gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

"GEL GEL" Frikiği :)-

11 Ocak 2021, 01.04
A- A+

Nedir efendim "gel gel"frikiği??? Şu: Arabadan inerken eteğim açıldı, hiiiiiiiiiii kimse görmedi di mi?? -Bu arada objektife gülümsenir-  Bildik mi bu durumu, hah işte ondan. Belli bir amaç güden, amaca ulaşmaya yönelik aslında içinde şeytanilik barındıran ama masum görünmeye çalışan edimler, gibi bi şiii işte… Böyle bir giriş yaptım ama konuyu nereye getireceğim, nereye bağlayacağım şu an meçhul.  Aslında baktım ki erkekleri korkutuyorlar, ondan ilham aldım. Yazık yahu, niye yapıyorsunuz böyle! :)


Düşünelim bakalım, erkekler hangi kadınlardan korkar. Düşünüyorum şu an. Düşündüm.Güzel kadından veya çok akıllı kadından korkabilirler misal. Hem güzel, hem akıllı kadından daha da çok korkabilirler. Ki bu iki korku da yersizdir bence ve korku duygusu, kadının özelliklerinden değil, erkeğin kendini bu özellikler karşısında eksik hissetmesinden kaynaklanıyordur. Bir de dominantlık durumu var ama güzellik ve zekanın dominantlıkla ilgisi yok, o bambaşka ve hatta biraz arızalı bir vaziyet. Dominant kadından çekinir erkekler. "Çekinmek" doğru bir tabir mi bilmiyorum. Dominantlığı eğer, biraz erkeksi, testosteronu gelişkin kadın biçimi olarak düşünürsek, "tercih etmeyebilirler" de diyebiliriz. Bir erkeğin, gönlünün kayacağı kadın, kendinden biraz daha zarif bir şey olmalı sanki. Hani argodan filan söz etmiyorum, hatta küfürden bile söz etmiyorum. Avamlık daha ziyade söylemek istediğim. Avamlık yakışmıyor kadına, hiçbir konuda yakışmıyor, yani avamlığa doğru kayıyorsa bir kadın, sanırım tercih edilir bir kadın olamıyor. Bu yüzden erkeği korkutan değil de iten bir kadın modeli olabilir fikrimce.


Bir insanı domine eden şeyin nedeni de önemli. Neyiniz var hani?? Dominantsınız ama neden? Nedir sizi "kadın", diğerlerini de "gazoz ağacı" kılan özelliğiniz?? Güzellik ve zeka elbette bir kadına özgüven sağlar, karakterini ödünsüz ortaya koyma fırsatı verir. Ama bu hal, erkeği zaten cezbeden şeyin kendisidir, dominant olmanıza gerek yoktur bir kadın olarak. Erkek de komplekssiz, özgüveni yerinde bir tipse güzel, her şey yolunda.  Dominant kadınları da cazip bulan erkekler vardır elbet. Bilinçaltında Oidipus kompleksi, ne bileyim Stockholm sendromu olabilir bu tip erkeklerde; hükmedilme, sığınma ihtiyacı ya da kendine zulmeden zalime duyulan hayranlık gibi diyebiliriz. Fakat işin kötüsü, bu erkek tipini de dominant kadın beğenmez. Ezik filan bulur büyük ihtimal.  Ehh böyle işte… Ama yine de paniğe kapılmamak gerek; her kör satıcının, kör bir alıcısı vardır neticede.

Şimdi de uzman görüşleri .p  Neyse ki bu nesil daha akıllı :) Süperler, çok beğendim.

https://www.youtube.com/watch?v=kuNihP7XwLI

YORUMLAR

11 Ocak 2021, 10.54
Geldim geldim :))))))))))))

Hani cuk demiş oturmuş yazı, yeterli dozdan verilmiş her bir şey. 

Değindiğin kadın profili üstünden söz söylersek; bu dominantlık değil,kendine güven değil, ukalılık değil, şımarıklık değil, zeka hiç değil, cidden bu başka bir felaket. Yeni bir doğal afet travması. Korkunçluğu gücünden değil iticiğilinden kaynaklanan bir afet.   Umarım hiçbir ortamda böyle kadınlarla karşılaşmayız, amin.

Blue çık ortaya, söyle o sözü yine. Görmemek mi lazımdı :)) 

Döneceğim tekrar konuya:)) 

Gidip Cafo'ya falan da laf edeceğim, sonra başka yazılar da var okuyup değerlendirecek olduğum, gelirim ben Cezbem .






 
11 Ocak 2021, 11.07
Sen okuma diye öyle yaptım Gri :) Kızarsın şimdi bana .p
11 Ocak 2021, 23.42
Kadın-erkek ilişkisini kavrayabilmek için çok geniş düşünmek, analiz etmek gerekiyor. Kimi zaman coğrafyayı hesaba katmalı, kimi zaman ekonomiyi, kimi zaman kültürü, kimi zaman teknolojiyi v.s... Mesela antropoloji okumaları yaptığım yıllarda şöyle bir şeyin farkına varmıştım: eski dönemlerde erkeğin en büyük korkularından biri "bir kadının kendisine gülmesi". Şimdilerde "şehir palavraları"ndan biri olan ve erkeklerin yanlış anladığı "kadınlar, kendilerini güldüren erkeklere bayılırlar" kabulüyle tamamen zıt bir durum [Bana göre ise kadınlar, bayıldıkları erkeklerle 'beraber' gülmeyi seviyor. Yani salak salak espri yapmaya çalışarak "o kadar da kadınları güldürüyorum, niye bana bakmıyorlar" dememek lazım]. Geçmiş yaşantılarda hakim olan duruş "ciddiyet". Mizahın esamesi bile okunmuyor. Düşün ki genelde Shakespeare eserlerinin tamamında gördüğümüz ve aslında son derece zeki, ince laf sokarak krala öğütler veren "soytarı", bizim kültürümüzde ve kavram dünyamızda olumsuz şekilde yer etmiştir. Soytarının bizdeki nispeten karşılığı heccavlar yani hiciv yazarları. Hiciv yazıları yazan, şiirlerini okuyanlar öldürülmüş, zindana atılmış, sürgün edilmiş. En meşhurlarından biri Nef'i, idam edildi. Bana göre en muazzam heccav, Neyzen Tevfik'in hocası Şair Eşref. Hayatı sürgünlerde geçmiş. Şu muazzam beyite bak: "Bir soğan soyuluyor, yaşarıyor gözler / Bir devlet soyuluyor aldırmıyor öküzler". Ya da şu:

Devr-i istibdata söz söylemek memnu (yasak) idi
Ağlatırdı ağzını açan hükümet ananı
Devr-i hürriyetteyiz, sanma değişti kaide
Söyletirler evvela sonra öperler ananı

Yani genel anlamda mizah bizde hem devlet hem de toplum tarafından yasaklanmıştı. Ankara'yı tanımlayan çoğu kişi "gri, kasvetli şehir" derken, sadece iklim koşullarından bahsetmiyor. Onlarca yıl yaşadığım şehirde nerdeyse tüm insanların suratında "devlet ciddiyeti" vardı. Konuyu siyasete getirmek istemiyorum ama söylediklerimi doğrulamak adına yakın dönem siyasetçilerini göz önüne getirelim; birçoğu abus, tebessümden bihaber insanlardı. Hala çoğu öyle. Ecevit'in, Türkeş'in, Erbakan'ın falan suratında hep bir ciddi hava vardı. Turgut Özal'ın o yıllarda sevilme nedenlerinden birinin mütebessim bir çehre olduğuna inanıyorum. Çünkü artık anlayış değişiyor, insanlar teknolojinin de etkisiyle gelişiyor, dönüşüyor ve kabulleri değişiyor. Bak mesela seninle taa 2014 yılında Mansur Yavaş'ın adaylığını konuşmuştuk. Bir televizyon programına çıktığını ve söylediklerinin çok mantıklı olduğunu söylediğinde ben de "bu adam eskiden de böyleydi ama bir önceki seçimde MHP'den aday olduğu için bugün onu beğenenler oy vermemişti. O dönem büyük fırsat kaçtı, parti bazlı bakmadığımızda" demiştim. O Mansur Yavaş bugün çoğu insan tarafından övgüyle bahsediliyor ve "tam bir devlet adamı" diyerek Cumhurbaşkanlığı için aday olması isteniyor. Bir internet sitesinde Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanlığına aday olma ihtimaline dair bir yorum yapmıştım, son kısmını buraya da ekleyeyim:

"Son tahlilde her iki siyasetçiyi bugüne kadar yaptıklarıyla, duruşuyla değerlendirirsek Mansur Yavaş, Cumhurbaşkanlığı makamına çok daha yakışır bir profil. Ama yaşadığımız coğrafya ve içinde bulunduğumuz dönem çok sıkıntılı. Almanya, 2. dünya savaşı sonrası bitmiş bir ülkeydi. Savaş kaybedilmiş, insanlar ölmüş, ekonomi berbat, hiperenflasyon yaşanıyor. Savaş sonrası başa geçen hükümet ilk olarak şunu söylüyor: "Evet şu anda her anlamda bitiğiz. fırına, kasaba, fabrikalara ihtiyacımız var. Ama önce halkın moralini düzeltmeliyiz". Bu düşünce ile sanata ağırlık veriliyor ve tiyatro, konser alanları, sinema şu bu gibi alanlara ağırlık veriliyor. Bizde de böylesi bir durum var. Halk her geçen gün fakirleşiyor ama asıl tehlike ülkenin çoğu mutsuz. Ve mutsuzluk bulaşıcıdır. Sokakta tebessüm eden insan görmek mümkün değil. Yukarda dediğim gibi Mansur Yavaş çok başarılı bir siyasetçi ve belli ki çok iyi bir insan. Ama belki fıtraten, belki yetişmiş olduğu gelenek onu donuk suratlı yapmış. Ekrem İmamoğlu ise tam tersi. Onun tebessümünün bulaşıcı olduğunu düşünüyorum. ["Madem öyle Cem Yılmaz, olmadı şuh kahkahalar atan Saba Tümer [sahi yaşıyor mu kendisi bilmiyorum] yönetsin ülkeyi" diye saçma düşüncelere girecek olanlara selamımı sunuyorum] yani normal bir ülke olsak adayım Mansur Yavaş olurdu, anormal ülke olduğumuz için tercihim "şu an için" Ekrem İmamoğlu. Tabii CHP yönetimi her fırsatta beni şaşırttığı için bu iki isimden başkasını aday gösterir mi, bilinmez..."

Dediğim gibi toplumlar değişiyor, dönüşüyor. Çocuk yaşlarda kahkahalar atarak izlediğimiz Hababam Sınıfı'ndaki esprileri bugün birine yapsan bırak kahkahayı tebessüm etmez. Hal böyle olunca kadın-erkek ilişkileri de aynı nispette değişiyor. Eskiden en büyük erkek korkusu olan "kendisine gülünmesi", artık artı bir değer.

Gene okuduğum makalelere göre kadınların ise eski dönemlerde en büyük korkusu "öldürülmek veya şiddet görmek". Bu konu biraz geniş. Bugün ölçülemeyen, anlaşılmayan kadın tutumları var. Kimi kadın kendisine en ufak sözlü saldırı olduğunda dahi pençelerini gösterirken, bir kısmı da dayaktan zevk alıyor gibi. Bir seri katile, uyuşturucu bağımlısına, psikopata güzelleme yapabiliyor, peşinden gidiyor. Ankara'da öldürülen bir kız vardı Aleyna Çakır mı ne, ona şiddet uygulayıp sosyal medyaya servis eden adamın peşinde yüzlerce kız varmış. Bunu nasıl açıklayacağız? "Female Hypergamy" yani "kadınların güce aşık olması" diye bir terim var. İstisnalar olmakla birlikte genel itibariyle kadınların aşırı ölçüde hypergamous varlıklar olduğunu çoğumuz kabul ediyordur. Kendinden daha zengin, daha güzel, daha zeki, daha bilgili, daha statülü, daha bla bla bla biriyle birlikte olma isteği. Bunun sebebi bana göre "üreme içgüdüsü" ve bunun süresinin kısıtlı olması. Tabii bunu da yaş grupları içinde değerlendirmek lazım. Doğurganlığı geçmiş bir kadından hypergamy müptelalığı beklenir mi, tartışılır.

Erkekler, güzel ve zeki kadınlardan korkarlar demişsin, bu çok doğru değil gibi. "Korkma" yerine "tercih etmiyor" daha doğru olur. Çünkü erkekler genel olarak stabil varlıklardır. Bir kadının ihtiyaçlarını, isteklerini, beklentilerini karşılamak onun için züldür. [Ha belki "tatmin edememe korkusu" olabilir, üzerinde düşünmeye değer.] "Sevgi emektir" lafı onun için bir film repliğinden maada bir şey değildir. Bunun için en iyi laboratuvar Karadeniz erkekleri. Karadeniz yaşantısında kadın olmasın, erkekler açlıktan ölürler. Çay toplayan kadın, fındık toplayan kadın, topladıklarını taşıyan kadın, çocuklara bakan kadın, yemek yapan kadın v.s.. Erkeğin yaptığı tek şey kahvede pineklemek ya da gene nispeten durağan bir iş olarak kabul edeceğimiz balıkçılıkla uğraşmak. Doğadaki aslan gibi. Hani aslanlar günde 18 saat falan uyur, dişi aslanın avlayıp getirdiği etin en güzel tarafını yer, dilediği dişiyle birlikte olur falan ya, hah işte nispeten karadeniz erkeği de öyle. Ama nasıl oluyorsa o uyuşuk diyeceğimiz insanlar kemençe veya tulum sesini duyar duymaz harekete geçip saatlerce ayak vurabiliyor, yorulmak nedir bilmiyorlar. Enerjisini ailesine harcamak gibi bir düşünce yok. Tabii artık bu durumlar da silinmeye yüz tutuyor. Kolay değil öyle Z kuşağından bir genç kızı alıp da çay toplatmak... Karadeniz erkeklerini örnek verdim, onlar bu konuda daha abartılı oldukları için ama genel olarak tüm dünyada erkek yaklaşımı budur. Güzel ve zeki kadın kısa süreli bir ilişki için ideal ama uzun sürede "ben bununla uğraşamam" denilip göz ardı edilecek biri. "Allah insana çirkin şansı versin" lafının arka planında yatan sebep de budur. 
12 Ocak 2021, 02.09
Ben bir Erkek cinsi olarak bu konuda yakın zamanda konuşmuşlugum vardır. ben 2 tür kadından korkarım. ama bu korku dizlerin titremesiyle alakalı değil tabikiside :) 1 kadın türü, (sözüm meclis dışı) ne istedigini bilmeyen kadın türleri vardır, bu tipler karşıdakinin hayatını da kendi hayatını da mahvetmeye birebirdir. üstelik hem mahveder, hem kabullenmez, hemde ne yaptıgını gerçekten bilmez :) 2. kadın türü ise, güzelliginin farkında olan kadınlardır. bu tipler her an herkese istedigi müdahaleyi yapmakla birlikte, sağlam bir savunma ve hücum mekanizmaları vardır. (gerçekten korkulur:) ) son olarak dominant olayına gelirsek, bu tarz kadınlar biraz itici oluyor açıkçası. son cümlende söyledigin gibi. naif ve nazik kadınlar daha ilgi çekici bana göre. bu cümlemi de eski bir sözle tamamlamak istiyorum. bir evde bir tane erkek, bir tane kadın olur, bir ipte iki cambaz oynamaz :) çiçek.
12 Ocak 2021, 05.52
Yeni parlattım aynayı Babettem, çok net gösteriyor :) Bi de şahaneyim ya ben de senin gibi, ondan neylersem güzel eyliyorum .d


Hmmm Gri, düşüncelerin sorgulama noktasına gelmiş. Diyorsun ki; madem korkuyor, geride duruyor; o zaman aşık değil. Herkesin sevme biçimi başka değil mi peki? Ya da sevilmeyi isteme biçimi? Örneğin ben, dediğim gibi hep uzak durdum çok fazla düşkün olandan. Çünkü öyle sevilmek istemiyorum :) Manyak mıyım bilmiyorum ama böyle. Ki herkesin de biraz manyak olduğunu düşünüyorum. Çünkü insanın mayasında bu konuda bozukluk var. Bildiğin arıza işte; sıkılıyoruz, nankörlük ediyoruz filan... Sonra düşünüp düşünüp buldum ki; ben derinde yüzen bir balıksam; sevmeye devam edebileceğim adam, mutlak ve mutlak yüzey balığı olmalıdır :) İki uçurum felaket getirir çünkü, iki dip çok fazla diptedir çünkü.  Çok açık net yazamıyorum Gri ama yaşanmış şeyler bunlar. Belki, aşka yakışmayacak şekilde akılcı bulabilirsin fikirlerimi. Aşka, bu kadar aklı karıştırmamam gerektiğini düşünebilirsin. Şöyle söyleyeyim; aşık olma potansiyelim olanlar arasında; süreklilik için, beni aşkıyla en az sıkacak olanı seçtim. Süreklilik dediğim evlilik bağı filan... Fakat, olmayan ve oldurulamayan aşk, en aşk :) O kesin.


Ben, yersiz korkuları yazdım; Cafo ve sen asıl korkulacak durumları... :) Erkekleri bu aşk-meşk konusunda hep masum ve çaresiz bulurum. Doğru diyosun Cafo; düşeş gelirse, 6 kapılarını alırım diye düşünür erkekler; kadınlar, nerden dolanayım da şu şahı sıkıştırayım diye 10 hamleyi tek bir anda düşünürler.


Avamlık konusu, anlatması zor konu Gri. Daha çok hayatın içinde gözlemlerken, abuk bir durum karşısında, diyelim "avam" diye nitelediğimiz insanın ediminden duyduğun rahatsızlıkla anlayabiliyorsun. Onun adına utanıyorsun mesela. Düşüneyim örnekler. Düşündüm.


*Diyelim burada, bir oyun masasında 3 kişi var. A erkek, B kadın; bunların ikisi iyi arkadaş. Bir de C var, kadın. Onunla dolaylı tanışıklık söz konusu. Hani ilk kez bir araya gelinip konuşuluyor, öyle düşün. Masada bir mevzu dönüyor, bu üç kişinin de hoşlanmadığı bir D kişisinden söz ediliyor. D kadın. A ve B, hoşlanılmayan D'nin kişisel özelliklerinden bağımsız olarak, eleştiri yapıyorlar. Fakat C, bir anda, D kişisi için benim şu anda aynı şekilde tekrarlayamayacağım biçimde "zaten onun mabadı da büyüktür kesin" diyor. A, hanımefendi kişiliğiyle tanıdığı C'nin, bu tavrı karşısında şoka giriyor ve utanıyor onun adına. Örneğin C'nin yaptığı bence avamlığın dik alası.


*İki kadın var mekanda; ikisi de aynı derecede güzel, epeyce dekolte olan iki aynı kıyafetteler. Birisi, erkekler tarafından sürekli tacizkar bakışlara maruz kalırken; diğeri, sanki o denli dekolte bir kıyafet taşımıyormuşcasına erkeklerden beğeni bakışları alıyor. Nasıl açıklarsın. Bunun gibi işte, ne giydiğin değil, nasıl taşıdığın önemli. Oturup kalkmayı biliyor musun, bilmiyor musun. Aynı şeyi söyleyen iki ağızın, o söyleneni nasıl söylediği önemli. Bunu göre ya basitleşiyorsun, avamlaşıyorsun; ya da kendine değer katıyorsun.


*Sonra, kendinden alt sınıfta olanlara (ekonomik olarak, yoksa öyle bir sınıf sistemi yok) nasıl davranıyorsun mesela. Evindeki yardımcına, gittiğin restorantta garsona, apartma görevlisine, simit aldığın simitçiye, alışveriş yaptığın manava, çöpleri karıştıran adama vs. vs... Nasıl davranıyorsun??? Bence bu da önemli bi ölçüt. Başka insanların sana mecbur olduklarını hissettiğinde veya görevleri gereği sana iyi davranmak zorunda olduklarını bildiğinde, kabalaşıp hadsizleşiyor musun??? Hep emir kipinde mi oluyor cümlelerin??? Oluyorsa, bildiğim avamsın.


Böyle Gricim, düşününce çok şeyler geliyor insanın aklına. Görgü, zerafet, nezaket filan... Paket program bu işler.

Ne yazdım ne yazdım yine aman. Sağolun arkadaşlar yorumlarınız için, her zamanki gibi, konuşmak güzel sizlerle smile Resmi

12 Ocak 2021, 17.16
Hmmm :) Hayatın devamlılığını sağlamak içindir akıl, diyorsun. Düşüneyim... Düşündüm. İlla ki öyledir Gri ama mutsuz bir devamlılıktan söz etmiyoruz ki. Sonuçta asıl hedef mutluluk, süreklilik ikincil önemde. Hem süreklilik hem mutluluk arzu edilen. Arzu edilene ulaşmak istiyorsan da akıl şart. Ben dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum :) Aşk dediğin bu dünyada yaşanmıyor ve hatta insanlar da insan olmuyor aşkın içinde. Gökyüzünde bir balonun içinde melekler ve şeytanlar olarak yaşanıyor sanki, dünyaya ait bir kavram değil aşk. Aşk bizi melek yapıyor, uçuyoruz; şeytani yanlarımızla kanatıp kanıyoruz. Bunca arbede içinde balon da yaralanıyor, havası kaçıyor dünyaya iniyoruz. Sonra biri gidiyor. Bazılarının doğasında gitmek var aslında, senden başka birine gitmiyor misal ama illa da gidiyor. Belki böyledir, bilmiyorum. Ama yaşanırken aklı hiçbir şekilde başında tutamıyorsa insan, hiç olmazsa introda biraz akıllı davranamaz mı? Yanlış seçimse mesela, hata yine öngöremeyen bizlerde değil mi? İnsan bu, kavun mu ki içini anlayacaksın, deme. Evet, bence kavun :) Koklamayı bilmemiz lazım belki. Oturup karşılıklı konuşsak kesinlikle anlaşacağız gerçi. Dile gelenleri, dile getiremiyoruz ortalıkta :) Roma hukuku anlatman normal, burada aşk-meşk konuşman da normal ama ikisini bir arada yapıyor olman takdire şayan Gricim. Keşke yalnız bunun için sevseydim seni... .ddddddddd İyi gelmedi bu kadar aşk konuşmak bana .p


Katalım Biradam katalım. Coğrafyayı, ekonomiyi hatta iklim şartlarını; rüzgar hızını, metrekareye düşen yağmur miktarını filan... Hepsini katalım. "Kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır"saçmalığının eleştirisiyle yola çıkıp hicve, akabinde siyasete, güce tapınan kadınlara, üreme içgüdüsüne ve finalde Selvi Boylum Al Yazmalım'a bağlanan, Karadeniz esintisi taşıyan çok çok sevdiğim sohbet tadında yorumun için teşekkür ediyorum. Tüm bu alakasızlıkları, ancak sen alakalandırabilirdin biliyorsun, beyin kıvrımlarını sevdiğim insan .d Şimdi ben bunları nasıl alakalandıracaksam artık onu bilmiyorum. Son paragrafta ortalığı da dağıtmışsın yine zaten smile Resmi


Ben şahsen sürekli gülen ve güldürmeye çalışan erkeklerden hiç hoşlanmam. Her şeyin çoğu zorlama geliyor bana, doğallıktan uzaklaşıyor. İnsanoğlu; gülmeli-ağlamalı-kızgınlıklı .p-sevgili, nefretli bir oluşum nihayetinde. Adam dediğin zeki olacak, ciddi, ağır olacak! O kadar! Demek ki ben saray soytarılarından hoşlanmıyormuşum. Fakat onlarla ve hiciv ustalarıyla ilgili yazdıkların kafamı kurcaladı şimdi. İnce zeka çekici bir şeydir, caseret de bir erkeği çekici kılar. O zaman itici olan sadece komik olma hali. Tabii bu yazdıklarım "bence" parantezinde.


Şimdi yazarken düşünüyorum bir yandan, kendimi analiz ediyorum; demek ben güç takıntılıyım. Çünkü nedense komiklik o gücü zayıflatıyor gibi. O yüzden, soytarının zekasını görmezden geliyorum. Kadınların psikopat manyakların peşinden gitmesini, o kadınların aptallıklarına vermek gerek. Güç-üreme isteği bağlantısını kuramadım ben. Tecavüz, cinayet, şiddet bir erkeğin güçsüz olduğunu göstermez mi, niye bu aciz varlıkla üremek istesin ki bir kadın? Yalnız kendimle ilgili ilginç bir tespit yapmıştım, karanlık ilkel yanımla ilgili, buralarda yazılmaz tabii de, zorlama olsa da onunla ilişkilendirebildim şu anda bu manyakça eğilimi.


Senin yazdıklarının tam aksine, otorite de asık suratlı olmalı, asık suratlı olmasa da ciddi olmalı, öyle ota çoka gülmemeli. Hele ki ortada gülünecek hiçbir şey yokken :) Ben tam Ankara yüzüyüm galiba; kasvetli gri. Vallahi nasıl şeyler yazdıysan, kendimi kendime bakarken buldum.


Güzel ya da akıllı  kadınlar erkekleri korkutur, demedim; bilakis korkutmamalı dedim. Tabii ki parantez içinde yazdığın doğru. Yani bir arızası yoksa -örneğin; kıskançlık, kompleks vs.- gibi, erkek tabii ki korkmaz ve tercih eder güzel ya da akıllı kadını. Sen şimdi 5 dakikadan fazla durağan bir zekayla vakit geçiremezsin, tüm ömrünü öyle biriyle geçirdiğini düşünsene .dddddd Veya şöyle bakarken hoşa gidecek bir yüz, bir beden yerine, neden estetik zevkini bozan birine bakasın ki hayat boyu? Hem ne anlıyor ki erkekler kadının zekasından, güzelliğinden de bir tehdit olarak görüyor kavrayamadım hiç. Seni seviyorsa, onun zekası da güzelliği de seni mutlu kılar. Tutturmuşlar "istemezük" diye. Yalancılar:)
 

12 Ocak 2021, 17.31
Bellamy; senin söylediklerin önemli bak, otorite sayılırsın, can kulağıyla dinlenmeli .p İlk söylediğinde haklısın, dengesiz biri her daim zarar verir. Yalnız aşka bir hareket de katabilir. Tercih meselesi :) Sadece güzelse, başka malzeme yoksa haklısın, korkmak gerek veya kar-zarar hesabı yapmak .dddd bir zaman bir hesap açmışsan da vade sonunda kapatmak... Ve son söylediğinde çok çok haklısın; bir kadın, bir erkek vardır, hiçbiri birbirlerine dönüşmeye çalışmamalıdır. Kadın, kadın gibi; erkek, erkek gibi olmalı. Bu arada "tabikiside" kadar başına taş düşe e mi Bellamycim .dddd /çok çiçek


_Askınrengi; yapmayın böyle, korkutmayın erkekleri :) Hayır böyle iştahla erkekleri korkutmak isteyen bir kadın hareketi olunca, ben de korkmaya başlıyorum kadın halimle .dddd smile Resmi


Çabs; çerçeveye bir şey olmadı meraklanmayın. Son düzlükte işi güzel bağlamışsınız ki haklısınız :) smile Resmi
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın