Bir Testinin Kulpunda .......
08 Haziran 2020, 21.38 A- A+
Eyyyyy aşk sen nelere kadirsin!!!!!!!!
Kiminin dizinin bağını çözersin
Kimini hayal deryalarına sürüklersin
Kimini acılara gark edersin
Kimini uykusundan edersin
İştahını kesersin kiminin
Gözlerinde eritirsin sevdiğinin.....
Yüzyıllardır şiirlere, şarkılara , romanlara konu olan aşk.Giderek yozlaşıp, tenselleşip, az biraz cinsellik odaklı olup, günlük heveslere mi dönüşüyor dersiniz?
Çok korkuyorum giderek yok olma ihtimalinden..Gelecek kuşaklara bu sözcüğün erişememesinden. Aşk sözcüğünü gençlerin, efsanelerden öğrenmelerinden.
Uzman değilim büyük laflar edemem bu konuda.Sadece bildiğim birşey var ki aşk güzel bir duygu, yaşamayan onun fukarası.
Sözlük anlamını hiç umursamıyorum.Çocuktum, anlamazdım..Sonraları anladım ki anamla babamın birbirlerine bakarkenki o ışıltı aşktı.Birbirlerine sımsıkı sarılmaları aşktı.Birbirlerine tüm ömürleri boyunca tek bir kötü söz sarf etmemeleri aşktı.Birlikte gecen 50 yıl aşktı......Daha da basitinden 3 erkek kardeşimle ben onların aşkının ispatıydık.
************************************************************************
Kocaman gözlü bir tiyatro sanatçımız var.Mutlaka herkes biliyordur.Gülriz Sururi..40 yıl boyunca. büyük bir aşk yaşadıgı adamı sonsuzluğa uğurlarken şöyle demiş....
''Engin ile bir gün bir testinin kulpunda toprak olarak buluşabiliriz''
Bu sözler gerçek aşkın sonsuz ve ölümsüz olduğunun ispatı değil midir?
*************************************************************************
''Göğüs çukurumda hep, sadece teninden tenime geçen sıcaklığın doldurabildiği derin bir boşluk taşıyorum'' diyen ünlü düşünürlerden biri aşık olduğu kadına olan duygularını anlatmak için daha etkili sözcükler bulabilir miydi dersiniz?
*************************************************************************
Saat akşamın ortaları...Gökyüzü karasını giyinmiş. Üzerine ışıl ışıl yıldızları serpiştirmiş.O ışıltılara inat; üzerime üzerime hüzün yağıyor nedense.Zorlamıyorum beynimi. Nedenini öğrenmeye çabalamıyorum.Zaten konu da saptı aslından. Başlarken yazmaya başka şeyler planlıyordum aslında. Kelimelerım başka saflara üşüştü.Cümlelerim başka başka oluştu.Laf döndü dolaştı başka mecralara ulaştı.Olsun yaaaaaa, su akar yatağını bulurmuş.
Bir testinin kulpunda, bir ağacın kökünde, rüzgarın savurduğu tozlarda,kırlangıcın yaptığı yuvanın çamurunda buluşmayı dileyenlere gelsin bu bloğum...
AŞKsız kalmayın...
Kiminin dizinin bağını çözersin
Kimini hayal deryalarına sürüklersin
Kimini acılara gark edersin
Kimini uykusundan edersin
İştahını kesersin kiminin
Gözlerinde eritirsin sevdiğinin.....
Yüzyıllardır şiirlere, şarkılara , romanlara konu olan aşk.Giderek yozlaşıp, tenselleşip, az biraz cinsellik odaklı olup, günlük heveslere mi dönüşüyor dersiniz?
Çok korkuyorum giderek yok olma ihtimalinden..Gelecek kuşaklara bu sözcüğün erişememesinden. Aşk sözcüğünü gençlerin, efsanelerden öğrenmelerinden.
Uzman değilim büyük laflar edemem bu konuda.Sadece bildiğim birşey var ki aşk güzel bir duygu, yaşamayan onun fukarası.
Sözlük anlamını hiç umursamıyorum.Çocuktum, anlamazdım..Sonraları anladım ki anamla babamın birbirlerine bakarkenki o ışıltı aşktı.Birbirlerine sımsıkı sarılmaları aşktı.Birbirlerine tüm ömürleri boyunca tek bir kötü söz sarf etmemeleri aşktı.Birlikte gecen 50 yıl aşktı......Daha da basitinden 3 erkek kardeşimle ben onların aşkının ispatıydık.
************************************************************************
Kocaman gözlü bir tiyatro sanatçımız var.Mutlaka herkes biliyordur.Gülriz Sururi..40 yıl boyunca. büyük bir aşk yaşadıgı adamı sonsuzluğa uğurlarken şöyle demiş....
''Engin ile bir gün bir testinin kulpunda toprak olarak buluşabiliriz''
Bu sözler gerçek aşkın sonsuz ve ölümsüz olduğunun ispatı değil midir?
*************************************************************************
''Göğüs çukurumda hep, sadece teninden tenime geçen sıcaklığın doldurabildiği derin bir boşluk taşıyorum'' diyen ünlü düşünürlerden biri aşık olduğu kadına olan duygularını anlatmak için daha etkili sözcükler bulabilir miydi dersiniz?
*************************************************************************
Saat akşamın ortaları...Gökyüzü karasını giyinmiş. Üzerine ışıl ışıl yıldızları serpiştirmiş.O ışıltılara inat; üzerime üzerime hüzün yağıyor nedense.Zorlamıyorum beynimi. Nedenini öğrenmeye çabalamıyorum.Zaten konu da saptı aslından. Başlarken yazmaya başka şeyler planlıyordum aslında. Kelimelerım başka saflara üşüştü.Cümlelerim başka başka oluştu.Laf döndü dolaştı başka mecralara ulaştı.Olsun yaaaaaa, su akar yatağını bulurmuş.
Bir testinin kulpunda, bir ağacın kökünde, rüzgarın savurduğu tozlarda,kırlangıcın yaptığı yuvanın çamurunda buluşmayı dileyenlere gelsin bu bloğum...
AŞKsız kalmayın...
YORUMLAR
Aşk her zaman diliminde var olmuş en güzel duygulardan biri. Elbette sadece filimlerde yaşanmıyor, sadece şiirlere konu olmuyor.Eminim hepimizin kapısını bir kere olsun çalmıştır.Ne mutlu onu besleyip büyütüp yaşatabilenlere.Ne mutlu aşkla yaşlanabilenlere ve onu yüreğinde hissedebilenlere.
Son söz olarak vurgulamak istiyorum ve sonucu ne olursa olsun aşkı tatmadan göçüp gitmemeli diyorum bu alemden....
Nasıl ki elinin hamuruyla erkek işine karışma devri çoktan tarihe karışmışsa; kadınlar her işin üstesinden gelebiliyorsa,ellerinin değdiği her şey güzelleşebiliyor ise, onun yüreğinin değdiği duygu da, kaleminden dökülen aşk da farklı bir anlam kazanıyor.Hem fikirim sizle.
Ancak erkeklerın hakkını da yememek lazım.Kadınlar da, erkekler de yarım elma olur ötekinin yokluğunda...
Aylar geçer yıllar eskir,
Yolun yarısından sonra insan eskir,
Eskimeyen bir kaç şey varsa hayata dair,
Biri YARIN,
biri UMUT,
biri MAVİ,
biri SEVGİ'dir..
saygılarımla
Biliyorsunuzdur aynen yorumunuzda vurguladığınız gibi....Sevgiler eskimiyor yüreklerde.Nasıl ki gemiler eskirken denizde denizlerin (mavisinin) eskimemesi gibi limanda
Kalem tutan elleriniz dert görmesin....
Akışına bırakmak gerekir;
Yaprakları,
Suyu,
Mevsimleri,
Olayları, İnsanları...
Ve bekleyip görmek gerekir sonuçları.
saygılarımla
İlk yazdığım bloğun başlığı ''ArtıkAşkı Yazmayacağım'' idi.Çünkü tıpkı siz gibi ben de isyanlardaydım.Baş kaldırmıştım kendi kendime:)))))))Tükürdüğümü ne yazık ki yaladım.Demek ki büyük lokma yeyip büyük laf etmemeliymişim kendi adıma.Tek fark; benim isyanımın nedeni kişi odaklı değil, koca bir toplumu yönetemekten aciz kalanlaraydı.
Alttaki paragraf okuyan herkese:
Aşk çok masum bir duygu.Sevmesini bilene....Severken acı çekmeyi de göze alabilene. Neredeyse herkes, onun acısını da en az bir kere yaşamıştır.Bize armağan edilen bir ömrü tek başımıza sürdürmek doğamıza aykırı.Çünkü bizler(her iki cins de dahil) hem sevmek ve hem de çoğalmak içgüdüsüyle yaratılmış varlıklarız.Aşkla sevgiyle yoğrulmamış bir beden sadece ruhsal degil bedenen de çöker.Öyle değil mi sevgili blogseverler
Son paragraf size sevgili Mona Roza:
Sakın, sakın haaaa sevgiye de aşka da küsme.Renksiz, anlamsız, sevgisiz bir hayat yerine sımsıkı sarıl hayata ve yeniden sevmeyi dene
Gözüm yollarda kaldı.Bloğun; duyguyu en güzel yazan kadını..Bu blog sensiz olmazdı..Senin kaleminden dökülecek kelımeler çok kıymetli.Yapacağın yorum da o derecede degerli.Her blog sayfasını açtıgımda gözlerim asune arasa da sanırım bu konuda kararlısın yazmayacaksın.Yine de bir daha gözden geçir kararını lütfen.
Gelelim AŞK'a...
Çok çok özel bir duygu olduğu kesin.Yüreğimize yerleştiği anda kimyamızı bozduğu da kesin.Öyle bir evredir ki bu evre.Ne mantık kalır insanda ne de düşünme yetisi. Duygular mantığa meydan okur.Tarifi varmı peki?Bence yok...Araştırmacıların her biri kendi kalemınden çalıyor:))))
Aşkın tarifi evrensel değil bireysel kanaatimce ..
Ben derim ki mesela ''KALBİMİN GÜMBÜR GÜMBÜR ATMASIDIR''.......
Aşık Veysel de der ki ''AŞK SEVDİĞİNE KAVUŞAMAMAKTIR''