Dün Bitti Cancağızım, Yarın Henüz Gelmedi...
14 Kasım 2020, 15.15 A- A+
Mevlana der ki:
Dün bitti cancağızım
Yarın henüz gelmedi
Bugünü yaşa.
Gelecek..
Herkes gibi benim de hakkında hiçbirşey bilmediğim bir zaman süreci.Bilinmezliklerle dolu olmasının verdiği kaygı da cabası.İyimser olmaya çalışıyorum gelecekle alakalı. Ne getirirse getirsin başa çıkabilirim edasındayım genelde. Arada bir hop etse de yüreğim negatif düşüncelerle; toparlıyorum kendimi iç sesimden gelen telkinle.
Geçmiş..
Takılıp kalmamaya çalışsam da bir koca yük var sırtımda savurup atamadığım.Kapatamadığım hesaplar, affedemediğim insanlar, ilişkiler, acılar...Bir sürü baskın duygu...Pişmanlıklar, keşkeler, hatta kızgınlıklar...Unutmayı başaramadığım olaylar, konular.Oysa kurtulmak lazım bu yükten. Kabullenmeyi seçiyor yüreğim zaman zaman. Pes ediyorum; çünkü en kolayı yol bu diye düşünüyorum, geçmişle olan hesaplaşmamın. Biliyorum ki ne kızgınlıklar , ne yılgınlık ne çözemediğim travmalar, ne de hayal kırıklıkları, üzülsem de sonucu değişmeyecek şeyler...Güzel şeyler zaten kambur olmaz hiçbir şekilde.O nedenle es geçiyorum onları şükürle.
Bugün..
Ne güzel, ne süper bir duygu yeni bir güne yelken açabilmek.Yıldızlar kaybolurken, doğan güneşe umutla bakabilmek .Tek sorumluluğum kıymetini bilip onu iyi değerlendirmek.Zaman zaman içim ürperir. Haklı bir hüzün çöker içime .Bir anda yaşadığım her şey yok olabilir korkusu bu olsa gerek .Savrulup yok olan bir sonbahar yaprağı gibi düşebilirim dalımdan. Ya da kar tanesi kadar naif ve toprağa değdiği anda yok olmaya hazır su kristalleri misali yok olabilirim ummadık bir anda....Kimbilir belkı de son iç döküşümdür bu sizlere, belki de son kalem tutuşum.O yüzden diyorum ; anı yaşamak gerek.Önemseyerek, yarın yokmuşçasına.
Ne zaman hayatı anlatsam mısralarımda; onu hep bir tuvale benzetmişimdir . Rengarek renklerle; kimi yeri gelişigüzel kimi köşesi özenle boyanmaya çalışılmış.Bir an gelir elimizdeki kapkara boya boca oluverir o tuvale.Her şey simsiyah olur ve yaşam son bulur.
O yüzden;
Anı yaşamak istiyorum. Sadece şu içinde bulunduğum anı.Geçmişe takılmadan, gelecek için kaygılanıp boş yere hayıflanmadan.Yaşamın nabzına göre şerbet verip; diklenmeden, suyuna giderek, akışına bırakarak..
Dün bitti cancağızım
Yarın henüz gelmedi
Bugünü yaşa.
Gelecek..
Herkes gibi benim de hakkında hiçbirşey bilmediğim bir zaman süreci.Bilinmezliklerle dolu olmasının verdiği kaygı da cabası.İyimser olmaya çalışıyorum gelecekle alakalı. Ne getirirse getirsin başa çıkabilirim edasındayım genelde. Arada bir hop etse de yüreğim negatif düşüncelerle; toparlıyorum kendimi iç sesimden gelen telkinle.
Geçmiş..
Takılıp kalmamaya çalışsam da bir koca yük var sırtımda savurup atamadığım.Kapatamadığım hesaplar, affedemediğim insanlar, ilişkiler, acılar...Bir sürü baskın duygu...Pişmanlıklar, keşkeler, hatta kızgınlıklar...Unutmayı başaramadığım olaylar, konular.Oysa kurtulmak lazım bu yükten. Kabullenmeyi seçiyor yüreğim zaman zaman. Pes ediyorum; çünkü en kolayı yol bu diye düşünüyorum, geçmişle olan hesaplaşmamın. Biliyorum ki ne kızgınlıklar , ne yılgınlık ne çözemediğim travmalar, ne de hayal kırıklıkları, üzülsem de sonucu değişmeyecek şeyler...Güzel şeyler zaten kambur olmaz hiçbir şekilde.O nedenle es geçiyorum onları şükürle.
Bugün..
Ne güzel, ne süper bir duygu yeni bir güne yelken açabilmek.Yıldızlar kaybolurken, doğan güneşe umutla bakabilmek .Tek sorumluluğum kıymetini bilip onu iyi değerlendirmek.Zaman zaman içim ürperir. Haklı bir hüzün çöker içime .Bir anda yaşadığım her şey yok olabilir korkusu bu olsa gerek .Savrulup yok olan bir sonbahar yaprağı gibi düşebilirim dalımdan. Ya da kar tanesi kadar naif ve toprağa değdiği anda yok olmaya hazır su kristalleri misali yok olabilirim ummadık bir anda....Kimbilir belkı de son iç döküşümdür bu sizlere, belki de son kalem tutuşum.O yüzden diyorum ; anı yaşamak gerek.Önemseyerek, yarın yokmuşçasına.
Ne zaman hayatı anlatsam mısralarımda; onu hep bir tuvale benzetmişimdir . Rengarek renklerle; kimi yeri gelişigüzel kimi köşesi özenle boyanmaya çalışılmış.Bir an gelir elimizdeki kapkara boya boca oluverir o tuvale.Her şey simsiyah olur ve yaşam son bulur.
O yüzden;
Anı yaşamak istiyorum. Sadece şu içinde bulunduğum anı.Geçmişe takılmadan, gelecek için kaygılanıp boş yere hayıflanmadan.Yaşamın nabzına göre şerbet verip; diklenmeden, suyuna giderek, akışına bırakarak..
YORUMLAR
Sizin de okuyan gözlerinize sağlık...
Ölümlü oldugumuzu bilmek bizleri zaman zaman umutsuzluğa sürüklese de pozitif yanı galiba anı yaşamayı bize öğretmesidir.Fiziksel olarak bugünü yaşıyor görünsek de mental olarak geçmiş ve gelecege de geçiş yaptıgımız çok olmuştur.Önemli olan oralara takılıp kalmamaktır değil mi?Çünkü geçmişte yaşananlar suçluluk duygusunu, gelecekte yaşanacakları düşünmek de endişe duygusunu ortya çıkaracaktır..Aslolan tek an şu an değil midir?Ne zaman ki geçmişi hoş bir anı olarak hatırlar, geleceğe de umutla bakarız, işte o zaman gerçek mutluluğu yakalamış ve içinde olduğumuz ana hakettiği değeri de vermiş oluruz diye düşünüyorum.
Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkürler. Sağlıkla kalın....
Defalarca vurguladığım gibi hayatı doyasıya yarın yokmuşçasına geçmiş yaşanmamışçasına yaşamak gerek.En değerli an içinde bulundugumuz zaman.Can Yücel de bir şiirinde buna parmak basmış.Tadıyla için zamanı demiş. Yudum yudum kana kana.....
Ömür dediğimiz nedir ki ?
Çay bardakta
Soğuyana dek geçen zaman
Çayınız bardakta soğumadan
Tadıyla için hayatı
Soğutmadan sevgileri
Soğutmadan sevdaları
Soğutmadan dostlukları
Yaşayın doyasıya
Seviyorsanız koşun ardından
Beş dakika bile duracak zaman yok
Kırmadan , incitmeden
Sevin İnsanı
Kırmaya zaman yok
Çayınız bardakta soğumadan
İçin çayınızı hayat geçiyor
Yaşamamak yüreklere zarar……
CAN YÜCEL
Ne Pahasına olursa olsun.