bi can sokaktan kurtuldu heralde sahiplenecekler diye sevindim.
Aradan 2 gün geçti bayram için sokağa çıkma yasağına tam 2 saat varken, kadının kocası küçük bir kutu içinde kaldırıma bişey bıraktı ne olduğunu göremedim önce, sonra ses duyup aşağıya indiğimde o kedi yavrusunu halsiz ve tepkisiz ama yaşıyor halde dışarıya bıraktıklarını gördüm. Hayvanda nefesden başka bişey kalmamıştı ve hava yağmurluydu. hemen aldım eve getirdim, barınağı aradım belki ilgilenen biri olur diye, ama malum bizde hiçbir kurum tam anlamıyla çalışmaz gelecez dedikleri halde, hala bekliyorum 1 hafta geçti ne bir ses ne bir haber var... Sonra ulaşabildiğim tüm veteriner kliniklerini aradım, hepsi kapalı ulaştıklarımda il dışında.. Yavrucak kutusunda inledi biz ailecek çaresizlikle başını bekledik.
Bayramın ikinci günü sevdiğim bir ablam nöbetçi klinikler açıldı dedi, sabah erkenden kliniğe götürdüm bizim canı; röntgen çekildi tetkikler yapıldı muayene oldu veteriner dedi ki bu darp görmüş biri tekme ile vurmuş yada üzerine top atılmış diyafram yırtığı var böyle ameliyatsız yaşayamaz, çok küçük olduğu için ameliyat olsa da masada kalır siz bunu gidin barınağa bırakın ölecek zaten orada ölsün. O kadar da hayat dolu ki nefes alamıyor ama ip görünce yattığı yerden kalkmaya çalışıyor oynamak için ama olmuyor kalkamıyor:(( gözleri yalvarır gibi bakıyor.. dedim yok olmaz ölecekse de benim yanımda ölecek son anına kadar kucağımda tutacağım, barınağın beton yüzeyinde yalnız can çekişerek ölmesine izin veremezdim.
Eve çaresiz dönerken, bir başka veteriner hekimde kliniğini 2 saatliğine açmış onu gördüm, dedim bir umuttur oraya gittim. Aynen o da aynı teşhisi koydu, zor ama imkansız değil yaşaması için % 30 şansımız var dedi ama derhal ameliyata girmesi lazım bu geceyi atlatamayabilir dedi. Ve bir elin avucunu bile doldurmayan küçük can anestezi verilerek ameliyata girdi. o içerde biz dışarda acı çektik, sonra tabi yoğun bakıma alındı direk. veteriner dedi ki bu geceyi atlatırsa şansımız artar. sabahdı sabah uyuyamadım. bir de biliyor musunuz ben o gün öğrendim yavru kedilere hiç ağrı kesici verilmezmiş operasyon sonrası, o kadar acı çekiyordu ki, insanlığımdan utandım. biz başımız ağrısa dayanamayız dişimiz ağrısa dayanamayız, bu küçücük yavrunun karnı boydan boya dikiş ve bir tane bile agrı kesici kullanılmıyor. Korkunç bir ağrıdır eminim..
Sabahın ilk saatlerinde, aradım hemen dedim benim yavru nasıl? kendi kendine gece uyanmış ama tekrar düşmüş kuvezde halsizmiş, neyse 3 gün yoğun bakımda kaldık..
Şimdi mi? evdeyiz, mutluyuz ve inanılmaz oyuncuyuz. hala dikişlerimiz duruyor ama iyileşiyoruz. adını ARES koydum artık benim küçük yaramaz bir oğlum var.Zaten 7 yıl önce yine ayağında sıkıntı olan bir kızımı sahiplenmiştim adı KONTES. Kontesin küçük tarçın renginde bir kardeşi oldu, tabi Kontes bu durumdan hoşnut değil :)
Demem o ki dünyada imkansız diye bişey yokmuş. Eğer, Ares bu yaşam mücadelesini kazandıysa biz de hayatta herşeyi aşabiliriz. ve sizden ricam kedi, köpek, kuş sevmeyebilirsiniz, ama ne olursunuz zararda vermeyin... Tamam kabul yem vermeyin yada kapınızın önüne sıcaklar gelince bir tas su da koymayın, fakat konan suyu da ayağınızla vurup dökmeyin. Onları okşamak içinizden gelmeyebilir ona da kabul, lakin gidipte taş atmayın. Onlar bize Yaradanın bir emaneti, biz onlara merhamet edelim ki, Yaradanım da bize merhamet etsin.
Okuduğunuz için teşekkür ediyorum.. saygılar..
Şimdi size bayram akşamı başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum. Ramazanın son günlerinde iftar sonrası, balkonda çayımı içerken karşı sitenin bahçesinde çocukların elinde küçük bir kedi yavrusu gördüm tam müdahale edeceğim çocukların annesi kediyi aldı sevmeye başladı, baya baya öpüp kokluyordu yavruyu, iyi aman dedim bi can sokaktan kurtuldu heralde sahiplenecekler diye sevindim.
Aradan 2 gün geçti bayram için sokağa çıkma yasağına tam 2 saat varken, kadının kocası küçük bir kutu içinde kaldırıma bişey bıraktı ne olduğunu göremedim önce, sonra ses duyup aşağıya indiğimde o kedi yavrusunu halsiz ve tepkisiz ama yaşıyor halde dışarıya bıraktıklarını gördüm. Hayvanda nefesden başka bişey kalmamıştı ve hava yağmurluydu. hemen aldım eve getirdim, barınağı aradım belki ilgilenen biri olur diye, ama malum bizde hiçbir kurum tam anlamıyla çalışmaz gelecez dedikleri halde, hala bekliyorum 1 hafta geçti ne bir ses ne bir haber var... Sonra ulaşabildiğim tüm veteriner kliniklerini aradım, hepsi kapalı ulaştıklarımda il dışında.. Yavrucak kutusunda inledi biz ailecek çaresizlikle başını bekledik.
Bayramın ikinci günü sevdiğim bir ablam nöbetçi klinikler açıldı dedi, sabah erkenden kliniğe götürdüm bizim canı; röntgen çekildi tetkikler yapıldı muayene oldu veteriner dedi ki bu darp görmüş biri tekme ile vurmuş yada üzerine top atılmış diyafram yırtığı var böyle ameliyatsız yaşayamaz, çok küçük olduğu için ameliyat olsa da masada kalır siz bunu gidin barınağa bırakın ölecek zaten orada ölsün. O kadar da hayat dolu ki nefes alamıyor ama ip görünce yattığı yerden kalkmaya çalışıyor oynamak için ama olmuyor kalkamıyor:(( gözleri yalvarır gibi bakıyor.. dedim yok olmaz ölecekse de benim yanımda ölecek son anına kadar kucağımda tutacağım, barınağın beton yüzeyinde yalnız can çekişerek ölmesine izin veremezdim.
Eve çaresiz dönerken, bir başka veteriner hekimde kliniğini 2 saatliğine açmış onu gördüm, dedim bir umuttur oraya gittim. Aynen o da aynı teşhisi koydu, zor ama imkansız değil yaşaması için % 30 şansımız var dedi ama derhal ameliyata girmesi lazım bu geceyi atlatamayabilir dedi. Ve bir elin avucunu bile doldurmayan küçük can anestezi verilerek ameliyata girdi. o içerde biz dışarda acı çektik, sonra tabi yoğun bakıma alındı direk. veteriner dedi ki bu geceyi atlatırsa şansımız artar. sabahdı sabah uyuyamadım. bir de biliyor musunuz ben o gün öğrendim yavru kedilere hiç ağrı kesici verilmezmiş operasyon sonrası, o kadar acı çekiyordu ki, insanlığımdan utandım. biz başımız ağrısa dayanamayız dişimiz ağrısa dayanamayız, bu küçücük yavrunun karnı boydan boya dikiş ve bir tane bile agrı kesici kullanılmıyor. Korkunç bir ağrıdır eminim..
Sabahın ilk saatlerinde, aradım hemen dedim benim yavru nasıl? kendi kendine gece uyanmış ama tekrar düşmüş kuvezde halsizmiş, neyse 3 gün yoğun bakımda kaldık..
Şimdi mi? evdeyiz, mutluyuz ve inanılmaz oyuncuyuz. hala dikişlerimiz duruyor ama iyileşiyoruz. adını ARES koydum artık benim küçük yaramaz bir oğlum var.Zaten 7 yıl önce yine ayağında sıkıntı olan bir kızımı sahiplenmiştim adı KONTES. Kontesin küçük tarçın renginde bir kardeşi oldu, tabi Kontes bu durumdan hoşnut değil :)
Demem o ki dünyada imkansız diye bişey yokmuş. Eğer, Ares bu yaşam mücadelesini kazandıysa biz de hayatta herşeyi aşabiliriz. ve sizden ricam kedi, köpek, kuş sevmeyebilirsiniz, ama ne olursunuz zararda vermeyin... Tamam kabul yem vermeyin yada kapınızın önüne sıcaklar gelince bir tas su da koymayın, fakat konan suyu da ayağınızla vurup dökmeyin. Onları okşamak içinizden gelmeyebilir ona da kabul, lakin gidipte taş atmayın. Onlar bize Yaradanın bir emaneti, biz onlara merhamet edelim ki, Yaradanım da bize merhamet etsin.
Okuduğunuz için teşekkür ediyorum.. saygılar..
YORUMLAR